Ekonomi, teknoloji, magazin-yaşam haberleri (02.03.2020)

Yaş meyve sebze ve mamulleri sektöründe ihracatta zirveyi üç sektör paylaştı

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin İhracat Yıldızları üç farklı sektörün temsilcisi firmalar oldu. Taze meyve sebze, meyve suyu ve meyve sebze mamulleri ihraç eden üç firma ödüllerin sahibi oldu.

Ege İhracatçı Birlikleri tarafından düzenlenen “İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”nde Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nden zirveye çıkan firma taze meyve sebze ihracatçısı Uçak Kardeşler Gıda Seracılık Ulus. Nak. Ltd. Şti. oldu.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nden 2019 yılında 707 firma ihracat gerçekleştirirken meyve suyu ihracatçısı TREKO Tarım Gıda İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. firması en fazla ihracat yapan firmalar sıralamasında adını ikinci sıraya yazdırdı.

Meyve sebze mamulleri ihracatında Türkiye lideri olan Ege Bölgesi’nin bu başarısı “EİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”ne de yansıdı. Meyve sebze mamulleri ihracatçısı Euro Gıda İhracat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Ege Yaş Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği’nden en fazla ihracat yapan firmalar sıralamasının üçüncü basamağında yerini aldı.

Uçak; “1 milyar dolar hedefe koşar adım gidiyoruz”

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin 2019 yılında yüzde 7’lik ihracat artışıyla 890 milyon dolarlık ihracat tutarıyla 53 yıllık tarihinin en yüksek ihracatına imza attığını belirten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, ilk üçte yer alan firmaların bu başarıda yüzde 18’lik katkısı olduğunu dile getirdi.

2020 yılının Ocak ayına da çok parlak bir giriş yaptıklarına işaret eden Uçak, “Taze meyve sebze ihracatımız yüzde 68’lik yükselişle 24 milyon doları aştı. Meyve sebze mamulleri ihracatımız ise; yüzde 11’lik artışla 52 milyon dolara çıktı. Totalde yüzde 25’lik artışla Ocak ayı ihracatımız 76 milyon doları geçti. 2020 yılı sonundaki 1 milyar dolar ihracat hedefimize emin adımlarla ilerliyoruz. Nisan ayında yapacağımız genel kurul toplantımızda daha fazla ihracatçımıza ödül vereceğiz” şeklinde konuştu.

Üzüm ihracatçısı ve üreticisi omuz omuza

Türkiye’de bir milyon dekar alanda yaklaşık 600 milyon dolarlık üzüm ihracatının yüzde 85’i Manisa’dan yapılıyor. Üzüm ihracatçıları ve üreticileri ürünlerin verimini, kalitesini arttırmak için kolları sıvadı.

Prof. Dr. Ahmet Altındişli moderatörlüğünde İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün Salihli’deki “Üretimden ihracata üzüm” panelinde kontrollü üretim ve tarım masadaydı.

İhracatçılar ve üreticiler önce ortak sorunlarını tespit etti, sonra çözüm geliştirerek yol haritası çizdi. Panelde hastalık ve zararlılar, biyoteknik ve biyolojik mücadele gibi konular ön plandaydı.

Türkiye kıyılarından 110 ülkeye

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, 2019’da Türk kuru meyve sektörünün 1,4 milyar doları aşan ihracat rakamına ulaştığını açıkladı.

“Bunun 1 milyar dolarlık büyük dilimi çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir ve kuru kayısı ihracatından elde edildi. Birliğimizin ise toplam Türkiye Kuru Meyve ihracatındaki payı yüzde 63 oranında yani 894 milyon dolar olarak gerçekleşti.Prestijli ürünlerimizden biri olan Türk çekirdeksiz kuru üzümü, 520 milyon dolar civarı ihracat payı ile yüzde 35’lik bir paya sahip. Yüzde 80-85’i Avrupa Birliği’ne olmak üzere toplamda 110 farklı ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz.”

524 milyon dolar

Celep, 2019’da çekirdeksiz kuru üzüm ihracatında güzel bir seviye yakaladıklarını, ihraç fiyatını ortalama tonda 2 bin 150 dolar seviyesine ulaştırıp, 524 milyon dolar döviz girdisi sağladıklarını anlattı.

“Bu değer 2018’de tonda bin 760 Dolar, 2017’de ise bin 560 dolar seviyelerindeydi. Ortalama ihraç fiyatımızdaki yüzde 22’lik artış, hem bölgemiz hem de ülkemiz açısından çok önemli bir başarı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin destekleriyle, TMO başarılı bir uygulamaya imza atarak sektörümüzün en önemli ihraç ürünlerinden biri olan çekirdeksiz kuru üzümün hak ettiği değere ulaşmasına imkan sağladı.”

TMO kazandırdı

Birol Celep bu başarıdaki en büyük etkenin Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) sezon başında “Kuru üzüm fiyatını 10 TL’nin altına düşürmeyeceğiz” açıklaması olduğunu hatırlattı.

“Bu müdahale Türk üzümünün düşük fiyata satılmasına ve ekonomimizin güç kaybına uğramasına engel oldu. Böylelikle, 2020-2021 sezonunda hedefimiz, 2019-2020 sezonunda ulaştığımız fiyat seviyesinin altına düşmemek olacaktır. TMO’nun çekirdeksiz kuru üzüm için taban fiyatı açıklaması ve gerektiğinde piyasadan alım yapabileceğini beyan etmesini de iç ve dış piyasada arz-talep dengesinin sağlanmasına, piyasanın oturmasına ve 2019-2020 sezonunda ihraç fiyatlarımızın rakip ülkelerin ihraç fiyatları seviyelerine yaklaşmasına olumlu katkıda bulundu. TMO’nun önümüzdeki sezonda da çekirdeksiz kuru üzüm alımı yapacağını açıklaması sektör ve ekonomi açısından hayati önem arz ediyor.”

Rakip ülkelere karşı, diğer bir avantajın işçilik ücretlerinde olduğunu söyleyen Celep, saatlik işçi ücretlerinin ABD’de 15 dolar, Avustralya’da ise 17 dolar düzeyinde olduğunu sözlerine ekledi.

Üreticiye yerinde ziyaret

Celep, Birlik olarak her yıl üreticilere güncel gelişmeleri aktarmak ve bilgilendirmek için sıkı mesai yaptıklarını söyledi, faaliyetlerini ve çalışmalarını şöyle anlattı:

“Kitapçıklar, afişler, broşürler ve bannerlar yaptırarak üretim bölgelerinde üreticilerimize, Bakanlığımız, Üniversitemiz ve diğer paydaş kurumlarımızın katkı ve destekleri ile ulaştırıyor ve bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Diğer taraftan, Birliğimiz ve ihracatçı firmalarımızın ziraat mühendisleri düzenli aralıklarla değerli üreticilerimizi ziyaret ederek verim artışı ve kaliteli üretim hakkında bilgilendirmelerde bulunuyorlar. Bu çalışmalarımıza, ilgili Fakülte, Araştırma Enstitüleri, Tarım İl/İlçe Müdürlükleri, Ticaret Borsaları ve Ziraat Odaları gibi kurumlar da destek veriyor.”

Sürdürülebilir tarım modeli

Birol Celep, üretilen ürünlerin yurt dışındaki alıcıların istediği kriterlere uygun şekilde üretilmesi görüşünde.

“Üreticilerimiz üretim aşamasında gereken özeni ve ilgiyi gösterirlerse bizler de ürünümüzün hak ettiği değeri kazanmasına imkan sağlarız. Biliyorsunuz, sürdürülebilirlik günümüzde en önemli konu ve sektör olarak hem üretim hem de ticaretimizin sürdürülebilir şekilde devam etmesi asıl hedefimiz. Yine hepinizin yakından bildiğiniz üzere, dünyada her geçen gün artan tüketici bilinciyle birlikte gıda güvenliği ön plana çıkmaktadır. Üreticilerimize vereceğim en önemli mesajlardan biri yetiştiricilik aşamalarında kimyasal mücadeleyi en son düşünmeleridir.”

Biyoteknik mücadele

Tarım Bakanlığı’nın salkım güvesiyle mücadelede başarılı şekilde kullanılan biyoteknik mücadele yöntemlerine maddi destek verdiğini anlatan Celep, “Bakanlığımızın desteklemelere devam edeceğini erken dönemde yani Mart içinde açıklaması, bu yöntemin kullanımının artması ve yaygınlaştırılması açısından çok büyük önem taşımaktadır. Bizler de kullanımın artması ve yaygınlaşması ile ilgili Üniversiteler ve Bakanlığımız ile birlikte projeler yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. “ dedi.

Üzümün yüzde 60’ı Rusya’ya

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, sözlerine 2018’de Türkiye’nin üzüm üretiminde ilk 10 ülkede 6. sırada olduğunu açıklayarak başladı.

