TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kayseri İl Temsilcisi Adnan Evsen’den Deprem uyarısı

zTMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kayseri İl Temsilcisi Adnan Evsen Deprem haftası nedeniyle bir açıklama yaptı. Evsen’in açıklaması şöyle.

Toplumda deprem bilincinin oluşturulması ve daima hazırlıklı olunması amacıyla, ülkemizde her yıl 1–7 Mart tarihleri arasında ülkemizin her bir köşesinde “Deprem Haftası” olarak kutlanmaktadır.

ÜLKEMİZ BİR DEPREM ÜLKESİDİR

Stabil olmayan yeryuvarı,  dünyanın değişik noktalarında hala her an depremler meydana getirmektedir. Ülkemizde son yüzyıldaki aletsel dönemde, 1939 yılında 7,9 Richter büyüklüğünde Erzincan Depremi, 1999 Yılında 7,4 büyüklüğünde Marmara Depremi, 1953 yılında 7,4 Richter büyüklüğünde Yenice-Gönen (Çanakkale) Depremi, 1912 Yılında 7,3 Richer büyüklüğünde Mürefte (Tekirdağ) Depremi, 1999 yılında 7,2 Richter büyüklüğündeki Bolu-Düzce Depremi ve daha onlarca sayıda büyük ölçekli depremler meydana gelmiştir.

Ülkemiz jeolojik konumu nedeniyle dünyada deprem tehlikesi en yüksek olan ülkelerden birisidir. Türkiye’nin yüzölçümü olarak yüzde 92’si, nüfus yoğunluğu olarak yüzde 95’i deprem kuşağında yer almaktadır.  “Türkiye Diri Fay Haritası” na göre; ülkemizi etkisi altına alan diri fayların sayısı 150 iken; güncelleme çalışmaları ile bu sayı 326 olmuştur.  Söz konusu 326 adet olan diri faylar, alt segmentleri ile birlikte değerlendirildiğinde deprem üretebilecek fay sayısının yaklaşık 485 adet olduğu ortaya çıkmaktadır.

DEPREMLER DEVAM EDECEK

Ülkemizin de içinde bulunduğu aktif deprem kuşağındaki ülkelerde depremler olmaya devam edecektir. Bugün şu anda dahi büyük ve küçük depremler dünyanın her yerinde olmaya devam etmektedir. Ülkemizde ise dün (02/03/2014) tarihli 4 Richter büyüklüğünde Tarsus merkezli, 4.1 Richter büyüklüğünde Karadeniz merkezli, 2.9 Richter büyüklüğünde Akdeniz merkezli depremler meydana gelmiştir.

KAYSERİ BİR DEPREM KENTİDİR

Şehrimizde aletsel dönemden önceki yıllarda meydana gelen 240 yılı, 1205 ve 1717 yılı Kayseri merkezli, 1835 yılında ise Develi merkezli depremler ile son yıllarda meydana gelen depremlerde göstermektedir ki şehrimiz; bir deprem kentidir.  “Güneşli Depremi” Kayseri kentinin 1940 yılındaki Erciyes ve Yeşilhisar depremlerinden sonra son aletsel dönemin en büyük depremidir. MTA tarafından 2012 yılında yayımlanmış olan “Türkiye Diri Fay Haritası” na göre; Kayseri’yi etkisi altına alacak olan “Ecemiş Fayı” nın dışında ve “Sarız Fayı” da aktif bir fay olarak güncellenmiştir.

DEPREM BÖLGELENDİRME HARİTASI DEĞİŞMELİDİR

“SARIZ FAYI’ nın aktif ve yaklaşık 200 km uzunluğunda olması “TEK PARÇALI” olması göz önüne alındığında Kayseri ve ilçelerine ait “Deprem Bölgelendirme Haritası” nın muhakkak değişmesi gerekmektedir. Kayseri, Sarız, Pınarbaşı, Bünyan, Yahyalı Tomarza, Develi bata olmak üzere “Deprem Bölgelendirme Haritası” 2. Derece deprem bölgesine dönüştürülmelidir.  Sarız Fayı; Sarız ilçe merkezinden, Tomarza, Yahyalı ve Develinin 40 km,  Kayseri il merkezinin ise 80 km yakınından geçmektedir.

