Gençliğe inovatif öğütler! (1) (Köşe yazısı 04.01.2020 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

İnovatif Stratejik Araştırmalar Merkezi (İNOSAM) tarafından düzenlenen ve Genç Demokratlar Vakfı ile Ankara Girişim Grubu’nun katıldığı ‘Gençliğe İnovatif Öğütler!” konferansında ‘Eğitimde Gelecek Araştırmaları Enstitüsü’ kurma çalışmaları da gündeme geldi.

İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı, gençlere şu yönde telkin ve tavsiyelerde bulundu.

Bilim insanları yapay zekânın başımıza bela olacağını, artırılmış gerçeklik için de korku veren şeyler söylüyor. Ekonomistler emekçilerin sıfır saat sözleşmesiyle çalıştırılacaklarını, robotlardan vergi alınması gerekeceği ve evrensel temel gelir kriterleri gibi konular hakkında konuşuyor. Siyasetçiler gelir eşitsizliğinin artışından, kaos, hoşgörüsüzlük ve aşırılığın yükselişinden dem vuruyor.

Bolluk, sağlık ve refah adaletsizlik, hastalık ve çaresizlikle birlikte artıyor. Batı geleceğe güvenle bakarken doğu ümit ve panik arasında geriliyor. Bilim, teknoloji ve internet güya cehaleti, yoksulluğu ve eşitsizliği yok edecekti ancak bunları kanıksatır hale getirdi gibi, sanki..!

Küreselleşme gerçekte kime ve neye hizmet ediyor?

Bilim bir din mi? Teknoloji kimlerin kontrol ve mülkiyetinde acaba?

Özgürlükler artıyor mu? Demokrasi kapitalizmin bir tuzaklanmış kekliği mi?

Göçler kaynaşmayı ve çeşitliliği artırmak için mi reorganize ediliyor?

Global şirketler devletlerin denetiminin ötesinde daha başka ne yapmak istiyor?

Gördüğümüz en büyük değişimin ortasındayız. Teknoloji her gün veya her saat değişiyor ve biz daha mevcudu öğrenemeden/anlayamadan mantığıyla birlikte dönüşüp değişiyor. Tüm bu büyük karmaşada kayboluyor, yardım ister gözlerle birbirimize bakıyorken birde parlak dijital medeniyet dikkatimizi dağıtıyor ve biz bu büyük değişim karşısında en iyi ihtimalle saklanıyoruz evet kapanıyoruz…

Hâlbuki teknolojik değişim çağları arasındaki süreler hızla kısalıyor. Ara verdiğimiz saklandığımız takdirde uzun vadede hazırlanmak/hazır olmak gittikçe daha da zorlanıyor. Oysa insanlık tarihinde insan olmanın en önemli devirdeyiz. Bu yüzden teknolojinin daha insani bir dünyayı güçlendirme görevini yerine getirebilmesi için bu büyük değişimi/gelişimi anlamak, değişmeyen özümüzle bu değişime uyum sağlamak gerekiyor. Bu büyük değişimin artçılarından güçlüler değil uyum sağlayanlar ayakta kalabilecek ancak.

Geleceği ve olabilecekleri öngörüp insanlığın yüksek faydasına dönük gerçekleşmesi için özgüvenle, var gücümüze, inanç ve umutla koşmak gerekiyor, yorulmadan. Sizlerle buluşma isteğimde toplumdaki bu büyük hayal kırıklığına kışkırtıcı cevaplar vermek isteğimden doğdu. Toplumdaki tembellik, ümitsizlik ve karamsarlık daha iyi bir söylem ve vizyon yoksunluğundan kaynaklanıyor diye düşünüyorum.

Konuşmama başlar başlamaz ve baştan kanaatimi söyleyeyim derin devlet vesaire efsanelerini unutun. Derin devlet yoktur her şeyi denetleyen ve her şeye karar veren derin dünya düzeni ve onun hissedarları vardır. Unutmayın bütün siyasi düşüncelerin, ideolojilerin, ekonomik modellerin, küresel firmaların dahi devletlerin denetimi ve yönlendirmesi onların elinde.

