Eğitim, ekonomi, kültür-sanat, teknoloji, sağlık, magazin-yaşam haberleri (15.01.2020)

İÇERİK KRALDIR! KRALI İSE SİZ SEÇERSİNİZ…

Proaktif Dijital İletişim Ajansı – 1996 yılında Bill Gates tarafından söylenen “İçerik Kraldır” sözünü günümüz dinamikleriyle birleştirerek “en çok sosyalleşen” ve “arandığında ilk bulunan marka” olabilirsiniz. Peki artık milyonların yaşadığı internet dünyasında kalıcı ve fark yaratan olmanın sırrı nedir?

Proaktif Dijital İletişim Ajansı – 1996 yılında Bill Gates tarafından söylenen “İçerik Kraldır” sözünü günümüz dinamikleriyle birleştirerek “en çok sosyalleşen” ve “arandığında ilk bulunan marka” olabilirsiniz. Peki artık milyonların yaşadığı internet dünyasında kalıcı ve fark yaratan olmanın sırrı nedir?

Dünya genelinde yaklaşık olarak 4,5 milyar internet kullanıcısı ve 3,5 milyar sosyal medya kullanıcısı var. Gerçek dünyanın yansıması olan sanal dünyadaki bu sayılar her geçen gün giderek artmakta. İnternetin bu denli yayılmasıyla birlikte bilgiye ulaşmak çok daha kolay oldu. Tüketici çok değişti. Alışkanlıkları da büyük değişimler gösterdi. Sosyal medyada sosyalleşen insanlar aradığı her şeyi Google’da bulmaya başladı.

MİLYARLARCA İNSANIN GEÇTİĞİ BİR CADDEDE DÜKKANINIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜN!

Eskiden yalnızca dükkanınızın önünden geçen potansiyel müşterilere ulaşma imkanınız varken, şu anda içerisinden günde milyarlarca insanın geçtiği Google’ı ve sosyal medyayı kullanarak çok daha geniş kitlelere ulaşma imkanı yakalayabilirsiniz. Peki böyle bir şansınız varken bunu neden kullanmayasınız?

Gelişen teknoloji ve değişen alışkanlıklarla birlikte kendini bu yeni dünyaya adapte ederek; markasını doğru bir şekilde konumlandıran, ne istediğini bilen ve uzmanlardan destek alarak markasına kişilik kazandıran firmalar bu konuda atıl durumda kalan markaları geride bırakmıştır.

Sosyal medya ve internetin parametrelerini iyi okuyarak markasına kişilik kazandıran firmaların bundan sonraki yapması gereken şey ise markasını sosyalleştirmek ve arandığında bulunmak! Markaların sosyalleşmesi ya da arandığında bulunmasında ise en büyük etken “içerik”dir.

İÇERİK NEDEN ÖNEMLİ?

Peki içerik neden bu kadar önemli? Proaktif Dijital İletişim Ajans Başkanı Birgül Taşdemir bu soruya şöyle cevap veriyor:

Bill Gates 1996 yılında “İçerik Kraldır” dediğinde bu bir kehanetti, bugünse gerçek. Çünkü o yıllarda paranın satın alabileceği tek bir sayfa ya da tek bir dakika ile tüketiciyi manipüle etmek mümkündü. O gün bir firma sahibinin bilmesi gereken tek şey ne kadar para kazanmak istediği ve bunun için de hedef kitlesini nasıl manipüle edebileceğini bilen iletişim uzmanları ile çalışmaktı.

“İÇERİĞİNİZ İYİ DEĞİLSE, MİLYONLAR DA HARCASANIZ NAFİLE…”

Ürün ya da hizmetin müşterilere gerçekte ne sunduğunun bir önemi yoktu önemli olan sizin reklamlarda ne vaat ettiğinizdi. Tek yönlü iletişim, sürekli tekrar edilen sözler ve görüntülerle markanızı hedef kitlenize istediğiniz şekilde algılatmanız ve manipüle etmeniz için yeterliydi. Bugün ise marka sahibinin o ürün ya da hizmeti neden sunduğunu çok iyi bilmesi ve hedef kitleye gerçekte ne vaat ettiğini çok iyi anlatması gerekiyor. Yani içeriğiniz çok iyi olmak zorunda. İçeriğiniz iyi değilse reklama milyonlar da harcasanız nafile.

Bill Gates’in dediği gibi kral olan artık içerik… Onu kral yapan üç aktör var. İlki, içeriği kral tayin eden nihai tüketici. Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu bir çağda bilinçlenen ve farkındalığı artan hedef kitle, satın alınan sayfalar ya da dakikalar içinde ürün ya da hizmetin söylediği vaatlerle değil gerçekte kendisine ne verdiğini anlatan içeriklerle ilgileniyor.

İkincisi, içeriği kral tahtına çıkaran marka sahibi. Hedef kitlenin gerçek ihtiyaçlarını iyi bilen, buna göre ürün ya da hizmet üreten ve bütün bunları yani işini anlatacak içerik ajansı ile çalışabilecek bir vizyonu olan marka sahibi, yaratılan kral içeriklerle sosyal medyanın en çok sosyalleşen markası Google’da arandığında ilk bulunan markası olur. Hiçbir zaman tahtı sallanmayan içerik, kendini kral yapan markayı her mecrada en üst sıralara taşır.

İçeriğe kral tacını giydiren üçüncü aktör ise iyi bir içerik ajansıdır. Her mecra özelinde, nihai tüketicinin anlayacağı ve algıda seçeceği metin, tasarım ve videoları üreten içerik ajansı markanın hakkı olan yerde olmasını sağlar. Proaktif Dijital İletişim Ajansı olarak; kişisel medya hesaplarından marka hesaplarına, internet dünyasında fark yaratmak isteyenler için doğru konumlandırma yaparak kral olan içerikleri üretmek için çalışıyoruz. ”

“HEP HATIRLANAN” OLMANIN YOLU

İnsan beyni esasında olayları değil duyguları hatırlar. Geriye dönüp net olarak hatırladığınız anılarınıza baktığınızda ya çok kızdığınız ya çok mutlu olduğunuz, ya çok korktuğunuz ya çok sinirlendiğiniz anları hatırladığınızı fark edeceksiniz. İnsan hafızasının çalışma şekli budur.

Hazırlayacağınız içeriklerde de tam olarak bunu baz almanız gerekir. İnsanlara ve duygularına dokunabilirseniz içeriğiniz, yani markanız, hafızlarda kalır. Freud’un söylediği “Birinin sana neler yaptığını unutabilirsin ama sana ne hissettirdiğini unutamazsın.”

Sosyal medya hesaplarının yönetimi, içeriklerin oluşturulması, reklamlar, analiz ve raporlar dahilinde markanızın dijital ortamda en iyi şekilde konumlandırılması ve ‘kral içerikler’ oluşturma yöntemleriyle ilgili daha fazla bilgi almak için www.proaktifiletisim.com adresini ziyaret edebilir, bize ulaşabilirsiniz…

GENÇ YETENEKLER BEYOĞLU’NDA GEZERSİN OYUNUYLA PERFORMANSLARINI SERGİLEDİ

Beyoğlu Belediyesi tarafından açılan Tiyatro Kursu’nda eğitim alan gençler ‘Beyoğlu’nda Gezersin’ adlı oyunu ile hünerlerini sergiledi.

Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezinde açtığı Tiyatro Kursu ile geleceğin yıldızlarını yetiştiriyor. Eğitmenliğini Şehir Tiyatroları Müdür Yardımcısı Mehmet Karaosmanoğlu’nun yaptığı kursta eğitimler Eylül ayından buyana devam ediyor. Temel oyunculuk eğitimlerini ve sahne uygulamalarını tamamlayan 19 genç tiyatrocu, derlemesini ve yönetimini Mehmet Karaosmanoğlu’nun yaptığı ‘Beyoğlu’nda Gezersin’ adlı oyunu ile Akademi Beyoğlu’nda izleyici karşısına çıktı. Beyoğlu’nun kültürel zenginliğinin anlatıldığı tek perdelik komedi oyunu büyük beğeni topladı. Beyoğlu Belediyesi Başkan Yardımcısı Mehmet Erdoğan da genç yeteneklerin oyununu en önden izlerken, kimi izleyiciler genç yeteneklerin performansını cep telefonlarıyla kaydetti.

GENÇ YETENEKLERİN HER ZAMAN DESTEKLENMESİ GEREKİYOR

Genç Yeteneklerin her zaman desteklenmesi gerektiğini ifade eden Mehmet Karaosmanoğlu, “Oynadığımız skeçler vardı, o skeçlerden bir derleme yaptım. Bu skeçler farklı konuları içeren parodiler. Bunları Beyoğlu kültürüyle buluşturdum. İsmini de hepimizin bildiği Beyoğlu’nda Gezersin şarkısıyla da bütünleştirdik. 1 saatlik bir oyun kursiyer öğrencilerimiz bunlar, 2,5 aylık bir çalışma haftada 2 gün dörder saat çalıştık. Bize bu imkanı Beyoğlu Belediye Başkanlığımız verdi, Beyoğlu Halk Eğitim Merkeziyle işbirliği içinde. Ben hem Beyoğlu Belediye Başkanımıza hem Beyoğlu halk eğitim merkezine çok çok teşekkür ediyorum. Keyifli bir oyun içinde mesajlar da var” dedi.

Toyota’nın Tüm Yenilikleri Kenshiki Forum 2020’de Sergilendi…

 Toyota Avrupa için Tamamen Yeni SUV Model Üretecek

 Toyota klasik fuar anlayışına yeni bir bakış açısı getiren Amsterdam’daki Kenshiki Forum’da B-SUV segmenti için tamamen yeni bir model üreteceğini açıkladı. Avrupa ürün gamı için üretilecek ve dinamik tasarımıyla segmente yeni bir soluk getirecek model, GA-B platform üzerine yapılacak. Yeni model kompakt SUV’un sadece çizimi yapılmış siluetini gösteren Toyota, aracın ismi, üretim planları ve tanıtım tarihini ise ilerleyen günlerde açıklayacak. Modelin; Toyota’nın Avrupa’daki başarısını artıracağı ve 2025’te Avrupa satışlarının yüzde 30’unu temsil etmesi bekleniyor. Toyota, Kenshiki Forum 2020’de ayrıca son yeniliklerini ve mobilite çözümlerini de tanıttı. Forumda ikinci nesil Mirai konsepti, RAV4 Plug-in Hybrid, GR Supra 2.0 ve yeni nesil Yaris sergilendi.

GR Supra ürün gamı 2.0 lt’lik motorla genişliyor

 Toyota, performans modellerini daha geniş kitleye yaymak adına GR Supra modeline yeni bir motor seçeneği daha ekliyor. Mart ayından itibaren satışa sunulacak olan yeni GR Supra modeli, yeni 2.0 litrelik motora sahip olacak. böylece 3.0 litre 6 silindirli motor seçeneğinin yanı sıra GR Supra, 2.0 litrelik üniteyle daha geniş kitlelere ulaşacak.

