Ne acı ne acı…(Köşe yazısı 29.02.2020 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

İşten çıktım eve doğru gidiyorum.

Sosyal paylaşımda eski komutanlar İdlib’ten kötü haberler geldiğine dikkat çekerek ‘İnşallah bunlar doğru değildir’ paylaşımında bulunuyor.

Bu arada, mide bulandıran bazı görüntüler gözden kaçmıyor.

Devletin üs düzey acil toplantıları, Reyhanlı’da vatandaşların kan kuyruğuna girmeleri..

Dış haber ajansları sürekli Türkiye’ye yönelik ilginç haberleri pompalıyor, Şehit sayılarını veriyor.

Derken acı haberin resmi açıklamaları geldi.

33 Askerimiz, Mehmetdimiz, canımız, ciğerimiz Şehit, çok sayıda yaralı.

***

Gündüz hastaneye rütin kontrole gittim.

Neredeyse 3-4 hastadan biri Suriyeli.

Yeni doğum yapmış Suriyeli kadınlar, hamileleri, yaşlıları gruplar halinde.

Yanlarında birde onlara yardımcı olan bir başka Suriyeli.

İlginç olan, kadınları çarşaflı, erkekleri eşofmanlı ya da spor kıyafetli.

Çoğu üçgen vücutlu, saçları jöleli, kendileri de güçlü-kuvvetli.

4 kişilik kanepelerde erkekleri ayak ayak üstüne atıp, yayışarak, ellerinde son teknoloji telefonla, yüksek sesle konuşarak herkesin tepkisini çeken manzara.

Şimdi bizim askerimiz onların ülkesinde savaşırken, bu damızlıklar neyin nesi.

Hala bu damızlıkları çocuk yapmaları, yayışmaları için mi besliyor ve besleyeceğiz.

Bir an önce gitsinler kendi ülkelerini, topraklarını, kimliklerini korusunlar.

Vatandaş bu konuda iyice homurdanmaya başladı.

Kötü ekonomi, vatandaşın hali ve Suriyelilerin durumu ortada.

Üç maymunu hala oynamanın bir anlamı yok.

***

İki çocuğu, bir torunu olan baba olarak gece resmi açıklamalar gelmeye başlayınca uykum kaçtı.

Yıllardır polis-adliye muhabirliğinde bu tip acı haberleri, olayları, gözyaşını iyi bilirim.

Gözüm uyumak için kapanıyor ama, ilk acı haberleri ile gözümden yaş döküldü.

Kendimi ister istemez, çocuklarının, babalarının, atalarının İdlib’de olduğunu bilenlerin, korku, panik, endişe, streslerini düşündüm.

Suriye’de ya da dış görevde kaç askerimiz, güvenlik gücümüz varsa bunu en az 10 ile çarparak ne demek istediğimi düşünün.

Allah Şehitlerimize rahmet, güvenlik güçlerimize ve ailelerine sabırlar versin.

***

Gençliğimizden beri, hatta babamızın, dedelerimizin döneminden beri Türkiye üzerine oynanan oyunlar, büyük Ortadoğu projesi, bölünmüş, parçalanmış, güçsüz bir Türkiye için yapmadıkları şerefsizlik, hainlik, alçaklık kalmadı.

Hala da bu kirli, pis, hain, şerefsiz oyunlarına devam ediyorlar.

Ama Dünya bu oyunu bildiği halde susuyor, üç maymunu oynuyor.

Görmüyor, bilmiyor, duymuyor.

Biz ise bir ensar edebiyatı tutturduk, misafir diye damızlık besliyoruz.

‘Yardımda yardım.’

Türkiye’den başka bunlara kucak açacak ülke yok mu?

***

Dış politikamızda bir yanlışlık var.

Belki bize göre yanlış ama, yorumlar, tartışmalar, yazılanlarda ‘yanlışlık’ diyor.

Biz eskiden dışişleri bakanlarının isimlerini ezberlemiştik ve ses getirirlerdi.

Şimdi, ‘dün dediğin bugünkini tutmuyor’ görünümünde.

***

Tabi parlamenter sisteminde ne kadar önemli olduğu bu son saldırılar ile ortaya çıktı.

Tek adam anlayışı, yönetimi bizim ülkeye uygun bir model değil.

Daha öncede yazdım, yine yazıyorum.

En kötü demokrasi askeri darbelerden iyidir.

Demokrasimiz kesintisiz, güçlü bir şekilde devam etmeli.

Ancak, büyük önder ve lider Atatürk’ün  bu sınırlar ve millet için uygun gördüğü Cumhuriyet yönetimi, parlamenter sistem, laiklik çok önemli.

***

Hainlerin, bizler için önemli olan Cuma, bayram, kandil günleri fazlasıyla yaşattıkları böyle acılarda hepimize düşen tek bir görev var.

O da birlik, beraberlik, dayanışma, kucaklaşma, tüm şerefsizlikleri, oyunlara, hainlere karşı ‘tek yumruk, tek yürek, tek vücut olmak.’

Geç sayılmaz, o gün ‘tek vücut olma’ günü, bugün.

Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına sabırlar diliyorum.

İnşallah bu son acılarımız olur.

 

Bir yanıt yazın