Kayseri kadın bileşenleri ‘Çocuk istismarının affı olmaz’

Kayseri de çocuk istismarına karşı eylem yapan Cumhuriyet kadınları duyarlı olması gereken dini tarikat cemaat ve dini vakıfların neden bu istismara, tecavüzlere, tacizlere ses çıkarmadığını sordu.

Cumhuriyet meydanında bir araya gelen, Kayseri kadın bileşenleri, Cumhuriyet kadınları ve bazı sivil toplum kuruluş temsilcileri, çocuk ve kadınlara yönelik cinsel istismar olaylarına sert tepki gösterdi.

‘Dokunmayın miniklerimize’ , ‘Çocuk susar sen susma’ pankartları ve sloganlarıyla dikkat çeken kalabalık ıslıklarla, alkışlarla yaşanan olayları kınadı ‘çocuk istismarının affı olmaz’ sözünü tekrarladı. Çocuk istismarlarında durumun vahim olduğuna dikkat çeken ve Kadın bileşenleri adına açıklama yapan Kayseri Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Eylem Sarıoğlu, “Son çıkan haberlere göre AKP tarafından 15 yaş farkının bir kriter olarak benimsenmiş olduğu ve çocuk istismarını meşrulaştıracak bu affın bütçe görüşmeleri tamamlandıktan sonra, Ocak 2020 gibi meclise getirileceği söylenmektedir. Yaşanan olayların sorumlusu ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyen Bakan, Çocuk istismarının araştırılmasını reddeden milletvekilleri, altı yaşındaki kız çocuklarıyla evlenilir diyen kişiler, suçlulara iyi hal indirimi uygulayan, onları cezasız bırakan yargı mensuplarıdır. Uzun süredir gündemden düşmeyen ve her geçen gün artarak devam eden çocuklara yönelik cinsel istismar olayları karşısında çok öfkeliyiz, çocuklarımıza karşı utanç duygusu içindeyiz. Son 10 yılda çocuk istismarı yüzde 700 arttı. Adalet Bakanlığı verilerine göre yılda ortalama 8 bin çocuk cinsel olarak istismar ediliyor. Çocuk tecavüzlerinin sadece yüzde 5’i açığa çıkıyor. Son 10 yılda çocuk istismarı davaları yaklaşık 3 kat arttı, fakat bu davaların % 45 beraatla sonuçlandı. Son 10 yılda 483 bin kız çocuğu devlet izniyle evlendirildi” dedi.