Gücü, çevikliği, hassas yol tutuşu, düşük ağırlık merkezi, kısa aks aralığı, geniş iz açıklığı ve hafif ağırlığını yüksek gövde sertliği ile kombine eden Toyota GR Supra, aynı zamanda Toyota’nın başarılı yarış takımı “TOYOTA GAZOO Racing” tarafından geliştirilen ilk global GR modeli olarak da dikkat çekiyor.

GR Supra, “Safkan bir spor otomobil” olarak Toyota’nın geçmiş Supra nesilleri ve orijinal 2000GT spor otomobilinin mirasından izler taşıyor. GR Supra’daki yeni 2.0 litre motor, 258 HP güç ve 400 Nm tork üretiyor. Sekiz ileri ZF otomatik şanzımanla eşleştirilen GR Supra, 0-100 km/s hızlanmasını sadece 5.2 saniyede tamamlıyor ve maksimum 250 km/s’ye ulaşabiliyor. Daha hafif, daha kompakt motorla birlikte GR Supra’nın ağırlığı 100 kg’ye kadar hafiflerken kusursuz 50:50 ağırlık dağılımıyla üstün bir yol tutuş sunuyor.

Lansmanı ile birlikte 2.0 litrelik GR Supra, özel ve sınırlı Fuji Speedway versiyonuyla da sunulacak. Eşsiz beyaz metalik gövde boyasına, 19 inç siyah jantlara ve kırmızı aynalara sahip olan aracın kabininde de kırmızı ve siyah Alcantara detaylar var. Bu renk teması, TOYOTA GAZOO Racing resmi yarış araçlarını temsil edecek şekilde tercih düzenlendi. Fuji Speedway versiyonu, Avrupa için 200 adetlik sınırlı üretimle satışa sunulacak.

SUV segmentinde yeni dönem: RAV4 Plug-in Hybrid

 Segmentine adını veren ve dünyanın ilk SUV’u olan RAV4’ün kablo ile de şarj edilebilen hibrit versiyonu RAV4 Plug-in Hybrid de, Kenshiki Forum 2020’de sergilendi. Hibrit teknolojisinin lideri Toyota, şimdi RAV4’ün ilk kablo ile şarj edilebilen hibrit versiyonuyla daha fazla güç ve daha yüksek yakıt verimliliği sunuyor.

Segmentinde sıra dışı bir performans sunacak RAV4 Plug-in Hybrid, elektrikli ve 2.5 litre benzinli motoru kombine ederek 306 HP güç üretiyor. Bu sayede 0-100 km/s hızlanmasını sadece 6.2 saniyede tamamlayan RAV4 Plug-in Hybrid, konvansiyonel motorlu rakiplerini geride bırakmayı başarıyor. Yüksek performansının yanı sıra sınıfının en iyi CO2 emisyonu ve yakıt tüketimi değeri sunan, kablo ile de şarj edilebilen hibrit RAV4, WLTP standartlarına göre 29 g/km’den daha az CO2 emisyonu salımına sahip.

RAV4 Plug-in Hybrid, daha yüksek kapasiteye sahip lityum iyon batarya ile 65 km’den daha fazla elektrikli sürüş menziliyle, sınıfının en uzun menzilini sunmayı hedefliyor. Yeni RAV4 Plug-in Hybrid 2020’nin ikinci yarısında sunulmaya başlanacak.

  1. nesil Mirai ile hidrojenli geleceğe doğru

 2014 yılında tanıttığı dünyanın ilk seri üretim hidrojen yakıt hücreli binek otomobili Mirai ile çığır açan Toyota, sıfır emisyonlu yakıt hücreli elektrikli araç teknolojisini farklı bir boyuta taşıyan ikinci nesil Mirai konseptini sergileyecek. Yeni Mirai geliştirilen özellikleriyle birlikte yüzde 30 daha fazla menzil sunma hedefiyle tasarlanıyor.

Mevcut Mirai, temiz bir gelecek için sürdürülebilir hidrojen toplumunun ne kadar önemli olduğunu vurgulayarak büyük bir ses getirmişti. Sadece su buharı salımı olan ve kolaylıkla yakıt dolumu gerçekleştirilen ilk jenerasyon Mirai, 500 km menzil sunmasının yanı sıra, pazara sunulduktan sonra 10 bin civarında satış adedi elde ederek dünya çapında hidrojen yakıt altyapısının oluşturulması adına aktif rol oynadı.

Toyota, şimdi ise Tokyo Otomobil Fuarı’nda yeni Mirai’yi temsil eden konsepti paylaşmaya hazırlanıyor. 2. nesil Mirai konsepti, teknik özellikleriyle ve çarpıcı tasarımıyla daha da geliştirildi.

2020’de yola çıkması planlanan yeni Mirai ilk olarak Japonya, Kuzey Amerika ve Avrupa’da satışa sunulacak.

Segmentinin en merak edilen modeli Yeni Yaris

Toyota, en başarılı modellerinden biri olan Yaris’in dördüncü neslini de Kenshiki Forum ziyaretçileriyle buluşturdu. Toyota’nın TNGA platformu üzerine yapılan Yeni Yaris, sıra dışı tasarımı, yüksek verimliliğe sahip 4. jenerasyon hibrit sistemi ile birlikte segmentinin öncüsü üst düzey Toyota Safety Sense güvenlik sistemiyle kazaları sıfıra indirecek ileri düzeyde güvenlik özelliklerini barındırıyor.

Her neslinde yenilikçi yaklaşımıyla beğeni toplayan ve yüksek başarı yakalayan Yaris, 500 binden fazlası hibrit olmak üzere bugüne kadar Avrupa’da 4 milyonun üzerinde satış elde etti. Yaris 2000 yılından bu yana Türkiye’de de yaklaşık 3 bin adedi hibrit olmak üzere toplamda 63 bin adedin üzerinde satışa ulaştı.

Yeni jenerasyon Yaris, TNGA GA-B platformuyla birlikte artırılmış dinamik performansı, geliştirilmiş sürüş kalitesi, yol tutuşu, güvenliği ve dikkat çekici tasarımıyla da öne çıkıyor. Yeni Yaris, Toyota’nın Fransa’daki fabrikasına yaptığı 300 milyon Euro’luk yatırımla birlikte Avrupa’da üretilmeye devam edecek.

Tamamen yenilenen Toyota Yaris, günlük şehir içi kullanımda artan beklentileri karşılamak üzere tasarlandı. Akıllıca bir tasarım ortaya koyan Toyota, segmentte her jenerasyon büyüyen araç boyutlarının aksine Yaris’in uzunluğunu 5 mm azaltıp, dingil mesafesini 50 mm uzattı. Böylece aracın şehir içi kullanımı ve park manevraları daha da iyileştirilirken, aynı zamanda kabin alanı da geniş ve ferah bir atmosfere sahip oldu.

Yüzde 20 daha verimli ve yüzde 15 daha performanslı

 Kendi kendini şarj eden hibrit teknolojisinde 20 yılın üzerinde deneyimi olan Toyota, bu zamana kadar 2.5 milyonu Avrupa’da olmak üzere dünya çapında 15 milyona yaklaşan hibrit satışı gerçekleştirdi.

B segmentinde ilk hibrit otomobili 2012 yılında Yaris ile sunan Toyota, o günden bu yana Avrupa’da 500 binin üzerinde Yaris Hybrid teslimatı yaptı. Yaris, ortaya koyduğu başarı sayesinde hibrit teknolojisinin kısa zamanda kullanıcılar tarafından kabul görmesinde ve beğeni toplamasında önemli rol oynadı.

Yeni Yaris’te kullanılan 4. jenerasyon hibrit sistemi verimlilik ve performans açısından daha da geliştirildi. Toyota Yaris’in sahip olduğu 1.5 Hybrid Dynamic Force sistemi, daha büyük motorlara sahip yeni Corolla, RAV4 ve Camry modellerinden alınan teknolojiyle geliştirildi. Tipik bir dizel motordan yüzde 40 oranında daha yüksek verimliliğe sahip olan bu motor, Yaris’in yakıt tüketimi ve CO2 emisyonunun yüzde 20 oranında daha az olmasına katkı sağlıyor. Buna karşın sistemin toplam çıkış gücü yüzde 15 civarında artırıldı.

Yeni Yaris, hibrit versiyonun yanı sıra ülkelerdeki pazar taleplerine göre üç silindirli 1.5 litre ve 1.0 litre benzinli versiyonlarıyla da satışa sunulacak.

AYİDER (ANADOLU YAKASI İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ DERNEĞİ) BAŞKAN YARDIMCISI MİMAR AHMET ERKURTOĞLU

2019 yılına durağan giren konut sektörü için konut faizlerinin aşağıya inmesi, mevduat faizlerindeki düşüş gibi birkaç etken son çeyrekte konut satışlarına da yansıdı. Son birkaç ayda ilk defa 100 binin üzerine çıkan konut satışları, aralık ayında ilk kez 200 bin satış bandının üzerine çıkarak yılı 1 milyon 348 bin 720 tamamlayabildik. Yani geçtiğimiz yıla göre yüzde 1,9 ile aşağıdayız ki yılın ilk 11 yılında geçtiğimiz yıl ile aramızda yüzde 10’luk bir fark vardı. Aralıktaki konut satış atağı makası kapamamızı sağladı. Yıllık bazda satış rakamlarına baktığımız zaman ipotekli satışlarda yüzde 20’lik bir artış var. Bu da konut faizlerindeki yüzde 1’lik düşüşün satışlara doğrudan yansıdığını bir kez daha ispatlıyor. Daha çok ikinci el konut satışında bir artış söz konusu olsa da ilk alınan konutlarda uygulanan düşük faiz oranlarının yansımasını önümüzdeki aylarda göreceğimizi düşünüyoruz. Daha önceki demeçlerimizde de belirtmiş olduğumuz üzere konut almak için en uygun zaman dilimindeyiz. Yüzde 0,69’a kadar düşen konut faiz oranları, banka mevduat oranlarının düşmesi, en güvenli yatırım aracı olan gayrimenkule yönlendirecektir. Bu yıl ise en fazla 1 milyon TL bandına kadar konutlar üretilecek olup kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilecektir. 2020 sonunda da yine 1 milyon 200-300 bin bandında konut satabiliriz. Yabancıya konut satışında da 40 bin konutun üzerine çıkmış bulunuyoruz. 2020 için sektör hedefimiz 60 bin konut satabilmek. Yabancıya konut satışı sadece sektörümüze değil, evin diğer kalemleri olan mobilya, ev tekstili gibi kalemlere de yansıyor. Marka değeri yüksek projeler üretip, doğru pazarlama araçlarıyla projeleri satışa sunmak şart.

İnşaatta Faaliyet Yavaşladı ama Beklenti İyileşiyor…

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koyan “Hazır Beton Endeksi” 2019 Aralık Ayı Raporu’nu açıkladı. 3 aydır eşik değerin üzerinde kalmayı başaran inşaat faaliyetleri yılın son ayında gerilerken Beklenti Endeksi yükselerek Faaliyet Endeksi seviyesine ulaştı.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektöründeki ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra hızlı bir süre içinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan en önemli göstergelerden biridir.

