Üstünler için ortaokul çok geç!

Bilfen Eğitim Kurumlarının ana sponsorluğunda gerçekleştirilen IV. Üstün Zekalı ve Yeteneklilerin Eğitimi Kongresinde; Türkiye’de nüfusun yüzde 2’sini oluşturan üstünler için eğitiminin ortaokuldan değil anaokulundan başlaması gerektiği sonucu çıktı.
“IV. Üstün Zekalı ve Yeteneklilerin Eğitimi: Üstünler ve Gelecek” temalı kongre, alanında uzman, uluslararası ve ulusal bilim insanlarını bir araya getirdi. Bilfen Eğitim Kurumlarının ana sponsorluğunda gerçekleştirilen kongrede; üstünlerin ve ebeveynlerinin eğitimi, teknolojinin üstünlerin eğitimine entegre edilmesi, eğitimde materyal kullanımı, iş dünyasında üstünlerin yerine kadar pek çok konu gündeme getirildi. Üstünler eğitimi konusunda uzman; Prof. Dr. Taisir Subhi ve Prof. Dr. Sandra K. Linke, kongrede yaptıkları yaratıcılık ve üstünler eğitimi sunumlarıyla yurtdışındaki örnekleri hakkında bilgi paylaşımında bulundular.
“Üstünler eğitimi ortaokulda değil anaokulunda başlamalı”
Kongreyi düzenleyen İstanbul Üniversitesi Üstün Zekalılar Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Serap Emir, üstünler eğitimi konusunda Türkiye’de gelinen son noktayı şöyle değerlendirdi:
“Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir genelge yayınlayarak ortaokuldan itibaren üstünler eğitimi uygulamasını her okulun hayata geçirebileceğini bildirdi. Bu güzel bir gelişme olmakla birlikte ortaokul üstünler eğitimi için çok geç bir süreç. Bu eğitimin, tanısı konmuş çocuklar için anaokulu çağında başlaması gerekiyor. Dünyadaki örnekler de bu yönde.”
“Üstünler kendini ancak doğru eğitimle gerçekleştirebilir”
Üstün zekalı ya da yetenekli diye ifade edilen bu çocukların erken yaşlardan itibaren doğru eğitildiklerinde sosyal hayata çok başarılı biçimde entegre oldukları ve akademik başarılarının da çok yüksek olduğunu belirten Emir, “ Üstün çocukların eğitimi için; proje okul olarak belirlenen ama 4+4+4 eğitim sistemiyle proje okul olmaktan çıkarılan Beyazıt Ford Otosan proje okulumuzda yüzde 50’si normal, yüzde 50’si tanımlanmış çocuklarla eğitim yaptık. Bireysel ihtiyaçlara göre farklılaştırılmış bir eğitim sistemi yürüttük. Bu sayede çocukların yaratıcılıklarını geliştirmeleri, düşünme becerilerini harekete geçirmeleri, sosyal ve duygusal zekalarının gelişimini sağladık. Bu eğitim sonucunda lise yerleştirme sınavına giren öğrencilerimizin büyük çoğunluğu Türkiye’de seçkin Anadolu ve Fen liselerine, özel okullara burslu olarak yerleştiler.” dedi. Buna rağmen Türkiye’de üstünler eğitiminin yetersiz ve bireyin kendini gerçekleştirebileceği düzeyde olmadığının altını çizen Emir, bireylerin potansiyelini ortaya çıkaracak eğitim ortamları sağlanmalı diye konuştu.
“Bilfen’de uygulanan öğrenme stilleri modeli ile öğrenmeyen çocuk kalmıyor”
Aynı üstünlerde olduğu gibi diğer tüm çocukların eğitiminde kişisel ihtiyaç ve özelliklerin belirlenmesinin önemini vurgulayan Bilfen Okulları kongrede, Türkiye’nin ilk ve tek “Öğrenme Stilleri Merkezi” olarak sunum yaptı. Uluslararası ve ulusal bilim insanları tarafından ilgiyle izlenen sunum hakkında bilgi veren Bilfen Yenişehir İlköğretim Kurumu Müdürü ve Proje Yöneticisi Sibel Dayıoğlu, “Dünyanın 34., Türkiye’nin ilk ve tek Öğrenme Stilleri Merkezi olarak, 2007 yılından beri bu sistemi eğitimimize entegre etmiş bulunuyoruz. Aynı zamanda düzenlediğimiz eğitimlerle ‘öğrenme stilleri eğitmenliği’ sertifikası da veriyoruz. ‘Herkes öğrenebilir ancak herkes aynı şekilde öğrenemez!’ düşüncesiyle başlattığımız bu sistemi uygulamaya geçirmek için her bir öğrencimize, kendini değerlendirebileceği yaş olgunluğuna ulaştığında, Öğrenme Stili Envanteri (ELSA veya LSCY) uyguluyoruz. Yapılan bilimsel değerlendirmelerle hem öğrencisinin öğrenmedeki ihtiyaçlarını fark eden hem de kendi stilinin farkında olan öğretmenler, müfredattaki konulara uygun olarak hazırladıkları ders içeriklerini ve eğitim yöntemlerini öğrenme stillerine uygun olarak şekillendiriyorlar. Yapılan testler ışığında global, analitik, dokunsal ya da kinestetik olarak belirlenen çocuklar arasında klasik eğitim sistemlerinde başarısızlığa mahkûm edilen dokunsal ve kinestetik öğrenciler için özel eğitim modelleri uyguluyoruz. Bu sayede okul çatısı altında öğrenmeyen çocuğumuz kalmıyor. ” dedi.
Kongre, sunum yapan konuşmacılar ve ana sponsor olarak kongreye destek veren Bilfen Okulları yetkililerine verilen plaket töreniyle son buldu.

Bir yanıt yazın