Ekonomi, teknoloji, kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri (25.02.2020)

Egeli genç ihracatçılar icat çıkaracak

Gençlerin ihracata yönelmesi için çalışmalar yapmak, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Yönetim Kurullarına gelecek isimlerin yetişeceği ve yenilikçi fikirlerin iş hayatına katkı sağlaması amacıyla kurulan Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Genç İhracatçılar Konseyinin ofisi GİK Hall EİB’de açıldı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, genç ihracatçılara “İcat çıkarın” çağrısında bulundu. Gülle, “Bize somut projeler getirin, bizim somut projeleri bakanlıklara sunmamız ve desteklerinizi almamız da daha kolay oluyor” dedi.

Gençlerin böyle bir organizasyonunda yer almasından dolayı çok mutlu olduğunu belirten TİM Başkanı Gülle sözlerini şöyle sürdürdü; “Geleceğin yönetim kurullarını ve geleceğin ihracatçılarını bu işe hazırlamak niyetindeyiz. TİM’in amacı bütün ihracatçılara ulaşmak. İhracatçının sorunlarını çözmek için gece gündüz çalışıyoruz. Geçen yıl TİM ailesine 17 bin 544 yeni ihracatçı katıldı. Ocak ayında da bin 560 firmanın ihracata merhaba dedi. Bu aile gittikçe büyüyor. Türkiye’nin en büyük şansı genç ve dinamik nüfusu. Bizler gençlerin farkındayız. 100 bin kişilik büyük bir aileye doğru hızla ilerliyoruz”

Projenin İzmir’den başlamasının son derece anlamlı olduğunu kaydeden Gülle, “Gençliğin fırsat verilirse neler yapabileceğini çok iyi biliyoruz. Burası Türkiye’ye örnek olsun.” değerlendirmesinde bulundu.

Ege’den Türkiye’ye

EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ise bunun bir hayali olduğunu ve bütün birlik başkanlarının projeye destek verdiklerini dile getirdi.

Konseyde 40 yaş ve altındaki genç ihracatçıların yer aldığını işaret eden Eskinazi, gençleri başarıya ulaşması için ellerinden geleni yaptıklarını ifade etti.

Genç ihracatçılar konseyinin marka ve etkinlikler olarak iki komite kurduklarının anımsatan Eskinazi, “Türkiye çapında bu projeyi organize etmek ve Türkiye’ye genç ihracatçıları kazandırabilmek arkadaşların görevi. Bunu ‘Genç TİM’ adı altında yapacaklar.” dedi.

Eskinazi, GİK Hall’u gençlerin beklentilerine uygun tasarladıklarını sözlerine ekledi.

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve EİB Genç İhracatçılar Konseyi Başkanı Erkan Zandar da odanın Türkiye’de bir başlangıç olduğunu, bünyelerinde Genç İhracatçılar Konseyi kurmak isteyen diğer İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterlikleri İzmir’e davet edip, GİK oluşumunu ülke geneline yaymayı hedeflediklerini ifade etti. Zandar, “Amaç tüm bu GİK’ler arasından belirlenecek gençler ile çatı olacak Genç TİM’i oluşturmak” diyerek sözlerini tamamladı.

EİB GİK Danışmanı Özgür Baykut, EİB GİK Komitesi Başkan Yardımcısı Gizem Kula ve EİB GİK Marka Komitesi Başkanı Berk Celep’te EİB GİK kurulduktan sonra yaptıkları ve yapacakları çalışmalarla ilgili sunum yaptılar.

Uluslararası İzmir Mobilya Fuarı ..MODEKO’ya geri sayım başladı

Birinci sınıf üretim teknikleri ile mükemmel tasarımı bütünleştiren yenilikçi yaklaşımla iç ve dış mekan koleksiyonlarını geliştiren Papatya Mobilya, 31. Uluslararası İzmir Mobilya Fuarı Modeko’da tüketiciler ve sektör profesyonelleriyle buluşacak. 04-08 Mart 2020 tarihleri arasında gerçekleşecek olan fuar, global pazarda 450 milyar dolarlık pazar payı bulunan mobilya sektörünün güçlü markalarını bir araya getirecek.

Profesyonel kullanıma yönelik ürünleri ve proje bazlı yatırımlarıyla mobilya sektörüne yön veren Papatya Mobilya, Uluslararası İzmir Mobilya Fuarı Modeko’da ulusal ve uluslararası profesyoneller ve ziyaretçilerle bir araya geliyor. Papatya Mobilya’nın 6. kez katılacağı fuar, pazar talep ve beklentilerini ölçmek açısından Türkiye’nin önde gelen platformlarından biri olarak kabul ediliyor. Papatya Mobilya, 200’ün üzerinde firmanın katılım göstereceği fuarda 154 m²’lik standında tasarımı, kaliteyi ve dünya standartlarını yansıttığı ürünlerini ziyaretçilerinin beğenisine sunacak.

Papatya Mobilya, 31. Uluslararası İzmir Mobilya Fuarı Modeko’da tüm ürün gruplarının yanı sıra Opal ve X-Treme koleksiyonlarının yeni kumaş alternatifleriyle oluşturulan soft versiyonlarını ziyaretçilere sunacak. Kvadrat, Camira, Spradling ve Serge Ferrari gibi prestijli kumaş üreticileriyle partner olan marka, Türkiye’deki ürün geliştirme süreçlerini İtalyan tasarım ekibiyle eşzamanlı olarak yürütüyor.

İskandinav tarzdan minimal esintilere dayanıklı…

Papatya Mobilya’nın İzmir Mobilya Fuarı Modeko’da diğer ürün gruplarıyla birlikte sergileyeceği yeni ürünü Opal Wox Koltuk, markanın tasarıma odaklanan vizyonunu yansıtan nitelikleriyle hem profesyonel hem de kişisel yaşam alanlarındaki yerini alıyor. Özenle seçilmiş çoklu renk alternatifleri, minimal detayları ve özgün tasarımıyla Opal Wox Koltuk, Papatya Mobilya’nın en gözde ürünlerinden biri olarak hem iç hem de dış mekanlarda kullanılabiliyor. Fuarda Papatya Mobilya tarafından sunulacak bir diğer ürün X-Treme Pro ise ergonomik tasarımı ile göze çarpıyor.  Polipropilen gövde ve metal ayağın mükemmel birleşiminden oluşan ürün, mat renkleri ile yaşam alanlarımıza doğallık katarken, birinci sınıf malzeme güvencesiyle sandalye arayışındaki herkesi müthiş bir deneyime davet ediyor. Papatya Mobilya’nın fuarda ziyaretçilerin beğenisine sunacağı bir başka ürün ise Wave Şezlong. Wave Şezlong, polipropilen gövde ve alüminyum çerçevenin uyumunu sunarken, yeni nesil tasarım anlayışıyla yaz esintisini fuar alanına taşıyor. Nefes alabilen file yüzey ve vücudu saran geniş sırt bölümüyle konforlu ve keyifli dinlenme imkanı sunan Wave Şezlong, estetik görünümü ve dayanıklılığıyla farkını ortaya koyuyor.

Papatya Mobilya standı 04-08 Mart 2020 tarihleri arasında 31. Uluslararası Mobilya Fuarı Modeko’da Hall B –402’de ziyaret edilebilecek.

Makina imalat sanayi genç yetenekler arıyor!  

İmalat sanayinin ‘altın tasarımları’ için geri sayım başladı

 TİAD, geleceğin yeteneklerini sanayiye kazandırmak ve inovatif fikirlerin ortaya çıkmasını teşvik etmek amacıyla geleneksel hale getirdiği Altın Pergel yarışmasının startını verdi.  İki kategoride düzenlenecek olan yarışmada meslek lisesi öğrencilerinden 3D polimer yazıcı, üniversitelerin mühendislik fakültesi öğrencilerinden de 3D karbon-fiber yazıcı tasarlamaları isteniyor. İmalat sanayisinde ana üretim malı olarak kullanılan takım tezgahlarında yerli ve millilik oranının yüzde 15 olduğunu kaydeden TİAD Başkanı Fatih Varlık, “Bu yarışmayı hayata geçirerek hem 2023 için belirlenen ihracat hedefini yakalamak üzere ülkemize destek veriyor hem de Türkiye’nin ithalata bağımlı olduğu yüksek teknolojili üretim araçlarının ve ihtiyaç duyulan tamamlayıcı ekipmanlarının ülkemizde üretilmesi için tasarım altyapısı sağlıyoruz” dedi.

 Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD), mesleki-teknik liseler ile üniversitelerin mühendislik bölümlerinde okuyanları imalat sanayisine kazandırmak, özgün tasarım ve ürünlerin gelişmesini sağlamak için bir sosyal sorumluluk projesi olarak başlattığı Altın Pergel Yarışması’nın startını verdi. Meslek lisesi ile üniversitelerin mühendislik fakültesi öğrencilerinin katılımına açık alan ve iki kategoride düzenlenecek olan yarışmanın bu yılki konusu ise 3D yazıcılar.

Meslek liselerinin 3D polimer yazıcı, mühendislik fakültesi öğrencilerinin ise 3D karbon-fiber yazıcı tasarımlarıyla katılacağı yarışma, eğitim, tasarım, üretim ve değerlendirme bölümlerini kapsayan yedi aylık bir süreci kapsayacak.

Birinci aşamada öğrenci ve öğretmenler gruplarını oluşturup belirlenen kriterlere göre teorik tasarımlarını yapacak. Hazırlanan teorik çalışmalar alanında uzman olan jüri üyeleri tarafından değerlendirmeye tabi tutulacak ve her kategori özelinde bir üst aşamaya geçmesi için 10’ar okul belirlenecek. Bu aşamada okullara tasarımlarını yapabilmeleri için iş istasyonu ve 3D tasarım programı verilecek ve bu programın eğitimlerini almaları sağlanacak.  Tasarımların son hali tekrar jüri değerlendirmesine tabi tutulacak ve her okul 26-27 Eylül tarihleri arasında aynı zamanda sunumlarını yapıp, jürinin sorularını cevaplayacak. Her kategoride dereceye giren okul ve ekiplere ödülleri İstanbul’da düzenlenen ve bölgenin en önemli makine organizasyonu olan MAKTEK Avrasya’da taktim edilecek. 28 Eylül’de düzenlenecek ödül töreninde eğitim bursu başta olmak üzere birbirinden değerli hediyeler de sahiplerini bulacak.

