Ekonomi-teknoloji. mağazin haberleri (20.01.2020)

450 BİN TL’LİK YATAK ODASI TAKIMI GÖZ ALACAK

İstanbul Yeşilköy CNREXPO’da 21 Ocak Salı günü 16. Kez kapılarını açacak İMOB (Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı)’na, MOBSAD (Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği)’ın hazırladığı 450 bin TL’lik yatak odası takımı damga vuracak. Çin’e gönderilecek yatak odası takımı, 4. Hall B08 numaralı stantta sergilenecek.

2019 yılını yüzde 12 büyümeyle 3,5 milyar Dolar ihracatla kapatan ve 2020 yılı için 4,5 milyar Dolarlık ihracat hedefi koyan mobilya sektörü, 21-26 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek İstanbul Yeşilköy CNREXPO’da düzenlenecek dünyanın en büyük 2., Türkiye’nin en büyük mobilya fuarı 16. İMOB (Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı) fuarına hazırlanıyor. 600’den fazla katılımcıyı, İtalya, Almanya, Avusturya, İsviçre, ABD, Irak gibi 130 ülkeden tedarik heyetini ve ziyaretçiyi ağırlayacak fuarda, MOBSAD da 11 üye firmasıyla fuarda 4.,5., ve 8., Hall’de yer alacak. 11 MOBSAD üyesi sadece yerli mobilya alıcısına yüzde 10’luk KDV indirimiyle mobilya alım avantajı sunmayacak aynı zamanda Çin’e gönderilecek el emeği yüksek ürünlere de sahne olacak. “Bildiğiniz üzere üyelerimizin bazıları dünyanın dört bir yanındaki otellere, şatolara ürün gönderiyorlar. Bu fuarda da Çin’in Şanghay bölgesine gönderilecek 450 bin TL değerindeki yatak odası takımıyla birlikte diğer el emeği yüksek ürünleri de sergilemek istedik. Ustaların üzerinde 3 ay uğraştığı tamamen el oyması takımda altın varaklar kullanıldı. Kadın ustaların varaklarını yaptığı yatak odasındaki yatak ise vücudun sırt yapısına uygun, tamamen ortopedik üretildi. Yatak odasında kullanılan aksesuarlardaki tekstiller ise yüzde 100 ipekten oluşurken, üzerlerinde ise inciler bulunuyor” açıklamalarında bulunan Gürcan, fuarın en çok konuşulacak ürününü sergileyeceklerini ifade etti. Fuarda aynı zamanda metallerin, mermerin ve ahşabın iç içe geçtiği ürünlerde Afrika esintilerine de yer verildi.

Egeli ihracatçılar 2020 yılını sürdürülebilirlik yılı ilan etti

 İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapma hedefiyle hareket eden Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), 2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan etti. EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Sürdürülebilir bir dünya için, sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir ihracat” sloganıyla çalışacaklarını ifade etti.

Ege İhracatçı Birlikleri Mete Uğuz Salonu’nda, Birlik başkanları ile birlikte düzenlediği basın toplantısında 2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan ettiklerini anlatan Eskinazi, 2020 yılı ile ilgili hedefleri paylaştı.

2019 yılını Çin Yılı ilan ettiklerini hatırlatan Eskinazi, bu kapsamda Çin ile ilgili yapılan faaliyetlerle ilgili bilgi vererek, Çin’in sunduğu büyük potansiyel sebebiyle fuar ve heyetlerin tüm hızıyla devam edeceğine dikkat çekti ve bu konuda ayrı bir bilgilendirme yapılacağını ifade etti.

İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmayı hedeflediklerini dile getiren Eskinazi, “Kurum içi strateji geliştirme çalışmalarında 2020 yılının ‘Sürdürülebilirlik Yılı’ olarak belirlenmesine karar verdik. Sürdürülebilirliği, doğa, sosyal haklar, ekonomi ve yönetişim olarak dört ana başlıkta ifade edebiliriz. Türkiye’ye ihracatı öğretmiş İzmir kentinde 81 yıldır faaliyet gösteren Ege İhracatçı Birlikleri olarak bu konuda öncü olmamız gerektiğine inanıyoruz. Ege Bölgesi’nin sürdürülebilir üretim merkezi olduğunu tüm dünyaya göstermek istiyoruz. Bu amaçla 2020 yılında yerel yönetimler, kamu kurumları, üniversiteler ve diğer sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapacağız. Sürdürülebilirlik ile ilgili elçilik görevi görecek Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu kuracağız” dedi.