THBB, her ay merakla beklenen Hazır Beton Endeksi’nin 2019 Aralık Ayı Raporu’nu açıkladı. 3 aydır eşik değerin üzerinde kalmayı başaran inşaat faaliyetleri yılın son ayında geriledi. En düşük endeks olarak kalmaya devam eden Güven Endeksi azalma eğilimindedir. Beklenti yükselerek Faaliyet Endeksi seviyesine ulaştı. Bütün göstergeler aralık ayında eşiğin altında kaldı.

Hazır Beton Endeksi 2019 Aralık Ayı Raporu’na göre, bütün endeksler önceki yılın aynı dönemine göre artış sergiledi. Geçen yılın aynı ayına kıyasla geride bıraktığımız aralık ayında sektörde bir canlanma söz konusudur. Faaliyet düzeyi ve gelecek döneme ilişkin beklenti geçen yıla kıyasla iyileşmiş görülmektedir.

Hazır Beton Endeksi 2019 Aralık Ayı Raporu’nun sonuçlarını değerlendiren Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “3 aydır eşik değerin üzerinde kalmayı başaran inşaat faaliyetleri yılın son ayında gerilerken Beklenti Endeksi yükselerek Faaliyet Endeksi seviyesine ulaştı. Bütün göstergeler aralık ayında eşiğin altında kaldı.” dedi.

Türkiye ekonomisinin 2019 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde %0,9 büyüdüğünü ifade eden Yavuz Işık, “Son üç çeyrektir negatif tarafta olan Türkiye ekonomisi bu çeyrekte pozitif büyümeyi yakalamıştır. Ancak, inşaat sektörü diğerlerine kıyasla bu çeyrekte iyi bir performans sergileyememiş ve %7,8 daralmıştır. Son 15 ayda inşaat sektörü ortalamada %8,7 küçülmüştür ki diğer hiçbir sektörde bu oranda bir gerileme söz konusu değildir.” diye konuştu.

“2020 yılı inşaat sektörü için daha iyi olacaktır ancak yeni yatırımlara yönelmek için uygun koşullar henüz ortaya çıkmamıştır.”

Türkiye’nin her türlü olumsuzluğa rağmen bu yılı çok küçük de olsa pozitif bir büyüme ile kapatmasının beklendiğini ifade eden Yavuz Işık, “Sektörel bazda incelendiğinde özellikle inşaat sektöründe ciddi bir olumsuzluk göze çarpmaktadır. 2019 yılının ilk dokuz ayında ortalamada %9,3 daralma ile inşaat sektörü diğer sektörlerin gerisinde bir performans sergilemiştir. TÜİK tarafından açıklanan yeni millî gelir serisi 1999 yılına kadar geriye gitmektedir. Toplamda 21 yılın değerlerine baktığımızda 2008 küresel kriz döneminde üst üste 7 çeyrek daralan inşaat sektörü 2018 yılı ortasından bu yana 5 çeyrektir daralmaktadır. Buna bağlı olarak inşaata girdi sağlayan çok sayıda imalat sektöründe işler iyiye gitmemiştir.” dedi.

Ağustos ayından itibaren yukarı yönlü hareket eden ipotekli satışların etkisi ile inşaat sektörünün de hareketlendiğini vurgulayan Yavuz Işık, “Merkez Bankasının faiz kararlarından sonra inşaat sektöründe olumlu beklentiler yükselmiş olmakla birlikte sektör oyuncularının güveni olması gerekenin oldukça gerisinde kalmaya devam etmektedir. 2020 yılı başı itibarıyla kamu bankalarının sıfır konut kredi faizini %0,79’a çekmesinin ilerleyen dönemde inşaat pazarı üzerinde önemli bir pozitif etki yaratması beklenmektedir. 2020 yılı inşaat sektörü için daha iyi olacaktır ancak yeni yatırımlara yönelmek için uygun koşullar henüz ortaya çıkmamıştır.” dedi.

Balkabağının faydaları saymakla bitmiyor

Kış aylarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan balkabağı, çorbadan tatlıya birçok yemekte kullanılıyor. Çok iyi bir beta karoten, lif, kalsiyum, demir, fosfor, potasyum, bakır, magnezyum, A vitamini, C vitamini ve B grubu vitamini kaynağı olan bal kabağının sağlığa pek çok faydası bulunuyor. Özellikle soğuk kış günlerinde, çeşitli balkabağı tarifleri ile vücut enerjisini artırmanın ve hastalıklardan korunmanın mümkün olduğunu belirten Hastane Derindere Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşegül Yavuz ile balkabağının faydaları hakkında konuştuk.

Vitamin Deposu

Balkabağı A vitamininin iyi kaynaklarındandır. Görme, büyüme, üreme, bağışıklık sistemi, sindirim sistemi, epitel doku yapımı, gelişimi ve korunmasında rol oynar. Balkabağı A vitamininin öncüsü olan Beta karotenin en iyi kaynaklarından biridir. Karotenoid formlar antioksidan gibi çalışır ve çeşitli kanser türleri ile yaşlanmaya bağlı hastalıklara karşı koruyucu etki gösterirler. C vitamini içeriğinden dolayı vücudun savunma mekanizmasında görevlidir ve beyaz kan hücrelerinin artmasına yardımcı olur.

Lif değeri yüksek

Yaklaşık %90’ı su olan bu sebze aynı zamanda lif içeriği zengin olduğu için uzun süre tok kalmanızı sağlayarak kan şekerini dengeler, aynı zamanda tatlı isteğini azaltmaya destek olur. 100 gram balkabağı yaklaşık 26 kalori ve 6 gram karbonhidrat içerir. Bağırsak hareketlerini düzenleyerek kabızlık ve şişkinlik gibi problemlerin ortadan kalkmasını sağlar. Potasyum içeriği nedeniyle kan basıncını düzenleyerek tansiyonu dengeler.

Tatlı olarak tükettiğinizde az miktarda şeker kullanın

Balkabağının sayısız faydalarından sonra fazla şeker kullanarak bir besini sağlıksız hale getirmemeliyiz. Ülkemizde balkabağı genellikle tatlı olarak tüketilmektedir. Az miktarda şeker kullanarak pişirmek en iyisidir. Tatlıya ek olarak kek, kurabiye, çorba ve smoothie olarak da tüketilebilir.

DEMANS GENÇLERDE DE GÖRÜLÜYOR

Alman Alzheimer Akademi Başkanı Mefküre Ülker, genellikle 65 yaş üstü kişileri etkileyen demans hastalığının gençlerde de görüldüğünü, spor yapmanın ise hastalığın ilerlemesini geciktirdiğini bildirdi.

Genellikle 65 yaş üstü kişileri etkileyen ve insan belleğinin sık sık yanılması, yer-yön algısının bozulması, kişilik değişimleri şeklinde kendini gösteren ‘’demans’’ hastalığının aynı zamanda gençlerde de görülebildiğini bildirildi.

Türk Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Başkanı da olan Alman Alzheimer Akademi Başkanı Mefküre Ülker, gençlerin genellikle hafıza sorunundan şikayetçi olduğunda, bununnadirendemans hastalığından kaynaklandığının düşünüldüğü, hatta çoğu zaman demans riskinin hiç akla getirilmediğini, ancak gençlerin de bu hastalığa yakalanabildiğini vurguladı. Ülker, ‘’Bazen bir şeyi unutmak yaşlı insanlar için günlük yaşamın bir parçası. Ancak hafızanız sık sık yanılıyor, yer-yön algınız bozuluyor ve kişilik değişimleri yaşanıyorsa, tanı sıklıkla demanstır’’ dedi.

Hastalığın 50’den fazla formu bulunduğunu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na göre, Türkiye’de yaklaşık 1.3 milyon insanın demanstan mustarip olduğunu ve bu sayının git gide arttığını belirten Ülker, şunları kaydetti:

‘’Hastalık sıklıkla 65 yaş ve üzeri kişileri etkiliyor. Ancak genç insanlar da bu hastalığa yakalanabiliyor. Bu insanlar tamamen günlük yaşamın karmaşasında ve çoğunlukla hastalık belirtilerinin hiç farkına varılmıyor. Gençlerimiz genellikle aktif çalışma hayatının içinde ve günlük işleyen programlara entegreler. Aile, arkadaş ve çevre, kişideki davranışlar belirgin bir şekilde değiştiğinde bunun doğrudan bir hastalık belirtisi olabileceğini düşünmüyor.’’

“Aynı organizma ancak farklı insan”

Hastalığın en yaygın türlerinin başında FrontotemporalDemans (FTD) geldiğini belirten Ülker, şunları kaydetti:

 ‘’Bu hastalıkta belirtiler ilk başlarda çoğunlukla kişilik değişiklikleri, davranışsal bozuklukları ve dil bozuklukları şeklinde kendini gösteriyor. Etkilenen kişiler genellikle kendilerindeki bu değişikliği fark etmiyor, ancak aile ve çevre için bu son derece katlanılması zor bir durum olabiliyor. Münih Alman Nörodejeneratif Hastalıklar Merkezi’nde (DZNE) demans araştırmacısı olan Prof. ChristianHaassFTD’ye yakalanan kişiler için ‘’Aynı organizma, ancak farklı bir insan’’ ifadesini kullanıyor.Demanslı kişilerin üçte ikisini etkileyen Alzheimer hastalığında ise kişinin bilişsel yetenekleri azalıyor. Tipik hafıza sorunlarına dezoryantasyon ve konsantrasyon bozukluğu ekleniyor. Alzheimer da zaman zaman gençleri de etkiliyor. Prof. Haass, bunun çoğunlukla genetik bir yatkınlığın sonucu olduğunu söylüyor.Alzheimer, FTD ve diğer birçok ilerleyici demans türünün henüz tedavisi bulunmuyor. Bu nedenle hastalanan kişilerin doğru bakımı önem taşıyor. Özellikle gençlerin bu hastalıktan dolayı gerçekleşen kısıtlamaları kabul etmesi çok zor oluyor.’’

Spor yapmak iyi geliyor

Fiziksel aktivitenin çoğu bakıcılar için bir zorluk, ancak bu hastalıktan mustarip olanlar için bir fırsat olarak değerlendirildiğini ifade eden Ülker,“Spor, bunamaya karşı yapılabilecek en önemli şey.Yapılan çalışmalar da fiziksel ve zihinsel aktivitenin demansı engellemediğini ancak özellikle FrontotemporalDemans hastalarında, hastalığın ilerlemesini geciktirdiğini gösteriyor’’ diye konuştu.

MARMARA VE MALTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ, ORMANA SÜRGÜN EDİLEN KÖPEKLERİ BESLEDİ

50’ye yakın üniversite öğrencisinin bir araya geldiği İstanbul / Başıbüyük’te gerçekleştirilen, sosyal sorumluluk projesi Sürgün Köpeklerle Buluşma’da beslemesi yapılan köpeklerin ölüm kalım mücadelesi yürekleri burktu.

Sokaklardan koparılarak vahşi hayata sürgün edilen köpeklerin sevgi ve bazı sağlık ihtiyaçlarını karşılayıp farkındalık yaratmak amacıyla sosyal sorumluluk projesi olarak www.ajanimo.com ve www.markamama.com tarafından organize edilen Sürgün Köpeklerle Buluşma’nın üçüncüsü Başıbüyük’te gerçekleştirildi. Kendi imkanlarıyla bölgede besleme yapan Marmara Üniversitesi Hayvanları Koruma Kulübü (MÜHAK) ve Maltepe Üniversitesi Hayvan Dostları Kulübü üyesi yaklaşık 50 öğrenci de beslemeye katıldı.