ULUSAL DEPREM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI UYGULANMIYOR

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından 2012 yılında yapılan ve yıllara sari olarak peyderpey bitirilmesi planlanan eylem planı uygulanamıyor. 2012 Yılında başlayıp, 2013 yılı sonuna kadar bitirilmesi planlanan “Ulusal veya yerel ölçekte zayıf ve kuvvetli gözlem ağları işleten kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlanarak ortak işletim ve paylaşım esaslarının belirlenmesi, çalışmalarda kullanılacak yöntem, araç-gereç, değerlendirme ve ilgilileri bilgilendirme esaslarının belirlenmesi, başta depremler olmak üzere tüm afetler öncesi ve sonrasında yaşanan bilgi kirliliğinin önlenmesi ve toplumun doğru olarak bilgilendirilmesi, paleosismolojik, sismotektonik ve jeodezik haritaların oluşturulması”  iş ve eylemleri yapılmamıştır. Bu çalışmalar eylem planında yer alan 2013 yılı sonunda bitirilememiş olup, başka bahara ertelenmiştir.

DEPREM SENARYOSU YAPILMADI

Yine, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından 2012 yılında yapılan eylem planında 2013 yılında bitirilmesi planlanan “deprem risk analizleri ve deprem senaryosu esasları ile birlikte yerel ölçeklerde deprem ve depremin zincirleme etkileri ile oluşabilecek risklerin analizi, değerlendirilmesi ve azaltılması konusunda ilke, yöntem ve uygulama esasları belirlenecek ve yerel yönetimler için yol gösterici kılavuz yayınlar, depremlere duyarlı kentsel ve kırsal alanlarda pilot yerleşim merkezleri kurularak risk azaltma planları uygulamaya geçilmesi” planlanmasına rağmen 2013 yılı sonunda ortada böyle “Deprem Senaryosu”  maalesef yoktur.

YAPI GÜVENLİĞİ DENETİM DIŞI

Etkin ve bütünlüklü bir yapı denetim sistemi, arsanın imar parseline dönüştüğü aşamadan başlamak üzere “parametreleri iyi belirlenmiş zemin ile bu zemin üzerine yapılmış afete karşı güvenli yapı” süreçlerini denetleyecek bir sistematiğin oluşturulması ile mümkün olabilmektedir. Yapı Denetim Sistemi “bina inşasının denetimine” indirgenerek işletilmiş, temel ve zemin etütleri kapsamında yapılan “jeolojik-jeoteknik araştırmalar”  denetim süreçlerinin dışında bırakılmıştır.

FARKINDALIK OLUŞTURMALI, ŞİİR DİNLETİSİNDEN VAZ GEÇİLMELİ

Ülkemizin ve şehrimizin bir “Deprem Kenti” olduğu gerçeğini unutmadan, “Deprem Haftası” nedeniyle, deprem zararlarına karşı alınacak tedbirler ve korunma yöntemlerinin nasıl olması gerektiğinin bir kez daha altı çizilerek, şehrin en merkezi noktasından en ücra köyüne kadar bütün yerlerde “DEPREM ETKİNLİKLERİ” düzenlenmeli, “FARKINDALIK OLUŞTURMALI”,  “ŞİİR DİNLETİSİNDEN VAZ GEÇİLMELİDİR” ve tatbikatlar yapılmalıdır. Okullarda ve diğer öğretim mekanlarına klasik bir tarz olan şiirler ve metinler ile kutlamanın önüne geçilmeli ve tatbikata önem verilmelidir.

Ülkemiz jeolojik gerçekliğinin bir sonucu olarak depremlerin afete dönüşmesinin önlenmesi veya zararlarının azaltılması amacıyla en üst düzeyde stratejik planlar ve afet yönetim sistemlerinin hayata geçirilmesi temelinde ele alınması gerekirken, bu gün sadece okullarda şiirlerle ve kompozisyonlarla hatırlanan bir etkinlik programına indirgenmiş bulunmaktadır.

Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu bilinci anlayışında, unutmadan ve rehavete kapılmadan devlet ve birey olarak asgari sorumluluklarımızı yerine getirmek durumundayız.

Bir yanıt yazın