“Bu ülkeler sırasıyla Çin, İtalya, ABD, İspanya, Fransa, Türkiye, Hindistan, Arjantin, Şili, İran, Mısır. 2018’de dünyada üzüm ihracatı 4 milyon 873 bin ton, 180 bin ton ile Türkiye 10. sırada yer aldı. Yaş meyve sebze ihracatında en önemli ürünlerden birisi sofralık üzüm. 2019’da 59 ülkeye 207bin ton 150milyon dolarlık taze üzüm ihracatı gerçekleştirildi. Bu rakamlar ile 2018 yılına göre miktarda yüzde 14, değerde ise yüzde 24 oranında artış kaydettik. Bu rakamların en az yüzde 80’i bu bölgede yetiştirilen sultani çekirdeksiz tipi üzümlerimizden oluşuyor.”

Sofralık üzüm ihracatında yüzde 60’ın Rusya’ya yapıldığını söyleyen Hayrettin Uçak, Avrupa Birliği’ndeki payın rakip üretici ülkelere göre ve pestisit kalıntısı sorunu yüzünden yıldan yıla gerilediğini anlattı.

Yeni pazarlara hazır

Hayrettin Uçak, ihracat yapılan ülkelerin çeşitlendirilmesi gerektiğini, yaş meyve sebze mamullerinde öncelikle Uzak Doğu olmak üzere yeni pazarlar bulmak için iki ayrı URGE projesi başlattıklarından bahsetti.

“URGE projelerinde üzüm, kiraz ve nar ürünlerini ön plana aldık. Ürünlerimizi dünyaya tanıtmak için gerekli çalışmaları yapıyoruz. Dünyada son derece önemli bir yeri olan Sultaniye üzümünün kıymetini bilmeliyiz ve dünya standartlarının altında kalmamak için daha dikkatli ve daha verimli çalışmalıyız. Sultaniye üzümünü Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre üretmeli ve hazırlamalıyız. İhracata ve iç piyasaya verilen ürünleri insan sağlığını olumsuz etkileyen kimyasallardan arındırmalıyız.”

Üzüm çeşitleri neler?

Hayrettin Uçak, üretici, ihracatçı, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri ile ortak akılla üzüm çeşitlerini net olarak belirlenmesinden yana.

“Fazla çeşit yerine yüksek verimliliğe ve kaliteye sahip yeterli sayıda çeşidin üretiminin yapılmasını sağlamak için çalışmalıyız. Tercih edilen, Sultani Çekirdeksiz, Red Globe, Superior, Razaki, Antep Karası, Alphonse, Kardinal,Crimson, Perlette çeşitlerine odaklanmalıyız.”

Budama, toprak analizi, ruhsatlı ilaç…

Ürünlerin verimini ve kalitesini arttırmak için çiftçiden beklentilerini tek tek sıralayan Hayrettin Uçak,“Üreticimiz daha budama döneminde kurutmalık veya sofralık kararını vermeli ve budama döneminden itibaren verdiği karara göre ürününü pazara hazırlamalıdır. Toprak analizlerini yaptırarak, analiz sonuçlarına göre toprağın ihtiyaçlarını karşılamalıyız. Tarım Bakanlığı onaylı ve ruhsatlı ilaçlarını kullanmalıyız. Ürünlerimizi sofralık veya kurutmalık olarak pazarlamak isteyen üreticilerimiz örtü sistemini kullanmalıdır.” diye konuştu.

Kapalı sulama sistemi önerisi

Uçak, özellikle seracılık olmak üzere örtü altı yetiştiriciliğinin yaygınlaşması için projeler üretilmesi, gerekirse Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan destekleme talep edilmesi görüşünde.

Hayrettin Uçak, hem bölgenin hem de ülkenin kuraklık sorunu yaşamaması, salma sulama ile kök hastalıklarının bahçeden bahçeye geçmesinin önlemesi ve maliyetlerin düşürülmesi adına, kapalı sulama sistemlerine geçilmesi gerektiğini söyledi.

“Bu konuda ortak akıl ile projeler üretmeliyiz.Üreticilerimizin sözleşmeli tarım yapmaya yönelmesi ihracat adına daha verimli ve etkin olacaktır. Avrupa Birliği, kalıntı sorunu nedeniyle yavaş yavaş bizden uzaklaşıyor, Mevcut pazarlarımızı kaybetmemek için zirai ilaç kullanımında azami dikkati göstermeliyiz. Dünya kimyasal pestisit mücadelesinden günden güne uzaklaşıyor, Avrupa Birliği ülkelerinde bugün kimyasal kullanımları ciddi oranlarda azalmıştır. Dünya artık biyolojik mücadeleye ağırlık vermektedir. Ürünlerimizin rağbet görmesi için; Bizlerde biyolojik mücadeleyi arttırmalıyız.”

Salkım güvesine “tuzak” önlemi

“Zararlılarla etkin mücadele etmeliyiz.” diyen Hayrettin Uçak, biyolojik mücadelenin il, ilçe tarım müdürlüklerinden ve üniversitelerden teknik destek ve bilgi alarak yapılması taraftarı.

“Asmalarda unlu bit için kış uygulamasını mutlaka yapmalıyız. Son zamanlarda hızla yayılan ölü kol hastalığı sebebi ile üreticilerimiz budama çubuklarını bahçenin dışına çıkarmalı ve imha etmelidir. Sultani üzümümüzde birçok mantar ve zararlılar arasında, zararı telafi edilemeyen salkım güvesidir. Salkım güvesi üzüm kurdu olup, mücadele edilmediği takdirde üzümleri delerek zarar veren, beraberinde mantari (kurşini küf) hastalığına sebep veren önemli ölçüde kalite ve rekolte kaybına yol açan bir zararlı gurubundandır. Alaşehir ve Sarıgöl ‘de belli bölgeleri pilot bölge yaparak salkım güvesi tuzağını kullanmalıyız. Bu sayede üretim maliyeti ve kalıntı anlamında başarı sağlanmış olacaktır.”

Sahte eksperlere dikkat

Üreticilerin, ürünlerini almaya gelen eksperin çalıştığını söylediği firmayı arayarak teyit almasının önemini anlatan Uçak, dolandırıcılara karşı da uyardı.

“Biz Ege İhracatçı Birlikleri olarak, biyolojik ve biyoteknik mücadele için elimizi taşın altına koymaya ve destek için elimizden geleni yapmaya hazırız. Tarım ve Orman Bakanlığımızın, biyolojik ve biyoteknik destek açıklamalarını sezon başlangıcında yapılmasını, Tarım İl Müdürümüz Sayın Metin Öztürk‘le birlikte Sayın Bakanımızdan talep edeceğiz. Bu ürün, bu ülke hepimizin, üretimimizi ve ihracatımızı kaliteli ve kalıntısız ürünler üreterek artırmak hepimizin görevidir.”

Üzüm panelinde Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, Salihli Ticaret Borsası Başkanı Yetiş Aksoy, Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsünden Dr.Dilek Poyraz, Bağcılık Araştırma Enstitüsünden Dr.Oğuzhan Soltekin ve Ege Kuru Meyve İhracatçılar Birliğinden Ziraat Mühendisi Oğuz Aşıcıoğlu da konuştu.

Protokol katılımı

Ayrıca Manisa Vali Yardımcısı Hayri Sandıkçı, Kaymakam Mehmet Kamil Sağlam, Belediye Başkanı Zeki Kayda, Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Balık, İlçe Emniyet Müdürü Sayım Başaran, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Mehmet Alşen, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Yüksel, Borsa Başkanı Yetiş Aksoy, Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç, siyasi parti temsilcileri, üreticiler ve ihracatçılar katıldı.

