Ekonomi ve teknoloji haberleri (06.02.2020)

TOYOTA’NIN HİDROJEN YAKITLI GEMİSİ ŞUBAT AYINDA YENİDEN DENİZLERDE

Toyota tarafından “sıfır emisyonlu” gelecek için geliştirilen hidrojen yakıt hücresi teknolojisini enerji kaynağı olarak kullanan Energy Observer gemisi denizlerdeki 2020 turuna başlıyor. İlk hidrojen yakıt hücreli otomobil olan Mirai’yi otomotiv dünyasına sunan Toyota, 2020 turuna hazırlanan geminin yakıt hücresi sistemini daha da geliştirdi. Toyota’nın 2050 Çevre Hedefi doğrultusunda Energy Observer ile yakın işbirliği halinde çalışan Toyota Avrupa Teknik Merkezi, Mirai modelindeki yakıt hücresi sistemini özel bir yakıt sistemine dönüştürdü.

Sistemin tasarlanması ve gerekli parçaların üretimini üstlenen Avrupa’daki Ar-Ge ekibi, yakıt hücresi sistemini kompakt bir hale getirilmesi görevini üstlendi. Sistemin sadece 7 ay gibi kısa sürede Energy Observer’a uygulanabilmesi, Toyota’nın sahip olduğu yakıt hücresi teknolojisinin farklı alanlarda kullanmaya ne kadar uygun olduğunun göstergesi olarak da öne çıktı.

Birleşmiş Milletler – Sürdürülebilir Gelişim Hedefleri kapsamında (Sustainability Development Goals – SDG) çevre için yenilikçi yaklaşımlar arayışında olan Energy Observer gemisi, hem geleceği tasarlama amacına hizmet ediyor hem de daha temiz bir dünyanın mümkün olabileceğini kanıtlamaya çalışıyor.

Denizcilikteki hidrojen kullanımının geliştirilmesi ve enerjide karbon emisyonunu azaltma noktasında hidrojenin iyi bir temel oluşturduğuna inanan Toyota, birçok farklı alanda uygulama alanına imkan veren Yakıt Hücresi Sistemi ile bu teknolojinin pazarda kabul görmesini ve yaygınlaşmasını amaçlıyor. 2017 yılından bu yana projeyi destekleyen Toyota, yakıt hücresi sistemi ile hidrojen toplumu yaratmak istiyor. Bununla birlikte Toyota, ileri mühedislik kapasitesi ve hidrojenli elektrikli araç konusundaki bilgisiyle yakıt hücresi gelişimine önderlik ediyor.

İsfanbul’dan sektörün dinamiklerini değiştiren 4 yeni teknoloji

Her yıl ortalama 18 milyon misafirin ziyaret ettiği İsfanbul AVM, alışveriş merkezi yönetiminde geleneksel yaklaşım algısını değiştirmek üzere geliştirdiği teknolojileriyle AVM sektörünün kalıplarını değiştiriyor. Eğlence Perakende Akademisi (EPA), Perakende Performans Yönetimi (PPY), dijital müşteri deneyimi MallTrack ve yeni nesil yönetim uygulaması GİK ile deneyime odaklanan İsfanbul AVM; bu yeni oluşumlarla perakende sektöründe yepyeni bir dönemin kapısını aralıyor.

Sektörü proaktif yönetim modelleriyle tanıştırmak amacıyla İsfanbul Alışveriş Merkezi, Türkiye’de ilklere imza atıyor. Bu bakış açısıyla geliştirdiği teknolojileriyle AVM sektörünün kalıplarını yıkan İsfanbul, Eğlence Perakende Akademisi (EPA), Perakende Performans Yönetimi (PPY), dijital müşteri deneyimi MallTrack ve yeni nesil yönetim uygulaması GİK ile deneyime odaklanıyor.

