Temizlik mi, virüs mü? (Köşe yazısı 16.03.2020 Kayseri Star haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bilinçli ve eğitimli toplum olmak, ilim ve bilimden ayrılmamak ne güzel.

Ama herkes sosyal medya virüsü ve  corona uzmanı olunca işler arap saçı gibi.

İlgili, bilgili ve bu konunun uzmanları açıklasa da bir işe yaramıyor.

Silahsız en tehlikeli terör örgütü ‘elalem’in yaptığı dedikodular, algılar, korku, panik ve endişeyi kat kat artırıyor, buna da kimse engel olamıyor.

‘Benden duymadın ha’ diyerek başlayan fısıltı gazetesi’nin ‘elalem’ üyeleri, kendilerinin de, toplumunda, ülkeyi yönetenlerinde huzurunu, güvenini bozuyor.

***

Çin’in Wuhan bölgesinde başlayıp, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ’nün fazla ciddiye almadığı için ‘küresel salgın ve tehdit’ boyutuna ulaşan corona virüs (kovid-19)le ilgili Türkiye ve Sağlık bakanlığı ile  tüm ekipleri gerçekten ‘örnek-model’ bir önlem aldı.

Virüs pandemisi sebebiyle,
Okullar tatil edildi.
AVM’ler, çarşılar boşaldı.

İthalat-ihracat neredeyse tamamen durdu.
Toplantılar, etkinlikler ya kısıtlandı ya da iptal edildi.
Yurt dışına giriş çıkış yasaklandı.
İnsanlar birbirlerine yaklaşmaktan korkar oldu.
Ama hastaneler açık. Sağlık personeli her zamankinden daha fazla çalışmak, hastalara daha çok temas etmek zorunda. İyisi mi, sağlık ekiplerine, doktorlara yardımcı olun.

***

Dünyayı etkisi altına alan ‘virüs’ nedeniyle algıcılar, karıştırıcılar, fırsatçılarda boş durmuyor.

Başta ‘elalem örgütü’ olmak üzere, dahili ve harici düşmanlarda, toplumun huzurunu bozmak, kafasını karıştırmak amacıyla fazla mesai yapıyor.

Her gün yeni bir salgını bir bölgede, sevmediği kişilerde, gurbetçilerde çıkartıyor.

Son umreden ve yurtdışından gelen, yüksek ateş ve öksürük nedeniyle gözlem altına alınan bazı kişilerin sonuçlarının ‘negatif’ çıkmasına karşın, dedikodulardan oturdukları apartmanlar, çevre bile karışıyor.

Bakanlık, ‘pozitif’ çıkanlarla ilgili kişi, yer, bölge vermemekle doğru yapıyor.

Bu kez de ‘reytingçiler’ işbaşına geçiyor. Allah hepsinden bizi korusun.

***

Fırsatçılar demişken, bu dönemden kötüye iyi örnekler o kadar çoğaldı ki, dindarlarla değil, dini kullanarak kirli ticaret ve oyun oynayanlara karşı dikkatli olmak ve onların oyununu ‘şikayetle’ bozmakta yarar var.

Zam yapmaktan bıkmayan iktidar, DSÖ gibi ‘virüs fırsatçıları’ konusunda geç kaldı.

Bazı muhalif belediyeler örnek hareket ederek suyu bedava yaptı, borcundan kapalı olan abonelerin suyunu açtı, borçları öteledi. Kayseri kademeli zammı devam ettirirken 3 ay öteledi.

Kolonya, dezenfektan ürünler, maskelere talep az iken, şimdi ‘altın çağ’ ve vuruşunu yapıyor.

Virüs ile mücadele eden birçok ülkede dezenfektan ve maske fiyatları yarıya düşerken bizim bazı fırsatçılar yemese de ‘domuzluk’ yaparak, astronomik rakamlarla ceplerini dolduruyor.

***

Ben şimdi belediyelerin yerinde olsam halk sağlığı için bunları dağıtırdım.

İster mahalle muhtarları isterse kendi ekipleri ile halka ücretsiz maske, kolonya, dezenfektan ürünler dağıtarak Dünyaya yine örnek-model olurdum.

‘Kayseri şov’u, gösterişi severken, kaybederek işini bilmeyi, başarısız ticaretini iyi bilir.

Yüksek Hızlı Tren başta olmak üzere, şehrin beklediği, istediği, kamu yatırımları, destek ve teşviklerini getiremeyenler için, ücretsiz su, kolonya, maske, dezenfektanda ‘Kayseri modeli’ örnek olabilirdi.

***

Ağzı olan ‘Temizlik imandan gelir’ diyorda, uygulamada sıkıntı var.

Parklar, bahçeler, caddeler, sokaklar, apartman çevreleri,  balgamdan, çekirdek kabuğundan, izmaritten, diğer çöplerden geçilmiyor.

En çokta kirleten çocuklar değil, anneler, babalar, dedeler, nineler.

Çocuklarda ister istemez ‘hoca-cemaat’ misali fotoğrafını çekip devam ettiriyor.

Türkiye’de ‘sözde yaşayanlar mı?’ yoksa ‘virüs-mikroplar mı’ daha etkili varın siz karar verin.

***

Son yıllarda, iktidarın yanlışlıkları ile yeterli, dengeli, düzenli beslenen, aldığı ücretle geçinebilen, aradığı işi bulabilen pek kimse yok.

Sadece ‘milyoner sayımız arttı’ denilerek, altın, döviz, fırsatçılık, aflardan yararlanarak takla atanlar köşe dönmeye devam ediyor.

Yukarıda dediğime ilave olarak;

Bu dönemde ‘küresel salgın-tehdit’e karşı, risk grubundaki kişilerin dengeli, düzenli, yeterli beslenmeleri için ‘tanzim satış noktalarını’ harekete geçirir, hatta devlet desteği olarak ücretsiz dağıttırmakta yarar var.

Madem ‘Asil Türk milleti ve Devletiyiz’ o zaman, geçmişte fırsatçılara nasıl ağır darbe vuruldu ise bu oyunu bozmak için yine, adamına, gözyaşına, özürüne bakmaksızın ağır darbe vurulmalı.

***

Şimdi size, bu kadar yazdıktan sonra sormak istiyorum.

Sözde temizlik mi, yoksa virüs-mikrop mu daha etkili?

Eğer yanıtlarınızı örneklerle atarsanız onlara da bu köşeden yer veririm.

Umarım, bu küresel salgın ve tehdit ile yenilerini az hasarla atlatırız.

Bunun içinde herkese, elalem örgütüne, fırsatçılara, algıcılara, karıştırıcılara karşı ‘ihbar, şikayet’ ederek  ‘vatandaşlık görevi’ düşüyor. Vatandaşlık görevini yapmayanın ‘Sesimi duyan var mı?’ demeye ya da devletten hizmet beklemeye hakkı yok.

Haksız mıyım?

Bir yanıt yazın