KAYSERİ ŞEKER, KİREÇ OCAĞINI MUTLU HABERLE ATEŞLEDİ

Kayseri Şeker Fabrikası’nın 59. Pancar Alım Kampanyası’na başlayacak olmasının ilk etabı ve fabrikanın çalışmasına imkân tanıyan olan Kireç Ocağı, düzenlenen tören ile ateşlendi. Kayseri Şeker Fabrikası ile Şeker-İş Sendikası Kayseri Şubesi arasında bir süredir yürütülen toplu iş görüşmelerinin sona ermesi ile birlikte, işçiler adına Kireç Ocağı, adeta müjdenin habercisi olmuş oldu.

Kayseri Şeker Fabrikası Kireç Ocağı önünde gerçekleştirilen törene, Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir akdeniz ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcıları,  Şeker-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı, Birim Müdürleri ile çok sayıda çalışan katıldı.

Törenin açılış konuşmasını yapan Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, fabrikanın çalışmasına sembol olan Kireç Ocağı’nın yanması ile birlikte tüm çalışanların ve yöneticilerin sorumluluklarının bir kat daha arttığını ifade ederek, şöyle konuştu. “Anadolu’da “Ocağın yansın” diye bir söz vardır. Tabi ocağın yansın derken, bu yanma yangın anlamında değil; ışığın yansın, evindeki ocağın dumanı tütsün, varlığın devam etsin anlamındadır. Üstat Mehmet Akif Ersoy’da İstiklal Marşı’nda “Sönmeden Yurdumun üstünde tüten en son ocak” derken yine aynı manayı kastetmiştir. Ocakların tütmesi, bu millet için çok anlamlı ve çok değerlidir. Bu nedenle bu tören sıradan bir tören değil, aksine çok önemli bir sürecin başlamasının sembolüdür. İşte bu ocağın tütmesi önemli olduğu kadar, devamı da ayrı bir önem taşımaktadır. Kayseri Şeker Fabrikası artık sıradan bir kuruluş değildir. Bu fabrika çok önemli bir kuruluştur, çok önemli bir geçim kaynağı, çok önemli bir ekonomik hazinedir. Tabi böyle bir kurumun elbette hem içeride hem de dışarıda dostları olduğu kadar, düşmanları da vardır. Çünkü burası bazı kesimler ve kişiler açısından bakıldığında önemli bir rantı ifade etmektedir. Haksızlığı ve rant elde etmeyi kendisine ilke edinmiş insanlar, unutmayınız ki; asla bizim dostlarımız değildir. Atatürk’ün gençliğe hitabesinde bahsettiği gibi, “Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır” bizlerinde dâhili ve harici bedhahları vardır. İşte bu bedhahlara karşı en büyük savaş, bu şirkete sahip çıkmaktır. Bir konu anlatmak istiyorum. Dün, 30 yıl önce aynı işyerinde görev yaptığım meslektaşlarım beni ziyaret etti. Bu meslektaşlarım ile geçmişte Sümerbank’ta birlikte görev yapmıştık. O dönemler Sümerbank’ta yaklaşık 2500 ile 3000 arasında çalışan vardı. 2500-3000 kişinin çalıştığı O Sümerbank bugün nerede? Söyleyeyim; adeta yağmalandı ve yok oldu. Arazisinden demirbaşına kadar her şeyi elden gitti. Bugün buraya da aynı şeyin olmaması için, hepimiz birlik olmak zorundayız sevgili arkadaşlar. Birlik olduğumuz kadar, aynı amaca hizmet ederek, bu fabrikaya geleceğimiz adına sahip çıkacağız, çıkmak ta zorundayız. Çok uyanık olmak zorundayız. Aksi takdirde sizleri ve bizleri çok kullanan olur. Buranın yağmalanmasından kimseye fayda gelmeyecektir emin olun”