KIŞ AYLARINDA YEMEK BULMAK İMKANSIZ HALE GELİYOR

Kontrolsüzce artan yapılaşma ile birlikte yaşam alanlarından koparılarak ormanlara sürgün edilen köpekler açlık ve susuzluğun yanı sıra bir yandan da vahşi hayatla mücadele ederek yaşama tutunmaya çalışıyor.

Hava koşullarının giderek zorlaşmasıyla yemek bulmanın imkansız hale geldiği bu kış aylarında, Ajanimo ile Markamama’nın organize ettiği sosyal sorumluluk projesinde üniversiteli öğrencilerle birlikte kuru mamalarla, patili dostların beslemesi gerçekleştirildi. Vücutlarının zayıflığından yemek bulmakta ne kadar zorlandıkları anlaşılan bazı köpekleri öğrenciler elleriyle besledi.

İNSAN ŞİDDETİNDEN KORKTUKLARI İÇİN MAMAYA GELEMEDİLER…

Geçmişte insanlar tarafından şiddet gördüğü düşünülen bazı köpeklerin ise, ne kadar aç da olsalar korkularını yenerek öğrencilerin dağıttığı mamaların yanına gelmekte zorlandığı görüldü. Hayvanseverlerin yanına gelebilenlerin ise kendilerini sevdirirken bile korktukları o anlar kameralara da yansıdı.

ÖLÜME MAHKUM EDİLEN DOSTLAR!

Vahşi hayvanların da tehditlerine açık bir ortamda hayatta kalmaya çalışan köpeklerin bazıların aldığı ölümcül yaralar ise görenlerin yüreklerini burktu. İnsanların can dostları olarak bilenen hayvanların bu halleri adeta, onların sadece yalnızlığa terk edilmekle kalmayıp, aslında ölüme mahkum edildiğinin kanıtı oldu.

BESLEME NOKTASINDA ÖLÜ BİR KÖPEK BULUNDU

Altı farklı besleme noktasına giderek besleme yapan hayvanseverler Başıbüyük’te bulunan Narcity evlerinin hemen yanındaki ormanlık alanda bir köpeğin cansız bedeni ile karşılaştılar. Boğazında, bir insan tarafından bağlandığı belli olan bir kablo gören hayvanseverler yetkililere haber verdi.

Yapılacak otopsinin ardından, nasıl öldüğü belirlenecek olan köpeğin raporu hayvan haber sitesi www.ajanimo.com’da yayınlanacak.

ORMANDA KÖPEK OLMAK ZOR!

Sokaklarda yaşama hakkı elinden alınan köpeklerin orman sürgününde de yaşam hakkı olmadığını söyleyen Ajanimo sitesinin yayıncısı Birgül Taşdemir sözlerine şöyle devam etti: “Bu ülkede hayvan olmak zor, hele ki ormana sürgünde ise çok daha zor. Ormandaki bir köpeğin baş etmesi gereken o kadar çok şey var ki; açlık, susuzluk, soğuk, yaban hayvanları ve birer suç makinesine dönüşen insanlar… Aç oldukları ve insana olan özlemleri araba sesi duydukları anda onları sığındıkları ormanın kuytu köşelerinden çıkarmak için yeterli oluyor. Tabi ki hepsi için geçerli değil bu. Bazıları sadece uzaktan bakıyor, kimileri ise insandan yana olan tüm hayal kırıklıklarına rağmen kuyruklarını sallayarak ama aynı zamanda da ürkek ürkek yaklaşmaya başlıyorlar.

ASIRLAR ÖNCESİNDE NASILDI ŞİMDİ NASIL?

Etkinlik sırasında birbirinden üzücü olaylarla karşılaşıyoruz. Cam kırıklarının kestiği ön patisi ile ormanda yaşamaya çalışan köpek, sırtındaki iki kocaman tümöre rağmen yaşam sevincinden vazgeçmeyen başka bir köpek, yüzündeki yaraya rağmen insana güvenmeye devam eden koca baş ve en son devasa cüssesine rağmen muhtemelen bir insan tarafından kablo ile boğazı sıkılarak nefessiz bırakılıp öldürülen ve cansız bedeni yol kenarına bırakılan koca oğlan….

Asırla öncesinde İslam devletinin ikinci Halifesi Hz. Ömer, ‘Dağlara buğdaylar serpin. Müslüman ülkede kuşlar aç demesinler” demiş. Artık insanlarımız bırakın dağlara buğday serpmeyi; sokağımızda yaşayan kedileri köpekleri dağlara taşlara atılıyor. Kuşlar, şehirlerin üstünde uçmasın diye ağaçlar kesiliyor, konabilecekleri yerler jiletli dikenlerle çevriliyor.”

Alcatel 1S (2020)’nin üç kamerası akıllı fotoğraflar çekecek
TCL Communication, yeni yılı Alcatel 1S (2020)’yi tanıtarak ve satışa sunarak karşılıyor. Şirket, akıllı üç kamerayı uygun fiyatla sunan en yeni cihazıyla, en iyi temel akıllı telefon deneyimini herkese ulaştırma hedefinde büyük bir adım atıyor.
TCL Communication EMEA Ürün Direktörü David Derrida, konuyla ilgili şunları söyledi: “Mobil telefonların kamera teknolojisindeki gelişmelerle birlikte, tüketicilerin fotoğraf çekerken tercihleri akıllı telefonlarından yana oluyor. Bu yüzden geliştirilen teknolojileri tüm müşterilerimize ulaştırmamız gerekiyor. Akıllı Yapay Zeka (AI) üçlü kamerayı ve güçlü medya performansını uygun fiyatta sunan yeni Alcatel 1S (2020)’yi tanıtmaktan mutluluk duyuyoruz.”
AKILLI ÜÇ KAMERA
Alcatel 1S (2020), kullanıcıların fotoğraf deneyimini akıllı 13MP+5MP+2MP üç kamerayla yeni bir seviyeye taşıyor. Makro lens ile yakından çekim yapabilen, bokeh efekti sunan süper geniş açılı kamerayla tüm görüntüyü yakalayan ve her ortama otomatik olarak ayak uyduran AI özellikleri bulunan Alcatel 1S (2020), aynı zamanda mükemmel fotoğraflar çekerken 22 farklı ortamı tespit ederek kamera ayarlarını otomatik olarak belirleyebiliyor.
GÜÇLÜ PERFORMANS
Sekiz çekirdekli işlemci, güçlü 32GB + 3GB hafıza ve 4000mAh bataryasıyla Alcatel 1S (2020), cihazın performanstan ödün vermeden bütün gün kullanılabilmesini sağlıyor. Tüm gün boyunca yüksek kaliteli medya özellikleri sunan Alcatel 1S (2020), en sevilen müzikleri ve videoları görüntülemenin yanı sıra oyunların da saatlerce oynanabilmesini sağlıyor. Cihazda bulunan özel Google asistan tuşuyla tüm işlemler çok daha hızlı yapılıyor.
HARİKA GÖRÜNTÜLEME DENEYİMİ
Alcatel 1S (2020), büyük ekran deneyimi için 6.22 inç HD+ Geniş ekranıyla sürükleyici görüntüler sunuyor. Yüzde 87,5 ekran/gövde oranıyla kullanıcılar, canlı renklere ve rahat bir görüntüleme için geliştirilen bir ekrana sahip oluyor. Alcatel 1S (2020) aynı zamanda 2.5D camla, şık ve parlak bir arka tasarımla üretiliyor. Alcatel 1S (2020), Akik Taşı Yeşili (Agate Green) ve Gri (Power Gray) seçenekleriyle piyasada yer alıyor.

THE CIRCLE’DA YAŞAM, BEDEN VE MEKANA DAİR SIRADIŞI BİR İLLÜSTRASYON SERGİSİ: NABIZ

The Circle Fam Illustrations’ın yeni sergisi “Nabız”ı ağırlıyor. İllüstrasyon sanatının en yeni ve yaratıcı örneklerini içeren bu sergi, birçok illüstrasyon sanatçısını yaşam, beden ve mekan temaları üzerinden bir araya getiriyor.

The Circle, illüstrasyon sanatının yaşam, beden ve mekan temaları üzerine biçimlendirilmiş en yaratıcı eserlerini bir araya getiren “Nabız” sergisine ev sahipliği yapıyor.

Türkiye’de illüstrasyon sanatına yeni bir soluk getirmek için kurulan fam°’in yeni sergisi “Nabız”, 18 fam° sanatçısının “fine art” ve orijinal eserlerini bir arada görme imkanı sunuyor. Sergi, ismini canlılığı sembolize eden bir akış olan “nabız”dan alıyor. Sanatçıların bağımsız olarak ürettikleri eserlerin hepsinde farklı yaşam formlarının olması eserler arasında ortak bir hikaye kuruyor.

Parçalanmış uzuvlar, birleşen bedenler, gizlenmiş yaratıklar ve değişimin kıyısındaki formlar gibi kurgular üzerinden işlenen canlılık teması her sanatçının yaşam, mekan ve beden ilişkileri üzerine bakış açılarını sunuyor. Sanat felsefesinin gittikçe kayganlaştığı çağımızda sanatçılar bizi gerçekliğimizin ve gündelik hayatımızın elle tutulabilir ve vazgeçilmez parçası olan bedeni yeniden düşünmeye davet ediyor.  sergiyi Kumbaracı Yokuşu, Tercüman Çıkmazı’nda yer alan The Circle‘da ziyaret edebilirsiniz.

Deri sektörü ayakkabı ve çantalarıyla İtalya’da görücüye çıkıyor

Türkiye’ye 2019 yılında 22,5 milyar dolar döviz kazandıran Egeli ihracatçılar, 2020 yılı için belirledikleri 25 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için tanıtım ve pazarlama atağını 11 Ocak 2020 tarihinde İtalya’dan başlatıyor.

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği, 11-14 Ocak 2020 tarihlerinde İtalya’nın Garda şehrinde düzenlenen Expo Riva Schuh Fuarı’na 10 firmayla, Garda Bags Deri Çanta ve Aksesuar fuarına ise 5 firma ile katılıyor.

Dünya’nın en önemli ayakkabı ve deri çanta ve aksesuar fuarı olarak kabul edilen Garda Expo Riva Schuh Fuarı’na üst üste 3 yıldır Milli Katılım Organizasyonu yaptıklarını dile getiren Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar, Garda Bags Deri Çanta ve Aksesuar Fuarı’na ise ilk kez katıldıklarını, Türk ayakkabı ve çanta sektörünün 2019 yılında iç piyasada yaşadığı daralma sonrasında ihracata yöneldiğini, bu çaba sonrasında Türk deri sektörünün İtalya’ya ihracatının 2019 yılında yüzde 10’luk artışla 122 milyon dolara çıktığını, bu artışla Garda Expo Riva Schuh Fuarı’na katılımın faydalarını gördüklerini kaydetti.