 “Sektörü yeni-trend yönetim modelleri ile tanıştırıyoruz”

İsfanbul AVM olarak sektörü yeni-trend yönetim modelleri ile tanıştırdıklarını söyleyen İsfanbul AVM Yönetim Direktörü Kemal Baştürk, Türkiye AVM sektöründe ilk defa geliştirdikleri uygulamalarla sektöre farklı bir bakış açısıyla bakarak yeni nesil teknolojilerle tanıştırdıklarını söyledi. Türkiye’de bir AVM yönetimi tarafından ilk defa geliştirilen uygulamalarla, AVM çatısı altında var olan tüm markalara stratejik destek verdiklerini belirten Baştürk, iş ve çözüm ortaklarıyla sürdürülebilir gelişim, kalkınma ve iş birlikteliği disiplini içinde bağ kurmayı hedeflediklerini belirtti. Bugüne kadar uygulamalar kapsamında İsfanbul AVM’de çalışan 2500 kişiye dokunduklarını söyleyen Baştürk, markaların hedeflerine ulaşmaları için mağazalar özelinde çalışmalar yaptıklarını ifade etti.

EPA ile hedef; çalışan aidiyetini artırmak…

Türkiye’de bir ilk olarak İsfanbul Alışveriş Merkezi tarafından kurulan Eğlence Perakende Akademisi (EPA), yönetim ve mağaza çalışanlarına yapılan yatırımları yeni bir boyuta taşımak ve markaların satış performanslarına katkı sağlamak amacıyla oluşturulmuş bir akademi programı olarak karşımıza çıkıyor. İsfanbul Alışveriş Merkezinde görev alan çalışanların ihtiyaç duydukları bilgi, beceri, motivasyon ve çalışan bağlılığını yükseltmeye fayda sağlayan yarışmalar, eğitim programları ve sosyal sorumluluk projeleri bu akademinin basamaklarından birkaçını oluşturuyor.

İsfanbul AVM mağazaları hedeflerine PPY ile ulaşacak

Perakende Performans Yönetimi (PPY) sisteminde ise İsfanbul AVM içinde faaliyette bulunan mağazaların satış performansları günlük olarak takip ediliyor ve hedefledikleri rakama ulaşmaları noktasında stratejik destek sunuluyor. Türkiye’de bir AVM yönetimi tarafından mağazaların iş süreçlerinin gelişimi adına bu detayda çalışılan bir yapı ise şimdilik yok…

Ziyaretçilerin nabzı MallTrackSM ile anında ölçülecek

AVM sektöründe ilk kez İsfanbul Alışveriş Merkezi tarafından uygulanan ve bir Barem Ar-Ge Merkezi projesi olan MallTrackSM, müşteri memnuniyetini dijital ortamda gerçek zamanlı ölçen, hızlı geri dönüşlerle neredeyse interaktif bir iletişime olanak sağlayan bir sistemle çalışıyor. Bu sayede AVM ziyaretçilerinin ziyaretlerine ilişkin memnuniyetleri sürekli ölçülüyor ve hedef, reel olarak yüzde 100 ziyaretçi memnuniyeti olarak belirlenebiliyor.

AVM Yönetimi, kiracı ve 3. parti firmalarını aynı çatı altında toplayan tek uygulama olan GİK ise yazılım, zaman tasarrufu ve hızlı bilgi akışı sağlamayı, personel verimliliğini artırmayı, maliyetleri düşürmeyi ve veri analizi yapabilmeyi hedefliyor. En önemli fonksiyonu GİKDOOR olan uygulama kapsamında  mağaza çalışanları telefonlarına yükledikleri GİKDOOR uygulamasında hareketli olan personel kartlarını online okutarak AVM’ye giriş yapabiliyor.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’dan Gıda ihracatçılarına açık çek

İzmir’de sürdürülebilir ve katma değerli gıda ihracatının yol haritasının belirlenmesi amacıyla düzenlenen Gıda Sanayi Ortak Akıl Çalıştayı’nda konuşan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, ihracatçılara, devlet destekleri konusunda açık çek verdi.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Bakanlığın İhracat Ana Planı doğrultusunda dünyadaki ihracat pazarından daha fazla pay almayı ve ülkenin refah seviyesini daha yukarılara çıkarmayı hedeflediklerini belirterek, katma değerli ürün ihracatını da yükseltmeyi hedeflediklerini söyledi.

İhracat Ana Planı’nda 17 hedef ülke belirlediklerini ve buralarda özel teşvikler verdiklerini anımsatan Pekcan, hedef sektörlerde dünyada trendi, talebi artan sektörleri hedef sektör olarak belirlediklerini kaydetti.