Yüzde 15’lik yerli üretimin artması için tasarım alt yapısı sağlıyorlar

 İmalat sanayisinde ana üretim malı olarak kullanılan takım tezgahları alanındaki ihtiyacın ancak yüzde 15’lik kısmının yerli makinelerle karşılandığını hatırlatan TİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Varlık, bir sosyal sorumluluk projesi olan Altın Pergel Yarışması ile sivil toplum kuruluşu-okul-sanayi işbirliğini ve bağlantısını güçlendirmeyi hedeflediklerini belirtti. Bu bağın oluşturulmasının son derece önemli olduğunu söyleyen Varlık,Gelişmiş ülkeleri yakalamak için Endüstri 4.0 uygulamaları açısından katma değeri yüksek, özgün ürün tasarımlarının yapılması ve üretilmesi gerekir. İnovatif ürünlerin tasarlanmasını sağlamak ve üretimine öncülük etmek bu yarışmanın en önemli amaçlarını oluşturmaktadır. Dolayısıyla sanayi üretiminde geleceğin teknolojisi olarak görülen eklemeli imalat alanında yenilikçi ürünlerin geliştirilmesini sağlamak istiyoruz. Altın Pergel Yarışması bir yandan yetenekli gençlerin çalışmalarını sergilemelerine ve sanayi üretiminin dinamizmini anlamalarına yardımcı oluyor, diğer yandan da yerel mühendislik ve teknoloji geliştirme firmalarıyla bağlantı kurmalarını sağlıyor. Bu yarışmayı hayata geçirerek hem 2023 için belirlenen ihracat hedefini yakalamak üzere ülkemize destek veriyor hem de Türkiye’nin ithalata bağımlı olduğu yüksek teknolojili üretim araçlarının ve ihtiyaç duyulan tamamlayıcı ekipmanlarının ülkemizde üretilmesi için tasarım altyapısı sağlıyoruz” diye konuştu.  

İhracatın yıldızları zirvedeki yerini aldı

Ege İhracatçı Birlikleri, Türkiye’ye 2019 yılında 13 milyar 302 milyon dolar döviz kazandırdı.

Bu ihracata yüzde 40’tan fazla katkı sağlayan 56 üyesini 24 Şubat’ta “İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”nde İzmir Swissotel’de ödüllendirdi.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, 2019 yılında ihracat yapan 8 bine yakın Egeli ihracatçıya teşekkür ederek sözlerine başladı.

Jak Eskinazi, ABD-Çin eksenli ticaret savaşının küresel piyasaları etkilemesine rağmen ihracat performansının olumlu seyrettiği görüşünde.

“Bir önceki yıla göre 15 milyon dolar daha az ihracat gerçekleştirmiş olsak da ticaret savaşları nedeniyle yeniden yükselmeye başlayan gümrük duvarları göz önüne alındığında, performansımız kıymet arz ediyor. Ancak; bu tablo, yatay seyri kırabilmek adına geleneksel ihraç pazarlarımıza ek olarak alternatif pazarlara yönelmemizin gereğini de ortaya koyuyor. İhracatın ülkemiz ekonomisinin dinamosu olduğunu, ülkemizin büyümesinde ihracatın önemini her seferinde tekrarlıyorum. Büyümemizi sürekli kılmak için ihracatımızın da sürekli artmasını, dış pazarlarda yaşanan olumsuzluklardan etkilenmemesini sağlamamız gerekiyor.”

Coronavirüsün etkileri sürüyor

Eskinazi, yaklaşık bir aydır tüm dünya gündemini kökten değiştiren Çin’de hızla yayılan coronavirüs salgınına değindi.

“Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan; ihracatıyla tüm dünyaya mal ve hizmet sağlayan; ithalatıyla çok sayıda ülkeye gelir sağlayan Çin’de yaşanan bu salgın dünya ekonomisini etkisine almış durumda. Dünyada birçok hammaddenin nihai ürüne dönüşmeden önce Çin’e uğradığı düşünülürse, salgın dolayısıyla Çin’de üretimin durması tüm dünyada bir tedarik sorunu yaratmış durumda. Bunun yanında, çoğu uçak seferlerinin iptal edilmesi ve karantina sebebiyle; Çinli turistler sayesinde her yıl milyarlarca dolarlık gelir elde eden ülkeler ki bunlardan biri de biziz, zor durumda kaldı.”

Çin’e her türlü yardım sağlandı

Türkiye’nin Çin’in yanında olduğu mesajını, “Dünyanın en büyük ekonomilerinden birinin, hatta en önemli mal ihracatçısının başına gelen bu musibet, hepimizin başına gelmiş sayılır.” diyerek veren Jak Eskinazi sözlerine şöyle devam etti:

“Biz bu durumdan fırsat devşirecek değiliz. Küresel ekonominin tüm aktörlerinin birbirine zincirle bağlı olduğu bu sistemde, yapılması gereken, el ele verip düze çıkmaktır. Çok şükür ki ülke olarak bu görevimizi hakkıyla yerine getirdiğimizi biliyoruz. Ticaret Bakanlığımız başta olmak üzere devletimizin tüm kurumlarının Çin’e her türlü yardımı sağladığını gururla gördük. Umarım en kısa zamanda bu virüsün üstesinden gelinip, dünya ticareti tekrar eski seyrine kavuşacaktır.”

Alternatif pazar vurgusu

Jak Eskinazi, 2008 krizinde ABD pazarını odağına almış sektörlerin yaşadığı olumsuzlukları hatırlattı ve pazar çeşitlendirmenin önemini bir kez daha yineledi.

“Her krizde olduğu gibi bu salgından da bir ibretlik çıkarmamız gerekiyor. Yumurtaları aynı sepete koymamak ve konuşmamın başında bahsettiğim alternatif pazarlara yönelmek. Aslında Türk ihracatçısı olarak bu konuda deneyimliyiz. İhracat artışını sekteye uğratmamak için, riski dağıtarak, pazarlarımızı ve ürünlerimizi çeşitlendirmeliyiz. Bu sayede, kriz zamanlarında olası kayıplarımızı minimize etme şansımız doğar. 2019, Ege İhracatçı Birlikleri için Çin yılıydı. Kurduğumuz ekiple, tüm yaptığımız çalışmaları, Egeli ihracatçıların Çin pazarına girip kalıcı olabilmeleri için geliştirdiğimiz stratejileri Bakanlığımızla da paylaşacağız. Tabii ki Çin’e yönelik çalışmalarımız hız kesmeyecek.”

Yeşil ekonomiye destek

Eskinazi, sınırlı kaynakların yarınlara kalabilmesi adına, Egeli ihracatçıları harekete geçirebilmek için 2020’yi “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan ettiklerini açıkladı.

“2020’de Ege için yeni bir sayfa açma kararı aldık. Kısaca, “Bugünkü ihtiyaçlarımızı gelecek nesillerin mirasından çalmadan karşılayabilmek” olarak tanımlayabileceğimiz sürdürülebilirlik, artık yeni nesil kalkınma modeli olarak öne çıkıyor. Bu model, bu konuda farkındalık düzeyi artmış insanlar tarafından şirketlere/devletlere dikte ettiriliyor. Artık insanlar, mal ve hizmet satın aldıkları şirketlerin, oy verdikleri hükümetlerin doğaya ne kadar sahip çıktıklarını, daha sağlıklı bir yarın için neler yaptıklarını bilmek istiyorlar. Markette satın aldıkları bir ürünün üretiminde ne kadar su kullanıldığını, üretildiği yerden markete taşınması için doğaya ne kadar zarar verildiğini görmek, satın alma tercihlerini buna göre belirlemek istiyorlar.”

Öncelik sürdürülebilir kalkınma

Tüketicinin bilinçlendiğinin, arz talep dengesinin yeniden kurulduğunun görüşünde olan Eskinazi, “Daha çok karbon salınımı yaptığı için uçağa binmeyen insanlar, üretiminde çok su tüketildiği için yeni giysi almayan tüketicilerle karşı karşıyayız. Bununla birlikte; insan haklarına saygı, yolsuzlukla mücadele ve işçi hakları da sürdürülebilir kalkınma modelinin sac ayaklarından biri haline geldi. Tüketiciler satın aldıkları ürünü üreten firmanın sadece doğaya değil, çalışanlarına nasıl davrandığı, insan haklarına ne kadar saygı duyduğu ve finansal yapısının ne kadar şeffaf olduğuna dikkat etmeye başlıyor.” dedi.

Global Compact hamlesi

Jak Eskinazi, ihracatta girilen ekolojik dönüşümde atılan en önemli hamlelerden biri olan Birleşmiş Milletler’in dünyanın en büyük sürdürülebilirlik insiyatifi Global Compact’ten bahsetti.

“Biz de üyelerimizde bu farkındalığı yaratmak ve onları bu yeni sürece hazırlayabilmek amacıyla, 160’ın üzerinde ülkede faaliyet gösteren yaklaşık 9500 firma ve 3000in üzerinde şirket dışı üyenin katılımından oluşan Birleşmiş Milletler Global Compact’e üye olduk. Global Compact, şirketlerin stratejilerini ve operasyonlarını insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarındaki 10 İlke‘ye uyumlu hale getirmeleri için desteklerken aynı zamanda Birleşmiş Milletlerce belirlenmiş 17 sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşılabilmesi için iş dünyasına liderlik eden bir oluşum.”

Yeni projeler yolda

Türkiye’de bu inisiyatife ilk üye olan Birlik olduklarını söyleyen Jak Eskinazi, “Biz de Global Compact’in bize sağlayacağı ilişki ağıyla; üyelerimizin farkındalığını artırmaya yönelik eğitim ve seminerler düzenleyip; konusunda uzman konuşmacıları İzmir’de ağırlayacağız. Ayrıca, ulusal ve uluslararası işbirlikleriyle ortak projeler üretip; sürdürülebilirliği Egeli ihracatçılar için olmazsa olmaz haline getireceğiz.” dedi.

Eskinazi’nin gündeminde İran’ın Hoy kentinde meydana gelen 5.9 şiddetindeki depremin yıkıma neden olduğu Van, Suriye ve Libya’daki terör olayları da vardı.