Türkiye’nin deri ve deri ürünleri ihracatının 2019 yılında yüzde 1 düştüğü bir ortamda İtalya’ya ihracatta yüzde 10 artışın daha da anlam kazandığının altını çizen Zandar, “İtalya’ya ve bu fuarlara Avrupa’nın dört bir tarafından gelecek ithalatçı firmalara ihracatımızı arttırmak için İtalya’daki fuarları büyük fırsat olarak görüyoruz. Bu fuarlara önümüzdeki yıllarda daha fazla Türk firmamızla katılmak için fuar idaresiyle görüşmelerimiz devam ediyor” diye konuştu.

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin bir sonraki durağı Şubat ayında Rusya’da düzenlenen Euro Shoes Premiere Collection Fuarı olacak.Garda Expo Riva Schuh Fuarı her yıl iki kez düzenleniyor. Fuara, 40 ülkeden 1.400 civarı firma katılırken, fuarı 12 binin üzerinde kişinin ziyaret etmesi bekleniyor.

Garda Expo Riva Schuh Fuarı’na, 235 metrekarelik Türkiye standında, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin Milli Katılım Organizasyonu ile şu firmalar katılıyor; Cabani Ayakkabı, Üstündağ Ayakkabı (Cashka), Bams Ayakkabı – Dessalto, Meta Ayakkabı – Freefoot, On-Ar Kalıp – Gate29, Mustafa Koç Ayakkabı – Marcha, Nevzat Onay Ayakkabı, Maris Ayakkabı, Mehmet Güler Ayakkabı -Panucci, Topbaş Kundura – United Shoes”

Türk deri sektörü bu yıl üçüncü kez düzenlenen Garda Bags Deri Çanta ve Aksesuar fuarına ise; Gündoğdular Deri, FB Aksesuar, Yourbag , Meşin Deri ve Çanta ve Artkıy Deri firmaları ile katılım sağlıyor.

İtalya’ya ihracatta saraciye sektörü zirvede

Türkiye, 2019 yılında İtalya’ya 122 milyon dolarlık deri ürünleri ihraç etti. Bu ihracatta 41,5 milyon dolarlı tutarla saraciye ürünleri zirvede yer alırken, deri ve postlar 37 milyon dolarla ikinci sırada yer aldı. Türkiye, İtalya’ya 26,7 milyon dolarlık ayakkabı ihraç ederken, deri konfeksiyon ürünleri ihracatı 16,4 milyon dolarda kaldı.

İngiltere’de Lisans ve Yüksek Lisans öğrencilerine yeniden “2 yıl çalışma izni verildi”

2020’de lisans ve yüksek lisans öğrencileri artık ingilterede 2 yıl iş arama imkanı bulacaklar. 2012 yılından bu yana akademik alanda eğitim gören öğrenciler okulları biter bitmez ülkelerine dönüyordu ancak. Bu yıl itibariyle İngiltere yabancı öğrencilere 2 yıl çalışma vizesi imkanı verdi. Endless Abroad Yönetim Kurulu Başkanı Gökmen Özdemir, bu fırsattan Lisans yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin faydalanabileceğinin altını çizdi. İşte İngiltere’de 2 yıl çalışma vizesi almanın detayları

İngiltere İçişleri Bakanlığı tarafından yeni göçmenlik yasasına dair yapılan açıklamaya göre, İngiltere’de okuyan yabancı öğrencilerin mezun olduktan sonra iş bulmaları için ülkede kalmalarına izin verilen dört aylık süre iki yıla çıkarıldı. 2020 yılından itibaren geçerli olan yasada Yapılan kanun değişikliğiyle 2020-2021 akademik yılından itibaren geçerli olmak üzere Lisans yüksek lisans ve doktora öğrencileri yararlanabilecek.

İngiltere’de eğitim şartları

Endless Abroad Yönetim Kurulu Başkanı Gökmen Özdemir, Bir öğrencinin İngiltere’de lisans veya yüksek lisans eğitimi alabilmesi için okulların giriş prosedürleri birbirinden farklılık göstermekle birlikte en çok dikkat edilen iki maddeyi açıkladı;  Özdemir, “Dil yeterliliği, lise not ortalaması ve başvuru motivasyon mektubu en önemli faktör. İngiltere’de lisans veya yüksek lisans eğitimlerine kabul edilmek için herhangi bir giriş sınavı şartı bulunmuyor; ancak adayların dil yeterliliklerini IELTS Academic veya IELTS UKVI sınavlarıyla belgelemeleri gerekiyor.” dedi. İngiltere’de Lisans eğitimi 3 sene, yüksek lisans eğitimi ise 1 sene sürüyor.

En çok tercih edilen bölümlerden bir kaçı ise; İşletme, Ekonomi, Pazarlama, Dijital pazarlama, Psikoloji, bilgisayar mühendisliği ve Hukuk.

İngiltere’de burs imkanları dikkat çekiyor

Üniversitelerin başarı bursu, Türk öğrenci bursu gibi sunmuş olduğu bu burslar kapsamında, öğrenciler öğrenim ücretlerinin yarısına ya da tamamına kadar kazanma şansına sahip. Ayrıca BUTEX, British Council, Marshall , Chevening , DIFD Ortak Burs Programı , Fulbright Bursları , Gates Cambridge Bursları, GoStudyUK Bursları gibi birçok farklı burs imkanı da bulunmakta. İrlandada lisans ve yüksek lisans eğitimleri için detaylı bilgi almak için www.endlessabroad.com.tr adresini tıklayabilirsiniz.

İGİAD’IN 2020 YILI İNSANİ GEÇİM ÜCRETİ (İGÜ) 3.192 TL

Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) tarafından yapılan araştırma sonucunda İstanbul’da ortalama büyüklükte bir ailenin, insani şartlarda aylık geçimini sağlayabilmesi için asgari insani geçim ücreti (İGÜ), 2020 yılı için 3.192 TL olarak belirlendi.

İGİAD İnsani Geçim Ücreti (İGÜ) Tespit Komisyonu, her yıl Aralık ayında yaptığı bir araştırma ile Türkiye’de farklı bölgelerdeki ailelerin geçinebilmesi için gerekli olan asgari insani geçim ücret seviyesini tespit ediyor. İGİAD’ın 2004 yılından beri Asgari Geçim Ücreti (AGÜ) ismiyle İstanbul için yaptığı çalışma, 2014 yılı itibariyle İGÜ olarak revize edilmiş ve hesaplamada daha ileri yöntemlerin kullanılmasına geçilmiştir. İGÜ, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İstatistiki Bölge Sınıflaması’nda yer alan 12 farklı bölge için yapılmaya başlanmıştır.

İki çocuklu dört kişilik bir ailenin aylık insani geçim maliyetinin hesaplanmasından hareketle yapılan bu araştırma, bir ailenin; gıda, giyim, konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar, mobilya, ev aletleri ve ev bakımı, sağlık, ulaştırma, haberleşme, eğlence ve kültür, eğitim hizmetleri ve sair harcamalarını içeriyor. TÜİK tarafından üretilen veriler kullanılarak yapılan hesaplamalara göre, işverenlerin İstanbul’daki bir işgörene ailesini geçindirebilmesi için asgari olarak aylık toplam 3.192 TL (prim, ikramiye, yardım vb. yan ödemeleri dâhil) ödemesi gerekiyor. Tespit edilen İGÜ rakamı; SGK, vergi ve devlet tarafından karşılanan eğitim giderlerini içermiyor. İGİAD, bu rakamı, işgörene verilmesi gereken insani geçim ücreti tutarı olarak işverenlere tavsiye ediyor. Her bölge için farklı ücretlerin belirlendiği çalışmada, Türkiye ortalaması fiyatlarla hesaplanan İGÜ 2.676 TL’dir.

İGİAD İşgörenlere ödenen insani geçim ücretini helal kazancın adil paylaşımı çerçevesinde; toplumsal dayanışma ve refah seviyesi açısından önemli bir gösterge olarak kabul ediyor. Kurucuları arasında işverenlerin yanı sıra işgörenlerin de olduğu İGİAD, yürürlükte olan asgarî ücret seviyesinin daha da yukarılara çekilmesi gerektiğini düşünüyor. İGÜ uygulamasında işverenlerin daha duyarlı olmaları konusunda çağrıda bulunan İGİAD, İGÜ sayesinde çalışanların ücretlerinin sürekli iyileştirilmesini amaçlıyor.

İGİAD, iş dünyasına alternatif olarak sunduğu ve reel rakamlarla hesaplanan İGÜ’yü pratikte uygulanması ya da uygulama yönünde gayret gösterilmesi için tüm işverenlere tavsiye ediyor. Ayrıca, işverenlerin bu ücret seviyesini işletmelerinde uygulayabilmeleri için de hükümetin işgören maliyetini işveren lehine çevirecek düzenlemelerde bulunması gerekmektedir. Bölgesel asgari ücrete geçilmesi önem arz etmektedir.       İNSANİ GEÇİM ÜCRETİ (İGÜ) NEDİR?

“Helal Kazancın Adil Paylaşımı”

“Helal kazancın adil paylaşımı” ilkesini benimseyen İGİAD, piyasa şartları uygulaması yerine alternatif İGÜ – İnsani Geçim Ücreti uygulamasını geliştirmiştir. İGÜ, farklı bölgelerde ortalama büyüklükteki ailelerin insanca geçimini sağlayacağı taban ücret seviyesidir. Bu uygulamanın temeli, alt gelir grubundaki işgörenlerin insanca yaşam standardına erişmesine yardımcı olmaktır. İGÜ, aynı zamanda, işverenin, yanında çalıştırdığı işgörenleri yoksulluğa mahkûm etmemesi, üretilen artı değerin adil bir şekilde paylaşılması ve bu sayede iş ortamındaki motivasyonun arttırılması gereğini ortaya koymayı amaçlayan bir uygulamadır.

İGİAD, işveren ve işgören gibi ana unsurlarının kazanca katkıları oranında ve oluşan kârı hakkaniyet çerçevesinde paylaşılmasını, adil ve hak merkezli bir iş hayatının gerçekleşmesi için asgarî şart olarak görmektedir. Bu prensip hem inanç hem sosyal dayanışma hem de işletme veriminin artırılması açısından önemlidir. Bu sayede hakkaniyete dayalı ve adil bir paylaşım gerçekleşmiş olacak, toplumsal barışın ve düzeyli bir kalkınmanın önü açılacaktır.

İGÜ uygulamasında piyasa şartları değil hakkaniyetyardımlaşma ve ücretin yeterliliği esas alınmaktadır. Özellikle emek arzının yoğun olduğu ülkemizde piyasa mekanizmasının çalışanların aleyhine bir durum oluşturduğu açıktır ve bu çok yoğun bir şekilde istismar edilmektedir. Burada istismar, tek taraflı olmamakla birlikte işveren tarafı uygulayıcı taraf olarak daha fazla önem taşımaktadır.