Amaçlarının gıda sektör temsilcileriyle de beraber somut bir yol haritası oluşturmak olduğunu anlatan Pekcan, diğer tüm sektörlerle yaptıkları gibi burada da çalışma grubu kuracaklarını, alınan kararları, taleplerini bu çalışma grubunun irdeleyeceğini bildirdi.

Küresel gıda ve tarım ürünleri pazarında geleneksel ürünler dışında işlenmiş gıda ürünleri talebinin giderek arttığına dikkati çeken Pekcan, “Burada da yerimizi almalıyız. İzmir’in ihracatına baktığımızda 10.2 milyar dolarlık toplam ihracat ve yüzde 6’lık pay ile üçüncü sırada yer aldığını görüyoruz. Tarım ve gıda ihracatına baktığımızda İzmir Bölgesi’nin ihracatının yüzde 50’si gıdadan geliyor. Şimdi biz 2020 yılına odaklanacağız ve ne kadar arttırabileceğimize bakacağız.” şeklinde konuştu.

Ticaret Bakanlığı olarak 2018 yılında 55, 2019 yılında da 63 milli gıda fuarını desteklediklerini ve katılım sağladıklarını anlatan Pekcan sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu konuda sizin önerilerinize de her zaman açığız. Baktığımız zaman yakın coğrafyalarda çok başarılıyız, uzak coğrafyalarda ise pek yokuz. Güney Kore’de 15-22 Mayıs tarihleri arasında bir gıda fuarı var. Buraya milli bir katılım sağlayacağımızı planlıyoruz. Bunun dışında Kore İthalat Fuarı’na yönelik olarak Koreli Bakan ile yaptığımız görüşmede Türk firmalarına yüzde 50 indirim yapacakları taahhüdünü verdiler. Buralarda Türk markası ile stant kuracağız ve sizlerle birlikte olacağız. Bunların dışında sizlerin yeni pazarlar konusunda taleplerinize her zaman açığız. Yine sektöre yönelik 46 UR-Ge projemiz var, 16 firmamız Turqualitiy desteklerinde, 14 firmamız da marka desteklerinden faydalanıyor. Bu sayıları da arttırmamız lazım. Aynı zamanda 17 ülkeye sektörel ticaret heyetleri yapmışız. Bizler her türlü desteklerimiz ile sizin yanınızdayız.”

Gülle: “Gastronomi ihracatımız büyük potansiyel taşıyor”

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle’nin TİM’in üzerinde çalıştığı, Türkiye lojistik merkezlerinde gıda ihracatına yönelik depo ve lojistik alanları ya da soğuk hava depoları oluşturulmasının büyük bir önem arz ettiğine değindi. Gülle, “Çünkü rakamlara baktığımızda, gıda sektörümüzde ihracat yapan ülkelerin ortalama ihracat mesafesi 4 bin kilometre dolayındayken, bizim ihracatımızda ortalama mesafe 3 bin km seviyesinde. Afrika ve daha uzak noktalara yaş meyve sebze ve işlenmiş ürünleri de ekleyebilmemiz için dünyanın farklı noktalarında soğuk zincir uygulamalarını hayata geçirmemiz, soğuk hava depoları kurmamız şart. ABD’ye ve Çin’e gıda ürünleri ihraç edebiliyorsak, Afrika’ya da ulaşabiliriz. Lojistik ve depolama alanında atılacak adımların, mesafe konusunda önemli yol kat etmemizi sağlayacağı inancındayım. Son yaşanan koronavirüs krizi, küresel ölçekte gıdanın ne kadar stratejik bir sektör olduğunu bir kez daha hatırlattı. Ayrıca, insanlar gezdikleri yerleri unutmadıkları gibi tecrübe ettikleri tatları da unutmuyorlar. Bu nedenle Türkiye’nin gastronomi ihracatı da büyük bir potansiyel taşıyor” şeklinde konuştu.

Eskinazi: “Hedefimiz 10 milyar dolar tarım ürünleri ihracatı”

Sürdürülebilir ve katma değerli gıda ihracatı sadece Türkiye için değil, nüfusu 8 milyarı aşan dünya için çok önemli olduğuna vurgu yapan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, EİB olarak 2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan ettiklerini, ihracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmayı hedeflediklerini, “Sürdürülebilir bir dünya için, sürdürülebilir üretim ve ihracat” sloganıyla çalıştıklarını dile getirdi.