“2020 yılının geride kalan kısmının ülkemize refah ve bereket getirmesini temenni ediyor, bu yılın başında Elazığ’daki deprem ve Van’daki çığ felaketinde; geçtiğimiz haftasonu Van’da meydana gelen depremde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza, Suriye ve Libya’da şehit düşen Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.”

Ocak ayı rekorla başladı

Türkiye’nin ihracatını artırmak için her gün canla başla çalıştıklarına değinen Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, bu kadar rekabet ortamında kolay bir iş yapmadıklarını söyledi.

Yıla şehit haberleri, çığ felaketi ve depremler gibi kötü olaylara başlandığını anımsatan Gülle, ancak ihracatta güzel haberler geldiğini ve ocak ayında en fazla ocak ayı ihracatını gerçekleştirdiklerine değindi.

“Mal ihracatında mutlaka olumlu etkileri olacaktır”

Şubat ayı ihracatıyla ilgili konuşan Gülle, “İnşallah şubat ayında da anlamlı bir rekoru, rakamı ortaya çıkaracağız.” dedi.

Bu yıl içinde beklenmedik durumların olabileceğini söyleyen Gülle, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz fırsatçı değiliz. Biz insanların üzüntülerini acıları paylaşan, onlara destek olan bir milletiz. TİM olarak bizler Çin’in yanında olduğumuzu göstermek adına maske, dezenfekten ve pek çok ilaç gönderdik. Çin’in bu durumu faydalanmak değil niyetimiz. Biz bu işin fırsatçılığında değil, insani tarafındayız. Ancak dünyanın ticaret konjonktür beklemiş olduğu fırsatlara da sırtımızı dönecek değiliz. Belki turizm de olumsuz etkileri olabilir ancak mal ihracatında mutlaka olumlu etkileri olacaktır. Bunları iyi okuyup değerlendirmemiz gerekiyor.”

Hedef 200 milyar dolar

Çok güzel projeler gerçekleştireceklerine işaret eden Gülle, “İnşallah ülkemizin ihracatını bu yıl 190 milyar dolara, önümüzdeki yıllarda da hepimizin istediği, beklediği 200 milyar doların üzerine taşımaya azimliyiz, kararlıyız.” diye konuştu.

Törene İzmir Valisi Erol Ayyıldız, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, İzmir Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın, kentteki odaların ve ihracatçı firmaların temsilcileri katıldı.

DHL Express filosunu 6 yeni Boeing 777 tipi kargo uçağı ile büyütüyor

Uzun mesafe uçuş filosunu yenileyerek kıtalararası ağını güçlendiren DHL, en son teknolojiyle üretilmiş 6 yeni uçağı filosuna kattı. Yeni uçaklar aynı zamanda grubun karbon ayak izini iyileştirme hedefine de hizmet ediyor.  Uçaklardan ilki olan 777F tipi kargo uçağı, Cincinnati’deki operasyon merkezine ulaştı.

İstanbul, 25 Şubat 2020: Uluslararası hızlı hava taşımacılığı hizmetinde dünya lideri olan DHL Express, bu yıl 6 yeni Boeing 777F-200 tipi kargo uçağı alıyor. 2020 içerisinde teslimatı tamamlanacak uçaklardan ilki, ilerleyen dönemde bu uçaklar için operasyon merkezi olarak kullanılacak olan Cincinnati/Kuzey Kentucky Uluslararası Havaalanı’na (CVG) indi. 2018 yılında DHL 14 yeni Boeing 777F sipariş etmiş, bunlardan dördü 2019 yılında teslim edilmişti; bu yıl altı uçak daha teslim edilecek ve geri kalan dört uçak da 2021 yılında hizmete alınacak. Yenileme işlemi, taşımacılık şirketinin kıtalar arası uzun mesafe uçuş filosunun topyekûn modernize edilmesi sürecinin bir parçası ve bu kapsamda eski uçakların yerini yenileri alıyor.

Mevcut en ileri yakıt verimliliği teknolojisi ile donatılmış olan Boeing 777F, azamî yük kapasitesi dolu haldeyken tüm geniş gövdeli kargo uçaklarından daha uzun menzile ulaşım sağlıyor. Bu niteliğiyle, DHL’in, giderek artan küresel hızlı lojistik hizmeti talebini karşılarken daha verimli operasyonlar yürütmesine olanak tanıyor.

DHL Express CEO’su John Pearson, konuya ilişkin açıklamasında, “Bu yıl DHL Express ailesine yeni Boeing 777F uçakları katılacağı için heyecanlıyız. Kıtalar arası filomuzun modernizasyonu sayesinde, aynı anda hem giderek artan talebi karşılamaktaki kanıtlanmış becerimizi geliştirebiliyor hem ekolojik ayak izimizi iyileştiriyor hem de müşterilerimize üstün kalitede hizmet sunmaya devam edebiliyoruz. DHL, daima yenilikçi çözüm ve teknolojilerle birlikte anılan bir şirket olagelmiştir. Attığımız bu adımların; bir yandan tüm hızlı lojistik sektörünün ilerlemesini sağlarken bir yandan da bizi Strateji 2025 hedeflerimize yaklaştırdığını gerek iş ortaklarımızın gerekse müşterilerimizin gözleri önüne sermeye devam etmekten mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.

Yüzde 18 daha az karbondioksit emisyonu

DHL Express, 2025 Stratejisi’nin merkezinde, büyümenin ana etkenlerinden biri olarak “e-ticaret”e ve kârlılığın daha da artırılması açısından “verimlilik”e odaklanıyor. 102 tonluk yük kapasitesi ve 9,200 km’lik menzili ile B777F, çift motorlu kargo uçakları arasında en yüksek kapasite ve menzile sahip bulunuyor. Aynı zamanda, eski uçaklara göre yakıt verimliliği daha yüksek ve daha güvenilir olan yeni uçaklar, karbondioksit emisyonunu yüzde 18 oranında düşürüyor. DHL Express, 220 ülke ve bölgede, 17 partner havayolu firması ve 260 uçak ile, günlük 3.000 uçuş gerçekleştiriyor.

DHL Express Global Ağ Operasyonları ve Havacılıktan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Travis Cobb ise, “Sınırlar arası e-ticaretin daha da büyümesini ve bunun sonucunda, hızlı lojistik hizmetlerimize ve kıtalar arası teslimatlar konusundaki uzmanlığımıza olan talebin artmasını bekliyoruz. Yeni Boeing 777F’ler ile, bir yandan karbon salınımını ve yakıt tüketimini azaltırken bir yandan da kıtalar arası bağlantılarımızı arttırabiliriz. Bu durum, küresel hizmet ağımızı genişletirken müşterilerimizin bizden beklediği mükemmel kaliteyi sunmaya devam etmemize olanak sağlıyor” diye konuştu.

Bu Külkedisi “bildiğimiz Külkedisi”ne hiç benzemiyor

“Vejetaryan Külkedisi” çocuklara masal değil; yediden yetmişe herkes için yazılmış, hayatlarımıza yakından dokunan bir hikâyeyi anlatıyor.

NotaBene Yayınları’ndan çıkan “Vejetaryen Külkedisi”, baloda hayallerinin prensiyle tanışıp “sihirli” ayakkabı ayağına uyunca sonsuza kadar mutlu yaşayan Külkedisi’nden bahsetmiyor. Sıradan masallara sıkışmış kalıpları sorgulayan NotaBene yayınları, her yaştan okuyucuya, kadınlara dayatılan toplumsal rollerin kabullenilmek zorunda olmadığını anlatıyor.

Kitaptaki en önemli sembol olan “Yeter perisi”, kadınlara uzun yıllardır öğretilmeye çalışılan çerçevesi çizilmiş mutluluk tablosunun ve beyaz atlı prens mitinin terk edilebileceğini gösteriyor. Kitap, bir yandan külkedisinin vejetaryen olabileceğini ve prensle tartışmalar yaşayabileceğini anlatırken, öteki yandan külkedisinin güzelliğini gösterişli kıyafetler yerine gözyaşlarının da yansıtabileceğini gösteriyor.

Çizimleri ve esprili anlatımıyla kendini soluksuz okutan bu eser, kendilerini kurtaracak kişiyi bekleyen edilgen karakterler yerine, yaşamlarının kontrolünü eline alan güçlü kadınları ele alıyor. Kitabın sonunda ise okuyucuları yazarın gerçek hayatla birleşen şaşırtıcı anısı bekliyor. Nunila Lopez ve Miriam Camerus’un birlikte oluşturduğu bu 72 sayfalık eser, 30 TL satış fiyatıyla kitapçılarda ve online kitap mağazalarında.

Türklerin uykuda ve internette geçirdikleri süre aynı.

Avantajix.com Kurucu Ortağı Güçlü Kayral: “Dijital vitrinlere bakmakla yetinen 10 milyonu aşkın internet kullanıcısını dükkânlara çekmeliyiz”

GÜNÜN 7,5 SAATİNİ İNTERNETTE GEÇİRİYORUZ

Türkiye’de insanların internette geçirdikleri süre ile uyku süreleri eşitlendi. Günün 7,5 saatini internette, 7,5 saatini de uykuda geçiriyoruz.

Global sosyal medya ajansları We Are Social ve HootSuite tarafından yayınlanan “Dijital Türkiye 2020” raporuna göre, 83,88 milyon nüfusa sahip Türkiye’de yetişkinlerin yüzde 74’ü, yani 62,7 milyonu internet kullanıyor. Türkiye’de son bir yılda internet kullanan kişi sayısı 2,4 milyon, cep telefonu kullanıcısı 2,6 milyon, aktif sosyal medya kullanıcısı sayısı da 2,2 milyon arttı.

Raporda Türklerin günde ortalama 7 saat 29 dakikalarını internette geçirdiklerinin altı çizilirken; bu süre, Türk Uyku Derneği’nin araştırmasında belirlenen günlük uyku ortalaması ile aynı.

16-64 yaş aralığındaki kişilerin yüzde 89’u akıllı telefon kullanırken, yüzde 67’si diz ya da masa üstü bilgisayara sahip. Tablet bilgisayar kullananların oranı da yüzde 45.

Rapor, Türklerin günde ortalama 3 saat 4 dakikalarını televizyon izleyerek, 2 saat 51 dakikalarını sosyal medyada, 1 saat 21 dakikalarını müzik dinleyerek, 58 dakikalarını da oyunla geçirdiklerini ortaya koyuyor.