Girişimcilik ve iş dünyası Giveback Gala’da bir araya geldi
Türkiye Girişimcilik Vakfı, “giveback” kavramını yaygınlaştırmak ve farkındalığı artırmak amacıyla düzenlediği Giveback Gala etkinliğinde Fellow’ları, girişimcileri, yatırımcıları, sanat ve iş dünyasından önemli isimleri bir araya getirdi. Google Türkiye ve Zorlu Enerji’nin desteğiyle gerçekleşen galada, elektrikli spor otomobil Mark Zero’nun yaratıcısı, Porsche ve Volkswagen’i yaratan ailenin dördüncü nesil temsilcisi Anton Toni Piech konuşmacı olarak yer aldı.
“Giveback” felsefesinin ilham verici gücüyle farklı hedef kitlelere yönelik etkinlikler organize ederek “geri verme” kültürünü yaygınlaştıran Girişimcilik Vakfı, Giveback Gala’nın dördüncüsünü Google Türkiye ve Zorlu Enerji’nin desteğiyle 26 Şubat’ta Raffles Otel İstanbul’da yaptı. Galada; elektrikli spor otomobil Mark Zero’nun yaratıcısı, Porsche ve Volkswagen’i yaratan ailenin dördüncü temsilcisi Anton Toni Piech ana konuşmacı olarak yer aldı.
Bu özel geceye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kaçır, Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, Google Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Keteloğlu ve Kamu İlişkileri Direktörü Pelin Kuzey, Zorlu Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik, Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, Girişimcilik Vakfı Mütevelli Heyet üyeleri Şebnem Kalyoncuoğlu Ünlü, Yomi Kastro, Avi Alkaş Turgut Konukoğlu, Girişimcilik Vakfı Genel Müdürü Mehru Aygül, İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen, Akfen Holding Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Akın Özalp, Fiba Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ayşecan Özyeğin Oktay başta olmak üzere iş dünyasının önde gelen isimleri ile Getir’in kurucuları Nazım Salur ve Tuncay Tütek, İyzico’nun kurucusu Barbaros Özbuğutu’da katıldı.
Gecede yaptığı etkili konuşmasında Piech, “İstanbul’a geldiğimden beri son 24 saat içinde hem fellowlardan hem de Girişimcilik Vakfı tarafından birçok ilham veren kişiyle tanıştım” dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kaçır, “Gençlerimizin Türkiye’mizin aydınlık geleceğinin mimarı olacağına inanıyorum. Girişimcilik ekosisteminin gelişmesine öncülük ettiği için Sina Afra’ya teşekkür ediyorum. Dünyayı gençler dönüştürüyor, sektörleri gençler dönüştürüyor” dedi.
“Girişimcilik kültürünü gençlerle topluma yayıyoruz”
Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, “Girişimcilik Vakfı olarak kuruluşumuzdan bu yana gençlere ve topluma, geri verme ilhamını yaymak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu yıl dördüncü kere geri vermenin birleştirici gücünü kutlamak için bir araya geldik. En önemli amaçlarımızdan biri, girişimcilik kültürünü ve ilhamını üniversiteli gençlerin enerjisi üzerinden tüm topluma yaymak. Bunun için hayata geçirdiğimiz Fellow Programı’yla da hedefimiz, girişimcilik potansiyeli olan gençlerin kendi yollarından giderek iz bırakmalarına destek olmak. Bu programın dünyada bir eşi benzeri yok. Çünkü biz fikirlere değil, insanlara yatırım yapıyoruz. Bizim için her genç, binlerce fikirden daha değerli” dedi.
“Girişimciliğin Türkiye’nin ekonomik gelişiminde önemli bir rolü var”
Google Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Keteloğlu; “Kurucuları arasında olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Girişimcilik Vakfı’nın Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine yaptığı katkıları görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Google olarak, girişimciliğin Türkiye’nin ekonomik gelişiminde ne kadar önemli bir rol oynadığının bilincindeyiz. Bu çabaları desteklemek ve Türkiye’den yeni garaj hikayeleri çıkartmak adına hayata geçirdiğimiz Google geliştirici programları ile bugüne kadar on binlerce geliştiriciye ulaştık” dedi.
“Daha iyi bir gelecek için çalışıyoruz”
Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak; “Girişimcilik ruhuyla ülkemize değer yaratmaya odaklanmış Zorlu Holding’in enerji şirketi olarak, Akıllı Hayat 2030 vizyonumuz doğrultusunda; inovasyon ve teknolojiden beslenen daha iyi bir gelecek hayalini gerçeğe dönüştürmek üzere var gücümüzle çalışıyoruz. Enerjide büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Ar-Ge ve teknolojiyle şekillenen yeni nesil enerji markamız Zorlu Energy Solutions (ZES) bugün Türkiye’yi elektrikli araç şarj noktalarından oluşan ağ ile örerek bu dönüşüme önderlik ediyor. Yenilenebilir enerjiye gönül vermiş Zorlu Enerji’nin bir startup fikri olarak doğan ZES, bugün birçok şehri birbirine bağlayan şarj istasyonları ile elektrikli araç sahiplerine kesintisiz olarak yolculuk imkanı sağlıyor. Doğaya saygılı ve topluma değer yaratan ZES; hepimize yeni, temiz ve hızlı enerji ile daha iyi bir geleceğin mümkün olduğunu gösteriyor” dedi.
Giveback felsefesi
Türkiye Girişimcilik Vakfı; girişimcilik kültürünü tüm dünyada yaygınlaştırmak, üniversite gençlerine ilham vermek ve gençlerin kendi yollarından giderek iz bırakmalarını sağlamak amacıyla Türkiye’nin önde gelen girişimcileri ve iş dünyası liderleri tarafından kuruldu. Vakfın yaratmak istediği kültürün en temel öğelerinden biri, “giveback” (geri verme) bakış açısını gençlerin hayatına ve girişimcilik ekosistemine yerleştirmek. Fellow Programı kapsamında, “giveback” öğesi, rol modeller ve yapılan projeler üzerinden destekleniyor. Fellow Programı’na seçilen öğrenciler, ilham veren rol modellerle tanışıyor, girişim elçileri olarak başkalarının hayatlarına dokunuyor ve “giveback” felsefesi doğrultusunda toplumdan aldıkları, kazandıkları başarıyı yine toplumla paylaşarak toplumsal başarının katsayısını artırmayı hedefliyorlar.

Türkiye Hazır Beton Birliğinin 33. Olağan Genel Kurul Toplantısı Yapıldı

 Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için 32 yıldır uğraş veren Türkiye Hazır Beton Birliğinin (THBB), 33. Olağan Genel Kurulu 29 Şubat 2020 tarihinde Birliğin İstanbul Kavacık’taki merkez binasında yapıldı.

 Genel Kurulda bir konuşma yapan Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, son aylarda medyana gelen felaketlere ve saldırılara değinerek “Elâzığ ve Van’da meydana gelen depremler ve Van’da yaşadığımız çığ felaketi sonucu vatandaşlarımızın ve arama-kurtarma ekiplerimizin hayatını kaybetmesi ve İdlip’ten gelen şehit haberleri hepimizi derinden üzmüştür. Son olarak, İdlip’te düzenlenen saldırıda 34 kahraman askerimizin şehit düşmesi yüreğimizi yakmıştır. Bu felaketlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, arama-kurtarma ekiplerimize ve saldırılarda şehit düşen askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.” dedi.

İnşaat sektörü diğer sektörlerin gerisinde bir performans sergilemiştir

 2019 yılını değerlendirerek konuşmasına devam eden Yavuz Işık, “Merkez Bankasının faiz indirimleri, artan likidite ile kurun stabil hâle gelmesi ekonomideki öngörülebilirliği kısmen artırmış, bu da son çeyrekte ekonomide bir canlanma meydana getirmiştir. Türkiye ekonomisi 2019 yılını %0,9 büyüme ile kapatmıştır. Sektörler bazında incelediğimizde özellikle inşaat sektörünün diğer sektörlerden negatif ayrıştığı anlaşılmaktadır. İnşaat sektörü son çeyrekte %3,8 olmak üzere 2019 yılını %8,6’lık daralma ile kapatmıştır. TÜİK tarafından açıklanan yeni millî gelir serisi 1999 yılına kadar geriye gitmektedir. Toplamda 21 yılın değerlerine baktığımızda 2008 küresel kriz döneminde üst üste 7 çeyrek daralan inşaat sektörü bu yıl daralmada 6. çeyreğini geride bırakmıştır.” dedi.

Beton sektörünün beklentisi pozitif yöne kaydı

 Her ay açıkladıkları Hazır Beton Endeksi verilerine değinen Yavuz Işık konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ocak ayı endeks sonuçları 2020 yılına hazır beton sektörünün beklediğimiz hızla girmediğini göstermektedir. Ancak sevindirici olan nokta sektör oyuncularının beklentisinin 20 aydan sonra ilk defa olumlu tarafa geçmiş olmasıdır. Yani beton sektörü oyuncuları olarak beklentimiz pozitif yöne kaydı.”

Sürdürülebilirliğe gündemimizde öncelikli olarak yer veriyoruz

 Genel Kurul konuşmasında THBB’nin çalışmaları hakkında bilgiler veren Yavuz Işık, birçok sektörde olduğu gibi sürdürülebilirliğe gündemlerinde öncelikli olarak yer verdiklerini ifade etti. Bölgesel Sistem Operatörü oldukları Beton Sürdürülebilirlik Konseyi (The Concrete Sustainability Council) Türkiye’deki Danışma Kurulunu oluşturduklarını söyleyen Yavuz Işık, “Bu Danışma Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı, çeşitli Bakanlıklar, ilgili kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan temsilciler yer almıştır. Danışma Kurulunun ilk toplantısı Ankara Sanayi Odası çatısı altında yapılmış, bu toplantı CSC bünyesinde ülke bazında yapılan ilk Danışma Kurulu Toplantısı olarak tarihe geçmiştir. CSC’nin Belgelendirme Kuruluşu olan KGS tarafından 2019 yılında 2 çimento ve 4 hazır beton tesisi belgelendirilmiş, ayrıca yurt dışında da ilk CSC belgelendirmesi yapılmıştır.” dedi.