Global Compact’a üye olduk

2019 yılı sonunda dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik insiyatifi olan Birleşmiş Milletler bünyesinde Global Compact’a üye olduklarını hatırlatan Jak Eskinazi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yürüttüğü Sıfır Atık Projesi’ne katıldıklarını belirterek şöyle devam etti: “Ege İhracatçı Birlikleri’nde pet şişe kullanımını bıraktık, evraklarımız yaklaşık 15 yıldır kağıtsız ortamda oluşturuluyor. Global Compact’ta olduğu gibi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın Sıfır Atık Projesi’nde de bu projeye katılan ilk birlik Ege İhracatçı Birlikleri oldu. Türkiye’de organik üretim ve ihracat Ege İhracatçı Birlikleri öncülüğünde 30 yıl önce İzmir’den başladı. Ticaret Bakanlığı tarafından organik sektöründe Koordinatör Birlik olarak atandık. Dünyanın en büyük organik ürünler fuarı olan Biofach Fuarı’na 22 yıldır Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu gerçekleştiriyoruz. Kuru Meyve Birliğimizin, 2000 yılından beri sürdürdüğü aflatoksinli incirlerin imha projesi sürdürülebilirlik adına 20 yıldır başarıyla sürdürdüğü projelerimizden bir diğeri.”

Tekstil ve maden sektörlerinde sürdürülebilirlik

Dünyada en çok su tüketen sektörlerden hazır giyim ve tekstilin ikinci sırada geldiğini vurgulayan Jak Eskinazi, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin IF Wedding Gelinlik, Damatlık ve Abiye Fuarı’nda sürdürülebilirlik temalı Moda Devrimi Sergisi’ni İsveç Konsolosluğu, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZFAŞ ve İsveç Enstitüsü işbirliğinde İzmir’e kazandırdığını vurguladı.

Tekstil sektöründe organik pamuk, organik kumaş ve organik kıyafet üretiminde Ege Bölgesi olarak öncü konumda olduklarına dikkat çeken Eskinazi, “Ege Maden İhracatçıları Birliğimiz ise, 2020 yılında yapacağı 6 ödül töreninde sürdürülebilirlik ile ilgili başarılı çalışmalar yapan üyelerini ödüllendirecek. Maden İhracatçıları Birliğimiz, Sürdürülebilir Madencilik çalışmaları kapsamında 3 yıldır ‘Hayatımız Maden Çalıştayları’ düzenliyor. Bu çalıştaylarda sürdürülebilir madencilik ana konu başlıklarından biri oluyor. Türkiye’ye yıllık 5 milyar dolar döviz kazandıran Ege Bölgesi olarak, tarım sektöründe sürdürülebilirlik bizim için öncelikli konuların başında geliyor. Gerek su kullanımı, gerek toprağın canlılığının korunması, gerek yetişen gıda ürünlerinin insan sağlığına uygun üretimi için sürdürülebilir üretim için kaynakların optimum kullanılması için çiftçileri eğiten programlar düzenliyoruz ya da düzenlenmesine maddi destek sağlıyoruz” diye konuştu.

 Bornova İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen, ‘Bornova’dan Başlıyor İzmir’de Gıda Kayıplarını Azaltıyoruz’ isimli projeye Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin destek olduğunu kaydeden Eskinazi, şunları söyledi: “Yanlış hasat, taşıma ve depolama yöntemlerinden dolayı üretilen sebze ve meyvenin önemli bir bölümünü fire veriyoruz. Fire oranı azaltıldığında, ayrıca atık gıdalar değerlendirildiğinde ekonomik açıdan katma değer sağlaması yanında çok daha kaliteli ürünlerin daha az maliyetle üretimi gerçekleştiğinden rekabet gücü artmış olacak. Üniversitelerimiz ile bu konuda işbirliğini arttırmak için çaba göstereceğiz.  Bizden sonra gelecek nesillerin kaynaklarından çalmadan, mevcut kaynakları doğaya duyarlı şekilde kullanacak yöntemleri geliştirmeli ve uygulamalıyız. İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmak ve 2020 yılında hedeflerimize ulaşmak için Ege İhracatçı Birlikleri olarak 366 gün 24 saat, “Sürdürülebilir bir dünya için, sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir ihracat” sloganıyla çalışacağız.”