Dijital Türkiye 2020 Raporu’na göre, Türkiye’de toplam 54 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunuyor ve bunların yüzde 99’u sosyal medyaya mobil cihazlarla bağlanıyor.

35,2 MİLYON E-TİCARET MÜŞTERİSİ

Türkiye’nin ilk para iadeli alışveriş sitesi Avantajix.com’un kurucu ortağı Güçlü Kayral, raporda Türkiye’nin E-Ticaret potansiyelinin de ortaya konulduğunu belirterek, “Bilişim Sanayicileri Derneği’nin (TÜBİSAD) pazar büyüklüğü araştırmasından sonra en kapsamlı rapor olan Dijital Türkiye 2020’ye göre, 16-64 yaş grubundaki kişilerin 46,2 milyonu mal ve hizmet satın almak için internette arama yapıyor. Online alışveriş yapanların sayısı ise 35,2 milyon. Türkiye’de kişi başı ortalama 158 ABD doları tüketim malları için internetten alışveriş yapılıyor” dedi.

Güçlü Kayral, 62,7 milyon kişi günün 7 saat 29 dakikasını internette geçirirken ve 46,2 milyon kişi online mal ve hizmet arayışı yaparken, bunların sadece 35,2 milyonunun e-ticaret müşterisi olmasının yeterli olmayacağını savunarak, “Bu yüzden de e-ticaretin genel perakende içindeki payı yüzde 4-5’i geçmiyor. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 10-15 aralığında bulunuyor. Dijital vitrinlere bakmakla yetinen 10 milyonu aşkın internet kullanıcısını dükkanlara çekmeyi başarırsak, halen 80 milyar Lira düzeyinde olan e-ticaret sektörünün büyüklüğü çok rahat 100-120 milyar lirayı bulur” diye konuştu.

Motobike Istanbul Ziyaretçi Rekoru Kırdı

Motobike Istanbul bu yıl yine sektörün önde gelen dernekleri Motosiklet Endüstrisi Derneği (MOTED) ve Motosiklet Sanayicileri Derneği (MOTODER)’nin desteği ve 12,384 m2 stant alanında 24 ülkeden 285 markanın katılımı ile gerçekleşti. Fuara damgasını vuran yeni model lansmanları büyük ilgi görürken satış rekorları kırıldı.

Tüm Türkiye’den ve yabancı ülkelerden katılan Motosiklet tutkunları; BMW, Brixton, Ducati, Honda, Harley Davidson, KTM, Kral, Kuba, CF Moto, Vespa, Volta, SYM, Bajaj, Peugeot, Polaris, Moto Gusto, Mondial, Husqvarna, Triumph, TVS, Yamaha gibi dünya devleri ve daha birçok prestijli markanın yeni modellerini yakından görüp bilgi alma ve kampanyalardan yararlanma fırsatı yakaladı.

Messe Frankfurt Istanbul Yönetici Ortağı Tayfun Yardım; “Motobike Istanbul’un 12.yılında , 24 ülkeden 285 markayı ağırladık. Her yıl toplam motosiklet satışlarının %40’ı fuarımız da yapılıyor derken yanılmadığımızı, hatta bu rakamların üstüne çıktığımızı memnuniyetle gördük. Bu yıl Motobike Istanbul’da bir ilke imza atacağımızı duyurmuştuk; ülkemizin ilk “Sıfır Karbon Fuarı” projesini gerçekleştirmek üzere yola çıktık, bu sektöre gönül veren tüm katılımcılarımız, sponsorlarımız ve ziyaretçilerimiz adına binlerce ağacı dikmek için bize rekor sayıda ziyaretçimiz destek verdi. Ege Orman Vakfı ile işbirliği içerisinde hayata geçirdiğimiz projemiz kapsamında fidan dikmeye devam edeceğiz.” dedi.

Evlenme teklifi bile yaşanan fuarda, etkinlik ve gösteri programları ziyaretçilerin beğenisini kazandı

Motobike Istanbul’da bu yıl birçok ilke imza atıldı. En ilginç etkinliklerinden biri, bu yıl ilk kez gerçekleşen Custom Motosiklet Güzellik Yarışması oldu. Yoğun ilgi gören yarışmaya www.thecustomfest.com üzerinden yapılan başvurular yarışma jürisi tarafından değerlendirildi ve belli kriterlere göre değerlendirilen custom motosikletler kendi klasmanlarında derecelendirilerek ödüllendirildi.

Motobike, ziyaretçileri ile kurduğu bağı ispatlarcasına bu yıl bir evlenme teklifine de ev sahipliği yaptı.

Motosiklet akrobasi gösterileri ile nefes kesen Birkan Polat, fuar boyunca gösteri alanında motosiklet tutkunlarına heyecan dolu anlar yaşattı. Garanti BBVA sponsorluğunda gerçekleşen “Motobike Academy” kapsamında, konusunda uzman kişilerin gerçekleştirdiği motosiklet sürüş eğitimleri, motosiklet ve müzik üzerine sohbetler, motovloggerlar ile söyleşiler fuar ziyaretçileri tarafından beğeni ile takip edildi.

Motobike Istanbul sponsorları ile çok daha güçlü çok daha kapsamlı

Motobike Istanbul 2020’nin ana sponsoru madeni yağ sektörünün dev markası MOTUL olurken, Garanti BBVA fuarın Platinum ve Academy Sponsoru, Aytemiz Akaryakıt Sponsoru, Quick Sigorta Sigorta Sponsoru, OMM Eğitim Sponsoru, Metro FM ise Radyo Sponsoru olarak

dört gün boyunca motosiklet ve bisiklet tutkunlarının heyecanına ortak oldular.

13. Motobike Istanbul’un tarihleri belli oldu

2021 senesinde 13. kez düzenlenecek olan Motobike Istanbul 25 – 28 Şubat tarihleri arasında yine motosiklet ve bisiklet tutkunlarının buluşma noktası olacak. Fuara dair ayrıntılar Motobike Istanbul’un resmi web sitesinden, facebook ve instagram hesaplarından takip edilebilir.

Fabrikalar 5G hızında dijitalleşecek

 Akıllı fabrika teknolojileri ve 5G uygulama çözümleriyle dikkatleri üzerine çeken Tezmaksan, 122 ülkeden 78 bin sektör profesyonelini ağırlayacak olan Win Eurasia’ya akıllı fabrika prototipi kuracak. Üretim verimlilik takip yazılımı Kapasitematik’i de Apple Online mağazasına ekleyecek olan Tezmaksan, 78 bin ziyaretçinin mini karanlık fabrikadaki süreçleri anlık olarak takip etmesini sağlayacak. Tekmaksan Genel Müdürü Hakan Aydoğdu, 122 ülkeden 78 bine yakın ziyaretçinin katılımının beklendiği fuardaki böyle bir kurgunun amacının, “Türkiye’nin rekabetçi gücünü göstererek uluslararası arenada da Türk makinalarının tercih edilmesini sağlamak olduğunu” belirtti.

1 milyon doları aşan yatırımın sonucu ortaya çıkan yerli robot otomasyon sistemi CUBEBOX ve üretim-verimlilik takip yazılımı Kapasitematik ile dikkatleri üzerine toplayan Tezmaksan, Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’ne kuracağı mini karanlık fabrika prototipi ile 122 ülkeden gelecek olan 78 bin sektör profesyoneline çalışmalarını sergileyecek.

Tezmaksan, mini karanlık fabrika prototipindeki üretim sürecinin takibini ise yine kendi geliştirdiği Kapasitematik App uygulaması ile anlık olarak gerçekleştirecek.

40 fabrikayı daha akıllı hale getirecek

Geliştirdikleri robotlu otomasyon çözüm ve yazılımları ile Türkiye’nin uluslararası arenada daha rekabetçi olmasını sağladıklarını söyleyen Tezmaksan Genel Müdürü Hakan Aydoğdu,Günümüzde fabrikaların en önemli yatırım maliyetlerinden biri olan kapasite yatırımları, fabrikalar akıllandıkça, üretimden daha yüksek verim alındıkça azalıyor” dedi. Özel çözüm ve ürünleriyle 2019 yılında 20’yi aşkın fabrikayı dijitalleştirdiklerini, 150 makinayı da akıllı hale getirdiklerini aktaran Aydoğdu, şunları kaydetti: “Şu anda bu makinalardan saniyede anlık 500 MB ile 1 GB arasında veri alıyoruz. 2020 için Türkiye’de 40 fabrikayı daha dijitalleştirip akıllı hale getireceğiz.”

Otomasyon sistemlerinin faydaları hakkında da bilgi veren Aydoğdu, “Kapasite yatırımlarından doğan maliyet azaldığı gibi otomasyon sayesinde süreçlerden sapmadan, daha dar tolerans limitleri ile çalışılıyor. Ayrıca arızaların önceden anlaşılması ve vaktinde tedbir alınmasını sağladığı için hem üretimin aksamından doğan zararın önüne geçiliyor hem de iş kazalarının” diye konuştu.

Karanlık fabrika kurgusu anlık olarak gözlemlenebilecek

 Aydoğdu, Türk makine sektörünün rekabetçi gücünü göstermek için oluşturdukları mini karanlık fabrika prototipini ise şöyle anlattı: “Mini akıllı fabrika prototipinde; makineden makineye 10 GB veri aktaracak şekilde 5G ile uyumlu hale getirilen yerli ve milli üretim takip ve verimlilik programı Kapasitematik, fabrikaların operatörsüz çalışmasına olanak tanıyan ve verimliliği yüzde 50 oranında artıran robotlu otomasyon sistemi CUBEBOX ve yazılımı ROBOCAM yer alacak. Yanı sıra çevrimiçi proses kontrolünde eksiksiz çözümler sunan Renishaw Equator CNC Ölçme Sistem entegrasyonu da akıllı fabrika prototipinin en önemli bileşenlerinden birini oluşturacak. Mini fabrikada bütün otomasyon ve robot sistemleri 5G hızına uygun şekilde tek merkezden çalışacak şekilde tasarlanırken, 122 ülkeden gelecek olan 78 bin sektör profesyonelinin üretim sürecini alt kırılımlarıyla birlikte yakından takip edebilmesi için Kapasitematik Apple Online mağazasına eklendi. Dileyenler, APP Store’den uygulamayı indirmeleri halinde Win Eurasia 2020’de gerçekleştirilecek akıllı fabrika kurgusunu fuar boyunca anlık, uzaktan ve canlı olarak izleyebilecek.”  Tezmaksan, 12-15 Mart 2020 tarihlerindeki WIN Fuarı’nda 12.Hol, B110 numaralı standında sektör profesyonelleri ile buluşacak.