ERMCO Başkanlığı ile sektörümüzü ileri taşımak için çalışmalar yürüteceğiz

 THBB’nin faaliyetleri ile sektörün gelişmesi için çalışırken Avrupa Hazır Beton Birliğindeki (ERMCO) faaliyetleri ile ülkemiz ve Avrupa arasında bağ kurduklarını belirten Yavuz Işık, konuşmasının devamında “2019 yılında, 1991 yılından bu yana tam üyesi olduğumuz ve 2016 yılından bu yana da Başkanlığını yaptığım, dünyada hazır beton alanındaki en büyük uluslararası kuruluş olan ERMCO’nun Başkanlığına yeniden seçildim. 50 delegenin oyu ve Almanya, İtalya ve Türkiye’den temsilcilerin oluşturduğu Başkanlık Divanı’nın kararıyla yeniden seçildiğim ERMCO’daki bu görevimizle birlikte daha önce de yaptığımız gibi hem Avrupa’da hem de Türkiye’de beton sektörünün gelişimi açısından yeni hedefler oluşturacağız ve sektörümüzü ileri taşımak için çalışmalar yürüteceğiz.” dedi.

Sektörümüze AR-GE ve teknoloji danışma hizmetleri vermeye başladık

Geçtiğimiz yıl AR-GE konusunda önemli başarılar elde ettiklerini de açıklayan Yavuz Işık, “İstanbul Kalkınma Ajansının (İSTKA) desteğiyle başladığımız ‘Türkiye Hazır Beton Birliği Beton Araştırma Geliştirme ve Danışma Merkezi’ adlı projemizi 2019 yılında başarıyla tamamladık. Projemiz ile Laboratuvarımıza devlet desteği ile yeni cihazlar aldık, laboratuvarımızın kapasitesini artırdık ve sektörümüze AR-GE ve teknoloji danışma hizmetleri vermeye başladık.  Beton ve beton bileşenleri ile ilgili bütün deneyleri yaptığımız ve kalibrasyon hizmeti verdiğimiz laboratuvarımız, genişleyen kapasitesi ile birlikte ülkemizdeki ve yurt dışındaki önemli projelere hizmet vermektedir.” dedi.

THBB Başkanı Yavuz Işık: “Ciddi mühendislik ve uygulama zafiyetleri ile birlikte ilkel yöntemlerle elle üretilmiş düşük kalitede beton ve standartlara uymayan donatı çeliği kullanımı Elâzığ Depremi’nde yıkıma neden oldu.”

Elâzığ Depremi’nin ardından hazırladıkları İnceleme Raporu hakkında bilgiler veren Yavuz Işık, “THBB olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte hasar görmüş yapılarda detaylı inceleme yaptık, hasar nedenlerini teknik olarak araştırdık. Yıkılmış veya ağır hasar almış binaların ayrıntılı incelenmesi ve alınan numunelerin deneye tabi tutulması sonucu hazırladığımız Rapor, binalarda ciddi mühendislik ve uygulama zafiyetleri ile birlikte ilkel yöntemlerle elle üretilmiş düşük kalitede beton ve standartlara uymayan donatı çeliği kullanımının Elâzığ Depremi’nde yıkıma neden olduğunu ortaya koydu.” dedi.

Özel ve kapsamlı Deprem Performans Analiz Raporlaması yapabiliyoruz

Uzun zamandır mevcut yapılar için Deprem Performans Analizi Raporu hazırlamaları konusunda vatandaşlardan yoğun talep aldıklarını ifade eden Yavuz Işık, “2019 yılında Laboratuvarımız ve deneyimli ekibimizle hazırlıklarımızı tamamladık. Konutların yanı sıra endüstriyel tesisler, önem derecesi yüksek hastane, cami, okul gibi yapılarda özel ve kapsamlı Deprem Performans Analiz Raporlaması yapabiliyoruz. Mevcut yapıların depreme dayanıklılığını ölçüyor ve hatta yapı hizmet ömürlerini tespit edebiliyoruz.” dedi.

KAŞIBEYAZ BAŞARDI, KONKORDATODAN ÇIKTI

2018 Eylül’de Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müracaat ederek konkordatoya giden Kaşıbeyaz Lezzet Grubu, konkordato sürecini başarılı bir şekilde tamamlayarak 27 Şubat Perşembe günü mahkeme kararıyla konkordatodan çıktı.

Kaşıbeyaz Lezzet Grubu, 65 seneyi aşkın bir sürede kurucusu Ahmet Kaşıbeyaz öncülüğünde Aksaray’da küçük bir dükkanda bir başarı serüveni olarak yolculuğuna başlamıştı. Yıllar içerisinde Florya’da yiyecek ve içecek sektöründe lider ve milli bir değer olan marka haline gelmişti. Bugün sektörünün öncü markalarından biri olan Kaşıbeyaz, 2018 Eylül’de Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müracaat ederek konkordatoya gitmişti. Konkordato sürecini başarılı bir şekilde tamamlayan Kaşıbeyaz Lezzet Grubu, 27 Şubat Perşembe günü mahkeme kararıyla konkordatodan çıktı. Türk gastronomi sektörünün öncüsü ve milli bir değeri olan markanın temel amacı; müşterilerinin, tedarikçilerinin ve franchise müşterilerinin haklarını koruma yolunda konkordato sürecini yönetmekti. Konkordato süreci, daha sağlam ve kararlı adımlarla markayı ileriye taşımaya yardımcı oldu. Konuyla ilgili açıklama yapan Kaşıbeyaz Lezzet Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Murat Kaşıbeyaz: “Tüm bu süreç boyunca 7 şubede, yaklaşık 700 kişiye istihdam sağlamaya devam ettik. Kaliteden ödün vermeden misafirlerimize en iyi şekilde hizmet verdik. Baklava imalathanemizi, yeniden üretim yapmak üzere açtık. Tüm şubelerimizde baklava satışı yapmamızın yanı sıra ‘Kaşıbeyaz Baklava’ olarak franchise da verdik. Yolumuza her zamankinden daha güçlü devam etmek için yeni girişimlerimizin hazırlıklarını tamamladık. Önümüzdeki günlerde bu girişimlerimizi de sizlerle paylaşacağız” dedi. Kaşıbeyaz Lezzet Grubu, devletin de desteğiyle başarılı bir konkordato sürecini geride bırakıp yoluna her zamankinden daha güçlü devam ediyor ve Türk restoran sektörünün milli bir değeri olarak ülke ekonomisine katkı sağlamayı sürdürüyor.

Fortinet Security Fabric Platformuna 350’den Fazla Yeni Özellik Ekliyor
 FortiOS 6.4 Fortinet Security Fabric’in Kapsamını Genişleterek Ek Entegrasyon ve Otomasyon İmkanı Sağlıyor
Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri Fortinet® (NASDAQ: FTNT), bugün Fortinet Security Fabric’e güç veren amiral gemisi işletim sisteminin en yeni versiyonu olan FortiOS 6.4’ün erişime açıldığını duyurdu. 350’den fazla yeni özelliğiyle FortiOS 6.4, tüm dijital altyapıda eksiksiz bir koruma sunmak için yeni otomasyon, ölçeklendirme, performans ve yapay zeka kapasiteleri sunuyor.
Dijital İnovasyon, Riskin Artmasına Neden Oluyor
Dijital inovasyon, tüm sektörlerdeki şirketleri dönüştürerek onların işlerini hızlandırmasını, maliyetlerini azaltmasını, verimliliğini artırmasını ve daha iyi müşteri deneyimi sunmasını sağlayan bir güç. Ancak bu güç aynı zamanda saldırı zemininin, gelişmiş tehditlerin, ekosistemin karmaşıklığının ve kapsamı genişleyen yasalarla uyumlu olmanın üstesinden gelmeye çalışan kurumları daha fazla güvenlik tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Gerçek bir siber güvenlik platformu, ancak aşağıdakileri yapabildiği durumda dijital inovasyonun gerçekleşmesini sağlıyor:
Riski daha iyi yönetebilmek için tüm saldırı zemininde kapsamlı görünürlük,

  • Belirli bir amaç için üretilen ürünleri desteklemenin karmaşıklığını azaltan entegre çözümler ve
  • Operasyon ve cevap verme hızını artırmak için otomatik hale getirilmiş iş yükleri.

 Fortinet Security Fabric, Dijital İnovasyon İmkanı Sağlıyor
Fortinet günümüzün risklerine çözüm getirmek ve dijital inovasyona imkan tanıyan sektörün en kapsamlı siber güvenlik platformunu sunmak için Security Fabric’i işletim sisteminin en yeni versiyonu olan FortiOS 6.4’le güçlendiriyor. Yaklaşık 20 yıllık bir inovasyonun ürünü olan Fortinet Security Fabric, kapsamlılık, entegrasyon ve otomasyon özellikleri için sıfırdan oluşturuldu. Yeni nesil güvenlik duvarlarından erişim noktalarına kadar Fortinet Security Fabric’in her bileşeni, sektörün en büyük teknoloji işbirliği ekosistemlerinden biriyle entegre olacak ve birlikte çalışacak şekilde tasarlandı.
FortiOS 6.4’te Yeni Ne Var?
FortiOS 6.4, kurumların dijital dönüşüm hedeflerini Fortinet Security Fabric ve FortiGuard Labs’ın aşağıdaki dört ana başlığı ile destekleyecek şekilde yeni özelliklerle birlikte geliyor.