Kaya; “Madenlerle sanayide devrim yapabiliriz”

Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya da toplantıda yaptığı konuşmada toplumda madencilikle ilgili olumsuz bir algı olduğuna dikkat çekerek dünya ülkeleriyle Türkiye arasında bir karşılaştırma yaptı. İtalya’da mermer ocaklarıyla gurur duyulurken Türkiye’de doğaya zarar veren bir sektör olarak görüldüklerini savunan Kaya, “Türkiye’deki tüm orman alanlarının binde 2.9’unda madenciler arama yapıyor. Ama tüm doğayı yerle bir eden bir sektör olarak görülüyoruz. Bu algıyı değiştirmek için çalışıyoruz. Madenler hepimizin sahip olduğu değerler. Katma değerinin tamamı ülkemizde olan bu değerleri doğru sahiplenirsek Japonya ve Almanya’nın 1950’lerden sonra yaptığı sanayi devrimini gecikmeli de olsa başlatırız. Orman alanlarının binde 2.9’unda maden araması yaparken, ormanlandırma bütçesinin yüzde 58’ini madencilik sektörü karşılıyor” dedi.

Celep; “Organik üretim çok önemli”

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep ise; dünya piyasasında rekabet ederken kalite ve katma değere önem verdiklerini belirterek “Küresel ısınmanın arttığı dünyada coğrafyamızın bize verdiği zenginlikleri kullanmalıyız. Güneş, toprak ve suyun birleşimiyle organik üretimle katma değerli bir şekilde ihracatı sürdürmeliyiz” dedi.

Moda Devrimi Sergisi ile konfeksiyon sektöründe sürdürülebilirlik algısını güçlendirmek istediklerini anlatan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, 2020 yılında sürdürülebilirlik kapsamında URGE Projesi ve Moda Tasarım Yarışması yapacaklarını vurguladı.

Girit; “İnsanlığa 1 dünya yetmiyor”

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, sektör olarak yumurta, balık, süt ürünleri, kanatlı eti üretiminde dünyada ilk 10’da yer aldıklarını, balık üretiminde yetiştiriciliğin toplamdaki payının yüzde 50’yi geçtiğini bunun sürdürülebilirlik açısından çok önemli bir veri olduğunu kaydetti. Girit, FAO verilerine göre insanlığın eski konforlu tüketim alışkanlığını devam ettirebilmesi için 1.7 dünyaya ihtiyacı var. Doğru şeyler yapmazsak 2 dünya bizlere yetmeyecek” uyarısında bulundu.

Ege İhracatçı Birlikleri’ndeki basın toplantısına; EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, EİB Koordinatör Başkan Yardımcıları Mevlüt Kaya ve Birol Celep, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı M. Kadri Gündeş, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz katıldı.

İSTANBUL’UN ÇALIŞMA VE EĞLENCE HAYATINDA LAGRANJA DESIGN İMZASI…

İç mekan ve ürün tasarımlarına odaklanan multidisipliner bir tasarım ofisi olarak 2002 yılında Barcelona’da kurulan Lagranja Design, Firma Ortağı Tunga Baysal ve Mimar Ece Satıbol liderliğindeki İstanbul ofisinde, Petrol Ofisi Headquarters ve Japan Tobacco International gibi global markalar için ofis projeleri üretmekle kalmıyor; Populist Bomonti, Le Petite Maison İstinye Park ve Monochrome gibi İstanbul sosyal hayatının en popüler mekanlarına da tasarımlarıyla hayat veriyor.

Global ölçekteki firmalar için ödüllü konaklama, çalışma, yeme&içme, ticari mekan ve sergileme fonksiyonlarında iç mimari projelere imza atan Lagranja Design, Barcelona ve Singapur ofislerinin yanı sıra 2013 yılından bu yana İstanbul ofisinde de aktif proje ve danışmanlık hizmeti sunuyor. 15 yılı aşkın tecrübesi ile dünyanın çok farklı ülkelerinde yürüttüğü ödüllü uluslararası projelerle tanınan Lagranja Design, Firma Ortağı Tunga Baysal ve Mimar Ece Satıbol liderliğindeki İstanbul ofisinde, Petrol Ofisi Headquarters ve JTI Turkish Headquarters gibi kurumsal ofis projelerinin yanı sıra Populist Bomonti, Le Petite Maison İstinye Park ve Monochrome gibi İstanbul’un ilgi odağı olan restoran projelerine de imza atıyor.

Gerard Sanmarti ve Gabriele Schiavon tarafından 2002 yılında Barcelona’da kurulan Lagranja Design, Red Dot Award, Premi Ciutat de Barcelona de Disseny, Premio Via, IIDA Excellence Award, IDEA Award ve Silver Delta Award gibi uluslararası arenada oldukça prestijli mimarlık ve tasarım ödüllerinin de sahibi.

