“Laboratuvar Hayvanları Bilimi Kongresi”

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Erciyes Üniversitesi (ERÜ) ve Laboratuvar Hayvanları Bilimi Derneğince düzenlenen “Laboratuvar Hayvanları Bilimi 3. Ulusal Kongresi” başladı. ERÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Halit Canatan, Sabancı Kültür Merkezinde düzenlenen kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, laboratuvar hayvanları biliminin, Türkiye‘de layık olduğu yeri bulamayan bir bilim dalı olduğunu savundu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvan Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Dr. Nahit Yazıcıoğlu ise 2004’te laboratuzvar hayvanlarının üretimini, kullanımını ve tedariğini düzenleyen bir mevzuat geliştirdiklerini belirterek, 2011’de de bunu AB mevzuatına uygun hale getirdiklerini söyledi. Laboratuvar Hayvanları Bilimi Derneği Başkanı ve Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Siyami Karahan ise dernek olarak amaçlarının, laboratuvar hayvanlarının deneyler sırasında gereksiz Ağrı ve acıya maruz kalmalarını önlemek, deneylerin kalitesini yükseltmek olduğunu ifade etti. Karahan, 3 gün sürecek kongreye yaklaşık 200 bilim adamının katıldığını belirterek, kongrede 10 sözlü bildiri ve 30’un üzerinde poster bildiri sunulacağını sözlerine ekledi.  Açılışın ardından, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Okur, “Araştırmada Güncel Durum ve Geleceğe Bakış” konulu sunum yaptı. Okur, 2000 yılında 3,4 milyar lira olan Ar-Ge harcamalarının bugün 12 milyar liraya yükseldiğini, bu rakamın gelişmiş ülkeler ve üniversitelerle kıyaslandığında düşük olduğunu vurguladı. Türkiye’nin, Ar-Ge harcamaları artış hızında ikinci sırada yer aldığını dile getiren Okur, teşvik ve desteklerin artmasının, Türkiye‘nin 2023 hedefine ulaşmadaki kararlılığını gösterdiğini söyledi. Okur, Türkiye‘nin, AB‘nin 6. çerçeve programına 190 milyon avro katkıda bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Bu, o yıllarda tartışıldı. ‘Bu kadar parayı, milli serveti nasıl heba ederiz’ denildi. Bu programda geri dönüş 60 milyon avro oldu. İspanya, Portekiz gibi Avrupa ülkelerinin de geriye dönüşü aşağı yukarı aynı. Ancak tamamlanmak üzere olan 7. çerçeve programına baktığımızda, Türkiye bu programa 60 milyon avro ile katkıda bulundu ama şu ana kadar geriye dönüş 70 milyon avro oldu. Demek ki bazı fedakarlıklarda bulunmak gerekiyor. Eğer Türkiye 6. çerçeve programında o kararlılığı göstermeyip, o özveride bulunmasaydı belki 7. çerçeve programında bu başarıyı yakalayamazdı. Halen bizim araştırmacılarımızın ya bizzat başvurduğu ya da ortak olduğu yaklaşık 400 proje, 7. çerçeve programı kapsamında uygulanmaktadır.” Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca 58 üniversite, 2 eğitim ve araştırma hastanesi, 14 kamu kurumu ve 10 özel sektör kuruluşuna laboratuvar hayvanı üretim, kullanım ya da tedarik izni verdiğini ifade eden Okur, çalışmaların denetlenmesi amacıyla yerelde 99 etik kurul oluşturulduğunu sözlerine ekledi.

Bir yanıt yazın