  • Güvenlikten Güç Alan Ağlar: Ağ ve kullanıcı deneyimi koruma altına alınıyor ve hızlandırılıyor.
  • Sıfır Güvenilir (Zero Trust)” Ağ Erişimi: Ağa bağlı olan veya olmayan kullanıcılar ve cihazlar, tespit ediliyor ve korumaya alınıyor.
  • Dinamik Bulut Güvenliği: Bulut altyapısı ve uygulamalar koruma ve kontrol altına alınıyor.
  • Yapay Zekadan Güç Alan Güvenlik Operasyonları: Siber tehditleri otomatik olarak engelliyor, tespit ediyor ve onlara karşılık veriyor.
  • FortiGuard Labs: FortiGuard Labs’in sunduğu Fortinet 360 Protection paketinde operasyon, destek ve güvenlik hizmetleri yer alıyor. SD-WAN hizmete alımları için optimize edilen bu paket sayesinde müşteriler Fortinet Security Fabric’i kolayca kullanıma alabiliyor ve Fabric’in imkanlarından faydalanabiliyor.
  • Fortinet, Öncü Siber Güvenlik İnovasyonuna Odaklanmaya Devam Ediyor

Fortinet Security Fabric’in ana bileşenlerinden FortiOS, bugüne kadar 5,4 milyondan fazla sevkiyatı yapılarak en çok benimsenen güvenlik işletim sistemi oldu. Fortinet, diğer yazılımlara kıyasla 3 ile 47 kat arasındaki yüksek performansıyla sektördeki en iyi performans ve maliyet değerini sunmak için özel SPU teknolojisi geliştiren ve üreten tek güvenlik lideri olarak öne çıkıyor. FortiGuard Labs, her geçen gün sektördeki en etkili ve ispatlanmış yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi (ML) sistemlerinden birini kullanıyor ve 10 milyardan fazla olayı analiz ederek müşterilere gerçek zamanlı aksiyon alınabilen tehdit istihbaratı gönderiyor. FortiOS, özel üretim SPU teknolojisi ve yapay zekadan güç alan tehdit istihbaratı bir araya gelerek Fortinet’in siber güvenlik inovasyonuna ve mükemmelliğine verdiği önemi gösteriyor.
Fortinet Ürün ve Çözümlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı John Maddison, konuyla ilgili şunları söyledi: “Erişime açtığımız FortiOS 6.4’le Fortinet Security Fabric’i çoklu saldırı vektörleri ve altyapıları üzerinde otomatikleştirilmiş iş yükü sunacak şekilde geliştirmeye devam ediyoruz. Sektördeki en kapsamlı işbirliği ekosistemlerinden birisiyle sektör lideri araştırma ve analiz ekibinin yanı sıra entegre güvenlik istihbarat ekosistemini bir araya getiren Fortinet, pazardaki en kapsamlı siber güvenlik platformunu sunuyor.”

Balığın en güzel hali objektifte: Finalistler belli oldu

Avrupa’dan ABD’ye dünyanın birçok noktasına ihracat yapan su ürünleri sektörü Türkiye’de balık tüketimini artırmak için 8 Ağustos’ta ilk kez ödüllü fotoğraf yarışması başlattı.

Konsepti su ürünleri sektörünün uluslararası arenada zirvede olduğu levrek, çipura ve alabalık olan yarışmada jüri 19 Şubat’ta toplandı, fotoğrafları değerlendirdi.

19 Şubat’ta fotoğraflar değerlendirildi

Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu ile harekete geçtiklerini ve yarışmada sona yaklaşıldığını söyledi.

“Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, 2019’da su ürünlerinde Türkiye geneli toplam 1 milyar dolarlık ihracatın yüzde 70’ini gerçekleştirerek hanesine 700 milyon dolar yazdırdı. Türk balıkçılığının tanıtılmasına ve gelişmesine katkı sağlamak, balıkçılığın yaygınlaşmasını, balık üretimi ve tüketiminde farkındalık yaratmayı istiyoruz. 7’den 70’e 364 katılımcı, balığın en güzel halini fotoğraflamak için yurdun dört bir yanını karış karış gezdi. Uzmanlardan oluşan jüri, 19 Şubat’ta 1153 görselin içinden finale kalan en iyi 20 fotoğrafı seçti ve içlerinden de ödül alacak 4 fotoğrafa karar verdi. Yarışma aynı zamanda fotoğrafçılık becerilerini test etmek ve yeteneklerini göstermek isteyenlere fırsat sunuyor.”

Hedef 100 ülke

Kızıltan, deniz yetiştiriciliğinin başta İzmir ve Aydın olmak üzere tamamına yakınının Ege Bölgesi’nde yapıldığını, aynı zamanda Türkiye’nin ihraç ettiği 10 balıktan 7’sini Egeli balıkçıların gerçekleştirdiğini anlattı.

“Dünyanın en büyük Avrupa deniz levreği ve çipura ihracatçısı Ege, AB pazarında önemli bir paya sahip. 332 milyon dolarla levrek, 286 milyon dolarla çipura ve 117 milyon dolarla alabalık ihracatında dünyada lider konumdayız. Su ürünleri sektörü 80’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. En çok ihracat yapılan ülkeler Hollanda, İtalya, Rusya, Japonya, Yunanistan, Almanya, Birleşik Krallık, İspanya, ABD. Hedefimiz 2020’de 1 milyar 100 milyon dolara ulaşmak ve 100 ülkeye girmek.”

İlk üçe hediye çeki

Sinan Kızıltan, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de kişi başına yıllık ortalama 8 kilogram balık tüketimini, 15 kilograma çıkarmayı istediklerini sözlerine ekledi.

Jüri arasında Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk A. Demir, İsmail Aksoy, Osman Özpek, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü Öğretim ÜyesiDoç.Dr. A. Beyhan Özdemir, Doç.Dr. Gökhan Birinci, İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği Fotoğraf Sanatçısı Oktay Atilla, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu Temsilcisi Zafer Gazi Tunalı bulunuyor.

Üretici ve ihracatçı el ele Türk üzümünü zirveye taşıdı

Türk üreticisi ve ihracatçısının oluşturduğu güç birliği Türk üzümünü dünya piyasalarında zirveye taşıdı. İhracatçılar, üzüm üreticilerinin ürün desenini çeşitlendirmesi halinde başarının katlanacağı görüşünde.

Türk üzümünün ortalama ihraç fiyatı ihracatçıların son 2 yıldaki doğru politikalarıyla ortalama 600 dolar artarken, üreticilerin doğru üretim tekniklerini uygulaması sayesinde kalıntı oranlarında ve ihracattan geri dönen parti sayılarında büyük düşüş yaşandı.

İlçe ilçe üreticilere eğitim veriliyor

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, ana ihraç pazarı Avrupa Birliği’nin taleplerini üzüm üreticilerine aktarma amaçlı eğitim programlarını üretici bölgelerinde sürdürüyor.

Menemen’deki Tarım ve Orman Bakanlığı Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Enstitüsü’nde Gediz havzasındaki üzüm üreticilerinin katılımıyla düzenlenen toplantıya; Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Altındişli moderatörlük yaparken, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, Menemen Ziraat Odası Başkanı Metin Karagöl, Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Turcan Teker ve Ege İhracatçı Birlikleri Ziraat Mühendisi Oğuz Aşçıoğlu konuşmacı olarak katıldı.

Kuru üzüm ihraç fiyatının 2017 yılında 1.560 dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, 2018 yılında 1.760 dolara, 2019 yılında ise 2.150 dolara yükseldiğini, ihracatta ve üretimde istikrarın korunması için sürdürülebilir üretimin çok önemli olduğunu vurguladı.

Celep: “Ürün desenimizi çeşitlendirmemiz rekabetçilik sağlar”

Türk üzüm üreticisinin 3 yıldır emeğinin karşılığını aldığını dile getiren Celep, “Bağcılıkta dünya genelinde rekabetçiyiz. Bu rekabetçiliğimizi koruyabilmek için üreticilerimizin bağlarına bakması, ölçek ekonomisini uygulaması gerekiyor. Üreticilerimizin yerine getirmesi gereken bir diğer husus ise ürün desenlerini çeşitlendirmek olmalı. Örneğin, diğer üretici ülkelerin çeşitlerinin muadili, Taze ve Naturel Tomson yani bandırmasız üzüm çeşidi gibi. Ürün desenimizi arttırmamız, çeşitlendirmemiz pazarlama gücümüzü arttırır. Bize düşen ise üzümü ederinde ihraç etmek. Bunun için üreticilerimizle iletişimimiz artarak sürecek” diye konuştu.

