Ya siz? (Köşe yazısı 03.02.2020 Kayseri Star haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bazen sizlere sosyal paylaşım sitelerine düşen ilginç paylaşımlardan da seçerek buradan yazıyorum.

Şu günlerde en çok konuştuğumuz konular deprem, ekonomi ve yaşam.

Elbette açıklamalar mide bulandırıyor, kafa karıştırıyor ve de çok düşündürüyor.

İşte bugünde yazanlar belli olmadığı için paylaşımlarından alıntı yaparak böyle iki tane seçme yaptım.

***

İlki deprem uzmanı İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’dan.

Ercan herkese sordu.

“Siz hiç varsıl bir ailenin depremde öldüğünü duydunuz mu? Sabancılar’dan, Koçlar’ın akrabalarından, Bayraktar Holding’ten? Duymadınız ve duymayacaksınız.”

Kırsal kesimde ve yoksul bir ülkenin depreme hazırlanmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Ercan, bir tv programında şunları söyledi.

“Türkiye’de kişi başına gelir siyasilerin söylediğine göre 8 bin dolar. Aşağı yukarı bu 45 bin lira filan yapar. Demek ki aylık 2 bin lira yapıyor. İstanbul’da ev kiraları bin- bin 500 lira. Demek ki 2 bin lira alan bir ailenin depreme hazır olması gibi bir olay düşünülemez. Deprem için “Allah’ın laneti” demek siyasilerin uydurduğu bir laf. Depremden ölene şehit denmez, ‘pisi pisine gitti’ denir. Deprem daima yoksulları öldürür. Siz hiç varsıl bir ailenin depremde öldüğünü duydunuz mu? Sabancılar’dan, Koçlar’ın akrabalarından, Bayraktar Holding’ten? Duymadınız ve duymayacaksınız. Böyle gelmiş böyle gidiyor.”

***

Gece saat 02.00, taksi durağına bir abla geldi.

‘’Abi ne olur çocuğum çok ateşli, bizi hastaneye götürsen ateşi düşer belki. Ama cebimde sadece 7 TL var, söz çalışır öderim iki güne kadar.’’

‘Zaten iş de yok, siftah etmedim. Var bundan da bir hayır’ diye düşünüp, ‘hemen atla abla yetişelim hastaneye’ dedim.

Çocuğun sesi beni bitirdi. İnliyor garibim, o inledikçe bende gaza daha da yüklendim. Acile yanaştık. Ben kimliğini aldım, kayıt yaptırdım. Anne odaya geçti. Doktor çok acil müdahale etti. Serumlar, iğneler derken meğer çocuğun nefesi kesilmek üzereymiş, biraz daha geç gelsek ölebilirmiş. Doktor hanım öyle dedi.

Tam 4 saat annesi ayakta bekledi. Bir defa olsun ne bir yudum su içti, ne de nefes aldı sanki.

Aslında benim işim bitmişti. Ama nedense çekip gitmek içimden gelmemişti. Baktım yüzüne annenin bir ara, ne kadar da benziyordu benim vefat eden Nuray ablama. Neyse çıktık tekrar yola, çocuk iyi olunca sabaha. Önce ilaçlarını aldım eczaneden, sonra evlerine geldik.

Yorgun olduğu için annesi ben aldım çocuğu kucağıma içeri kadar taşıdım. Şöyle bir etrafa baktım. Nasıl yani, şimdi bu ev mi? Tek bir oda var, ikincisi yok. Bir yatak var, çocuğun ki yok. Küçük tüp var, 4’ lü ocak yok. Çeşme var, su yok. Tencere var, ama buzdolabı yok. Ekmek var, ama bir litre sıvı yağ yok.

‘Abla dedim, sen nasıl bu hale geldin?’

Eşinden kaçmış, bu eve sığınmış, cebindeki para ile ilk kirayı yatırmış. Ev sahibi de yaşlı teyzeymiş acımış, kendinden bir yatak, bir halı ve küçük tüp vermiş. ‘Çalıştıkça eksiklerini alırsın’ demiş.

Abla anlattı her şeyi:

‘’Abi 7. günüm bu evde. 45 TL param vardı o da bitti istemesem de. Evlere temizliğe giderim, gerekirse 100 değil 50 TL isterim. Allah’ın izni ile geçinir giderim. Mesela ilk sizin evi temizlerim. Sen sabaha kadar işinden oldun, bende böylece sana olan borcumu öderim. Yeter ki iş verin bana, vallahi dilenci değilim ben asla. Sadece tutunmaya çalışıyorum bu hayata’’.

O arada ev sahibi yaşlı teyze geldi. Elinde bir tabak yemek ve iki ekmek var idi. Yazık, o da yardım etmeye çalışıyor, yaşı belki 80 elinden bu kadar geliyor. Abla da çok kültürlü, ayrıca konuşurken yüzüme bakmıyor, iffet sahibi.

Ben aslında taksici değilim. Geçen ay işten çıkarılmış idim. Çalıştığım firma kapandı. Benim gibi 11 kişi işsiz kaldı. Cebimde de 2.900 TL para var. Kızımın biriktirdiği de içinde, ona bilgisayar alacağım. Bugün doğum günü de. Akşama almam da lazım. Ama nasıl bırakayım şimdi bu abla ve çocuğunu da?

Ellerim titrese de, kulak verdim içimden gelen sese. Zar zor ikna edip ablaya verdim ikibin TL. Gitti bizim bilgisayar parası. Hanımda anlamayacak kızacak, çocuğunda ağlaması cabası. Ne yalan söyleyeyim. Evden çıktım ama içimde pişmanlık tavan yaptı.

Koltuğa oturup, kontağı çevirmeden önce ‘’Allah’ım dedim. Sen gördün her şeyi, sana teslim ettim emaneti. Sen her şeyi bilensin, bana bir çıkış yolu gösterirsin’’.

Bütün duam bu kadardı. Moralim sıfır arabayı teslim etmeye dönerken telefonum çaldı.

Bizim işten çıkarılan ağabeylerden olan Mustafa abi aradı.

‘’Müjdemi isterim,1.5 iskenderi de yerim. Vedat kardeşim. Müjde tazminatlar hesaba yatmış. Ben çektim, sende git çek” dedi.

Benim tazminatım tam 27.000 TL idi. Çektim, bilgisayarı da hediye paketi yaptırdım. Elime sığacak kadar her şeyi de aldım. Yarın ablaya ilk işim buzdolabı almak olacak. Biliyorum Allah bana da yeni bir iş kapısı açacak.

Bir yanıt yazın