Her projenin benzersiz olduğu ve farklı şekilde ele alınması gerektiği inancıyla çalışmalarını yürüten ve uygun ekip ve doğru araçlarla projeye özel olarak bütüncül tasarımlar üretmeyi hedefleyen Lagranja Design; Barselona, İstanbul, Hong Kong, Roma, Paris, Dubai ve Phuket başta olmak üzere dünyanın 12 farklı kentinde tasarladıkları otel, restoran, ofis ve eğitim yapılarıyla dikkat çekiyor.

Lagranja Design’ın güncel işleri arasında Dubai ve Phuket’te Melia için tasarladıkları 5 yıldızlı iki farklı otel projesi ile Tanzanya Ngorongoro’da tasarlanan Four Seasons Hotel ve Paris’te Planeta Group için projelendirilen üniversite binaları geliyor.

Lagranja Design’dan İstanbul’da Kurumsal Ofis ve Restoran Tasarımları

Şubat 2019’da İstanbul’da tamamlanan Petrol Ofisi Headquarters’da dinamik, yaratıcı ve işlevsel bir çalışma ortamı yaratmak isteyen Lagranja Design, 2017 yılında iç mekan tasarımını yaptıkları JTI Turkish Headquarters’ta ise samimi bir atmosfer ve konforlu bir çalışma ortamı oluşturmayı amaçlamış. Her iki ofis projesinin tasarımında da çalışanların ihtiyaçları gözetilerek, bağlama uygun tasarımlar üretilmiş.

Lagranja Design, İstanbul Bomontiada’da bulunan ve 19. Yüzyıldan kalma bira fabrikasının 2000 metrekaresini renove ettiği The Populist Brewery’de yapının orjinal dokusunu koruyarak çağdaş bir restoran kimliği tasarlamış. Bomontiada’da yer alan bir diğer restoran projesi Monochrome’da ise analog fotoğrafçılığın tüm geleneksel unsurları kullanılarak ziyaretçiler için nostaljik bir fotoğraf stüdyosu deneyimi yaratılmış.

Dünya çapında lüks Fransız zinciri La Petite Maison’un İstinye Park’taki restoranını da tasarlayan Lagranja Design ekibi klasik unsurlarla son derece çağdaş bir atmosfer yaratırken, ne markanın klasikleşmiş değerlerine sadakatten ne de Lagranja’nın tasarım yaklaşımından ödün vermeden özgün bir tasarım dili ortaya koymayı başarmış.

PROMETEON’DAN AĞIR VASITALAR İÇİN ÖNEMLİ HATIRLATMA…

“AĞIR VASITALAR, SICAKLIĞIN 4ºC’NİN ALTINA DÜŞTÜĞÜ DURUMLARDA MUTLAKA KIŞ LASTİĞİ KULLANMALI”

Dünyanın endüstriyel lastik odaklı tek şirketi, Pirelli marka premium endüstriyel ve ticari lastiklerin lisanslı üreticisi Prometeon, ağır vasıta sürücülerini kış koşullarında yaşanması muhtemel durumlar için uyararak, kış lastiği kullanmaları konusunda önemli tavsiyelerde bulundu.

Pirelli marka kamyon, otobüs, tarım ve iş makinesi lastiklerinin lisanslı üreticisi Prometeon, kış mevsiminin giderek kendini hissettirdiği şu günlerde ağır ticari vasıta sürücülerine yönelik önemli hatırlatmalarda bulundu.

Şenocak: “4ºC’nin altındaki hava şartlarında mutlaka kış lastiği kullanılmalı”