Türkiye’de gıda sektöründe sürdürülebilirlik uygulamalarının miladı konumundaki organik üretimin 30 yıl önce Ege İhracatçı Birlikleri öncülüğünde İzmir’de başladığı bilgisini veren Eskinazi, “Gıda sektöründe Ege Bölgesi’nin potansiyelini arttıracak Dikili’de kurulacak Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ve diğer yörelerimizde kurulacak OSB’lerle hedefimiz orta vadede 10 milyar dolarlık gıda ihracat rakamına ulaşmak” diye konuştu.

Celep: “İhraç ürünlerimiz için lisanslı depoculuk genişletilmeli”

Türkiye’nin havza bazlı üretim modeliyle, kuru incir, kuru kayısı gibi prestij ürünlerinin Toprak Mahsulleri Ofisi, Lisanslı Depoculuk enstrümanları ile katma değerli ihraç edileceği altyapıyı geliştirmesi çağrısında bulunan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Birol Celep, “Turquality ve URGE desteklerinin devamlılığı sağlanmalı, katma değerli ürün pazarları eğitimi, yalın üretim ve ülke algısını öne çıkarmalıyız. Sektörel beraberlik çok önemli. Gıda Sanayi Ortak Akıl Çalıştayı’nın gündemdeki konuları görüşmek üzere Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı üst düzey bürokratlarının katılımıyla en azından 3 ayda bir periyodik hale gelmeli” değerlendirmesinde bulundu.

Girit; “Hayvansal mamullerde dünyanın mutfağı olmak istiyoruz”

Türkiye’nin su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörlerinin hepsinde dünyanın önde gelen üretici ülkelerinden biri olduğunu anlatan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit görüşlerini şöyle dile getirdi; “Hedefimiz, Dünyanın tercih ettiği güvenilir ürünleri sürekli ihraç etmek. Hayvansal mamullerde dünyanın mutfağı olmak istiyoruz. Özellikle katma değeri yüksek hazır gıdaya odaklanan çalışmalarımız son dönemde arttı. Ortak akılla Ticaret Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığımızın desteği ile bunu becereceğimize inancımız tam.”

Uçak: “Arazi toplulaştırması yapılmalı”

Ege Bölgesi’nin dış ticaret fazlası veren bir bölge olduğuna dikkati çeken Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, gıda sektörünün ithal girdisi çok düşük olan, katma değerli ihracat yapan bir sektör olduğunu, arazi toplulaştırma ve kontrollü tarım üretim modelleriyle tarım ürünlerimizin daha katma değerli ihraç edileceği bir modeli Kamu-Özel Sektör işbirliği ile hayata geçirmek için çaba gösterdiklerini dile getirdi.

Terci: “Sürdürülebilirlik Bir Devlet Politikası”

3. Tarım ve Orman Şurası Sonuç Bildirgesinde, sürdürülebilirlik, verimlilik ve rekabet ilkelerine dayalı, birim sudan maksimum faydayı sağlayacak, tarımsal üretim planlamasının bir devlet politikası haline getirilerek güvence altına alınmasının karara bağlandığını ve devlet politikası haline geldiğini ifade eden Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Terci, “Gıda ihracatımızda, sürdürülebilir ve katma değerli ihracat hedefine ulaşmak için ısrarla çalışmamız gerekiyor” dedi.

Yağcı; “Odundışı orman ürünlerinin temininde süreklilik için tedbirler alınmalı”

Dünya genelinde sağlıklı beslenmenin yükselen değer olduğuna dikkati çeken Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, bu anlamda dünya genelinde tercihi artan Defne, kekik, adaçayı gibi odundışı orman ürünlerinin doğadan sürekli temini konusunda tedbirlerin alınmasında Türkiye’nin geciktiğini, bu ürünlerin katma değerli ve sürdürülebilir ihracatı için desteklenmesi gerektiğini kaydetti. Yağcı, Türkiye’nin endemik bitki türü zenginliğine de değinerek özellikle tıbbi aromatik bitkilere sektörün ilgi gösterdiğini, bu ilginin sonuçlarını ilerleyen dönemde alacaklarına olan inancını paylaştı.