Eylem Sarıoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

İktidarın, küçük yaştaki kız çocuklarıyla evlenen erkeklerin istismar suçundan affedilmesine yönelik bir tasarı hazırladığıyla ilgili haberler bir süredir basına yansımaktadır. Son çıkan haberlere göre AKP tarafından 15 yaş farkının bir kriter olarak benimsenmiş olduğu ve çocuk istismarını meşrulaştıracak bu affın bütçe görüşmeleri tamamlandıktan sonra, Ocak 2020 gibi meclise getirileceği söylenmektedir. Hükümet 2016 yılından beri sistematik olarak çocuk yaşta, zorla ve erken evlendirmelerin önünü açacak, çocuk istismarını meşrulaştıracak bu af da dahil, birtakım yasa değişiklikleri ve uygulamaları gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bu çerçevede, kadın örgütlerinin tüm itirazlarına rağmen 2016 yılında Torba Kanun ile çocukların cinsel istismarına ilişkin cezayı düzenleyen TCK 103. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına 12 yaş ayrımı getirilmiş, 12 yaş altındaki cinsel istismar suçlarına ağırlaştırılmış cezalar getirilmiş, 12 yaş sınırının neye göre belirlendiği ise kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Şu anda getirilmek istenen af, 15 yaş altı kız çocuklarına karşı işlenen cinsel istismar suçundan hüküm giyen failleri de kapsayacaktır. Yani 12 yaşında bir kız çocuğunun 27 yaşındaki bir erkek ile evlendirilmesi durumunda cezasızlık yoluna gidilmek istenmektedir. Bu cezasızlığın çocuk istismarı suçu faillerine cesaret vereceği ve bu suçu teşvik edeceğini öngörüyoruz. Nitekim, Elbistan Ağır Ceza Mahkemesi kendisinden 9 yaş küçük olan 12 yaşındaki kuzenini evlilik görüntüsü altında istismar eden ve olay gerçekleştiği zamanda “kız çocuğunun yaşını bilmediğini” savunan faili beraat ettirmiş ve Yargıtay da oy çokluğuyla bu kararı onamıştır. “Geleneksel değer yargıları, birlikteliklerin sorunsuz devam etmesi, mağdurun şikayetçi olmaması, ceza verilmesi halinde aile yapısının zarar göreceği” gibi gerekçelerle verilen bu karar, 15 yaş altındaki çocukların cinsel istismarının meşrulaştırılmasının alt yapısının sağlanmaya çalışıldığını göstermektedir. Ayrıca böyle bir af, 2005 yılında kanundan çıkarılan “tecavüzcü ile evlilik durumunda cezasızlık sağlayan” maddenin geri getirilmeye çalışıldığını göstermektedir. İstismar suçunu evlenme koşullu bir düzenleme ile aklamak çocukların tekrarla istismara maruz bırakılması ve şiddet dolu hayatlara mahkûm edilmesi anlamına gelmektedir. AKP’nin “ Affı bir defaya mahsus yapacağız” açıklaması, “Bir kereden bir şey olmaz” zihniyetinin devam ettiğini göstermektedir. Bu düzenlemeyi yapma gerekçesi olarak, küçük yaşta istismar edilmiş ve evlendirilmiş kız çocuklarının, suç olan bu eylemi gerçekleştiren erkeklerin hapse girmesi sonucunda çocuklarıyla birlikte ortada kalmaları ve mağdur olmaları gösterilmektedir. Hükümetin, “Bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş kişiler değil tamamen aile ve çocuğun rızasıyla gerçekleştirilmiş eylemler” şeklindeki söylemleri uluslararası sözleşmelere ve ceza kanunlarının koruduğu hukuki değerlere açıkça aykırılıktır. Tüm bu söylemlerle çocuk istismarı faillerinin yalnızca bağımsız olmayan bir yargıyla değil kanunla da koruma altına alınacağını alenen belirtmişlerdir. Uluslararası hukukta kabul gören çocuğun üstün yararı ilkesi ayaklar altına alınmış istismar vakıalarının artarak devam etmesine yol açılmıştır. Çocukları korumakla yükümlü devletin veri dahi paylaşmadan böyle bir gerekçeyle çocukların cinsel istismarını meşrulaştırmaya çalışmasını akıl ve vicdan dışı buluyoruz. İktidara tekrar sesleniyoruz, amaç gerçekten kız çocuklarını korumak ve mağdur olmalarını engellemekse neler yapılabileceğini kadın ve çocuk örgütleri yıllardır haykırmakta! Faillerin değil, çocukların mağduriyetlerini öncelemek ve dahası önlemek elinizde! İstismarcıları affetmek yerine çocukları koruyacak önlemleri hayata geçirin! Evlenme ehliyeti olmayan çocuklara imam nikahını kıyan din görevlilerinin, kız çocuklarını çocuk yaşta evlendiren ailelerin ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyerek buna göz yuman kişi ve resmi otoritelerin cezalandırılması, Türk Ceza Kanunu’nda 15 yaş altı çocukların cinsel davranışa rızasının söz konusu olamayacağının açıkça belirtilmesi, erken yaşta ve zorla evlendirmenin suç olarak düzenlenmesi, evlilik yaşının her koşulda 18’e çıkartılması ve bunların hiçbir boşluk ve yorum farkına yer bırakmayacak şekilde yasalara dahil edilmesi gerekmektedir. Bizler cinsel istismar suçunun artmasına sebebiyet verecek ikinci yargı reformu paketiyle asıl mağdurların, istismara uğramış ya da uğrayacak çocuklar olacağını görüyor ve adaletli bir yargı reformunun ancak çocuğun üstün yararının gerçek anlamıyla gözetildiğinde mümkün olacağını biliyoruz. Kadına yönelik şiddetin tavan yaptığı, çocuk istismarının yüzde 700 arttığı bir dönemde “masumlaştırılma, gelenekselleştirilme” denerek meşrulaştırılmaya çalışılan bu suçun işlenmesine izin vermeyeceğiz! Bu düzenleme, bir daha gündeme getirilmemek üzere geri çekilmelidir! Tüm milletvekillerini tasarının yasalaşmaması için gerekeni yapmaya, başta tüm kadınlar olmak üzere basın ve medya kuruluşlarını ve kamuoyunu bu konunun takipçisi olmaya çağırıyoruz!

Bir yanıt yazın