“KAMP HAYATI İNSANA ÖZGÜRLÜK VERİR”

CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık tarafından, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle düzenlenen CAMP & CARAVAN İSTANBUL Fuarı, 21 Şubat 2020 tarihinde CNR Expo İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını ziyaretçilerine açtı.

Fuarın üçüncü gününde konuşmacı olarak katılan başarılı oyuncu Kadir Doğulu da, kamp ve karavan maceralarına ait tecrübelerini kamp meraklılarıyla paylaştı. “Doğayı alternatif olmaktan çıkarmak gerek. O alternatif kent yaşamıdır” diyen Kadir Doğulu, karavan ve kamp macerasının küçük yaşlarda edindiği alışkanlıklarla başladığını belirtti. Mersin’de doğup büyüdüğünü ve çocukluğunda Toros Dağları’nın bir süre kendisi için ev olduğunu söyleyen Doğulu, doğayla iç içe olmasını da buna bağladı. Toroslar’ın yaylalarında ve köylerinde yaşarken önce evin belirli bir çapında uzaklaştığını, daha sonra da bu mesafeyi daha da uzatarak kilometrelerce uzaklara gittiğini söyleyen Doğulu, 10-12 yaşlarından itibaren karavan sevgisini daha da artırdığının altını çizdi. Doğulu, karavan maceralarını ise şu sözlerle dile getirdi: “Karavanımızı ilk aldıktan sonra İpsala’dan yola çıkıp İsviçre’ye kadar gittik. Hiçbir tecrübe olmadan her şeyi yolda öğrendik. Gidiş gelişte toplan 11 kamp alanında durduk ve birçok güzel arkadaşlıklar kurduk. Otel yerine kamp alanında kaldık ve çok güzel manzaralar görüp harika keşiflerimiz oldu. Kamp hayatı bambaşka bir şey ve öğreneceğiniz birçok şey var. Kamp hayatı özgürlük veriyor insana. Herhangi bir aksilik olacaksa olması gereken olur, o anda bunun sana sağladığı endişe, vesvese ve panikten kurtulursanız özgür olursunuz ve her şeyi başarırsınız”.

“Neslihan’a Kamp Hayatını Yavaş Yavaş Sevdirdim.”

“Eşiniz Neslihan Atagül Doğulu’nun kamp hayatına ilk başlarda bakış açısı nasıldı? sorusu üzerine Kadir Doğulu şunları söyledi; “Neslihan’a kamp hayatını yavaş yavaş sevdirdim. Önce yakın yerlerde kamp kurmaya başladık. Normalde yük olmasın diye yanıma fazla şey almam ama onun daha rahat edebilmesi için uygun ortamı sağladım. Ve sonra kademe kademe uzaklara götürerek bu hayatı sevdirdim.”

Dijital dönüşüm harcamaları 25 milyar dolara ulaşacak
Pazarlama otomasyonuna yönelik harcamaların üç yıl içinde 25 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Pazarlama teknolojileri şirketi SmartMessage CEO’su Oğuz Küçükbarak, otomasyonun müşteri ihtiyaçlarını anlama becerisinde yapacağı devrim eşliğinde pazarlamanın bir destek fonksiyonu olmaktan çıkıp şirketlerin dijital dönüşümlerine doğrudan yön verebileceğini ifade ediyor.
IDC’nin paylaştığı verilere göre dünya çapında şirketler 2022 yılında dijital dönüşüm için 2 trilyon dolar tutarında harcama yapmış olacak. 2019 yılındaki 1,25 trilyon dolarlık dijital dönüşüm harcaması ile kıyaslandığında ciddi bir sıçramaya işaret eden bu artış, şirketleri dönüşüme ayak uydurma boyutunda hızlı bir rekabete dahil ederken, dijital dönüşüm girişimlerinin yüzde 70’inin başarısızlıkla sonuçlandığı günümüzde, dijital dönüşümü başarılı bir şekilde uygulayamama kaygısını da beraberinde getiriyor. Küresel danışmanlık şirketi Protiviti’nin paylaştığı verilere göre dijital dönüşüm, dünya çapında CEO’lar ve diğer kıdemli yöneticiler için ilk sırada yer alan risk faktörü.
Yeni nesil pazarlama teknolojilerine yapılan yatırımlar 7 milyar doları aşacak
Dijital dönüşümün veriye dayalı karar alma becerileri oluşturma, dijital çağda müşterilerin taleplerini anlama ve otomasyonla verimlilik sağlama gibi temel ihtiyaçlarını baz alan pazarlama teknolojileri, dijital dönüşümü üretimden müşteri deneyimine kadar geniş bir yelpazede başarıyla uygulama gayretindeki şirketlerin imdadına yetişiyor. Araştırmalar, 2023’te zenginleştirilmiş gerçeklik, sanal gerçeklik, yapay zekâ, IoT ve sesli asistan gibi pazarlama teknolojilerine yönelik yatırımların 7 milyar doları aşacağını öngörüyor. Dünya çapındaki altı ofisinde 100’ü aşkın çalışanıyla faaliyetlerini sürdüren ve kurumlar için omni-channel (çok kanallı) dijital pazarlama teknolojileri sunan SmartMessage’ın CEO’su Oğuz Küçükbarak, özellikle otomasyon teknolojilerinin gelişmesiyle pazarlamanın bir iş disiplini olmasının ötesinde şirketlerin dijital dönüşüm süreçlerine yön verecek bir aktör olarak öne çıktığı görüşünde.

Pazarlama, şirketleri müşterilerle birlikte dönüştürüyor
Dijital dönüşümün merkezinde dijital teknolojileri kullanan tüketicilerin talepleri olduğunu vurgulayan Oğuz Küçükbarak şunları söylüyor: “Dijital dünyada markalar için farklılaşmanın en önemli yolu müşteri deneyimi. Dijital çağın öncesindeki dönemde tüketiciler, şirketlerin geçirdiği dönüşümlerden en son faydalanan paydaşlardı. Pazarlama ise şirketlerin müşterileri bilgilendirdiği tek boyutlu bir kanaldı. Müşterilerin doğrudan kendilerinin dijitalleştiği çağımızda pazarlama, ihtiyaçları, beklentileri ve talepleri karşılamanın en hızlı yolu haline gelmiş durumda. Akıllı pazarlama teknolojileri, verileri analiz eden ve müşterilerle dijital etkileşimli kanallar açan yönleriyle pazarlamayı bir destek fonksiyonu olmaktan çıkarıp doğrudan kurumların dijital dönüşümlerini yönetebilen bir yapıya dönüştürüyor.”
Pazarlama otomasyonu 2023’te 25 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşacak
SmartMessage CEO’su Oğuz Küçükbarak’a göre, pazarlama otomasyonu pazarının güçlenmesiyle birlikte akıllı pazarlama teknolojilerinin müşterileri anlama ve onlara ulaşma becerileri de görülmemiş ölçekte artacak: “Araştırma şirketi Forrester’a göre küresel çapta pazarlama otomasyonuna yönelik harcamalar 2023’te 25 milyar dolara ulaşacak. Otomasyon, pazarlama dünyasında çok hızlı büyüyor. Social Media Today’in verilerine göre pazarlamacıların yüzde 75’i halihazırda en azından bir adet pazarlama otomasyonu uygulamasını kullanıyor. İnsan hatalarını en düşük seviyeye indiren, saniyeler içerisinde müşterilere yönelik bilgileri, talepleri ve müşteriye erişim zamanlamalarını analiz edip kullanılabilir bilgilere dönüştüren pazarlama otomasyonu, şirketlerin dijital dönüşüm rekabetinde yeni belirleyici güç olacak.”
Türkiye’den kazanılan pazarlama deneyimi küresel pazarlara taşınıyor
Türkiye’nin otomasyonun başlattığı radikal dönüşümlere çok hızlı adapte olabilen bir ülke olduğunun altını çizen Oğuz Küçükbarak, “Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Doğu Avrupa’daki müşterilerimizin dijital dönüşüm süreçlerine akıllı pazarlama çözümlerimizle katkı sağlıyoruz. Genç nüfusumuz, yeni teknolojilere adaptasyon hızımızla tüm pazarlarda yenilikleri en çabuk kavrayan ve yaşamına dahil eden pazarlardan biriyiz. SmartMessage olarak hedefimiz, Türkiye’de elde ettiğimiz deneyimi küresel pazarlara taşımak” diye konuştu.

Ruslar, Türk ayakkabılarıyla düşman çatlatacak

Ruslar, Türk ayakkabılarıyla düşman çatlatacak. Ocak ayında yüzde 60’lık ihracat artış hızı yakalayan Egeli ayakkabı ihracatçıları Rusya atağında.

Moskova’da Skolniki Fuar Alanında 25 – 28 Şubat 2020 tarihleri arasında düzenlenecek olan Euroshoes Moscow fuarı, Türk ayakkabı ve çanta ihracatçılarının şovuna sahne olacak.

Türkiye’nin ayakkabı ihracatının, iç piyasada yaşanan daralmanın da etkisiyle büyük gelişim gösterdiğini ve 1 milyar dolar bandına geldiğini dile getiren Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, Türkiye’nin ayakkabı ihraç ettiği ülkeler içinde Rusya’nın 105,6 milyon dolarlık tutarla zirvede yer aldığını, Türkiye’nin Rusya’ya deri ürünleri ihracatının toplamda ise; 180 milyon dolar olduğunu kaydetti.

