ALDATMA ‘’ Modern hayatın bakışı hem erkeği hem kadını aldatmaya teşvik etmektedir.’’

Son zamanlarda boşanmaların çoğalması ve evlilikte huzursuzluğun baş göstermesi çoğunlukla eşlerin bir birlerini iyi tanımadan evlilik yaptıklarını gösterir. Özellikle boşanma davalarındaki ilk neden ‘’aldatma’’dır. Neden eşler bir birlerini aldatır? Onu da bir uzmanına sorduk. Aile danışmanı sosyal pedagog Hanım Demirbaş, eşlerin birbirlerini aldatmada ki en  belirgin özellik eşler arasındaki ‘’duygusallığın’’ bitmesidir diyebiliriz. Çünkü evlilikte duygusal bağ önemlidir. Cinsel aldatma duygusal bağa zarar verir ve bunun duygusal aldatmadan bağımsız olduğu düşünülemez. Çiftler giderek birbirinden uzaklaşırlar. Aldatılan kişide depresyona neden olur. Kişi öfke duyar, kendisini değersiz ve sevgiye layık olmayan biri gibi hisseder. Misilleme yapabilir. Bedelini var ise çocuklar ve dolayısı ile toplum öder. Cinsel zevklerin peşinden koşan insan olgunlaşmamıştır, mutlu olamaz dolayısıyla çevresindekileri de mutlu edemez. Evlilik sadece cinsel bir beraberlik değildir. Aynı zamanda kutsal bir yönü de vardır. Dedi

‘ERKEKTİR, ALDATIR’

 Demirbaş, özellikle toplumda ‘’erkek aldatır’’ sözünün temelinde geleneksel aile anlayışımızın erkeğe adeta aldatma özgürlüğü vermesi yatar. ‘Erkektir, elinin kiridir, yapar, döneceği yer yine evidir’ düşüncesinin hala yaygın olduğu söylemek mümkündür. Ancak eğitim seviyesinin yükselmesi ve çekirdek aileye geçişle birlikte erkeğin aldatması artık kadın tarafından eskisi gibi kabullenmemektedir. Erkeğin aldatması onun biyolojik yapısından yani doğasından kaynaklanır. Neslinin devamı ve sperm sayısı kadının yumurta sayısına göre daha yüksek olduğu için daha fazla cinsel beraberliğe girme eğiliminde olduğu anlamına gelir. Kadında ise annelik ve şefkat duygusu ön plandadır. Bu yüzden kadın eş seçiminde biyolojik olarak en iyi avantajı yakalayabilmek için cinselliği ikinci planda tutma eğilimindedir. Eşleşmek biyolojik bir süreçtir ve hayvanlarda gözlemlenmektedir. Evlilik ise sosyal öğrenme yoluyla daha sonra oluşan bir kurumdur. Evlilikler nesli devam ettirmek ve ruh sağlığını koruyucu yönleriyle 1960 yılında başlayan nikâha karşıt akımlar nedeniyle toplumda ki değerini kaybediyor. ‘Dünyaya bir defa geliyorum, kahır çekmeye gelmedim’ gibi düşünceler yaygınlaşmaya başladığını ifade eden Demirbaş; ‘’Kadın erkek arasında ki biyolojik farklılıklar tek neden değildir elbette, çünkü evlilikler sadece cinsel ilişki üzerine kurulmaz. Modern hayatın bakışı hem erkeği hem kadını aldatmaya teşvik etmektedir. Cinsel mutluluğu hayatın merkezine koyan bu anlayış bireyi cinsel mutluluğu sınırsız yaşamaya teşvik eder ve kontrolsüz davranmaya iter.’’ ‘Dünyaya bir kez geldim, istediğim gibi yaşamak benim hakkım’ anlayışı soyut hedefi, inancı olmayanlar için mantıklı ve cazip görünebilir. Cinsel içerikli ögelerin medyada kullanılması bu anlayışı güçlendirmektedir. Sıralamada özgürce cinsel yaşamın yer alması ve sevginin önüne geçmesi eşlerin arasında ki bağların yok sayılmasına izin vermektedir. Erkeği/kadını sadece cinsel obje gibi görmesi demektir. Dedi.

ALDATMAYA KARŞI KADIN NE YAPMALI?

Dışarıda sevimli ve hoş bayanları gören kocanın eve geldiğinde ilgi göstermeyen bir eşi varsa, kocanın inancı da zayıfsa cinsel sadakat güçleşebilir. Sürekli gerilimlerin, sorunların, çocuklarla ilgili ya da kişisel çatışmaların yaşandığı evde kocasını evden ve kendisinden uzaklaştırabilir. Öncelikle kadınlar bunun farkında olmalılar. Sadece ev işleri ile ilgilenmesi ve anne rolünde olması zamanla eşine karşı kendisini duyarsızlaştırır ve eşini kendisinden uzaklaştırır. Buda onun aldatmasına neden olabilir. Bu onu haklı göstermez. Kocanın asıl yapması gereken sorunu çözmeye çalışmak, eksilerin tespiti ve bunların düzelmesini sağlayacak adımlar atmasıdır. Bir çok erkek ancak bunu yapmak yerine eksik kalan duygularını aldatma yoluyla tatmin etmeye çalışır. Kadına düşen görev ise anne ve eş rolleri arasında ki dengeyi sağlamasıdır. Kadınlar eşlerinin ilgi azalmasını hayatında başka biri var diye düşünmeye başlar ve doğal olarak böyle hareket etmeye başlar. Son derece yanlış olan bu tutumla eşinin kendisini aldatmasına davetiye çıkarır. Somut deliller mevcut ise sakin ve soğukkanlı bir şekilde konuşma tercih edilmeli. Karşı tarafALDATMA [640x480]ı suçlamak, kıskançlık duygusu, yaşanmışlıkları sürekli dile getirmek yerine önce kendisinden kaynaklanan yanlar var mı bakılmalıdır. Aldatmanın ilk belirtilerini hissettiğinde daha mantıklı davranarak önlemeye çalışılmalıdır. Sürekli şüpheci yaklaşım insanı depresyona iter ve kocada ‘bu kadın değişti, beni mutlu edemez’ düşüncesi oluşur ve başka arayışlara yönelmesine yol açabilir. Erkek cinsellik konusunda ki zafiyetinden kaynaklı aldatıyorsa pişmanlık duyabilir. Böyle bir durumda kadının net bir duruşu olmalı ve bu hatanın tekrarı olduğunda evliliğin kötü sonuçlanacağı mesajını vermeli. Yoksa koca hiç bir şey olmadı diye aynı hatayı tekrarlamasına neden olur. Aldatma ihtiyacını ortaya çıkaran hangi duyguların olduğu anlamaya çalışılmalıdır. Mantık ve kurallara aykırı düşen arzular ve dürtülerin esiri olmak yerine düşünce, duygu ve cinsel kontrolü tekrar ele alınmalıdır” dedi.

Bir yanıt yazın