 Kış lastiklerinin 7ºC’nin altındaki sıcaklıklarda yol tutuşunu artırmak amacıyla bileşimi özel olarak belirlenmiş ve sırt yüzeyinde özel olarak tasarlanmış desenleri bulunan lastikler olduğunu belirten Prometeon Türkiye, Rusya, Orta Asya ve Kafkaslar Ticaret Direktörü Gökçe Şenocak, “Ağır vasıta araçlar için 4ºC’nin altındaki hava koşullarında mutlaka kış lastiği kullanılmasını öneriyoruz. Kış lastikleri özel taban hamur bileşimi ve kış koşullarına özel geliştirilen desenleri ile yaz lastiklerine kıyasla yol tutuş, çekiş, frenleme ve su tahliyesi gibi kritik konularda çok önemli avantajlar sağlıyor. Ülkemizde tescil edilmiş olsun veya olmasın şehirlerarası karayollarında seyreden tüm kamyon, çekici, tanker, otobüs, minibüs ve kamyonet türü araçlarda her yılın             1 Aralık ile takip eden yılın 1 Nisan tarihleri arasındaki dört aylık dönemde kış lastiği kullanılması yasal bir zorunluluktur. Türkiye’nin dört bir yanını dolaşan ve kış mevsiminin zorlu şartları ile sürekli karşı karşıya kalan ağır vasıtalar için kış lastiği hayati öneme sahip. Sürücülerin güvenlikleri için yaz lastiklerini mutlaka (M+S) ve kar tanesi (snowflake) işareti olan lastiklerle değiştirmeleri gerekiyor” dedi.

Lastiklerin üzerinde (M+S) işareti veya kar tanesi (snowflake) işareti olması gerekiyor

 Yönetmeliğe göre kamyon, çekici, tanker, otobüs, minibüs, otomobil ve kamyonet türü araçların lastiklerinin yanaklarında (M+S) işareti veya (M+S) işareti ile birlikte kar tanesi (snowflake) işareti veya sadece kar tanesi (snowflake) işareti arandığını vurgulayan Şenocak, “Pirelli ticari lastiklerinin tamamı bu yönetmeliği karşılarken, Pirelli kış lastikleri FW:01 ve TW:01 ise bu işaretlere sahip olmakla kalmayıp yoğun lamel yapısı sayesinde zorlu kış koşullarında yüksek yol kontrolü, güvenli sürüş ve yüksek kilometre performansı da sunuyor. Azaltılmış taban blok hareketleri, düşük dönme direnci ile yakıt tasarrufu ve düzenli aşınma sağlıyor. Ayrıca, yüksek kaplanabilirlik özelliği sayesinde karkasın yeniden kullanılabilmesine imkan veriyor. Tüm bunların yanında düşük ses oluşumu ile yüksek akustik konforu da garanti ediyor” diye konuştu.

Pirelli kış lastikleri  FW:01 ve TW:01, yoğun lamel yapısı ile kış şartlarına meydan okuyor

Pirelli FW:01 ve TW:01 kış lastikleri, özellikle düşük hava sıcaklığında (4ºC altında), kar ve yağmurun limitleri zorladığı çok sert yol koşullarında, uzun ve orta mesafe taşımacılıkta yüksek performans ve güvenlik sunmak üzere tasarlanmış bulunuyor. Prometeon, özel taban ve sırt bileşimi formülasyonuna sahip bu lastikler ile kullanıcılarına en iyi yol tutuşu ve en kısa fren mesafesini sunmayı hedefliyor. Ayrıca, yoğun lamelli tabanı ile bünyesinde karı tutarak üstün yol tutuşu ve yüksek çekiş gücü sağlarken en düşük zemin sıcaklıklarında bile yüksek güvenliği garanti ediyor.