BÖLGELERE GÖRE AYLIK İNSANİ GEÇİM ÜCRETLERİ

Bölge 2019
İnsani Geçim Ücreti
2020
İnsani Geçim Ücreti
İstanbul 2.781 ₺ 3.192 ₺
Batı Marmara 2.094 ₺ 2.371 ₺
Ege 2.170 ₺ 2.627 ₺
Doğu Marmara 2.479 ₺ 2.767 ₺
Batı Anadolu 2.254 ₺ 2.561 ₺
Akdeniz 2.120 ₺ 2.518 ₺
Orta Anadolu 1.991 ₺ 2.379 ₺
Batı Karadeniz 1.932 ₺ 2.321 ₺
Doğu Karadeniz 2.085 ₺ 2.460 ₺
Kuzeydoğu Anadolu 1.908 ₺ 2.371 ₺
Ortadoğu Anadolu 1.979 ₺ 2.185 ₺
Güneydoğu Anadolu 2.126 ₺ 2.672 ₺
Türkiye 2.204 ₺ 2.676 ₺

TOYOTA’NIN KAMPANYALARI  YENİ YILDA DA DEVAM EDİYOR

Toyota yeni yılın ilk kampanyasında cazip fiyat avantajları ve en uygun ödeme koşullarını sunmaya devam ediyor. Kamu bankalarının yerli üretim araçları desteklemek amacıyla başlattıkları finans kampanyasının da 31 Mart tarihine kadar uzatılmasıyla Türkiye’de üretilen Corolla Flame, Corolla Flame X-Pack, Corolla Passion, Corolla Passion X-Pack ve tüm Toyota C-HR modellerine 50 bin TL, 36 ay vade ve yüzde 0,69 faiz oranıyla sahip olunabilecek. Bunun yanında ayrıca durdurulamaz kimliği ile öne çıkan efsane pick-up Hilux ise ocak ayı boyunca 75 bin TL’ye 12 ay vadede 0 faiz oranı ile kampanyada yerini alıyor. 2019 model Hilux’lar 211 bin 900 TL’den başlayan fiyatlar ile ocak ayı boyunca satışa sunulacak.

Bunun yanında ayrıca Toyota’nın Corolla Flame, Corolla Flame X-Pack , Corolla Passion, Corolla Passion X-Pack ve tüm CHR modellerini kapsayan 50.000 TL, 24 ay ve yüzde 0,99 faiz oranlı kampanyası da ocak ayında devam edecek.

Kampanyada dünyanın ve Türkiye’nin en gözde modellerinin başında gelen Corolla’nın ÖTV avantajına sahip hibrit modelleri ile birlikte benzinli seçenekleri de özel fiyatlar ile Toyota Plazalarda yeni müşterilerini bekliyor. 2020 model Yeni Toyota Corolla’lar 133 bin 100 TL’den, Yeni Toyota Corolla Hybrid modelleri ise 186 bin 850 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor.

Toyota’nın ocak kampanyasında; RAV4 Hybrid, C-HR, C-HR Hybrid, Yaris ve Yaris Hybrid modelleri de fiyat avantajlarıyla yeni kullanıcılarını bekliyor. 31 Ocak tarihine kadar Türkiye geneline yayılmış tüm Toyota Yetkili Satıcılarında geçerli olacak kampanya kapsamında ÖTV teşviki ile 2020 model C-HR Hybrid 192 bin 950 TL’den başlayan fiyatlar ile sunulurken, 2019 model yılına ait; Yaris 104 bin 700 TL, Yaris Hybrid 162 bin 50 TL, RAV4 Hybrid 336 bin 500 TL ve Yeni Camry Hybrid 479 bin 200 TL’den başlayan anahtar teslim fiyatlarla ocak ayı kampanyasına katılıyor. 2020 model Toyota C-HR’ın benzinli seçenekleri de 171 bin 250 TL’den başlayan fiyat avantajıyla kampanyaya dahil oluyor.

Yüzde 1,19’dan başlayan faiz oranları ve her bütçeye göre şekillendirilebilen 60 aya varan vade seçenekleri ile Toyota’nın yeni yıl kampanyasından yararlananlar için markası ne olursa olsun eski araçlarını değiştirip yeni bir Toyota almak isteyenlere “takas” imkanı da bulunuyor. Aynı zamanda Toyota yeni devreye aldığı program ile birlikte, 5 yıl veya 100 bin km’ye (hangisi önce dolarsa) kadar uzatılmış garanti de sunuyor.

TCL Communication, Akıllı Evler ve Hayvanlar için Geliştirdiği Yeni Bağlantılı Cihazları CES 2020’de Tanıtıyor
TCL Communication bugün en yeni LINKHUB ve MOVETRACK serisi ürünleri olan LINKHUB Wi-Fi Mesh AC1200’ü ve MOVETRACK Pet Tracker’ı CES 2020’de tanıttı. Hareket halindeyken tüm akıllı cihazların ve hayvanların bile bağlanmasını sağlayan bu cihazlar, TCL’in televizyon, ses ürünleri, akıllı ev cihazları ve mobil cihazlardan oluşan entegre ekosistemini büyütüyor.
TCL Communication Küresel Satış ve Pazarlama Genel Müdürü Peter Lee, konuyla ilgili şunları söyledi: “CES’te tanıttığımız en yeni LINKHUB ve MOVETRACK ürünlerimiz, günümüzün akıllı yaşam tarzına ayak uyduruyor. LINBKHUB Wi-Fi cihazıyla ev ve küçük ofisler için son teknoloji ağ ürünü sunarken, MOVETRACK Pet Tracker da ev hayvanlarının nerede olduğunun kolayca öğrenilebilmesini sağlıyoruz. Bu ürünlerin tüm geliştirme sürecinde müşterilerin ihtiyaçlarını hep ilk sırada tuttuk.”
TCL LINKHUB Wifi Mesh AC1200 – Yeni nesil Wi-Fi çözümü
Ultra hızlı ve stabil Wi-Fi bağlantısı sunan LINKHUB Wi-Fi Mesh sistemi, Wi-Fi ağının odaların her yerinde çekmesini sağlarken evin her noktasında kullanıcıların 4K/8K video yayını izlemesini, oyun oynamasını ve çalışmasını sağlıyor. LINKHUB Wi-Fi Mesh, mevcut yönlendiricilerle (router) çalışabiliyor ve Wi-Fi alanını herhangi bir sorun yaşamadan artırıyor. Ayrıca tek bir LINKHUB Wi-Fi Mesh, modeme bağlanabiliyor ve böylece ek Mesh yönlendiricileri ağı odaların her köşesine ulaştırabiliyor. Üç Mesh yönlendirici bir arada kullanıldığında Wi-Fi alanını 450m2‘ye kadar artırabiliyor ve güçlü Wi-Fi bağlantısıyla 90’dan fazla cihazın bağlanmasını sağlıyor. En fazla 9 tanesinin bir arada çalışabildiği Mesh yönlendiriciler, Wi-Fi sisteminin kapsamını 1.350 m2‘ye kadar çıkararak küçük işletmeler ve oteller için ideal bir tercih haline geliyor.
LINKHUB Wi-Fi Mesh sistemi, üç Morandi renk seçeneğiyle gelerek kullanılacağı eve mükemmel bir şekilde uyum sağlıyor. MU-MIMO ve Beamforming teknolojilerine sahip olan Wi-Fi Mesh yönlendiricileri, birçok cihaza aynı anda doğrudan hat üzerinden hizmet vererek sinyal karışıklığını en aza indiriyor ve sinyali de güçlendiriyor.
Wi-Fi uzatıcının (extender) aksine LINKHUB Wi-Fi Mesh’te tüm cihazları çalıştırmak için sadece bir kullanıcı adı ve şifre yeterli. Bu sırada kullanıcılar, Mesh yönlendirici sisteminin hangi birimini kullanacağını evlerinin büyüklüğüne ve düzenine göre karar verirken, tüm cihazlar arasında otomatik eşzamanlama özelliklerinden de faydalanabiliyor. Alexa’yla da uyumlu olan Mesh yönlendirici sistemi, ses komutuyla Wi-Fi ayarlarının değiştirilebilmesine izin veriyor.
LINKHUB Wi-Fi Mesh sistemini kurmak için yalnızca cihazı takmak ve uygulamaya giriş yapmak gerekiyor. Kullanıcılar özel uygulama sayesinde ağlarını kolayca yönetebildiği gibi çocuklarının internette gereğinden fazla zaman harcamaması için interneti kullanabileceği süreye ve hangi sitelere giriş yapabileceğine karar verebiliyor. Aynı zamanda ana SSID (Service Set Identifier, Servis Seti Tanımlayıcısı) karışıklığının önüne geçebilmek için misafirlere ana ev ağından ayrı güvenli bir SSID kurmalarını sağlıyor.
LINKHUB Wi-Fi Mesh AC1200, Avrupa’daki seçili pazarlarda 2020’de satışa çıkacak.
TCL MOVETRACK Pet Tracker – Hayvanların nerede olduğunu her zaman, her yerde gösteriyor
GPS hayvan takip cihazı olan MOVETRACK Pet Tracker, kaybolan hayvanların nerede olduğunu akıllı telefon üzerinden anında görüntüleme imkanı sunuyor. Takip cihazına lazerle işlenen QR kodu, sahibinin bilgilerini barındırarak hayvanı bulan kişinin kolayca iletişime geçmesini sağlıyor ve hayvanı teslim etmek için hızlıca buluşmasına yardımcı oluyor.
Takip cihazının sunduğu zahmetsiz takip ve görüntüleme deneyimi, kullanıcılara güven veriyor. Uygulamadaki özellik üzerinden belli bir alan belirledikten sonra hayvan bu alandan ayrılırsa, MOVETRACK bunu anında tespit ediyor ve kullanıcıyı bilgilendiriyor. Ayrıca cihazın üstündeki uygulama üzerinden çalıştırılan LED ışık da gece görülmesini sağlıyor. MOVETRACK Pet Tracker, hayvanın oyun oynadığı, yürüdüğü ve dinlendiği zamanları gözlemleyebiliyor. Kullanıcılar, hayvanları için aktivite hedefleri de belirleyebiliyor.
Ücretsiz uygulama sayesinde kullanıcılar, hayvan sahiplerinden oluşan bir topluluğun parçası olup hayvanlarıyla ilginç hikayeler paylaşarak, hayvanları için randevu oluşturarak ve hatta yakınlardaki diğer hayvan sahipleriyle buluşarak sosyal hayatlarına da katkı sağlayabiliyor.
MOVETRACK NB-IoT/CAT M hayvan takip cihazı şarj edildikten sonra ortalama 14 gün boyunca kullanılabiliyor. Kompakt ve hafif tasarımı sayesinde birçok hayvanla da uyumlu oluyor ve tasmalara kolayca yerleştirilebiliyor. IP67 seviyesinde su ve toza dayanıklılığı sayesinde hayvanlar yürüyüşe çıkarıldığında çalışmaya devam edebiliyor. MOVETRACK Pet Tracker, Avrupa’daki seçili pazarlarda 2020’de satışa çıkacak.

