Üniversitelerde Geliştirme ödeneği devam etmeli

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Ahmet Özer, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’yı ziyaret etti.

Genel Başkan Yardımcısı Esat Tektaş’ın da katıldığı ziyarette, geliştirme ödeneği, üniversitelerin kadro taleplerinin karşılanması, boşta kalan kontenjanlar gibi konular görüşüldü. Ahmet Özer, bazı üniversitelerde Aralık ayının sonu itibarıyla kalkacak olan geliştirme ödeneğinin ödenmesine devam edilmesini, kadro talebinde bulunan üniversitelerin bu taleplerinin karşılanmasını istedi.

Boşta kalan kontenjanların nasıl doldurulacağı konusunda görüş alışverişinde bulunulan ziyarette konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, geliştirme ödeneğinin özellikle taşrada bulunan üniversitelerin gelişmesi bakımından çok önemli olduğunu ve bu konuda girişimlerde bulunacaklarını söyledi.

Üniversitelerin kadro taleplerini ancak çok kısıtlı oranda karşılayabildiklerini, Maliye Bakanlığı’nın geçen yıl 9 bin olan kadro sayısını yüzde 50 azaltarak 4 bin 500’e düşürdüğünü, bu şartlarda ihtiyaç olan kadroları karşılayamadıklarını kaydeden Çetinsaya, YÖK’ün yıllık kadro ihtiyacının 15 bin olduğunu, verilen kadronun ise ihtiyacın yüzde 30’ü bile olmadığını ifade etti.

Çetinsaya, boşta kalan kontenjanların çok sınırlı olduğunu, bunun yeniden bir tercihle doldurulmasının mümkün olmadığını dile getirdi.

Öte yandan  yabancı bir televizyon kanalına konuşan ve Kayserili olan YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Türkiye’de akademik özgürlüklerin neden tam olarak kurulamadığı sorusu üzerine bunların yasalarla değil ancak ortak irade ile çözülebilecek sorunlar olduğunu dile getirdi.
12 Eylül, 28 Şubat ve çeşitli dönemlerde üniversitelerin akademik tasfiye ve yıldırma ile karşılaştığını belirten Çetinsaya, “21. yüzyıl Türkiye’sinde akademisyenlerin de doğru bildiklerini kamuoyuyla paylaşmaları gerekiyor. Çözüm ve Gezi sürecinde ‘akademik özgürlük nedir, ne değildir’ bunu çok vurguladım.” ifadelerini kullandı.

Çetinsaya eleştirilerini kaleme aldığı ya da fikrini sözlü açıkladığı için soruşturmaya uğrayan hocalar hakkında da şöyle konuştu:
“YÖK olarak itiraz makamıyız. Genellikle cezalardan sonra üst itiraz makamı olarak bize geliyor. Oradaki örneklerden de gördüğüm, maalesef işin yarısı yasa ise yarısı da zihniyet. Disiplin yönetmelikleri mobbing unsuru olarak kullanılıyor.”
YÖK Başkanı, üniversitelerdeki siyasal baskıyla ilgili son 40 yılın mirasından bugünkü öğretim üyelerinin zihniyet, akademik kültür ve etik sorunlar kaynaklı olarak etkilendiğini ifade etti. Bu durumun aşılması gerektiğine dikkat çeken Çetinsaya, “Akademik özgürlük nedir, ne değildir diye ‘Özgürlükler Bildirgesi’ açıkladım. Onun da arkasındayım. Şimdi bir adım daha ileri gidip etik ve mobbing sorunlarına dair ‘Akademik Etik İlkeleri’ belgesi oluşturuyoruz.” diye konuştu.
Daha önce de ‘YÖK lağvedilmeli’ dediğini belirten Çetinsaya, şöyle konuştu:
“YÖK’ün bu mevcut haliyle buharlaşması gerekiyor. Yoksa mutlaka ve mutlaka yükseköğretimin planlamasını, koordinasyonunu ve kalite denetimini yapacak bir kurum, kuruluş lazım. Ya da bakanlık modeli olabilir. Yükseköğretim ve Bilim Bakanlığı’nın dünyada da örnekleri var. Türkiye için de neden olmasın?”

Bir yanıt yazın