Oksijen verin…(Köşe yazısı 27.11.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

1980 sonrası şehri yönetenler hep şehrin imarını ve yanlışlığını anlattı.

Önceki başkanları, yönetimleri, siyasileri suçladı.

Son dönemde gelen ve seçilenlerde benzer açıklamalar yaptı.

Şovlar, gösterişler, şovmenlikleri elden bırakmayanlar ise Kayseri’yi yaşanmaz şehir haline getirdi.

***

En basitinden tarım arazilerini bir bir imara açıp beton pompalattılar.

Ağaçları, yeşil alanları birileri için kestirip katlar diktirdiler.

Gece kestirilen ağaçlar, yıkılan tarihi eserler, yakılanlar ile durum ortada.

Son kalanlarında imhası için  ‘millet parkı’ edebiyatı ile geçmişteki örnekleri gibi imara açma adına yeni filmler çevriliyor.

Sonuç gündüz değil geceleri açık ve net ortada.

***

Bu şehirde yıllardır hava kirliliğine bağlı açıklamalar yapılmıyor, gizleniyor.

Milletten uzak popülist siyaset ile adeta dalga geçiliyor.

Ekonomik krizin etkisiyle evine ekmek götürmekte zorlanan vatandaş, doğalgaz kullanmak yerine hızla eski sistem sobaya dönüyor.

Sobalarda ise kaliteli kömür yerine, buldukları ile ısınarak tasarruf etmek istiyor.

Zaten, eski ve yeni sanayi bölgelerinde ısınmak için neler yakıldığı ortada.

Tümünün en iyi görüntüsü şehrin havası ve artan hastalıklar..

***

Atanmış ve seçilmişlerin en iyi yaptıkları,  ‘mış mış, miş miş, cek cak’lar.

Kimin için yapılıyor, yapılacak bunlar?

Bu şehirde yaşayan insanlar için.

Peki bu şehirde yaşayan insanlar artık temiz bir hava solumak istiyor.

Göz gözü görmeyen kirli havadan bir an önce kurtulmak için  seçilmiş ve atanmışların vicdanlarını rahat ettirecek adımları hayata geçirmelerini bekliyor.

Şu günlerde, atanmış ve seçilmişlerin vatandaşa en iyi hizmeti ne olur?

Ya ağızlarına takacakları maske ya da bazı ülkelerde olduğu gibi temiz hava dağıtmaları olur.

***

Kayseri geçmişte, havası, suyu, ticareti, siyasetteki başarıları ile konuşulurdu.

Şimdi başarısı ile değil başarısızlıkları ile konuşuluyor.

Üreten, kazanan, kazandıran insanların sayısı da azaldı.

‘Sen-ben-bizim oğlan’ anlayışı şehri çok geriye götürdü.

Çevremizdeki iller bile çok çok öne geçti.

Ama şehri yönetenlere bakarsanız ‘Kayseri Avrupa, örnek ve model şehir.’

Neye göre diye soranlara ‘kaybettikleri ile’ demek yeterli.

***

Bugün bu tip yazı kaleme alan çok az kişi olunca, yıkama-yağlama ekipleri, böyle yazanları hemen birilerine ‘Bunu nasıl yazar’ diye adeta şikayet ediyor.

Zaten basın toplantılarına çağrılan, yurtiçi-yurtdışı gezilere götürülenler, gurup toplantılarla başkasını hazmedemeyenlerinde, şehrin geriye gitmesinde, havanın kirlenmesinde, hastalıkların artmasında, şehrin üretimden uzaklaşmasına katkısı az değil.

Halkın ağzı, gözü, kulağı, dili olduğunu iddia edenlerin çoğu halen siyasilerin yarattıkları ‘hayal ürünü’ şovlar gibi kendilerini ‘Ben sadece gazetecilik yapıyorum’ diyerek, kapı kapı gezmeye ve kendilerini kandırmaya devam ediyor.

***

Kayseri’de hava kirlendikçe, hastanelerde boş yatak kalmıyor.

Dahiliye, göğüs ve çocuk servisleri tıka basa doldu.

Denildiğine göre, kirliliğe bağlı, kalp ve solunum yollarına bağlı  ölüm olayları da giderek artıyor.

Şehrin yüksek kesimlerinde oturanlar, özellikle akşam saatlerinde ve gece  Erkilet bulvarı-Talas caddesi,  Sivas caddesi- Osman Kavuncu bulvarı arasında fazla gezmedikleri için bu kirliliğin ne boyutta olduğunu da görmüyor, görmek istemiyor.

Benim tavsiyem, seçilmiş ve atanmışların lüks araçlardan inip;  toplu ulaşım araçları ile halkın içine girmeleri ve artık bunları görmeleri.

Yoksa bu şehir hava kirliliğinde resmen ‘toplu intihar’ ettiriliyor.

Herkes aldığı parayı hak ettirmek için vicdanı ve görev sorumluluğu ile hareket etmeli ve bu konuda halkı sık sık aydınlatmalı.

Gerekirse dediğim gibi maske ve oksijen dağıtmalı.

Bir yanıt yazın