2020’lerde kişisel lüks sektörünü etkileyecek 6 trend
Uluslararası üst düzey yönetici arama ve liderlik hizmetleri firması AltoPartners’ın Küresel Tüketim Sektörü Uzmanlık Grubu tarafından yapılan Lüks Sektöründe Dijitalleşme ve Demokratikleşme Raporu açıklandı. Rapor, 2020’lerde kişisel lüks ürünler sektörünü etkileyecek 6 tüketici trendini gözler önüne seriyor.
 37 ülkede 57 ofisiyle faaliyet gösteren uluslararası üst düzey yönetici arama ve liderlik hizmetleri firması AltoPartners’ın Küresel Tüketim Sektörü Uzmanlık Grubu tarafından yapılan Sektöründe Dijitalleşme ve Demokratikleşme Raporu açıklandı. AltoPartners Türkiye Yönetici Ortağı Murat Kaan Güneri tarafından açıklanan raporda yer alan verilere göre; küresel pazarlarda yaşanan olumsuzluklar ve kimi sektörlerde hissedilen karamsarlığa rağmen lüks sektörü gelişmesini hız kesmeden sürdürüyor.
Sektörün arka arkaya hem 2017’de hem de 2018’de yılda yüzde 5 büyüyerek dünya genelinde toplam 1,2 trilyon Euro’ya ulaştığına işaret eden Güneri, 2020’lerde kişisel lüks sektörünü etkileyecek 6 trendi şöyle sıraladı:

Deneyimler artık daha önemli

Yemek ve özel tatiller gibi lüks deneyimler için yapılan harcamalar Avrupa’daki toplam lüks harcamaların yüzde 64’ünü oluşturuyor. En büyük lüks özel kulüplerin villa veya yat davetlerine katılabilmek, sadece ayrıcalık sahibi kişilerin girebildiği yerlere girmek gibi deneyimlerle tanımlanıyor. Yani lüksün tanımı artık mülkiyet sahibi olmaktan çok güvenli ve özel olan bir ağa erişebilmekle ilgili.
Sadece zevk değil ihtiyaç

“Sen buna değersin” algısından “kendini geliştirmek için buna ihtiyacın var” algısına bir geçiş yaşanıyor. Zevk uğruna yapılan harcamalar artık yerini daha çok kendini geliştirme eylemine dönüşüyor. Lüks algısındaki bu değişim, lüks markalar için de önemli fırsatlar barındırıyor.
Daha uygun ve daha çevreci

En lüks markaların düzenlediği ikinci el temalı etkinlikler, moda endüstrisinin sürdürülebilirlik çağrılarının bir sonucu olarak her geçen gün artıyor. Aşırı tüketimin yol açtığı çevresel riskler konusunda artan toplumsal farkındalık geri dönüşüm satışları yapan perakendecilerin popülaritesini artırıyor. GlobalData’nın online perakendecilerle yaptığı araştırmaya göre, ikinci el ürün satanlar lüks tüketiciler arasında da zemin kazanıyor. İkinci el pazarının son 3 yılda 21 kat daha fazla büyüdüğü görülüyor.
Sürdürülebilirlik her geçen gün önem kazanıyor

Moda endüstrisinin hissedarları ve tüketicileri en sevdikleri markalardan daha fazla şeffaflık bekliyor. Markaların hayvanlar üzerinde yapılan testlerden etik tedarik zinciri uygulamalarına ve karbon ayak izine kadar daha fazla sorumluluk almaları bekleniyor. Önümüzdeki dönemde daha fazla lüks markanın sürdürülebilir raporları yayınladığına şahit olacağız. Hatta hızlı modayı eleştiren “alışveriş utancı” gibi kavramları da daha fazla duymaya başlayacağız.

Kişisel verilerin korunması

Tüketiciler markaların sadece çalışan hakları ve kaliteli üretim konusunda değil verilerin korunması korusunda da etik uygulamalara sahip olmasını bekliyor. Aksi durumda sosyal medya üzerinden yaratılan baskı oldukça büyük. Markaların verileri nasıl yönettiği, kullandığı ve koruduğu konusunda daha şeffaf olması gerekiyor.

Samimi influencerlar dönemi

Tüketicilerin sosyal medyadaki influencer yorumlarından etkilenmesi yeni bir şey olmasa da artık bu influencerların “mükemmel” karakterler olmasına da gerek yok. Mükemmellik yerini samimiyete bırakıyor. En iyi influencerlar ne kadar kışkırtıcı olursa olsun çekinmeden kendi samimi fikirlerini söyleyenler olarak görülüyor. “Ya hep ya hiç” stratejisiyle bu kişilerle anlaşmak markalar için oldukça riskli olsa da rakamlar bu stratejinin işe yaradığını gösteriyor.

İnsan gibi hareket eden ilk teslimat robotu Digit göreve hazır

Ford, yeni robotlarla ticari araç müşteri uygulamalarındaki araştırmalarını güçlendirecek

  Ford ile birlikte otonom araçlara yönelik Ar-Ge çalışmaları yürüten Agility Robotics tarafından geliştirilen insan gibi hareket eden ilk robot Digit ticari satışa sunuldu. Üretim hattından çıkan ilk iki robotu bünyesine katan Ford, ticari araç kullanıcıları için otonom araç kullanımı, depo yönetimi ve teslimatta daha etkili ve düşük maliyetli çözümler üretme konularındaki araştırmalarını sürdürüyor.

Ford ve Agility Robotics tarafından yürütülen Ar-Ge çalışmaları sonucu geliştirilen insan gibi görünen ve insan gibi yürüyen akıllı robot Digit ilk olarak Mayıs 2019’da görücüye çıkarılmıştı. Otonom teslimat robotları dünyasında çığır açan Digit şimdi de satışa sunuluyor.

Bu süreçte Ford’un otonom araçlar ve teslimatın farklı aşamalarında teknolojik uygulamaları hayata geçirme konusunda araştırmaları da hız kesmeden devam ediyor. Araştırmalar gelişmiş ağ bağlantısı teknolojileri sayesinde otonom araçlar ve akıllı robotların birbiriyle ve çevreyle nasıl iletişim kuracağı üzerine odaklanıyor. Ford ticari araçlarının sürekli güncellenen bulut tabanlı haritalarının Digit ile paylaşılması sayesinde robotun benzer bilgileri tekrar tekrar oluşturması gereği de ortadan kalkıyor.

Son teslimat aşaması Digit’e emanet

Araştırma ekibi Digit’in teslimat sürecinin bir parçası haline gelmesi durumunda bu iletişim kanalının teslimata özel bilgilerin elde edilmesinde de yararlı olacağını düşünüyor. Bu sayede müşterinin paketinin nereye bırakılmasını istediği bilgisine sahip olacak robot Digit, beklenmedik bir durumda yardım da isteyebilecek.

Ford Araştırma, Mühendislik ve Teknolojiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ken Washington, “Online perakendenin giderek büyüdüğü günümüzde robotların ticari müşterilerimize teslimatları daha etkili ve düşük maliyetli bir şekilde gerçekleştirme fırsatı sunarak işlerini geliştirmelerinde yardımcı olacağına inanıyoruz. Agility ile ortak çalışmalarımız sayesinde çok şey öğrendik; şimdi bu konudaki araştırmalarımızı daha da hızlandıracağız” dedi.

İnsanların geçtiği yerden geçiyor, kolayca katlanıp bagaja giriyor

Dik bir şekilde yürüyerek boşa enerji harcamayacak şekilde tasarlanan Digit bu sayede insanların her gün geçtiği yerlerden geçme konusunda sıkıntı yaşamıyor. Digit aynı zamanda harekete geçmesi istenene kadar aracın arkasında kolaylıkla taşınabilmesini sağlayacak şekilde kendisini katlayabildiği benzersiz bir tasarıma sahip. Araç gitmesi gereken noktaya ulaştığında Digit paketi araçtan alarak teslimat sürecinin son aşamasını gerçekleştirebiliyor. Beklenmedik bir engelle karşılaşması durumunda fotoğrafını çekerek araca gönderebiliyor ve yardım isteyebiliyor. Araç da bu bilgiyi buluta göndererek farklı sistemlerden Digit’in yoluna devam etmesini sağlamak için destek alabiliyor. Düşük ağırlığı da Digit’in uzun işletim süresine sahip olmasını mümkün kılıyor. Tüm gün devam eden teslimat işinde bu özellik büyük önem taşıyor.

Digit’in üzerinde ilk prototipinin sunulduğu Mayıs ayından bu yana gerçekleştirilen iyileştirmeler arasında şunlar yer alıyor:

  • Digit’in tek ayak üzerinde dengede durmasını ya da engellerin arasında dikkatle ilerlemesini sağlayan daha güçlendirilmiş ayaklar,
  • İçinde bulunduğu dünyayı daha iyi algılamasını ve haritalandırmasını sağlayan yeni sensörler,
  • Müşteriler için hazır ve güçlü dahili bilgisayar donanımı.

Digit’in iki ön üretim örneği 7-10 Ocak tarihleri arasında Las Vegas’ta düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı CES 2020’deki Ford standında sergileniyor.

TCL Communication, Alcatel Mobil Ürün Portföyünü CES 2020’de Sergiliyor

TCL Communication, CES 2020’de Alcatel ürün portföyünün en yeni üyelerini duyurdu. Bunlar arasında markanın ilk 48MP üçlü kameraya sahip akıllı telefonu ve Android 10 (Go sürümü) yüklü ilk akıllı telefonu yer alıyor. Kullanıcılarına uygun maliyetle mümkün olan en iyi mobil cihaz deneyimini sunmak için çalışan TCL Communication, daha fazla insanın anaakım teknolojilere erişmesini sağlama hedefinde ilerlemeye devam ediyor.

TCL Communication Global Satış ve Pazarlama Genel Müdürü Peter Lee şunları söyledi: “2020’nin ilk yarısında piyasaya süreceğimiz, günümüzün hızlı ve modern yaşantısına sahip kullanıcılarımızı destekleyen Alcatel ürünlerini CES 2020’de tanıtmaktan mutluluk duyuyoruz. En yeni akıllı telefonlarımız, tarzdan ödün vermeden ana teknoloji deneyimlerinin en iyisini arayan müşteriler için üretildi.”

Alcatel 3L: İyileştirilmiş düşük ışık kamera performansını uygun maliyetli akıllı telefonlarda sunuyor
Alcatel 3L, üçlü kamera kurulumuyla uygun maliyetli telefonlarda görüntüleme performansından ödün vermiyor. 48MP yapay zekalı arka kamera sensörü, ışık hassaslığını artırmak için dört pikseli daha büyük 1.6μm 12MP görüntüde bir araya getiren 4’ü 1 arada büyük piksel teknolojisi sayesinde düşük ışık durumunda video ve yüksek çözünürlüklü fotoğraf çekilmesini sağlıyor. Cihaz aynı zamanda 22 farklı arka planı otomatik olarak algılayabilmek için yapay zeka algoritmalarını kullanarak kategoriye göre görüntüyü optimize ediyor. Ek olarak 115° süper geniş açılı lens ile donatılan 5MP kamera, kullanıcıların mümkün olan en geniş fotoğrafı çekmelerini sağlıyor. Makro lens bulunan 2MP arka kamera da fotoğrafların yakından muhteşem detaylarla çekilmesini sağlıyor. LCD flaşlı 8MP ön kamerayla kullanıcılar birinci sınıf fotoğraflar çekebiliyor.

Alcatel 3L aynı zamanda Aurora adı verilen yeni bir tasarımla birlikte geliyor. Bu tasarımda lazerle desen teknolojisi ile yapılmış, parlak gradyan arka panel yer alıyor. Bu tasarım sayesinde her telefonda gizemli Kuzey Işıkları’nı andıran göz alıcı renkler, değişerek kendisini gösteriyor.