Görüyorsunuz milyonlarca/milyarlarca kişi cehalet içinde yaşıyor/yaşatılıyor. Siyasetçiler, kamu ve finans bürokrasisi ülkeleri ve dünyayı kontrol etmek için ulusal ve küresel planlar geliştiriyorlar. Halkın yorum yapmasını sağlayacak hakikatleri dahi gizleyerek yapılıyor bu iş.

Planlarını reklama dönüştürüp ürün gibi pazarlıyorlar. Bu parçalara ayrılmış resmi birleştirmek, resmin büyük ve orta parçalarına erişmek, fark etmek ve büyük resmi görmek/okumak çok zor ve çok sabır gerektiriyor. Bu insanlık ailesini ve her şeyin tamamını kapsayan devasa büyüklükte, hastalıklı ve ağır bir negatiflikte bir proje çünkü. Bilinçleri her yönden kuşatıp kontrol etmeye, akılları derin propagandalarla etkilemeye çalışan karanlık, yanıltıcı bir büyük dava siyaseti.

Devlet adına konuştuklarını söyleyenlerin tamamına yakınının dediklerine inanmayın, asla inanmayın. Dizi ve filmlerin hissetmenizi istedikleri gibi hissetmeyin. Reklamların size emrettiği şeyleri yapmayın, almayın. Size tarih diye yutturdukları tekrarlanmış yalanlara, din yerine evrensel din olarak ikame etmeye çalıştıkları bilime, mülkiyetlerine aldıkları teknolojinin masumiyetine inanmayın, şüphelerinizi hep diri ve taze tutun.

Politikacıları asla ve asla ciddiye almayın onlar sizi kandırmak için, sizin seçim hakkınız olduğuna sizi inandırmak için varlar ve savundukları ideolojilerin hepsi sadece birer aparat. Oysa seçim hakkınız yok, seçtiklerinizi siz değil onlar seçiyor, onlar sizin sahipleriniz, onlar ülkenin tüm imkan ve kaynaklarının sahipleri. Onlar hükümetin, muhalefetin, meclisin, holdinglerin, devlet kurumlarının sahipleri tüm kodlar onların elinde.

Diplomasi, bürokrasi, politika, ekonomi, teknoloji ve avanesi onların gömlek ceplerinde; adalet sistemi, gazete ve televizyonlar onları korumak için var. İzlediğiniz, duyduğunuz, okuduğunuz hemen tüm iç ve dış haber, magazin, spor, ekonomi, politika hatta bilimsel makalelerin çoğu ve muhalif olanların büyük kısmı dahil onların denetim mekanizmasından sonra size servis ediliyor. Size anlatılanlarla hakikatler arasındaki uçurum o kadar büyük ki.

Onlar sizin inançlarınızı, kutsal değerlerinizi ve masum duygularınızı istismar etmek için ve sizi efendilerinin menfaatleri doğrultusunda kullanmak için varlar. Onlar sizi ruhlarınızdan, zihin ve bedenlerinizden kuşatmak için her şeyi yapıyorlar. Bu harami düzenin tamir ve idamesi için içinde esir olduğumuz bu toplu hipnoz halinin devamı gerekiyor ki bunun için her yıl milyarlarca para ve yeni insan kaynağı sarfiyatını gözlerini kırpmadan harcıyor gereğini yapıyorlar.

Ne istedikleri çok açık; size daha az, kendilerine daha çok istiyorlar. Ne istemedikleri de çok açık; eleştirel akıl, iyi bilgilenmiş, eğitim almış bağımsız düşünen insan istemiyorlar. Uslu insanlar istiyorlar. Sabah erkenden kalkıp işine, okuluna giden, isyan ve itiraz etmeden eşitsizlikçi bu haksız düzenin gönüllü devri daimîliğini sürdürecek bireyler istiyorlar. Okuldaki, mahkemedeki, marketteki mesaisine koşa koşa gidecek, fabrikadaki makineleri çalıştıracak, devlet dairesindeki evrakları yazacak, meskun mahalde kolluk hizmeti yürütecek kadar zekaya sahip uslu, düz ve düzgün insanlar.

Bir yanıt yazın