Akay, Şeker-İş Kayseri Şubesi ile yürütülen Toplu İş Sözleşmelerinde varılan noktaya da dikkat çekerek, geçmiş yıllarda ortaya çıkan ücret ayrılığının bir anda düzeltilmesine imkân olmadığını, ama en azından bu konuda bir adım atıldığını ifade etti. Akay, bu Toplu İş Sözleşmesinin Türkiye’de bir ilk olduğunun da altını çizerek, şöyle devam etti. “Yakın bir zaman öncesinde başlayan Toplu İş görüşmeleri ile ilgili önemli bir süreç yaşadık. Ben burada isteyenlerin, neyi ne kadar istediklerini tam anlamıyla bildiklerinden de emin değilim. Bugün Türkiye’de örnek olacak bir sözleşme yaptık. Bunu isteyenler aldı mı sanıyorsunuz? Hayır, bizler verdik. Düşük ücreti olanların insanca yaşayabilecekleri bir ücret almaları konusunda gereken tüm hassasiyeti gösterdik. Geçmiş 30 yılın hatası emin olun ki; bir toplu sözleşmede düzeltilemez, ama bu girişim bir adımdır, bir niyettir. Bizler o niyeti gösterip, o adımı attık. Dedik ki; düşük ücret seviyeleri yüksek ücret seviyelerine gelsin. Çalışanlarımız refah seviyesine ulaşıp, huzurlu bir şekilde çalışsınlar. Ama bizler bu görüşmeleri Ankara’da yürütürken bir de duyuyoruz ki, şirket kapısı önünde bir eylem olmuş. İşte sahip çıkma görevi burada başlayacaktır sevgili arkadaşlar. Ya bu şirkete hep birlikte sahip çıkacağız, ya da Sümerbank örneği ile karşı karşıya kalacağız. Benim bu şirketten tek bir mal, mülk beklentim yok. Olmayacak ta. Yine üstat Necip fazıl bu durumu ne güzel özetlemiştir, “İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal. Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan. Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan” Biz işte buyuz sevgili dostlarım, aynen bu durumdayız. Bizler ailemizden ve evimizden ayrı bir şekilde 2 buçuk senedir bu emaneti, şandan şöhretten uzak kalarak, sahiplenip, taşımaya çalışıyoruz. Buranın sahibi değiliz, burası bizlere babamızdan bizlere miras kalmadı, bizim çocuklarımıza da miras kalmayacak. Bizler sadece emaneti taşıyoruz. Kimsenin hakkını kimseye yedirmeyeceğiz. Bizim işçiye ve çiftçiye verdiğimiz hiç bir şey, bizim cebimize girmiyor, girmeyecektir de. Bu gün burada açıkça söylüyorum ki, bizlerin cebine, işçinin ya da çiftçinin hakkının girdiğini ispatlayan olursa, altından öper bu işi bırakırız. Biz göreve geldiğimiz günden bu yana 700 kişi aramızdan çeşitli sebepler ile ayrıldı. Ama işler bir gün bile aksamadı. Emin olun bir 700 kişi daha ayrılsa, işler yine aksamayacaktır. Ama bizler işte bu anlayışla, buradan ekmek yiyen herkesin ekmeğine, kendi mücadelelerinden daha fazla sahip çıkmaya çalışıyoruz. Sizlerden isteğimiz, nasıl ki evinize zarar vermiyorsanız, bu şirkete de zarar vermeyin. Buraya sahip çıkın ki; hepimiz çok daha iyi yerlere gelelim. Hepiniz bizler için çok değerlisiniz. Ama istiyoruz ki; bu değerinizi yerlere düşürmeyin. Bizler helaliyle hak eden tüm çalışanları, başımızın üzerinde taşırız. Ama bu konuda sizlerde gereğini yerine getirdiğiniz sürece. Umarım bu ocak uzun yıllar yanacaktır, tek gayemiz de budur. Kavgamız ve mücadelemiz hep bunun içindir. Bu fabrika hemen hemen benimle aynı yaşta, inşallah dilerim ki; ben ölmeden de bu fabrika ölmez. Eğer sizlerde aynı anlayıştaysanız sizleri arkamda görmek istiyorum”

Yapılan bu konuşmanın ardından dualar ve kurban kesimi eşliğinde Başkan Akay ve Yöneticiler Kireç Ocağı’na çıkarak, fabrikanın çalışmasına imkân tanıyan ilk fitili ateşlediler. Bir süredir yürütülen Toplu Sözleşmenin neticesinde ise Mevsimlik işçi maaşlarına en yüksek % 37 en düşük % 14, Sürekli İşçi maaşlarına en yüksek %35 en düşük % 20 ve Daimi İşçi maaşlarına ise en yüksek % 8 ve en düşük % 4 oranlarında zam yapılmış oldu.

Bir yanıt yazın