6.22 inç HD+ Geniş ekranla tasarlanan Alcatel 3L, kullanıcılara gerçekçi görseller sunuyor. Alcatel 3L, sürükleyici geniş ekran deneyimini cebe kolayca sığacak hale getiren 19:9 görüntü oranıyla medya içeriklerinin hayat kazanmasını sağlıyor. Son derece verimli sekiz çekirdekli işlemcisi, 4GB RAM’i ve 64 GB dahili depolamasıyla telefon kaynağa fazlaca ihtiyaç duyan içeriklerin bile kolayca çalışmasını sağlıyor. Böylece kullanıcılar herhangi bir sorun yaşamadan HD videolar yayınlayabiliyor, fotoğraf çekebiliyor ve oyun oynayabiliyor. Büyük bataryası da günlük kullanımda ve çok daha fazlasında bir gün yetiyor.

Alcatel 3L, Avrupa’daki seçili pazarlarda 2020’nin ilk çeyreğinde piyasaya çıkacak. 139€’dan başlayan fiyatlara sahip olacak olan telefon, Bukalemun Mavisi (Chameleon Blue) ve Siyah Krom (Dark Chrome) seçenekleriyle piyasada yer alacak.

Alcatel 1S: Uygun fiyatlı ve üç kameraya sahip güçlü akıllı telefon
Üçlü kamerası, muhteşem görüntüleme deneyimi ve güçlü performansıyla Alcatel 1S, temel akıllı telefon deneyimini ve anaakım teknolojileri daha fazla insana ulaştırıyor. 13MP + 5MP + 2MP üçlü arka kameraya sahip akıllı telefonla yüksek kaliteli fotoğraflar çekilebiliyor. Yapay zekadan güç alan 12MP kamera 22 arka planı tanıyabiliyor ve fotoğraf çekerken arka planı otomatik olarak tespit ederek kamerayı ona göre ayarlıyor. Ayrıca bokeh efektine sahip 5MP kamera da görsel olarak ilgi çekici fotoğraflarda ana ögeye odaklanarak ‘arka planın bulanıklaşmasını’ sağlayan portre modunu sunuyor. 2MP makro kamera da hiçbir detayı kaçırmadan küçük bitkilerin, hayvanların hatta böceklerin fotoğrafının çekilmesini sağlıyor.

Sekiz çekirdekli işlemcisi ve tüm gün yeten bataryası sayesinde Alcatel 1S ile saatlerce müzik dinlenebiliyor, HD video çekilebiliyor ve kesintisiz oyun oynanabiliyor. Kullanıcılar aynı zamanda 6.22 inç HD+ Geniş ekranla sürükleyici görüntüleme deneyimine de sahip oluyor. Tıpkı Alcatel 3L’deki gibi Aurora tasarımı, Alcatel 1S’e de benzersiz bir his veriyor ve S şeklindeki eğimli tasarımıyla tamamlanıyor.

Alcatel 1S, Avrupa’daki seçili pazarlarda 2020’nin ilk çeyreğinde piyasaya çıkacak. 99€’dan başlayan fiyatlara sahip olacak olan telefon, Akik Taşı Yeşili (Agate Green) ve  Gri (Power Gray) seçenekleriyle piyasada yer alacak.

Alcatel 1B – Kusursuz Android 10 (Go sürümü) akıllı telefon deneyimi
Alcatel 1B, Android™ 10’un (Go sürümü) yanı sıra dört çekirdekli işlemcisi ve 2GB RAM’iyle iki katı depolama sunuyor ve daha iyi performans, veri tasarrufu ve dahili mobil güvenlik için gelişmiş uygulamalar da birden fazla işin ultra hızlı gerçekleşmesini sağlıyor.

Akıllı telefonda bulunan Akıllı Yönetici (Smart Manager) hizmeti, arka planda çalışarak hafızayı anında temizliyor ve gücü akıllı bir şekilde optimize ediyor. Alcatel 1B’nin tüm günü çıkarmasını sağlayan büyük 3000 mAh bataryası sayesinde kullanıcılar hareket halindeyken bile şarj cihazı taşımadan akıllı telefonu özgürce kullanabiliyor.

Özel Google Assistant tuşu, tek bir tık ve ses komutuyla gerçekleştirilebilecek binlerce göreve hızlıca erişmek isteyen herkese kolaylık olması için dahili bir şekilde geliyor. Google Assistant’la hareket halindeyken, araçtayken veya evdeyken planlanan her şeyi yerine getirmek çok kolay.

Alcatel 1S, Avrupa’daki seçili pazarlarda 2020’nin ilk çeyreğinde piyasaya çıkacak. 99€’dan başlayan fiyatlara sahip olacak olan telefon,  Siyah (Prime Black) ve Çam Yeşili (Pine Green) seçenekleriyle piyasada yer alacak.

TCL Communication’ın CES 2020’de sergileyeceği en yeni mobil cihazların tamamı, Las Vegas Convention Center’ın Merkez Salonu’nda bulunan firmanın 12930 numaralı standında sergilenecek.

Egeli mobilyacılar MOBINT ile E-İhracatı öğrenecek

Türkiye’ye 2019 yılında 3,5 milyar dolar döviz kazandıran ve 2 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası veren mobilya sektörü, e-ihracata yoğunlaşarak katma değerli ürün ihracatını arttırmayı hedefliyor.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin, Mobilya Sektörünün İhracat Kapasitesinin Ölçeklendirilmesi ve Rekabet Gücünün Artırılması Projesi (MOBINT) İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA)’nın Özel Sektörün Kurumsal Kapasitesinin ve Rekabet Edebilirliğinin Güçlendirilmesi Mali Destek Programı Kare01 Yol Haritaları Bileşeni Başarılı Projeler Listesi’ne girmeyi başardı.

MOBİNT, İzmir Kalkınma Ajansı’na başvuran 17 projeden destek almaya hak kazanan 6 projeden biri oldu.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin sekizinci İZKA Projesi olan MOBINT Projesinin birlik bünyesindeki Mobilya Çalışma Komitesi’nin olgunlaştırdığı bir proje olduğunu, Mobilya sektörünün yapısını ihracat odaklı güçlendirmeyi amaçladıklarını dile getiren Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, tasarım ve Ar-Ge kültürünü geliştirerek, ulusal ve uluslararası markaları artırmayı amaçladıklarını kaydetti.

MOBINT için 10 firma seçilecek

İhracat yol haritası için günümüzde büyük önem kazanan Sınır Ötesi E-Ticaret (E-İhracat)’ta başarı sağlamayı amaçladıklarını anlatan Yağcı, “MOBINT kapsamında, firmalarımızın dijital dönüşüme yönelik yol haritaları çıkarılacak. İhracat yol haritası; birebir firma ihtiyaçları göz önüne alınarak pazara erişim, pazar araştırması, ticarette engeller, pazar odaklı tasarım ve üretim B2B ve B2C stratejileri/taktikleri ile markalaşma ve pazarlama stratejilerini ve özellikle e-ihracat ve dijital dönüşüm stratejilerini içerecek. Bunun için ihracat deneyimi olan, ihracatını artırmaya istekli, tasarım ve Ar&Ge konularında yatırım yapabilecek, dönüşüm ihtiyacının farkında ve istekli, kurumsal olarak dönüşüme adapte olabilecek, rekabette iş birliği yaklaşımına yatkın farklı dallardaki mobilya sektöründen 10 firma seçilecek, bu firmalar için pilot bir uygulama yapılacak” diye konuştu.

MOBINT Projesi sonucunda EİB bünyesinde tüm sektörlere uyarlanabilir bir yol haritası çıkarılacağının ve e-portal geliştirileceğinin altını çizen Yağcı, öncelikle saha ekibi kurulacağını ve bu ekibin metodoloji belirleyerek firmaları seçeceğini, saha çalışması kapsamında özellikle Karabağlar, Torbalı, Menderes bölgelerinde yer alan firmalara yerinde ziyaret yapılarak firmalara anket çalışması yapılacağını dile getirdi.

Firmalarla bire bir yapılacak görüşmelerde İhracat odaklı kurumsal kapasite ölçeklendirme ve yol haritalama çalışmaları yapılacağını ifade eden Yağcı, “Sürdürülebilir şekilde kullanılacak bir toollkit, e-portal ve yol haritaları oluşturulacak. 10 proje katılımcısı firma ile birebir çalışılarak tasarım ve Ar-Ge kültürünün kurumsal kapasitedeki konumun ihracat odaklı ölçebilecek bir karneleme sistemi geliştirilerek ihtiyaç analizi yapılacak ve bu karne verileri ihracat hedef pazarları doğrultusunda analiz edilerek ihracat yol haritaları çıkarılacak. Firmalar için mentorlük, sorun/çözüm çalışmaları, çalıştaylar, iş geliştirme günleri organize edilecek. Ayrıca, firmalar için dijital dönüşüm ve spesifik olarak e-ihracat yol haritaları da oluşturulacak, tasarım ve Ar-Ge kültürüne dair stratejiler belirlenecek. Proje sonucunda sürdürülebilir olarak kullanılacak bir toolkit, e-portal ve yol haritaları oluşturulmuş ve EİB bünyesinde kurumsal bir merkezi yönetim modeli geliştirilmiş olacak” diyerek sözlerini noktaladı.

Mobilya ihracatında zirvede Irak, Almanya ve Suudi Arabistan yer aldı

Türkiye, 2018 yılında 3 milyar 133 milyon dolar olan ihracatını 2019 yılında yüzde 11 arttırarak 3 milyar 481 milyon dolara ulaştırdı. Türkiye 211 ülkeye mobilya satmayı başarırken ilk sırada 530 milyon dolarlık tutarla Irak yer aldı. Irak’ı 232 milyon dolarla Almanya izlerken, zirvenin üçüncü sırasında 210 milyon dolarlık Türk mobilyası tercihi ile Suudi Arabistan yer buldu.

Libya’ya 207 milyon dolarlık mobilya ihraç eden Türk mobilya ihracatçıları bu pazarda yüzde 67’lik ihracat artış hızı yakaladı. Mobilya ihracatçıları hedef pazarları Amerika Birleşik Devletlerine ise; yüzde 28’lik artışla 158 milyon dolarlık Türk mobilyası gönderdi.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği 2018 yılında 149 milyon dolar olan mobilya ihracatını, 2019 yılında yüzde 13’lük artışla 165 milyon dolara çıkardı.

Libya’ya Ege Bölgesi’nden 2018 yılında 5 milyon dolar olan mobilya ihracatı, 2019 yılında yüzde 233’lük artışla 16,7 milyon dolara yükseldi. Libya pazarındaki bu ihracat artışı sonrasında Libya Egeli mobilya ihracatçılarının en fazla ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 8 basamak yükselerek zirveye yerleşti.

Almanya, 16,2 milyon dolarlık mobilya ihracatı ile ikinci, Irak ise, 12,7 milyon dolarlık Türk mobilyası tercihi ile üçüncü ülke oldu. Egeli mobilyacıların ihracat yaptığı ülke sayısı 143 oldu.

Bir yanıt yazın