Küresel medikal enflasyon oranı yüzde 8 ile genel enflasyonun üzerinde yer aldı
Aon’un 2020 Medikal Enflasyon Trendleri Raporu’na göre, dünyada medikal enflasyon oranı genel enflasyonun üzerinde seyrediyor.  Dünyada sağlık sigortası maliyetlerinin artmaya devam edeceğini belirten Aon Türkiye Sağlık, Emeklilik Çözümleri ve Yan Haklardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinem Yalçın, işverenlerin medikal planlarını dünyanın yaşadığı risklere uyumlu hale getirmek durumunda kalacaklarını ifade ediyor.
Risk, emeklilik ve sağlık konularında profesyonel hizmetler sunan Aon’un Küresel Medikal Trendler Raporu açıklandı. 2019 yılına ait sonuçlar ve 2020 için öngörülerin yer aldığı raporda, Aon ofislerinin yer aldığı 105 ülkedeki sağlık sigortası poliçeleri ve medikal trendler incelendi.
Medikal enflasyon oranı genel enflasyonun üzerinde
Rapora göre 2020 yılı için tüm dünyada medikal enflasyon oranı yüzde 8 olarak ölçülüyor. Rapor bulgularına dair görüşlerini paylaşan Aon Türkiye Sağlık, Emeklilik Çözümleri ve Yan Haklardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinem Yalçın, 2019’daki yüzde 7,8’lik medikal enflasyon oranına kıyasla yaşanan bu az miktardaki yükselişin tüm dünyada genel enflasyon oranında artış yaşanacağı beklentisinden kaynaklandığını ifade ediyor. Aon’un Küresel Medikal Trendler Raporu 2020 yılı için genel enflasyonun yüzde 3,1 olduğunu, 2020 için ortalama net medikal enflasyon oranının ise yüzde 4,9 olduğunu ortaya koyuyor. Aon Türkiye Sağlık, Emeklilik Çözümleri ve Yan Haklardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinem Yalçın “Bu veriler ışığında 2019 yılında olduğu gibi medikal enflasyon oranının genel enflasyonun üzerinde seyretmeyi sürdürdüğünü söyleyebiliriz” diyor.
Yatarak tedavi en yüksek sağlık sigortası maliyetlerinde ilk sırada
Aon’un Küresel Medikal Trendler Raporu’na göre, işveren destekli medikal planların yaygınlığı araştırmaya katılan tüm ülkelerde artış gösteriyor. Söz konusu medikal plan poliçelerinin kapsamı da genişlemeyi sürdürüyor. Dünyada sağlık sigortalarının kapsamının da incelendiği raporda, poliçelerin yüzde 90′ nında yatarak tedavinin, yüzde 85’inde ayakta tedavinin, yüzde 61’inde göz muayenesi ve tedavisinin, yüzde 66’sında diş muayenesi ve tedavisinin, yüzde 70’inde ilaç alımının ve yüzde 68’inde koruyucu sağlık hizmetlerinin kapsama alındığı görülüyor. Dünyada sağlık sigortası maliyetlerini artıran ilk beş etmenin başında yüzde 89’luk oranla yatarak tedavi geliyor. Bunu yüzde 78 ile klinik/laboratuvar tetkikleri ve yüzde 75’lik oranla ilaç maliyetleri ve doktor muayene hizmetleri takip ediyor. Sıralamanın en sonunda ise yüzde 46 ile doğum ve gebelik hizmetleri yer alıyor. Tüm dünyada sağlık sigortası maliyetlerini artıran tıbbi durumlar arasında ise yüzde 68 ile kardiyovasküler hastalıklar başı çekiyor. Bu oranı yüzde 66 ile kanser/tümör gelişimi, yüzde 55 ile yüksek kan basıncı/yüksek tansiyon, yüzde 54 ile diyabet ve yüzde 41 ile akciğer ve solunum sistemi bozuklukları takip ediyor.
İşverenler medikal planlarını zorluklara karşı uyumlu hale getirmeli
Tüm Dünya genelinde enflasyon oranlarının en düşük seviyede raporlandığı bir yıl olan 2019’dan sonra, 2020 medikal enflasyon oranlarının yükselmeye başladığı görülüyor. Bu eğilimde kısa vadede bir değişim beklenmiyor. Küresel nüfusun yaşlanması, sağlık durumunun genel olarak kötüleşmesi, kötü yaşam tarzı, gelişmekte olan ülkelerdeki zararlı alışkanlıklar, yükselen maliyetler ve kronik hastalıklar ışığında tüm dünyada medikal plan maliyetlerinin artması bekleniyor. İşverenlerin yakın gelecekte hem ek maliyetlerle hem de sağlık sorunlarına bağlı olarak çalışan verimliliğinde ciddi düşüşlerle yüz yüze geleceği ifade ediliyor. Aon Türkiye Sağlık, Emeklilik Çözümleri ve Yan Haklardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinem Yalçın, “Tüm dünyada işverenlerin, plan tasarımları, finansal stratejiler ve medikal planların sunum mekanizmalarını bu zorluklara uyumlu hale getirme yolunu seçebileceğini düşünüyoruz. Elbette uzun vadeli yapısal çözüm sağlıklı bir işgücünün etkin olarak desteklenmesidir” diyor.
Avrupa’da en büyük risk faktörü yüksek tansiyon
Dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük sağlık riski ise araştırmaya katılan ülkelerin yüzde 83’ünün de belirttiği gibi yüksek tansiyon. Yüksek tansiyon riskini yüzde 52’ile hareketsizlik, yüzde 46 ile yüksek kolesterol, yüzde 44 ile kötü beslenme ve yüzde 38   ile zayıf stres yönetimi takip ediyor. Türkiye’nin de içinde yer aldığı Avrupa’da ise risk faktörlerine sigara kullanımı ve stres bozuklukları da ekleniyor. Buna göre Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı en büyük risk faktörü yüzde 86 ile yine yüksek tansiyon olurken, hareketsizlik ve zayıf stres yönetimi yüzde 59  ile ikinci sırada yer alıyor. Sigara kullanımının yüzde 52’lik bir tehdit oluşturduğu Avrupa sağlığını yüzde 45’lik bir oranla etkileyen yaşlanma riski de beşinci sırada yer alıyor.

