‘’Çağın Hastalığı Depresyon nedir? Ne değildir.’’

z‘’İnsanlar, ekmekle, aşla, işle mutlu olmuyorsa ortada toplumsal bir sorun vardır. Şehri ve ülkeyi yönetenler bu sorunlarla ilgilenmeli ve depresyonda olanlar için çözüm yolları üretmelidirler. Bilinmelidir ki sağlıklı bireyler sağlıklı toplumları oluşturur. Maalesef her geçen gün toplumdaki yozlaşmalar ve unutulan aile değerleri sebebi ile intiharlar, depresyonlar ve bunalımlar artmaktadır.’’

İşte bu sözler Aile Danışmanı Hanım Demirbaş’tan tüm bireylere bir uyarı aslında. Demirbaş; şuan Dünyada 100 milyon insan depresyonda. Her gün bir Tv kanalında çatıdan, binaların yüksek katlarından kendini atmak isteyen insanlar varken Depresyon nedir nasıl korunmalıyız ya da ne yapmalıyız ı anlattı. İşte bir uzmandan Depresyon ve korunma yolları;

‘’DEPRESYONA GİRMİŞ KİŞİLER İÇİN PSİKOTERAPİ ŞART’’

Aile Danışmanı Sosyal Pedagog Hanım Demirbaş depresyona girmiş kişiler için psikoterapi’nin şart olduğunu ifade etti. Demirbaş; Depresyon bütün dünyada yaygın olarak görülen, önemli düzeyde iş-güç ve yeti yitimine yol açan çağımızın önemli bir sağlık sorunudur. Depresyon yaşayan kişinin; bundan ciddi şekilde etkilendiği için,  bu danışanlara teşhis koyulması ve bu kişilerin uygun bir biçimde tedavi edilmeleri gerekmektedir. Hem ülkemizde hem de yurt dışında yapılan araştırmalar ve günlük uygulamalar, depresyon konusunda toplum içinde belirgin bir bilgi eksiğinin bulunduğunu göstermektedir. Diğer yandan toplum içinde depresyon konusunda var olan yanlış inançların da bu hataları olumsuz etkilediği görülmektedir. Oysa depresyonlu danışanın  kendi hastalığını anlaması ve bu hastaların yakınları tarafından daha iyi anlaşılması için depresyon konusunda doğru ve yeterli bilgiye sahip olmak çok önemlidir. Depresyonun toplum içinde çok sık görülen bir hastalık olması bu durumun önemini daha da arttırmaktadır. Diğer yandan depresyonlu kişilerin büyük bir bölümü çeşitli nedenlerle yeterli ya da uygun tedavi görememektedir. Bunun en önemli nedenleri arasında depresyonun bir hastalık olarak tanımlanması ya da tedavi edilecek bir durum olarak görülmesi bulunmaktadır. Depresyon, kendine özgü belirtileri olan, çok iyi tanımlanmış ciddi ve ciddiye alınması gereken bir hastalıktır. Herkes yaşamının bir döneminde hüzün, keder, mutsuzluk gibi duygulanımlar yaşayabilir. Bunlar, genellikle yaşanan olaylarla ilişkili ve geçicidir. Oysa bazen bu duygulanımlar daha aşırı boyutlarda ve daha uzun süre yaşanırlar. Hatta bazen buna yol açabilecek belirgin bir neden de yoktur veya neden vardır ama gösterilen duygusal tepkinin süresi ve yoğunluğu beklenenden fazladır. Artık bu duygulanımlar yaşamla, kendimizle, çevremizle ilişkimizi bozmaya başlamıştır.

‘’İLAÇTAN DAHA ÖNEMLİSİ PSİKOTERAPİ’’

Şu anda dünyada 100 milyon insan depresyonda olduğunu ifade eden Aile Danışmanı Sosyal Pedagog Hanım Demirbaş ‘’ilaçtan daha önemlisi psikoterapi olduğunu ifade etti.Demirbaş; İlaç kadar aslında ilaçtan daha önemli olanıda depresyona girmeden önce kendinde ilk değişimler ve belirtilerde bir uzmana mutlaka baş vurulmalıdır.
Depresif birey kendisini yalnız ve çaresiz hisseder. Oysa tüm insanların yaklaşık beşte biri yaşamları boyunca en az bir kez depresyon geçirirler. Bu oran kadınlarda daha da yüksektir. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre herhangi bir anda dünyada 100 milyon insan depresyondadır. Görüldüğü gibi, depresyon oldukça sık görülen bir durumdur. Depresyon aynı zamanda, tedaviye çok iyi yanıt veren ve sonunda tam olarak iyileşebilen bir hastalıktır. Oysa depresyon geçirenlerin çoğu durumlarının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu düşünmezler ve bu nedenle tedavi arayışı içine girmezler. Özellikle bizim toplumumuzda depresyon büyük oranda tedavi gerektirir bir hastalık olarak değerlendirilmez; sanki normal bir yaşam biçimi, kader veya kişilik özellikleri gibi görülür. Oysa depresyonda tedavi yardımı almak için, soğuk algınlığında olduğundan çok daha fazla neden vardır. Depresyon, ne bir akıl hastalığı ne de utanılacak bir durumdur.