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin yılda iki kez düzenlenen Euro Shoes Fuarı’nın Türkiye Milli Katılım Organizasyonu’nu üstlendiği bilgisini veren Zandar, “Ege Bölgesi’nden yapılan ayakkabı ihracatı Ocak ayında yüzde 60’lık artışla 5,6 milyon dolardan 9 milyon dolara çıktı. Bu artışta İtalya’da Milli Katılım Organizasyonunu yaptığımız Garda Fuarı ve Rusya’daki Euro Shoes Fuarı çok etkili oldu, düzenlediğimiz fuarların ve ticaret heyeti organizasyonlarının pozitif katkısıyla 2020 yılında ayakkabı ihracatında 1 milyar dolar barajını aşmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Her türden ayakkabının sergilendiği, her yıl ortalama 6.000 alıcının ziyaret ettiği ve 200 civarında firmanın stand açarak katıldığı Euro Shoes Moskova fuarı, Rusya Federasyonun da düzenlenen en önemli ayakkabı fuarlarından birisi kabul ediliyor.

Sokolniki Exhibition Centre’da düzenlenen Euro Shoes Fuarı’na Türkiye’den ayakkabı sektöründe Önder Ayakkabı San. Ve Tic. Ltd. Şti., Zandar Dış Ticaret Ltd. Şti., RIPKA EVROMODA AYAKKABICILIK SAN.TİC.LTD.STİ., ON-AR AYAKKABI KALIP SAN.TİC LTD. ŞTİ, EKREM UYANIK AYAKKABI DERİ ÜRÜNLERİ TEKSTİL GIDA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ., ADM AYAKKABI DERİ TEKSTİL İNŞAAT SANAYI VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ve ERSİN AYAKKABI SAN.TİC.LTD.ŞTİ katılırken, çanta sektöründe; GUZINI DERİ ÇANTA LTD. ŞTİ. ve FB AKSESUAR ÇANTA TEKSTİL LTD. ŞTİ. Türkiye’yi temsil edecek.

Türk otomotivinden Avrupa pazarı için önemli bir hamle daha

Türkiye otomotiv sektörü, dünyanın lider otomotiv üreticisi ülkeleriyle rekabet ettiği İspanya pazarına yönelik önemli bir çalışmaya daha imza attı. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Türkiye’nin İspanya ile otomotiv sektöründeki iş birliğini geliştirmek amacıyla Madrid’e sektörel ticaret heyeti gezisi düzenledi.

OİB’in 17-20 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirdiği ve şimdiye kadarki en geniş katılıma sahip heyet gezisine, Türk otomotiv sektörünü temsilen 20 firma katıldı. Türk otomotiv heyetinin İspanyol firmalarla ikili görüşmeler gerçekleştirdiği organizasyonla yeni iş birliklerinin başlatılması hedefleniyor.

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, OİB Yönetim Kurulu Üyesi Çiğdem Şenyurt ve Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri Mümin Karacakayalılar’ın da katıldığı heyet gezisinde, firmalar olarak Telsama Metal, Oskim, Temel Conta, Haksan, Ferra Filtre, Güneybağlılar Oto Yedek Parça, Ümit Yedek Parça, Sısmak, Royal Conta, Demisas Döküm, Seger Ses, Asaş, Suptek, Hann Filtre, Rotasyon, Özden, Bauteq, Akkaya, Sega Filtre ve Belgin Madeni Yağ yer aldı.

Çelik: “İspanya’nın otomotiv ihracatımızdaki payı yüzde 5,5”

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, Avrupa’nın önemli otomotiv üreticilerinden olan İspanya’nın, 1,5 milyon adedin üzerindeki motorlu araçlar pazarı ile aynı zamanda önemli bir potansiyel barındırdığına dikkat çekti. Türkiye’nin otomotiv ihracatından yüzde 5,5 pay alan İspanya’ya, yılda 1,7 milyar dolar düzeyinde otomotiv ihracatı gerçekleştirdiklerini vurgulayan Baran Çelik, “OİB olarak düzenlediğimiz sektörel ticaret heyetinin bu rakamı artırma yönünde önemli iş birliği fırsatı yaratacağına inanıyoruz” dedi.

Baran Çelik, Türkiye’nin İspanya’ya yönelik otomotiv ihracatında binek otomobillerin 952 milyon dolar ile en büyük paya sahip olduğunu söyledi. Çelik, tedarik sanayinin İspanya’ya olan ihracattan 369 milyon dolar pay aldığını, bu ürün grubunu da 156 milyon dolar ile Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar, 96 milyon dolar ile Çekiciler ve 87 milyon dolar ile Otobüs-Midibüs-Minibüslerin takip ettiğini söyledi.

 İspanya, Avrupa’nın en büyük üreticilerinden biri

İspanya, 2,8 milyon adetlik motorlu araç üretimi ile Avrupa’nın ikinci, dünyanın dokuzuncu büyük otomotiv üreticisi durumunda bulunurken, 1,5 milyon adedin üzerindeki motorlu araçlar pazarı ile de önemli bir potansiyel barındırıyor. Türkiye’nin hemen önünde yer alarak Avrupa’nın en büyük ticari araç üreticisi olan İspanya, binek otomobillerde de Almanya’nın ardından Avrupa’nın ikinci büyük üreticisi olmayı sürdürüyor. İspanya’da dünyanın önde gelen otomotiv şirketleri de üretim gerçekleştiriyor.

Avrupa’nın büyük otomotiv ithalatçılarından olan İspanya’nın yıllık ithalatı 47 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. En önemli ithalat kalemini 22,2 milyar dolar ile binek otomobiller oluştururken, tedarik sanayi ithalatı da 17,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşiyor.

Ülkenin otomotiv ithalatında ise Almanya’nın payı yüzde 25’ten fazla olurken, Fransa da ülke ithalatında önemli paya sahip durumda.İspanya’nın otomotiv ithalatı yaptığı diğer ülkeler arasında İtalya, Japonya, Birleşik Krallık, Çek Cumhuriyeti, Türkiye, Portekiz, Polonya, Kore Cumhuriyeti ve Slovakya yer alıyor. Türkiye,2018 yılı itibariyle İspanya’nın otomotiv ithalatında 7. Sırada yer alıyor. Ülkemiz ayrıca İspanya’nın otobüs ithalatında 2. Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ithalatında 3. Sırada bulunuyor.

BURSA SİYAHI İNCİRİ DAHA GENİŞ KİTLELERE TANITILACAK.

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) tarafından organize edilen “Bursa Siyahı İnciri’nin Bilinirliğinin Çeşitli Coğrafyalarda Arttırılması” UR-GE Projesinin tanışma ve tanıtım toplantısı, Uludağ İhracatçılar Birliği’nde gerçekleştirildi.

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), İngiliz Kraliyet Ailesinin mutfağına kadar giren, uzun raf ömrü, iri dış görüntüsü, tadı ve muhteşem lezzetiyle dünyanın en kaliteli inciri kabul edilen Bursa Siyahı İnciri’nin daha geniş kitlelere tanıtılması amacıyla yaptığı çalışmalara bir yenisini daha ekledi.

“Bursa Siyahı İnciri’nin Bilinirliğinin Çeşitli Coğrafyalarda Arttırılması” UR-GE Projesinin tanışma ve tanıtım toplantısına; UR-GE Proje paydaşları ile UYMSİB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan, UİB Genel Sekreter Yardımcısı Birgül Polat, projede firmalar için ihtiyaç analizlerini gerçekleştirecek Strateko firmasının Kurucusu Dr. Binhan Oğuz Berksoy, Strateko Ekonomik Araştırma- Danışmanlık yetkilisi ve İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Yavuz Tiftikçigil ve katıldı.

“Bireysel rekabeti değil, uluslararası rekabeti geliştirmeliyiz”

Programın açılışında konuşan UYMSİB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan, Bursa Siyahı İnciri’nin önemli bir ürün olduğunu belirtti. Yazgan, “Bursa Siyahı İnciri, şehirle özdeşleşmiş dünya pazarında rakibi ve ihracatında limiti olmayan özel ve önemli bir ürün. Dolayısıyla bu ürünün üretimi, tanıtımı ve pazarlamasının daha da geliştirilmesi gerekiyor” dedi.

Yazgan şöyle devam etti; “Bireysel rekabeti değil tam tersi uluslararası rekabeti hep birlikte nasıl geliştirebiliriz, bunun yollarını aramalıyız. Bu proje de bunun için yapılıyor. Ürünün uluslararası rakibi yok ancak kendi içimizdeki yaptıklarımızla kendimize rakip olabiliyoruz. Bu eksikliklerimizi, belki ortak bir çatı altında toplanarak daha iyi bir şekilde çözebiliriz. Projede emeği geçenlere çok teşekkür ederim. Hepimiz için hayırlı olsun.”

3 yıllık bir proje

Toplantıda konuşan İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Yavuz Tiftikçigil de, ihtiyaç analizi süreci, yapılacak faaliyetler ve beklenen çıktılara dair bilgilendirme yaptı. Sürecin birlikte işlemesin önemine vurgu yapan Doç. Dr. Burcu Yavuz Tiftikçigil, “Bu projelerde ihracatı arttıran bilimsel çalışmalar yapılıyor. Geçmişte yaptığımız projelerde ihracat yapabilen firmaların ihracatını arttırdığını ya da hiç yapmayanların ihracata başladığını gözlemledik. Bu da firmalar ve ülke ekonomimiz açısından oldukça değerli bir sonuç” ifadelerini kullandı.

Yaşam alanlarında konforun adı; X-Treme Pro

Ev ve ofislerde günün uzun bir zamanını sandalye üzerinde geçiyoruz.  Sandalye üzerindeki duruşumuz ve sandalye seçimlerimiz omurga sağlığımıza direkt etki ederken, yaşamımızın temel prensibi olan nefes alıp verme düzenimiz de seçimlerimizden dolaylı olarak etkileniyor. Bu doğrultuda sandalye tercihlerimize rahatlığın ve estetiğin ötesinde, ergonomi prensiplerine uygunluğuyla bakmak bizler için kaçınılmaz hale geliyor. Mobilya sektörüne stil sahibi profesyonel çözümler sağlayan Papatya Mobilya, yeni koleksiyonundaki ürünü X-Treme Pro ile sandalye konforunu yeniden tanımlıyor.