Sürdürülebilir üretimin her anlamda sağlanabilmesi ve rekabetin devam ettirilebilmesi için çiftçilerimizle beraber çalışmamız gerektiğini belirten Celep, Organik Tarım, Global Gap, Fair For Life ( adil ticaretin sağlanması) ve FLA ( çalışan haklarının korunması) gibi dünyada kabul gören projelerle ürünümüze katma değer yaratmamız gerektiğini sözlerine ekledi.

Menemen Ziraat Odası Başkanı Metin Karagöl ise; Menemen’deki 20 bin dönüm bağ alanlarını koruma çabası içinde olduklarını, üzümün son yıllarda değerini bulduğunu, önümüzdeki yıllarda üreticinin emeğinin karşılığını aldığı takdirde sağlıklı ürün üretimine devam edeceği mesajını verdi.

Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Turcan Teker, bağlarda yaşanabilecek don olaylarından üreticilerin minimum zararla kurtulmaları için alması gereken önlemlerle ilgili sunum yaparken, Ege İhracatçı Birlikleri Ziraat Mühendisi Oğuz Aşçıoğul bağlarda kullanılabilecek ilaçlar ve dozları ile ilgili üreticilere bilgilendirici bir sunum yaptı.

Sınıfında fark yaratacak Toyota Corolla Hatchback Türkiye yollarına çıkıyor

Toyota, sportif tasarımı ve dinamik sürüşüyle öne çıkan tamamen yeni modeli Corolla Hatchback’i Türkiye’de satışa sunuyor. Corolla Hatchback, hibrit versiyonları başta olmak üzere benzinli seçenekleriyle de segmentindeki en iddialı ve farklı modellerden biri olacak. Yeni Corolla Hatchback, 157.900 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunulurken, Toyota’nın zengin hibrit ürün gamını tamamlayan Yeni Corolla Hatchback Hybrid ise 193.300 TL’den başlayan fiyatlara sahip olacak. Lansmana özel bu fiyatlar mart ayı sonuna kadar geçerli olacak.

 Bozkurt “Corolla Hatchback ile yeni bir soluk”

 Yeni modelin basın toplantısında konuşan Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt, yoğun rekabetin yaşandığı C segmentine Corolla Hatchback ile yeni bir soluk geleceğini belirterek “Büyük bir heyecan içindeyiz. Tasarımı, donanımı, konforu, dinamikliği ve özellikle hibrit versiyonu ile Corolla Hatchback yeni bir dönemin kapısını aralayacak. Bu yeni modelimizin, müşterilerimizin beklediği değişimi ve heyecanı yaratacağına eminiz. Corolla Hatchback, markamızın satış ve imajına önemli katkılar sağlayacaktır” dedi.

Corolla Hatchback ile hibrit ürün gamının genişlediğine ve Türkiye’de her binek modelin bir hibrit versiyonu olduğuna da dikkat çeken Bozkurt şunları söyledi;

“Bu segmentte en dinamik modellerin başında gelen Yeni Corolla Hatchback farklı heyecan arayanların gözde modeli olacak. Özellikle dinamik yapısı ile gençler başta olmak üzere yeni bir kitleye ulaşmayı hedefliyoruz. Şıklığı, daha fazla sürüş keyfi sunması ve hatta bunları yaparken üstün güvenlik özelliklerini de barındırması Corolla Hatchback’i benzerlerinden hemen ayıracaktır. 2020 yılında ilk etapta yüzde 50’den fazlası hibrit versiyon olmak üzere 1050 adetlik satış hedefimiz bulunuyor. Corolla Hatchback’in Türkiye’de de önemli bir hayran kitlesine sahip olacağına ve talebin katlanarak süreceğine inancım tamdır.”

Corolla Hatchback’den dinamik ve çekici hatlar

 Yeni Corolla Hatchback, ilk bakışta dikkatleri üzerine toplayan tasarımıyla birlikte Toyota Yeni Global Mimarisi TNGA platformunun getirdiği sportif sürüşü buluşturuyor. Yeni platformla birlikte önceki nesle göre 40 mm daha uzun ve 20 mm daha alçak olan yeni Corolla Hatchback, bu sayede içerideki kullanım alanından ödün verilmeden daha çekici ve akıcı çizgileriyle dikkatleri üzerine topladı. Corolla Hatchback, 4370 mm uzunluğa, 1790 mm genişliğe, 1455 mm yüksekliğe ve 2640 mm aks aralığına sahip. Ayrıca 361 litrelik bir bagaj hacmi bulunuyor.

Toyota’nın Under Priority ve Keen Look tasarım dilinin evrimleşmiş halini kullanan Corolla Hatchback, dinamik hatlarını LED farları ve entegre gündüz farlarıyla birleştiriyor. Modelin arka tasarımı da, ön bölüm gibi daha çekici hale getirildi. Daha kaslı arka bölüm ve çamurluklar aracın daha sportif görünmesini sağladı. Bagaj kapağının üzerinde yer alan tavan spoyleri ise, Corolla Hatchback’in sportif tasarımını daha ileriye taşıyor.

Sportif ve premium bir kabin

Yeni Corolla Hatchback’in kabini, aracın sahip olduğu dinamik ruhu en iyi şekilde yansıtmak üzerine tasarlandı. Yolcularına rahat ve ferah bir atmosfer sunan Corolla Hatchback, sürücüsünü de yolla bütünleştiren sürüş karakterini ve kullanım kolaylığı ile kombine ediyor.

Corolla Hatchback’in duyusal kalitenin en üst düzeyde olduğu premium kabininde sunulan gelişmiş teknolojik özellikler, kişiselleştirilebilen 3 boyut efektli 7 inç’lik çok fonksiyonlu dijital göstergeler, ortaya konumlandırılan 8 inç’lik dokunmatik ekrana sahip Toyota Touch 2 multimedya sistemi, hibrit versiyonlarda standart olarak sunulan kablosuz şarj ünitesi, 10 inç’lik ön cama yansıtmalı renkli gösterge ekranı, ısıtmalı sürücü ve ön yolcu koltukları bulunuyor.

Opsiyonel olarak tercih edilebilen açılabilir panoramik cam tavan ise aracın kabinini daha da çekici hale getiriyor.

Hibrit ve turbo motor seçenekleri

 Toyota, Corolla Hatchback ile birlikte verimli, çevreci ve performanslı motor seçenekleri de sunmaya hazırlanıyor. Corolla Hatchback 116 HP’lik 1.2 litre turbo beslemeli benzinli ve 122 HP’lik 1.8 litre hibrit motor seçenekleri ile yer alıyor.

Corolla Hatchback, Toyota Yeni Global Mimarisi TNGA platformunun getirdiği avantajlarla hibrit motorunu çok daha verimli şekilde kullanıyor. Düşük yakıt tüketimine ve düşük CO2 emisyonuna sahip Corolla Hatchback Hybrid, sürüşlerini günlük kullanımlarda yüzde 50’ye kadar oranda elektrikli motoruyla gerçekleştirebiliyor.

Corolla Hatchback, yeni platformun getirdiği düşük ağırlık merkezi, çok noktalı bağlantıya sahip arka süspansiyonu ve daha rijit gövdesi gibi avantajlarla birlikte sürüş konforundan ödün vermeden daha iyi yol tutuşu sağlıyor.

Yüksek standartlar sunan güvenlik özellikleri

 Corolla Hatchback, Toyota’nın yüksek standartlar sunan Toyota Safety Sense teknolojisiyle birlikte sunuluyor.

Hibrit versiyonlarında standart olarak sunulan Toyota Safety Sense teknolojisi, gündüz ve gece yaya algılama özelliğini içeren Ön Çarpışma Önleyici Sistem (PCS),  Adaptif Hız Sabitleyici (ACC), otomatik yönlendirme desteğini içeren Şerit Takip Sistemi (LDA) ve Otomatik Yanan Uzun Farlar (AHB) teknolojilerini de barındırıyor.

Corolla Hatchback, 1.2 Turbo benzinli versiyonlarında Dream ve Flame olmak üzere iki donanım seviyesiyle sunulurken, Corolla Hatchback Hybrid’de ise Dream, Flame ve Passion X-Pack olmak üzere üç farklı donanımla tercih edilebilecek. Corolla Hatchback’in en üst donanım seviyesi ise, hibrit versiyonlarında tercih edilebilen Passion X-Pack olacak. Bu paket içerisinde Fren Destekli Akıllı Park Sensörleri ve Kolay Akıllı Park Destek Sistemi gibi özellikler yer alıyor.

BİRİNCİ İSTANBUL DİJİTAL SANAT FESTİVALİ BAŞLIYOR

Dijital teknolojiler sanatla birleşti, 1. İstanbul Dijital Sanat Festivali’nin adımları atıldı. Mezo Dijital tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin desteğiyle Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde 29-31 Mayıs tarihleri arasında “bağlantı aranıyor…” temasıyla düzenlenen festivalde, dünyada alanında ses getiren uluslararası ve ulusal 30’un üzerinde sanatçının işleri sergilenecek. İstanbullular, festivalle dijital sanatı keşfedecek.