Takım tezgahları sektörünün istihdama katkısı yüzde 8,75

10 gençten sadece biri makine sektöründe çalışmak istiyor

 Makine sanayide çalışan sayısı 243.550 kişiyi ulaşırken takım tezgahları sektörünün bu rakam içindeki payı yüzde 8,75 olarak açıklandı. Sektörde ciddi anlamda kalifiye elaman sıkıntısı yaşandığını dile getiren Tezmaksan Akademi Genel Müdürü Hakan Aydoğdu, verdikleri ihtiyaca özel eğitimlerle sorunun çözümüne katkı sağlamaya çalıştıklarını ifade etti.  Aydoğdu, özel istihdam bürosu statüsünde de hizmet verdiklerini ve talaşlı imalat tarafında deneyimi bulunmayanların ücretlerini 2.500 TL’den başladığını, 6.000 TL’ye kadar çıktığını anlattı.

 4 milyon 650 bini aşan işsiz sayısı ve bunun içinde genç işsiz oranının yüzde 27,4 çıkması, istihdam arttırıcı politikaları gündeme getirirken makine sektörü kalifiye eleman sıkıntısı yaşıyor. 243.550 kişinin çalıştığı sektörde yatırım malı olarak kullanılan takım tezgahlarının payı ise yüzde 8,75. Makine sektörünün her alanında olduğu gibi takım tezgahlarında da ciddi kalifiye eleman sıkıntısı yaşandığına dikkati çeken Tezmaksan Akademi Genel Müdürü Hakan Aydoğdu,  istihdama katkı sağlamak amacıyla 2015 yılında kurulan Akademi merkezinde o tarihten bu yana operatör, robot kullanımı ve dijitalizasyon eğitimleri verdiklerini, yanı sıra yeni teknoloji kullanımına yönelik eğitim programları düzenlediklerini söyledi. Eğitimlerle birlikte sektörden gelen talep üzerine 2018 yılından itibaren “Özel İstihdam Bürosu” statüsünde hizmet vermeye de başladıklarını aktaran Aydoğdu, stratejik öneme sahip olan sektördeki ücret politikası hakkında da bilgi verdi.

Operatör ücretleri 6000 TL’ye kadar çıkıyor

Teknolojinin süratle değiştiği alanlardan olan makine sektöründe ‘güncel kalmanın’ son derece önemli olduğunu dile getiren Aydoğdu, “Tezmaksan çatısı altında faaliyetlerini sürdüren Tezmaksan Akademi olarak uygun iş gücünü, işverenle tam zamanında bir araya getirmeye ve böylece faaliyet gösterdiği sektörlerde istihdam kalitesini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Ücretsiz olarak gerçekleştirdiğimiz ‘İşe Yerleştirme Danışmanlığı’ vasıtasıyla bir maaş istatistik raporu oluşturduk. Buna göre İstanbul’da ‘Talaşlı İmalat’ sektöründe çalışacak bir kişinin deneyimsiz olması halinde ücreti 2.500 TL’den başlıyor, şayet deneyimli ise bu rakam 6 bin TL’ye kadar çıkıyor. Aynı şekilde bir CNC operatörünün deneyimsiz olarak alacağı ücret 2325 TL’den başlarken, bu rakam deneyimli olunması durumunda 5.500  TL’ye kadar çıkıyor.”

 Aydoğdu imalat sanayisinde ortaya çıkan eleman açığına da dikkat çekerek;  “2019 yılında imalat sektöründe 2-9 çalışanı bulunan şirketlerde eleman açığı yüzde 11.2, 10-19 arası çalışanı bulunan şirketlerde yüzde 15.9, 20 ve üzeri çalışanı bulunan şirketlerde ise, yüzde 24.4 olarak gerçekleşti. Sadece bu üç veriden hareketle duruma baktığımızda imalat sanayi tarafında açık iş sayısı 117 bin olduğu ortaya çıkıyor ” diye konuştu.

ÖNEMLİ İSİMLER OTOMOTİVİN DÜNÜ, BUGÜNÜ, GELECEĞİ ETKİNLİĞİNDE BİR ARAYA GELDİ.