Her alanda teknolojik gelişmeleri yakından takip eden ve yenilikçi yaklaşımla ara vermeden Ar-Ge çalışmalarına devam eden Papatya Mobilya, tüm iş süreçlerinde tasarımı, kaliteyi, insan sağlığını ve müşteri memnuniyetini ön planda tutuyor. Papatya Mobilya’nın yeni koleksiyonundaki ürünü X-Treme Pro Sandalye, ergonomik tasarımının yanı sıra cam elyaf takviyeli polipropilen gövde ve metal ayağın mükemmel birleşiminden oluşuyor. Ürün, mat renkleri ile yaşam alanlarımıza doğallık katarken, konforu sağlamak için ideal bir seçenek olarak sunuluyor. Renkli ayak alternatiflerine ek olarak krom, pirinç ve bakır kaplama olarak da tercih edilebilecek olan ürün, özgün tasarımıyla öne çıkıyor.

X-Treme Pro kullanım kolaylığı ve dayanıklılığı sayesinde yıllarca kullanabileceğimiz bir ürün olarak yaşam alanlarımızda yerini alıyor. Aynı zamanda çoklu renk seçeneğiyle iç ve dış mekanlarda kullanım avantajı sağlayan X-Treme Pro, birinci sınıf malzeme güvencesiyle sandalye arayışındaki herkesi müthiş bir deneyime davet ediyor.

DÜNYACA ÜNLÜ LAGRANJA DESIGN’DAN İSTANBUL’DA OFİS VE RESTORAN TASARIMLARI

2002 yılında Barcelona’da multidisipliner bir tasarım ofisi olarak kurulan ve 15 yılı aşkın tecrübesi ile dünyanın farklı ülkelerinde yürüttüğü ödüllü uluslararası projelerle tanınan Lagranja Design, Firma Ortağı Tunga Baysal ve Mimar Ece Satıbol liderliğindeki İstanbul ofisinde de proje ve danışmalık hizmetlerine devam ediyor. Petrol Ofisi Headquarters ve Japan Tobacco International gibi global markalar için tasarladığı ofis projelerinin yanı sıra, Populist Bomonti, Le Petite Maison ve Monochrome gibi İstanbul’un ilgi odağı olan restoran projelerine de imza atıyor.

Global ölçekteki firmalar için ödüllü konaklama, çalışma, yeme&içme, ticari mekan ve sergileme fonksiyonlarında iç mimari projelere imza atan Lagranja Design, Barcelona ve Singapur ofislerinin yanı sıra 2013 yılından bu yana İstanbul ofisinde de aktif proje ve danışmanlık hizmeti sunuyor. Firma Ortağı Tunga Baysal ve Mimar Ece Satıbol liderliğindeki İstanbul ofisinde, Petrol Ofisi Headquarters ve JTI Turkish Headquarters gibi kurumsal ofis projelerinin yanı sıra Populist Bomonti, Le Petite Maison İstinye Park ve Monochrome gibi İstanbul’un en popüler eğlence mekanlarına da tasarımlarıyla hayat veriyor.

Gerard Sanmarti ve Gabriele Schiavon tarafından 2002 yılında Barcelona’da kurulan Lagranja Design, Red Dot Award, Premi Ciutat de Barcelona de Disseny, Premio Via, IIDA Excellence Award, IDEA Award ve Silver Delta Award gibi uluslararası arenada oldukça prestijli mimarlık ve tasarım ödüllerinin de sahibi.

Her projenin benzersiz olduğu ve farklı şekilde ele alınması gerektiği inancıyla çalışmalarını yürüten ve uygun ekip ve doğru araçlarla projeye özel olarak bütüncül tasarımlar üretmeyi hedefleyen Lagranja Design; Barselona, İstanbul, Hong Kong, Roma, Paris, Dubai ve Phuket başta olmak üzere dünyanın 12 farklı kentinde tasarladıkları otel, restoran, ofis ve eğitim yapılarıyla dikkat çekiyor.

Lagranja Design’ın güncel işleri arasında Dubai ve Phuket’te Melia için tasarladıkları 5 yıldızlı iki farklı otel projesi ile Tanzanya Ngorongoro’da tasarlanan Four Seasons Hotel ve Paris’te Planeta Group için projelendirilen üniversite binaları geliyor.

Şubat 2019’da İstanbul’da tamamlanan Petrol Ofisi Headquarters’da dinamik, yaratıcı ve işlevsel bir çalışma ortamı yaratmak isteyen Lagranja Design, 2017 yılında iç mekan tasarımını yaptıkları JTI Turkish Headquarters’ta ise samimi bir atmosfer ve konforlu bir çalışma ortamı oluşturmayı amaçlamış. Her iki ofis projesinin tasarımında da çalışanların ihtiyaçları gözetilerek, bağlama uygun tasarımlar üretilmiş.

Lagranja Design, İstanbul Bomontiada’da bulunan ve 19. Yüzyıldan kalma bira fabrikasının 2000 metrekaresini renove ettiği The Populist Brewery’de yapının orjinal dokusunu koruyarak çağdaş bir restoran kimliği tasarlamış. Bomontiada’da yer alan bir diğer restoran projesi Monochrome’da ise analog fotoğrafçılığın tüm geleneksel unsurları kullanılarak ziyaretçiler için nostaljik bir fotoğraf stüdyosu deneyimi yaratılmış.

Dünya çapında lüks Fransız zinciri La Petite Maison’un İstinye Park’taki restoranını da tasarlayan Lagranja Design ekibi klasik unsurlarla son derece çağdaş bir atmosfer yaratırken, ne markanın klasikleşmiş değerlerine sadakatten ne de Lagranja’nın tasarım yaklaşımından ödün vermeden özgün bir tasarım dili ortaya koymayı başarmış.

Maden ihracatının yıldızları ödüllerine kavuştu

Türkiye’ye 2019’da 946 milyon dolar döviz kazandıran Ege Maden İhracatçıları Birliği, bu ihracata en büyük katkıyı sağlayan üyelerini ödüllendiriyor.

“Maden İhracatının Yıldızları Ödül Törenleri”nin ilk etabı 20 Şubat’ta Afyonkarahisar Akrones Otel’deydi.

İşte ilk üç firma

Geçen sene 1 milyon dolar üzeri ihracat yaparak Türkiye’ye 142 milyon dolar döviz kazandıran, Afyon’un 2019 yılındaki ihracatının yüzde 40’ını gerçekleştiren 40 firma ödüllerine kavuştu.

Şuayp Demirel, 2019’da Afyonkarahisar’dan en fazla ihracat yapan firma olarak adını ilk sıraya yazdırdı. Karamehmet Mermer ikinci sırada yerini aldı. Üçüncü ise TUREKS-GM Mermer Granit oldu.

Madende kartlar yeniden karılıyor

Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, 2019 Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan ve 2 bini aşkın kişinin ölümüne yol açan coronavirüsün Türkiye’de ekonomik anlamda vurduğu tek sektörün maden olduğunu söyledi.

“Özellikle de doğal taş sektörünü etkiledi. Çünkü ihracatımızın yüzde 35-40’ını Çin’e yapıyoruz. Yerine koyabileceğimiz, başka pazar arayın diyecek şansımız yok. Çin bizden aldığı tüm blokların yüzde 95’inden fazlasını iç tüketiminde kullanıyor. Gönderdiğimiz bloklar orada işlenip başka ülkelere ihracat yapılsaydı bize avantaj olarak dönebilirdi. Çünkü, Çin’den alamadıkları için bize gelebilirlerdi. Onun için ihracatta, Çin’in yerine koyabileceğimiz başka bir ülke yok.”

Eximbank kredilerinde bir yıl ertelemeye yeşil ışık

Kaya, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile İzmir’de, Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay ile Ankara’da görüştüklerini, Madencilik sektörünün Eximbank kredilerinin tamamına bir yıl ötelenmesi talebini ilettiklerini dile getirdi.

“Ticaret Bakanımız ve Bakan Yardımcımız dertlerimizi dinledi, bizim dertlerimizle dertlendiler. Eximbank kredilerimizin tamamını 1 yıl ötelenmesi konusunu Türk Eximbank Yönetim Kurulu gündemine aldırıyorlar. Buradan olumlu bir karar çıkacağına tüm kalbimle inanıyorum. Yani, 500-600 bin euro borç almışsanız ve bunu üçe bölmüşseniz taksitiniz 2021’de bitiyorsa, bu 2022’ye ertelenecek. Sayın Berat Albayrak’tan randevu talebimiz var, özellikle kamu ve özel bankalarla ilgili. Ciddi bir darbe alıyoruz. Üstesinden gelebilmemiz için buna ihtiyacımız var. Torba kanundaki bir maddeyle sorunlarımız görüldü. Yani madenler, devlet katkıları, tüm ödemelerimizle ilgili her türlü kolaylığı verilecek. Enerji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı maden ihracatçısının yanında.”

Maden kanunu geliyor

Mevlüt Kaya, “İnadına üretim inadına ihracat” mottosuyla krizi fırsata çevireceklerini söyledi, birlik ve beraberlik mesajını yineledi.

“Türkiye’nin başka şansı yok, bunun üstesinden el ele tutuşarak geleceğiz. Ankara’da bakanlarımızdan talebimiz oldu. İlk defa bütün STK başkanları herkes mutlu ayrıldı. İnşallah müjdeli haberleri sizlere vereceğiz. İnsan ve çevreye kırmızı çizgimiz, onurumuz, namusumuz gibi özen göstereceğiz. Bütün STK’lar bir araya geldik inanılmaz bir maden kanunu geliyor ilk defa. İnsan ve çevre dokunulmazdır. Biz 82 milyonun sahip olduğu değerleri işletiyoruz. Bu özenle madencilik yapacağız.”

Sağlık Bakanlığı’na Xiamen çağrısı

Dünyanın en büyük fuarları arasında olan Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nın öneminden bahseden Kaya, “Dünyada 100 tane alıcı varsa bunu 60-70 tanesi Xiamen’e gider. Önümüzde İzmir fuarı var. Doğru bir strateji uyguladığımızda, özellikle işlenmiş ürünlerde ciddi bir ivme yakalayacağız. Bakanlıklarımızdan şunu rica ettik; Sağlık Bakanlığı’nın en az fuara 15-20 gün kala diğer ülkelerin yaptığı gibi açıklama yapması bu alıcıların tamamının Türkiye’ye gelmesini sağlayacaktır. Çin’deki sıkıntı umarım bir an önce biter. 15-16 senedir biz bu insanlarla çalışıyoruz, ticaret dışında bir dostluğumuz var. Elimizden ne gelir noktasında talepte bulunduğumuzda, bizden istedikleri tek şey vardı profesyonel maske. Bununla ilgili hem sektör hem de birliğimiz olarak elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz. Onlar da çok mutlu oldular.” dedi.