Sürekli gelişen teknoloji; veriyi çok daha hızlı elde etme, işleme ve aktarma olanağı sağlıyor. Yaşamın her alanını tesir altına alan bu olanağın klasik sanatı değişime uğrattığı ve üretim biçimlerini sarsıcı bir şekilde değiştirdiği de yadsınamaz bir gerçek. Değişimin en önemli sonucu; veri sanat, kinetik sanat vb. isimlerle de anılan dijital sanatın doğuşu. Sanat eserinin bilgisayar teknikleriyle oluşumu, renk paletine ışık ve piksellerin eklenmesi; soyutlama ve kavramsallaştırma yolunda, sanatçı için yeni kapılar aralıyor. Kültür sanat başkenti İstanbul, bu kez dijital dünyaya sanat üzerinden bakmak isteyenler için 29-31 Mayıs tarihleri arasında Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde 1. İstanbul Dijital Sanat Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin desteğiyle Mezo Dijital tarafından düzenlenen festivalde, “bağlantı aranıyor…” temasıyla dünyada alanında ses getiren uluslararası ve ulusal 30’un üzerinde sanatçının işleri sergilenecek. Herkesin ücretsiz gezebileceği festival, Türkiye’de dijital dönüşümün sanat alanındaki yansımalarının sergileneceği kapsamlı bir platform olmayı ve önümüzdeki senelerde büyüyerek devam etmeyi hedefliyor. Geleneksel ile dijital sanatı birleştirme, geçmiş ile şimdiyi buluşturma, soyut, kavramsal ve dijital sanatı anlamlandırmayı kolaylaştırma, sanata ilgi duyan kitleyi genişletme, çocuklar ve gençler için yeni ufuklar açması adına da büyük önem taşıyor. Çünkü festival, aynı zamanda öğrencilerin de sanatsal üretimlerine ev sahipliği yapıyor. Bunun için 7-24 yaş arası öğrenciler, festival teması dahilinde yaratacakları işleri sergilemek için www.digitalartfestistanbul.org internet sitesinden festival yetkililerine ulaşabilirler.

Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki bağlantı irdelenecek

Festivalin danışmanlığını Bager Akbay, Ekmel Ertan, Selva Gürdoğan ve Ebru Yetişkin üstlenirken artistik direktörlüğünü Esra Özkan, sergi koordinatörlüğünü Ege Sevinçli, öğrenci bölümünün koordinatörlüğünü de Cansu Yalçıner yapıyor. Festival, “bağlantı aranıyor…” temasıyla bilim, teknoloji, toplum üçgeninde sanat yoluyla yeni bağlantılar arayan ve var olan bağlantıları irdeleyen dijital sanatçıları çalışmalarını paylaşmaya davet ediyor. Festivalde; geçmiş, şimdi ve gelecek bağlamında bilim, teknoloji ile sürekli değişen üretim/tüketim araçları ve süreçlerinin, kentler ve kent yaşamının, değişen algı, davranış ve iletişim biçimlerinin hangi yeni bağlantıları yarattığı, hangi ağları ve bağlantıları kopardığı, dijital sanatın ve sanatçının perspektifinden irdelenecek. Festival hakkında detaylı bilgi almak için www.digitalartfestistanbul.org internet sitesi ve digitalartfestistanbul adıyla Instagram, Facebook ve YoutTube sosyal medya hesapları incelenebilir.

E.C.A. yıllık cirosunun yüzde 7’sini Ar-Ge’ye ayırıyor

 Sürdürülebilir büyüme stratejisiyle tüm iş süreçlerini yöneten E.C.A., yıllık cirosunun yüzde 7’sini Ar-Ge’ye ayırıyor.  Her yıl ortalama 3 farklı ürün piyasaya süren E.C.A., Manisa’daki 1.168 metrekarelik Ar-Ge Merkezinde yaklaşık 30  mühendisiyle iş süreçlerini yönetiyor. E.C.A.,  Ar-Ge ve inovasyona ayrılan pay ile doğru orantılı olarak katma değerli ürünlere odaklanıyor. Bakım zamanını kullanıcılarına hatırlatan kombileriyle müşterilerine ayrıcalıklı bir hizmet sunan E.C.A.,  akıllı oda termostatlarıyla tüketicilerine kombilerini uzaktan kontrol etme imkanı sağlıyor.

Hangi sektörde faaliyet gösteriyorsanız gösterin rekabetçi olmanın yolu üretim teknolojisini her fırsatta güncelleyerek Ar-Ge ve inovasyonu odak noktanıza almaktan geçiyor. Bu farkındalıkla Ar-Ge’ye odaklanan Elginkan Topluluğu çatısı altında 30 yılı aşkın süredir iklimlendirme sektörünün en güçlü markalarından biri olarak faaliyetlerini sürdüren E.C.A., yıllık cirosunun yüzde 7’sini Ar-Ge’ye ayırıyor.

“Yılda 3 ürünü son tüketiciyle buluşturuyoruz”

Manisa’daki yaklaşık 1.168 metrekarelik Ar-Ge Merkezinde çalışan 30  mühendisiyle iş süreçlerini yöneten E.C.A.,  3 yıl içinde Ar-Ge’ye ayrılan bütçeyi yüzde 10’a çıkartmak için çalışıyor. Ar-Ge ve inovasyona ayrılan pay ile doğru orantılı olarak katma değerli ürünlere odaklanan E.C.A.’nın tüm proses ve operasyonlarında yüksek kalite ve müşteri memnuniyetini birinci hedef olarak gördüğünün altını çizen Elginkan Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Emas Makina Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Özokumuşoğlu,  geliştirdikleri ürünleri seri üretime sürmeden önce 6 farklı teste tabii tuttuklarını söyledi. Teknolojinin gelişmesine ve Ar-Ge çalışmalarının hızlanmasına paralel olarak kombi sektöründeki ürün çeşitliliğinin de arttığını aktaran Özokumuşoğlu,  yılda 3 ürünü son tüketiciyle buluşturduklarının altını çizdi.  Özokumuşoğlu, “Teknolojinin sürekli gelişmesine rağmen tüketici kombi alırken ilk etapta fiyat odaklı yaklaşıyor. E.C.A. ve EMAS’ın yüksek kalite anlayışındaki süreklilik ürünlerine yansırken güçlü bir servis ağının olması, olası sorunlara çok kısa sürede çözümün ulaşmasını sağlıyor. Kış döneminde E.C.A. servislerin 7/24 ulaşılabilir olması müşteri memnuniyetini üst düzeyde tutuyor. Bakım zamanını kullanıcılarına hatırlatan kombilerimizle müşterilerimize ayrıcalıklı bir hizmet sunuyoruz. Akıllı oda termostatları ile tüketiciler kombileri ile uzaktan haberleşerek eve gelmeden oda sıcaklıklarını ayarlayabiliyor” dedi.

“Yenilebilir enerjileri kullanmak için proje geliştiriyoruz”

Ürünlerin geliştirilmesi safhasında bütün yanma testlerine ek olarak elektriksel testlerinde Avrupa standartlarına göre yapılıp belgelendiğini belirten Özokumuşoğlu, montaj ve düşme testleriyle sürecin devam ettiğini söyledi. Özokumuşoğlu , “Proje boyunca kullandığımız numune atölyesi, modül test laboratuvarına ek olarak, 14 Kw’dan 1000 Kw’ya kadar olan kapasitelerdeki cihazları fonksiyonel ve ömür test laboratuvarlarımızda test edebilmekteyiz. Komponent üretimi, yüksek kapasiteli kazanlara ek olarak yenilenebilir enerjileri kullanmak için ilgili projeleri planlıyoruz. Test imkanlarımızı çeşitlendirmek için de ayrı çalışmalar yapıyoruz. Yanı sıra mevcut tesislerimizde kullanmakta olduğumuz üretim sistemlerimizin “akıllılaştırılması”, otomasyon seviyemizin artırılması ve insan-robot etkileşiminin geliştirilmesi yönündeki çalışmalarımızı hızlandırarak bu değişimlere olanak sağlayacak bilgi teknolojileri altyapımızın geliştirilmesinde ciddi projeler yürütüyoruz”