Kurumsal kalıcılık ve çeviklik konularında gelişim hedefleyen şirketlere en güvenilir mentorluk hizmetini sunmak amacıyla yola çıkan ve bünyesindeki Değişim Mimarları ile fark yaratan Corporate Change Academy, sektör paylaşım toplantılarını sürdürüyor.

Corporate Change Academy Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Kayan’ın moderatörlüğünü yaptığı ‘Otomotivin Dünü, Bugünü, Geleceği’ toplantısı gerçekleşti. Yoğun ilginin yaşandığı toplantının konuşmacıları TOSB Yönetim Kurulu Üyesi, Farplas CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi, CCA Onur Kurulu Üyesi Ömer Burhanoğlu ile Norm / İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Fark Holding Danışma Kurulu Üyesi, CCA Değişim Mimarı Zafer Uran Zaman oldu.

ÖMER BURHANOĞLU: OTOMOBİLDEKİ 2000 PARÇA 200’E DÜŞTÜ, ÜRETİM KOLAYLAŞTI

Türkiye’nin dünya otomotiv pazarından yüzde 1,5 pay aldığını ifade eden TOSB Yönetim Kurulu Üyesi, Farplas CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi, CCA Onur Kurulu Üyesi Ömer Burhanoğlu, yerli otomobil üretimi ile ilgili kararı zamanında ve yerinde bulduklarını söyledi.

Günümüzde otomobil üretmenin zor olmadığını, yapısal değişiklikler sebebiyle işlemin basitleştiğini dile getiren Burhanoğlu, “Artık araç yapmak çok zor bir şey değil. Yapısal anlamda çok değişiklik var. Bir araçtaki 200 ana aksam 20’ye, 2000 bin parça ise 200’e düşmüş durumda. Yani komponentler azaldı, işlem basitleşti. Tüm bu işlemleri daha az sayıda firma ile bunu yapmak mümkün. Yerli otomobil üretmek ile ilgili bir problem yok. Doğru iş modeliyle başarılabilir. Esas burada önemli olan bir sonraki aracı yapmak. Çünkü ilk aracı yaptığımızda yeterince satıp, satış ağını geliştiremezsek bu iş prototip olarak kalır.” dedi.

Mobil yaşamda şahit olduğumuz tüm baş döndürücü gelişmelerin kısa vadede otomotiv sektöründe de yaşanacağını dile getiren Ömer Burhanoğlu, otomotiv sektörünün bağlantılı araçlar sebebiyle kartopu gibi büyüyeceğini ve dev bir endüstriye dönüşeceğini vurguladı. Burhanoğlu, “Artık işbirliği yapmadan bir şey üretme şansınız yok. Elektronik, yazılım gibi çok farklı sektörler de otomotiv sektörüne dahil oldu.” diye konuştu.

ZAFER URAN ZAMAN: ARABALAR UÇACAK

Dünya’da önümüzdeki 5 yıl içerisinde teknolojinin çok farklı bir boyuta ulaşacağını ifade eden Norm / İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Fark Holding Danışma Kurulu Üyesi, CCA Değişim Mimarı Zafer Uran Zaman ise otomobillerin uçacağını öne sürdü. Bu gelişmeyle birlikte navigasyon sisteminin daha da önem kazanacağını dile getiren Zafer Uran Zaman, “Bence yerli otomobil ile ilgili çok doğru bir zamanda, doğru bir karar aldık. Şuan Toyota Fuji Dağı’nın eteklerinde büyük bir şehir kuruyor. Buradaki otomobiller, yollar tamamıyla full otomasyon. Türkiye olarak çok şanslıyız. Politikadan bağımsız olarak konuyu değerlendirebilirsek pozitif gelişmelerin yaşanacağını düşünüyorum.” dedi. Yine önümüzdeki süreçte birçok OEM’in yok olacağını ya da birleşeceğini dile getiren Zafer Uran Zaman, “Birleşmenin aynı zamanda hantallaşma olduğunu da unutmamak lazım.” diye konuştu.

Günümüzde doğru bilgiye ulaşmanın büyük önem arz ettiğini ifade eden Corporate Change Academy Yönetim Kurulu Başkanı Buket Eminoğlu konuşmacılara, katılımcılara ve CCA Değişim Mimarlarına teşekkür etti. Otomotivin en tecrübeli isimlerinden mevcut durum analizi ve sektörün geleceğine dair pek çok önemli bilgi elde ettiklerini kaydeden Buket Eminoğlu, sektör bazlı toplantıların önümüzdeki dönemde süreceğini belirtti.

Bir yanıt yazın