Alternatif pazar arayışı sürüyor

Afyonkarahisar Valisi Mustafa Tutulmaz ise maden sektörünün Afyon’un kalkınmasında en fazla istihdamı sağlayan alan olduğunu, sermayenin turizm gibi yatırımlara çevrildiğini ve sektörün kendi sanayisini ilde kurup o sanayinin temelleriyle başka sanayilere geçtiğine değindi.

Madencilik sektörünü etkileyen coronavirüsle ilgili sadece belli sektörlere ve ülkelere çalışılmaması görüşünde olan Tutulmaz buna da yumurta sektöründe Irak’la yaşanan sorunları örnek gösterdi.

Zeybek; “Maden sektörünün istihdama katkısı büyük”

Maden sektörünün ülkemizde işsizliğin önlenmesinde öncü kuvvetlerden birisi olduğuna vurgu yapan Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, “İhracat yaparak ülkemize katma değer kazandıran alın teriyle ekmeğini taştan çıkaran madencilerimizi kutluyorum. Zor dönemden geçiyoruz birliğe en fazla önem vermemiz gerek dönem. Birlik başkanının söylediğinden anlıyoruz birlik olmamız gerektiğini. 2020 yılında İhracatın Yıldızları Ödül Törenlerini Afyon’dan başlatan Ege Maden İhracatçıları Birliği’ne teşekkür ediyorum” dedi.

Alimoğlu; “Orman mevzuatında sıkı mesai yaptık”

Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, Kasım’da yeni bir Maden Kurulu hazırlığı yaptıklarını, Aralık’da ise STK profesyonelleriyle bir araya gelerek kanun çalışmasını tamamladıklarını anlattı.

“Ocak ayında orman mevzuatında karşılaşılan sorunları rapor ederek birlikte hareket ettiğimiz STK başkanlarımızla beraber toplantıda bakanlarımıza bürokratlarımıza arz ettik. 2 gün evvel tüm il gruplarını kapsayan tek tek hesapladığımız orman bedellerinin hangi mertebeye indirilmesini talep ettiğimizin dosyasını verdik. Toplantıda bürokratların bizim bir önceki toplantıda verdiğimiz dosya üzerinde çalıştığını duymak, oluşturdukları çözümleri bizlerle paylaşmaları kaybolan umutlarımızın yeşermesine sebep oldu.”

Milli kaya kamyonu seri üretime hazırlanıyor

Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hüsnü Serteser, il ihracatının yüzde 6,35 arttığını, doğal taş ihracatının geçen sene 180 milyon olduğunu, bu sene ise 200 milyonu geçtiğinin bilgisini verdi.

“Mermer ihracatında Afyon,İstanbul’dan sonra ikinci sırada. Türkiye’deki doğal taş ihracatının yüzde 11’ini sizler yapıyorsunuz. Mermer ve doğal taş ekonomi için sadece ihracattan ibaret değil, coğrafi işaretli Afyon mermeri hem yapı malzemesi hem dekorasyon malzemesi olarak son zamanlarda sanatsal ürünler olarak kullanılıyor. Mermer lokomotif sektörümüz ve 3 URGE projesi takip ediyoruz. Bizde sadece mermer ihracatı yok, mermer makinaları üretimi ve ihracatı da var. Biz sektörde entegre olmuş durumdayız. Milli kaya kamyonunu Şuayp Demirel’le yaptık. Bu sene 10 tane üretilecek İzmir Fuarı’nda da bulunacak.”

Maden Bakanlığı önerisi

“Maden Bakanlığı’nın kurulmasını istiyoruz” diyen Serteser, “Taşra teşkilatlarının oluşması doğal taş sektörünü rahatlatacaktır. Madencilik cari açığı azaltan bir sektör. Virüs bile olmasa önemli noktalarda desteklenmesi gerekir. Ama bu virüs vasıtasıyla çıkmışken sadece Eximbank kredilerine değil, madencilikle ilgili daha çok çalışma yapılabilir. Ocakçılığa mazot gibi desteklenecek ürünler çıkarılmalı. Eximbank’ın ertelenmesinden ayrı madencilik ve doğal gaz sektörüne daha fazla destek almaya çalışalım. 400 ihracatçıya yaklaştık, 500 ihracatçı olsun istiyoruz” şeklinde konuştu.

Çevre mevzuatı AB ile birebir

Maden Mühendisi ve Çevre Uzmanı Oğuz Güner, maden sektörünün çağ kapatıp çağ açtığını, kalkınmanın ve sanayileşmenin temelinin madencilik olduğunu söyledi.

“Orman Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı Haziran’da Madencilik Kurulu düzenleneceğini söyledi. Kendinizi çok çevreciymiş gibi görünenlerin rüzgârına bırakmamanızı istiyorum. Ülkemizdeki çevre mevzuatı Avrupa Birliği ülkeleriyle birebir aynı. Bu ülkede Avrupa Birliği’nden farklı mevzuat uygulanmıyor. Enerji Bakanlığı bünyesinde öyle bir rüzgar yakaladınız ki Bakan ve Bakan Yardımcısı sorunlarınıza tamamen hakim. EİB, TÜMMER, Altın Madencileri Derneği hepsinin tek çatıda olması gurur verici.”

Ödül törenine Afyonkarahisar Valisi Mustafa Tutulmaz, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, İscehisar Belediye Başkanı Ahmet Şahin, Türkiye Mermer Doğaltaş Ve Makinaları Üreticileri Birliği (TÜMMER) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, İl Genel Meclis Başkanı Burhanettin Çoban, İl Jandarma Komutanı Hamza Çömez, İl Emniyet Müdürü Ali Temiz, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hüsnü Serteser, sektör temsilcileri ve bölgede faaliyet gösteren maden ihracatçıları katıldı.

Toyota İstemsiz Hızlanmanın  Yol Açtığı Kazaları Önleyecek

Toyota, devrim niteliğinde bir yeniliğe daha imza atarak “kontrolsüz hızlanmanın” önüne geçecek teknolojiyi geliştirdiğini duyurdu. Trafik kazalarında önemli bir yere sahip olan sıra dışı ve beklenmedik hızlanmalara karşı geliştirilen “Kontrollü Hızlanma Fonksiyonu” teknolojisi, istemsiz hızlanma durumuna anında müdahale ederek olası kazaları engelleyecek. Toyota, hızlanma kontrol ünitesini 2020 yaz döneminden itibaren tüm otomobillerinde uygulayacağını bildirdi.

Hızlanma ünitesindeki hata kaynaklı kazaların engellenmesi ve zararın olabildiğince azaltılması amacıyla Toyota ilk olarak, 2012 yılında Akıllı Mesafe Sonarı’nı (ICS) devreye almıştı. Toyota bugün ürün gamının yüzde 83’üne denk gelen 32 modelde ICS sistemini kullanıyor. ICS sistemi ile sensörler duvar veya başka araçları tespit ettiğinde aktif hale gelirken, yeni eklenecek fonksiyon araç seyir halindeyken başka bir cisim ve benzeri olmadan da hızlanmadaki sıra dışılığı fark edip tehlike yaratabilecek kontrolsüz ani hızlanmayı devre dışı bırakıyor.

Toyota, bu yeni sisteminin geliştirme süreci içinde pedalların tam gaz konumundaki vakalarını detaylı analiz etti. Sürücülerin kendi istekleriyle pedala tam gaz uygulaması gibi istisnai durumları hariç tutarak, hızlanmanın hangi durumlarda hatalı olarak var sayılması gerektiğini tespit etti. Sonuç olarak yeni fonksiyon artık önünde başka bir araç olmasa dahi, sıra dışı ani hızlanma olayını belirleyebiliyor.

Toyota, mevcut ICS sistemine Kontrollü Hızlanma Fonksiyonu’nu dahil ederek, özellikle park etme ve benzeri durumlarda, istemsiz hızlanma kaynaklı kazaları büyük oranda azaltabileceğine inanıyor. Toyota aynı zamanda geliştirdiği bu sistemin çalışma algoritmasını başka markaların da kullanımına açmayı planlıyor.

Yeni işbirliklerinin temeli HORECA’da atıldı

İzmir ekonomisine ve ihracatına katkı sağlayan HORECA Fair Ege Uluslarası Otel Ekipmanları Ağırlama Konaklama Teknolojileri Fuarı, bu yıl Fuar İzmir’de ikinci kez düzenleniyor.

HORECA Fair turizm, konaklama ve gastronomi sektörünün temsilcilerini dünyanın farklı coğrafyalarından gelen ziyaretçilerle buluşturuyor.

400 marka, 150 satın almacı

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İzmir’in konaklama, ağırlama endüstrisini içinde barındıran bir zirveye ev sahipliği yaptığını söyledi.

“İzmir turizminin yol haritasının çizildiği fuar 2019’da 11 bin 60 ziyaretçiye ulaştı. Bu sene otelcilikten gıdaya kadar tüm sektörlerde 400 markayı buluşturacak. Fuara yurtdışından küresel ölçekteki uluslararası 150 profesyonel satın almacı katılacak. HORECA fuarı ihracat stratejimiz doğrultusunda hedef ülkelerle bir araya gelmemizi sağlıyor. Yeni pazarlara girmek için mükemmel bir fırsat.”

EİB’ten verimli başlangıç

Jak Eskinazi, Ticaret Bakanlığı koordinesinde Ege İhracatçı Birlikleri organizasyonuyla HORECA fuarına alım heyeti organizasyonu gerçekleştirildiğini anlattı.

“Ege Bölgesi’nde faaliyet gösteren firmalarımız Bulgaristan, Sudan, Bahreyn, Ürdün ve Filistin’den gelen 7 firmayla olumlu ve verimli ikili görüşmelerde bulundu. İlgilendikleri ürünler ağırlıklı olarak otel ve restaurant ekipmanları ve mobilyaları. 2020’deki 25 milyar dolarlık hedefimize giden yolda potansiyeli yüksek olan bu ülkelerle önümüzdeki süreçte ciddi bağlantılar kuracağız. Ege İhracatçı Birlikleri olarak geçen sene 5 ülkeye gerçekleştirilen toplam 275 milyon dolarlık ihracatımızı 300 milyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz.”

Bir yanıt yazın