DP World, Panasonic TOUGHBOOK cihazlarıyla verimliliğini ve hizmet kalitesini artırdı
“İngiltere veya Avrupa’daki hiçbir terminalde operatörlerin yükleme ve boşaltma yapan gemiyle gerçek zamanlı bir şekilde etkileşime geçmesini sağlayacak kadar gelişmiş bir mobil cihaz kullanılmıyor.”
Küresel ticaretin gerçekleşmesini sağlayan ve tedarik zincirinin önemli bir parçası olan öncü DP World, Southampton’daki hareketli terminal operasyonlarını ve müşteri hizmetlerini dönüştürmek için Colva Ltd üzerinden Panasonic TOUGHBOOK dayanıklı notebook ve tabletlerini satın alarak kullanmaya başladı.
DP World Southampton, terminale gelen her gemideki konteynerlerin doğru bir şekilde yüklendiğinden veya boşaltıldığından emin olan Leading Hands ekibi için mobil bilişim çözümü aramaya başladı.
DP World Southampton Operasyon Başkanı Mark Hooper, konuyla ilgili şunları söyledi: “Leading Hands ekibi bu zamana kadar vinçlerin iş listesi ve peron planları için kağıt kullanıyordu ve o kağıtlar basılana kadar bilgiler değişiyordu. Ekibin değişiklikleri kağıda yazması ve telsiz üzerinden bu bilgileri aktarması gerekiyordu. Ekipler gece gündüz, tüm hava koşulları altında çalıştığı için bu sırada kağıtlar hasar görebiliyor, kullanılamaz veya kafa karıştırıcı hale gelebiliyor, havadan dolayı yıpranabiliyor, geç teslim edilebiliyor ya da kaybolabiliyordu.”
DP World’un BT uzmanları, son kullanıcılara danışarak birçok dayanıklı cihaz denedikten sonra Panasonic TOUGHBOOK G1 dayanıklı tabletle ilerleme kararı aldı ve kendi yazılım programlarını oluşturdu. Daha sonra canlı veri ve otonom özelliklerine sahip bu çözümü Leading Hands ekibine sunarak sahadaki kararları almaları sağlandı ve bu sayede verimlilik artarken maliyetler azaldı. Cihaz, bir demirleme alanında denendikten sonra 15 iskele vincinin yer aldığı tüm terminalde kullanılmaya başlandı.
Mark Hooper, sözlerine şu şekilde devam etti: “Leading Hands, konteynerlerin konumlarını doğrulamak için geminin hangi peronunda çalışacağını ve etkileşim içinde olacağını belirleyebiliyor. İngiltere veya Avrupa’daki hiçbir terminalde operatörlerin yükleme ve boşaltma yapan gemiyle gerçek zamanlı bir şekilde etkileşime geçmesini, vinç kullanımını iyileştirmesini, geminin kalış süresini kısaltmasını ve nakliyecilere daha güncel bilgiler vermesini sağlayacak kadar gelişmiş bir mobil cihaz kullanılmıyor.”
Cihazların kullanılmaya başlanmasının ardından vinçlerin hareketleri artarak gemilerin daha kısa süre kalmasını ve bir sonraki limana daha çabuk gitmeleri sağlandı. Leading Hands’den gelen canlı güncellemeler aynı zamanda bilginin iyileşmesini sağlıyor. İyileşen bilgi, DP World Southampton’ın “Where’s my Container?” (Konteynerim nerede?) web sayfasından müşteriye ulaşıyor.
Her zaman bağlı kalmak için 4G ile Wi-Fi bağlantısı arasında geçiş yapan Panasonic TOUGHBOOK tablete devamlı güncelleme geliyor. Rıhtım vinçleri ve yığılmış konteynerlerden oluşan duvarlar gibi uzun metal yapılar, şebeke gücünü ve sinyalini engellediği için terminal yönetimi Panasonic’in iş ortağı olan NetMotion’la çalışarak, çalışanlarının cihazları üzerinden bağlantıda olmalarını sağlıyor.
Olağanüstü koşullar, çalışanların mobil cihaz ekranlarını görüntüleme ve kullanma deneyimlerini etkileyebiliyor. Ancak Panasonic TOUGHBOOK tabletlerle kullanıcılar dokunmatik ekranı normal bir şekilde kullanabildiği gibi stylus kalemle de yönetebiliyor. Böylece en zor koşullarda bile çalışmaya devam edebiliyorlar.
Leading Hands için yapılan çözüme ek olarak DP World aynı zamanda istifleme taşıyıcılarını da donattı. Araçlar artık Panasonic TOUGHBOOK 33 dayanıklı notebooklarla konteynerleri topluyor ve hareket ettiriyor. Panasonic ProServices ekibi de aynı zamanda cihazlar için gerekli monteleme ünitesini tasarladı ve sundu. Böylece cihazlar, araçlara kolayca takılabiliyor ve çıkartılabiliyor.
DP World bakım ekipleri ise terminaldeki araçlar içerisinde teşhis sürecini yürütürken ve bakım işlemlerini yaparken Panasonic TOUGHBOOK 20 ve 33 dayanıklı notebookları kullanıyor.
Diğer DP World terminalleri, Avrupa ve dünyanın dört bir yanındaki diğer alanlar gibi bu başarılı hizmete alımdan sonra Panasonic TOUGHBOOK çözümlerini kullanmaya başladı veya kullanmayı düşünüyor.
Panasonic TOUGHBOOK Ulaşım ve Üretim İşleri Yöneticisi Darren Munday ise “DP World Southampton’daki gibi konteyner yükleme operasyonları, mobil bilişim cihazlarını kullanmak için en karmaşık ve zor koşullardan bazılarını içinde barındırıyor. Profesyonel hizmetler ekibi ve uygulama iş ortaklarıyla yakın bir şekilde çalışarak DP World’e müşteri hizmeti ve kullanıcı deneyiminin yanı sıra verimliliklerini artırmalarına yardımcı olan birçok mobil bilişim çözümü sunduk” dedi.

PROMETEON’DAN ELEKTRİKLİ VE HİBRİT OTOBÜSLER İÇİN GELİŞTİRİLMİŞ “MC:01 e-URBAN” SERİSİ

Dünyanın endüstriyel lastik odaklı tek şirketi, Pirelli marka premium endüstriyel ve ticari lastiklerin lisanslı üreticisi Prometeon’un “MC:01 e-URBAN” serisi yakıt verimliliği ile yüksek dayanıklılık ve performansı bir arada sunuyor. Şehir içi elektrikli ve hibrit otobüs filoları için geliştirilen, aracın tüm akslarında kullanabilecek şekilde tasarlanan seri; aks başına 8,1 tona kadar artırılmış yük kapasitesi, elektrikli araç torku için dizayn edilmiş düzenli aşınmaya sahip yapısı ile elektrikli ve hibrit otobüsler için maksimum güvenlik ve konfor vadediyor.

Pirelli marka kamyon, otobüs, tarım ve iş makinesi lastiklerinin lisanslı üreticisi Prometeon, şehir içi elektrikli ve hibrit otobüs filoları için geliştirdiği aracın tüm akslarında kullanabilen “MC:01 e-URBAN” serisiyle artırılmış konfor, düzenli aşınma ve maksimum güvenlik vadediyor.

Bir önceki nesle göre dönme direncinde %10 azalma

Kullanım ömrü boyunca düzenli aşınmayı artırmak için ek zemin temas basıncı ile optimize edilmiş bir tabana sahip MC-01 e-URBAN serisi, üçlü sandviç kuşaklarıyla; artırılmış düzenli aşınma ve daha uzun lastik ömrünün yanı sıra kaplanabilir olması ve üstün direksiyon hakimiyeti ile güvenlik ve performansı bir arada sunuyor.

Serinin bir önceki versiyonuna göre yakıt verimliliği ve CO2 emisyonlarında da önemli bir iyileştirme sağlanırken, dönme direncinde de %10’luk bir azalma gerçekleşti. Aynı zamanda daha konforlu bir sürüş deneyimi sunan seri, düşük gürültü seviyesi (69dB) ile de rakiplerine kıyasla üstünlük sağlıyor.

Çift katmanlı taban bileşimi ile her türlü zeminde yüksek tutunma

Pirelli patentli, yüksek silikalı hamur içeriğiyle ıslak zeminlerde maksimum tutunma gerçekleştirebilen lastikler, daha düşük dönme direnci ve yapısal bütünlük için düşük ısı oluşturan yapısıyla en düşük sıcaklıklarda dahi tutunma ve performanstan ödün vermiyor.

Pirelli patentli altıgen topuk teli tasarım ise daha kolay montaj için yüksek esneklik ve kolay kaplanabilirliği bir arada sunuyor.

Serinin geliştirilen özellikleri

Serinin yük kapasitesi geliştirme ile birlikte 7,7 tondan 8,1 tona çıkarılırken, dönme direnci azaltılarak etiket değeri C’den B‘ye yükseltildi. Ek kauçuklu yeni yapısı ve geliştirilen yanak tasarımı ile daha sağlam ve uzun lastik ömrü elde edildi.

Özellikle elektrikli araç torkuna göre geliştirilmiş düzensiz aşınmayı engelleyen yapısı ile artırılmış konfor ve daha uzun kullanım ömrünü bir arada sunuyor.

Seri ayrıca, tüm mevsimlerde yüksek güvenlik sağlayan, ulusal kış lastiği yasaları ile uyumlu “3PMSF” etiketine sahip bulunuyor.

Bir yanıt yazın