BAŞ AĞRISININ BİR HASTALIK OLMADIĞI, BİR HASTALIĞIN BELİRTİSİ OLDUĞU BİLİNMELİDİR

Baş ağrısı, nöroloji polikliniğine başvuran hastalar arasında en sık gözlenen yakınmalardan biridir. Aslında sadece nöroloji polikliniği değil, diğer dal polikliniklerine başvuran hastaların da büyük oranda tarif ettiği bir yakınmadır. Öncelikle baş ağrısının bir hastalık olmadığı, bir hastalığın belirtisi olduğu bilinmelidir. Bu nedenle hastaların baş ağrısını tedavi etmenin ötesinde altta yatan nedeni saptamak, hekim için de hasta için de birincil amaç olmalıdır.

Baş ağrısının nedenleri, tanı yöntemleri hakkında açıklama yapan Acıbadem Kayseri Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr.Selda Korkmaz şunları söyledi: “ Hastalarımız genellikle polikliniklerden reçete alıp gitme eğiliminde olup, neden başı ağrıdığı sorusunu önemsememektedir. Oysa tedavi başarısı, altta yatan nedene bağlıdır.

Baş ağrısı, altta yatan bir nedenin varlığına bağlı olarak birincil ya da ikincil olmak üzere ikiye ayrılır. Birincil baş ağrısında altta yatan bir neden yoktur. Migren, gerilim tipi baş ağrısı bu grup baş ağrılarındandır. İkincil baş ağrısı ise altta yatan bir nedene bağlıdır ve inme, hipertansiyon, uyku apne sendromu, enfeksiyon, kafa içi yer kaplayıcı lezyonlara bağlı nedenleri vardır.

Baş ağrısı polikliniğine başvuran hasta grubu genel olarak benzer özellikler göstermekte ve aslında aynı nedenle birçok polikliniğe başvurmuş durumdadır. Hastalar, öncelikle hastalık nedeni konusunda ısrarcı olmalı ve tedavi yanıtı konusunda da sabırlı olmalıdırlar. Genellikle baş ağrısı polikliniğine gelen hastalar ilaç ilk dozu ile ağrının geçmesini beklemektedirler. Yanıtsız olduğu kanısına vardıklarında ise yeni bir hekim ve yeni bir reçete ile yola devam etmektedirler. Baş ağrısı nedeniyle başlayan yeni doktor-yeni reçete kısır döngüsü bir süre sonra ilaç aşırı kullanımına bağlı yeni bir baş ağrısı türünün de tabloya eklenmesine neden olarak zaten var olan soruna yeni bir sorun ekleyecektir.

Tanı yöntemleri nelerdir?

Tanıda öncelikle hastalığın öyküsü (baş ağrısının başlangıç yaşı, ani ya da ilerleyici oluşu, şiddeti, süreci, lokalizasyonu, eşlik eden ve tetikleyici faktörlerin varlığı) ve hastanın nörolojik muayenesi (bilinç bozukluğu, çift görme, dengesizlik, taraf seçen uyuşma ya da güç kaybı gibi) önemlidir. Bulgular eşliğinde ayırıcı tanıda beyin görüntülemesinin yanı sıra, kan ve idrar tahlilleri, EEG gereken durumlarda lomber ponksiyon (belden su alma) işlemleri yapılması gerekebilir. Migren hastalarından, duyarlı oldukları gıdaların saptanması için gıda duyarlılık testi istenebilir.

Baş ağrısı polikliniklerindeki erken dönemde alınan başarılı sonuçlar, hem hasta yakınmasının daha erken dönemde tedavi edilmesine hem de hasta ve sağlık kurumu açısından maliyeti azaltacak olması nedeniyle oldukça önemlidir”.

Bir yanıt yazın