Ne yalnız ne de çaresizsiniz.
Diğer tüm hastalıklar çeşitli yakınma ve belirtilerle kişinin kendini iyi hissetmemesine neden olurken, depresyonda, hastalığın kendisi başlı başına mutsuzluk, umutsuzluk ve kendini iyi hissetmeme halidir. Bu yanıyla depresyon, diğer hastalıklardan ne daha az önemsiz ne de daha az ciddidir. Kişinin hüzün ve umutsuzlukla dolan yaşamı en az kırık bir kol kadar engelleyici ve hatta çoğu kez ondan daha can sıkıcıdır. Kırık kolunuza gösterdiğiniz önem ve ilgiyi asla kendinizden esirgemeyin.
Depresif yakınmalarınız varsa kendiniz, çevreniz ve geleceğiniz için bir Sosyal Pedagog’a, varsa aile danışmanınıza yada bir  psikiyatriste başvurun, hastalanma ve yardım isteme hakkınızı kullanın.
Umutsuzluk hastalığın kendisi olduğunda, umutsuzluğunuzu paylaşmak iyiliğe giden yolun ilk adımı olacaktır.

Kadınlara dikkat edin!

Depresyon hem kadınlarda hem erkeklerde görülebilmekle birlikte, kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha fazla görülür. Depresyonun en sık görüldüğü yaş aralığı 18-44 ‘tür; fakat buna rağmen her yaşta ( çocuklarda, ergenlerde, yaşlılarda ) rastlanılabilmektedir. Depresyonun kadınlarda daha sık görülmesinin nedeni günümüzde tam olarak anlaşılmış değildir. Depresyonda kadınlar ile erkekler arasında var olan biyolojik, psikolojik ve sosyal farklılıkların ayrı ayrı ya da birlikte etkili olabileceği ileri sürülmektedir.
Çözüm yolları; Halk arasında konuşma tedavisi olarak da bilinen psikoterapi, danışanın biyopsikososyal sorunlarını ilişki ve iletişim ile düzeltmeye çalışma çabasıdır. Psikoterapi amaçlı girişimleri genel olarak iki başlık altında toplayabiliriz.
Psikolojik destek ve özgül psikoterapiler. Aile danışmanlık merkezleri ya da bir sosyal pedagog a mutlaka baş vurun.
Danışan –Danışman  ilişkisinde karşılıklı etkileşimden yaralanarak hastanın sorunlarını çözme çabasıdır. Ruhsal sorunu olan kişilerin büyük bir bölümünde kullanılan bu yaklaşımlar hekim, hasta ile olan ilişkisini yönlendirerek hastasına psikolojik destek verebilmesi için danışanını iyi tanıması gerekmektedir; danışanını ı ne kadar iyi tanırsa psikolojik destek verme olanağı o kadar artmaktadır. Danışan yakınlarının dikkat etmesi gereken hususlar; Danışanını daha iyi anlayabilmesi için hasta yakınlarının depresyon ve depresyonlu danışanların yaşadıkları konusunda bilgilenmeleri gerekmektedir.
Aile danışmanlarının sosyal pedagogların yada psikologların günlük uygulamalarında en çok karşılaştıkları sorunlardan birisi de hasta yakınlarının hastaya nasıl davranmaları gerektiği sorusudur. Bu konuda tüm danışanlar için geçerli olabilecek basmakalıp bir şeyler söylenmesi mümkün değildir. Nasıl davranılacağını belirlemek için depresyonu her yönüyle tanımak gerekir.
Depresyonun nasıl bir hastalık olduğu bilindiğinde, Danışana nasıl davranılacağı zaten kendiliğinden şekillenecektir. Dedi.

 

Bir yanıt yazın