Gençliğe inovatif öğütler! (2) (Köşe yazısı 06.01.2020 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZET

davutgulec@hotmail.com

İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı’nın, gençlere önerileri ile devam ediyorum.

Unutmayın müsrif bir hırsız ve takiyyeci bir riyakâr olmadan asla zengin olmanıza izin vermeyen; hain, hamasetçi bir siyasetçi olmadan yükselemeyeceğiniz mevcut anarşist sistemsizliğin mimarlarından bahsediyorum. Aklınızın ve mantığınızın nasıl çalışması gerektiğini sürekli öğretiyorlar size ve kalbinizin tacizlerle kirlettikleri noktasından çıkan sesi dinlemenizi istiyorlar yalnızca. Aklınızı farklı çalıştırın, asimetrik ve basit bir mantık geliştirin ve kalbinizin dokunulmamış iç dünyasından çıkan saf sesi dinleyin bir tek. Kesin kurallarınız ve temel inançlarınızla ancak onların akıl oyunlarıyla baş edebilirsiniz.

Onların istedikleri formatta iyi bir insan, iyi bir vatandaş, iyi bir anne-baba ve iyi bir genç asla olmayın. Beyinlerinize ve kalbinize enjekte ettikleri o süfli, gayri insani ideolojileri benimsemeyin, inanmayın. Hepinizin farklılıklarını vurgulayarak, orijinalliğinizi yüzünüze sürekli ve tekrar tekrar vurarak sizi bölmek, ayrıştırmak için uğraşıyorlar. Bütün ülkelerdeki politikacıların çoğu ve ortakçıları hep böyle çalışır. Oysa benzer yönlerimize odaklanmaya, birlik olmaya ve ortak hareket etmeye ne kadar çok ihtiyacımız var.

Bu gayri insani, gayri vicdani ideolojiler sizi birbirinize düşürmek için, cambaza bak demek için var. Çoğu insan bunların dediklerini doğru ve hakikat sanıyor ve kendini/zamanını/emeğini/değerlerini boş ve beyhude yere feda ediyor.

Onlar sağa dön dediklerinde sola dönün, birisi sağa ve ötekisi sola dön derse yerinizde durun, onlar sizi uçurumdan aşağı yuvarlamak, aklınızı almak için varlar, ruhunu küçük bir menfaat karşılığında kötülüğe esir vermiş bu soytarıların yeminlerine de, şahadetlerine de inanmayın.

Dini liderler ve sözcülerin birçoğu da böyledir, sömürü düzeninin halkla ilişkiler bölümü gibi çalışırlar, Allah ile aranıza fitne ve nifak sokmak için dini en ustaca kullanan din adamlarından bahsediyorum. Onları asla dinleme ve tüm bu sömürü düzeninin işbirlikçilerine asla inanma, asla!

Onların ağlamaklı marşlarına, yaldızlı nişan ve madalyalarına, yüksek taltif, takdir ve onurlandırmalarına, yüksek prominli milliyetçilik ve din soslu hamasi nutuklarına sakın ve sakın inanma.

Bu insanlık düşmanı güruh paralarını kaybetmemek ve daha da çoğaltmak için alt ve orta sınıfları birbirine düşürür. Politikacılar sömürü düzeninin devamı için insanları ırk, milliyet, din, mezhep, cinsiyet, iş, gelir, eğitim, karakter ve kültür farklılıkları üzerinden bölmeye, sizi birbirinize düşman etmeye çalışır. Siz birbirinizle kavga ederken, birbirinizi düşman belleyip birbirinizin boğazını sıkarken onlar masalardaki ve kasalardaki saltanatlarını sürdürmenin yeni ve taze planlarını yapmaya devam ederler.

Siyasetin, ekonominin ve bürokrasinin elitlerinden oluşan bu sömürü konsorsiyumu bütün gücü elinde tutar. Kimseye vergi, hesap ve bilgi de vermez. Sorumsuzdurlar ama her şeye yetkilidirler. Bunların bütün işlerini, hizmetlerini ve yapılacak tüm görevleri yerine getiren orta direk ise tüm vergileri öder ve bu sömürü düzeninin bekçiliğini de çocukça ödüllendirmeler karşılığında ve içi boşaltılmış kutsallar adına üstlenir. Yoksul, fakir, aç ve perişan bırakılmış kitleler ise bu orta direği korkutmak için vardır. Çünkü orta direğin işlerine gitmeleri ve sömürü düzeninin çarklarını çevirmeleri gerekir. Bu sömürü konsorsiyumu her sıkıştığında bayrak, din ve çocukların arkasına saklanarak hepinizi kandırmaya devam ediyor ama ne bayrak ne din ne de çocuklar umurlarında, kendi çocukları hariç tabi ki.