Er; “Zeytinyağında KDV yüzde 1’e indirilmeli”

Sürdürülebilir ve katma değerli ihracat için, güçlü bir iç piyasa ve kaliteli istikrarlı üretimin gereğine değinen Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, “Türkiye’de iç tüketimin artması için zeytinyağındaki KDV yüzde 1’e indirilmeli, zeytinyağında kalitenin korunması ve ürün arzının istikrarlı olması için zeytinyağında lisanslı depoculuğa geçilmeli. Kuzey Suriye’den gelen ihraç kayıtlı zeytinyağı için 1’e 2 ihracat şartı mutlaka uygulanmalı. Yerli ve milli üretimin devam ettirilmesi için bu bir zaruret haline gelmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

Ege İhracatçı Birlikleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Ticaret Bakanlığı işbirliğinde düzenlenen “Gıda Sanayi Ortak Akıl Çalıştayı”nda Türkiye genelindeki gıda ihracatçı birliklerinin başkan ve yöneticileri, başta Ticaret Bakanlığı’ndan olmak üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığından da üst düzey bürokratlar yer aldı.

Trabzonlular da Paşa Döner’le tanıştı

  • Tavuk budundan gelen lezzet

Türk döner imajını farklı bir boyuta taşıyan ve sadece tavuk but eti kullanarak sağlıklı ve katkısız menüleriyle ön plana çıkan Paşa Döner, lezzetini son olarak Trabzon’a taşıdı. oldukça coşkulu geçen açılışta konuklara kaşarlı dürüm ve ayran ikram edildi.

Sadece tavuk but etini özel bir sosla harmanlayarak lezzet tutkunlarının beğenisine sunan Paşa Döner, yeni şubesini Trabzon’da açtı. Trabzonluların yoğun ilgi gösterdiği  şube açılışında konuklara, kaşarlı dürüm ve ayran ikram edildi. Trabzon’da açılan yeni şube ile Paşa Döner, yurt içindeki şube sayısını 162’ye çıkardı.

6 farklı baharatla hazırlanan sosun tavuk buduyla sihirli birleşimi

Ülkemizde döner sektörünün yüzde 70’ini tavuk, yüzde 30’unu et dönerin oluşturduğunu söyleyen Paşa Döner İcra Kurulu Başkanı Adem Çalışkan, sektörün en önemli sorununun merdiven altı üretim olduğunu kaydetti. Gıda sektöründe sağlık ve hijyenin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Çalışkan, üretim parkurları hakkında bilgi verdi. Bütün döner çeşitlerinin tavuk but etinden yapıldığını, kullanılmak üzere paketlenen bütün ürünlerin el değmeden hijyenik şartlarda oluşturulduğunu söyleyen Çalışkan, 10 yıl gibi kısa bir sürede yediden yetmişe herkesin beğendiği ve güvenle tükettiği bir fast food markası haline gelmenin ardında, bu disiplin ve anlayışın yattığını anlattı. Türk tavuk dönerinin yurtdışındaki en büyük ve önemli temsilcisi olmak istediklerini de dile getiren Çalışkan, şunları kaydetti: “Markamızın temel felsefesi; kalite, güven ve istikrar üzerine kurulu. Bugün; 3.000m² kapalı alanda günlük 15 ton döner üreten bir tesise sahibiz. Aynı zamanda İstanbul Avrupa ve Anadolu yakasındaki geniş lojistik depolama alanımızla İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde 160’ın üzerinde farklı noktaya ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Üretim kapasitesi ve satış hacmi göz önüne alındığında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Türkiye’de sektör lideriyiz. Sektörde farklı olmalıyız, diye çıktığımız yolda sadece tavuk budundan ürettiğimiz dönerle farklı olmayı başardık. Yediden yetmişe beğenilen ve güvenle tüketilen bir fastfood markası olduk. ”

Kullanılan butları ‘Balıkesir’ bölgesinde bulunan üreticilerden tedarik eden ve ürünleri helal sertifikalı olan Paşa Döner’in menüsünde, 6 farklı baharat kullanılarak hazırlanan özel sosun tavuk buduyla sihirli buluşması sonucu ortaya çıkan 11 farklı çeşit bulunuyor. Mükemmel lezzetin sırrı ise butların 24 saat sosta bekletilerek marine edilmesinde yatıyor.

Bir yanıt yazın