Vatandaşın çocukları arasındaki beslenme, sağlık ve eğitim hizmetleri başta olmak üzere iş, meslek ve girişim gibi temel ihtiyaçlarındaki fırsat eşitsizliği her geçen gün artıyor daha da artacak. Paran kadar eğitim, paran kadar sağlık ve paran kadar adalet sunan bu sömürü düzeni onların işine gelen bir şey. Eğitim sistemi anarşisinin cehalet, kalitesizlik, eşitsizlik, bunalım, hayal kırıklığı, stres ve oyalama ile gençlerin yıllarını, ebeveynlerinin parasını çalmasının bir sebebi var. Çünkü bu sömürü elitleri bu işin düzelmesini asla istemezler. İyi niyetle isteyen ve gereğini yapmaya çalışan birisi olursa düzenin gerçek sahiplerince hemen aforoz edilirler.

Evet manzara bu ve sizler öfkelenmekte haklı olabilirsiniz ancak emin olun ki her şeye rağmen karmaşanın, kan ve gözyaşının, adaletsizlik ve eşitsizliğin zirve yaptığı bu kaos dünyasında insanlığın içindeki ortak iyilik, sevgi ve ümit duygusunun yapacağı inanılmaz şeyler olacak. Buna tanık olmak için her zamankinden daha karmaşık ve daha hızlı değişiyor görünen bu dünyada birkaç şeye, önemli olanlara odaklanıp, kendi ilgi ve yetki alanımıza giren basit şeyleri iyi yapmak ve büyük bir empatiyle insanların masum/samimi isteklerine evet demekle işe başlamamız gerekiyor. Basit asla basitlik değildir. İyilik adına evet demek gerçek bir beceri ve öğrenmeye kapı açar…

İnsanların böylesi kritik ve büyük değişim stresi altında inlediği dönemlerde çoğu insan dünyayı ve değişimi anladığını hissetmek/hissettirmek ve ardından rahatlamak için genelde negatif akla uygun şeyleri sorgulamadan kabul ediyor. Oysa ümitle ve inançla bakıp geleceği anlamak için geçmişten ders almak, nelerin değiştiğini ve nelerin değişmediğini/değiştirilemediğini görmek gerekiyor.

Son tahlilde ve an itibariyle ülkemize dönersek iki tane devlet tahakkümü altında yaşıyoruz Türkiye’de. Biri eskisi diğeri ise ayakları oturtulmaya çalışılan yeni devlet. Nefes alan herkese bulaşan bir virüs gibi millet olarak yaşamakta olduğumuz ‘şaşkın ördek’ sendrom/psikozunun sebeplerinden birisi de bu. Yeni devlet dijital çağın yenidünya düzenine yetişip uyum sağlamak ve dahası eklemlenmek için büyük bir stres içerisinde, geç kalmışlık duygusuyla bunalmış vaziyette.

 Eminim ki çocukluğunu eski devletin fanusunda yaşayanlar hızlanan zamanın hafızasının tavan arasında kalan o eski dostluk, arkadaşlık, kültür ve moral değerlere dair hatıralarını ballandıra ballandıra, hasretle anlatmaya devam edecekler ve bir taraftan da nasıl da büyük bir yanılsama ve cehalet içerisinde hayal aleminde yaşamış/yaşatılmış olduklarını da her geçen gün kızgınlıkla fark ederek.

Çünkü varoluşsal değişimlerin pek çok açıdan yayıldığı ve yaşamın inanılmaz/tuhaf bir heyecana kapılıp temel unsurların ivme kazandığı özel bir çağa girmiş bulunuyoruz. İnançlarımızın güçlü ve yaygın, ümitlerimizin derin ve elle dahi tutulabilir mukavemette olması gereken zamanlardayız.

Bilim her kolunun saf bir sevgiyle kuşanıldığı, teknolojinin pozitif enerjiyle sarmalanıp dolduğu, bilginin barışın, adaletin, vicdanın ve iyiliğin ilhamına kapılıp insanlığın yüksek faydasına doğru şahlanacağı bir döneme doğru savrulacağımız nitelikte bir inanç ve ümidi kastediyorum. Ama nadiren böyle olacağını hissediyorsunuz değil mi? Ümitli olmak inançlı, ahlaklı, iradeli, hedefli ve imanlı olmanın en güçlü göstergesidir. Büyük, necip ve asil bir milletin bakiyesi olduğunuzu unutmayın ve bu bağlamda ümidinizi ve inancınızı asla kaybetmeyin…

Bir yanıt yazın