Greenpeace’ten yeşil alarm!

Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü… Dünya çapında çevreyle ilgili imza attıkları sıra dışı eylemlerle adını duyuran, çevreyle ilgili kampanyalar yürüten Greenpeace’in Kampanyalar Sorumlusu Hilal Atıcı, dünya ve Türkiye’deki çevre sorunlarını ve çözüm önerilerini anlattı.

HER BESİNDE BİRAZ ZEHİR
– En büyük sorun iklim değişikliği, okyanus asitlenmesi, su kaynaklarının azalması ve çölleşme… Çevre denilince insanların aklına yalnızca sokakların temiz tutulması geliyor. Halbuki sorun bundan çok daha büyük bir hale geldi. Yediğimiz her besinde bir miktar zehir oranı var.
– BİLİM insanları şu anda belli alanlarda bir eşiği geçersek dünyada canlı hayatın yok olacağına dair sinyaller olduğunu söylüyor. Özellikle iklim değişikliği ve su kaynaklarında o eşiğe çok yakınız.
– ÇEVRE meselesi bir ülke bazında ele alınacak konu değil. Bütün dünyayı ve gezegeni ilgilendiren bir mesele. Ekolojik krizdeki o eşiği geçtiğimiz anda artık bütün dünya olarak düşünmemiz gerekecek.
– TÜRKİYE, iklim değişikliği, çölleşme gibi meselelerde en hızlı etki altına giren bölgelerden birinde. Akdeniz havzası bu anlamda çok ciddi baskı altında.
– ÖNÜMÜZDEKİ dönemde güneyde kalan savan iklimi genişleyerek Türkiye’yi etkileyecek. Zaten hızlı bir çölleşme ve kuraklığın arttığı, her türlü modelde belli. İklim değişikliği gibi bir meselemiz var.

‘BALIKÇILIK CİDDİ TEHDİT ALTINDA’
– BALIKÇILIK ve deniz içi yaşam çok ciddi tehdit altında. Biz bu nedenle söz konusu meseleler üzerinde çalışma gösteriyoruz.
– TÜRKİYE’NİN GDO’ya girişinin başlamasıyla birlikte bir tarım kampanyası başlattık. Çünkü tarım sisteminin de giderek sürdürülemez hale geldiğini görüyoruz. Tarım ilaçlarıyla ilgili tartışma yaşadık. Stoklar bitse de o pesisitler kullanılıyor.
– Gezegendeki canlıların üçte birini kaybedebiliriz. Bu soluduğumuz havadan daha önemli bir mesele. İki derecelik sınırı geçersek yıkım başlıyor.
– İklim değişikliğinin nedeni karbon salımları. Buna çok basit bir şekilde hava kirliliği diyemeyiz. Karbon salımları öncelikle kömürlü termik santrallardan kaynaklanıyor. Başta petrol, ormanların yok edilmesi ve aynı zamanda ürettiğimiz atıklar. Bunlardan da kaynaklanan bir salım var. Bu da bizi bütün gezegeni etkileyecek bir felakete götürüyor.
– BÜYÜK kentlerde yaşadığımız sorunlar tek başına çevre sorunu değil. Bunlar ilk gördüğümüz sorunlar ama ilk bakacağımız şeyler daha bütüncül ve bütün sistemi etkileyecek sorunlar. Bundan kaçış yok. Bu ekolojik krizin yarattığı etkilerden ilk olarak daha az gelişmiş ülkeler etkileniyor. Küresel bir sorun var ve bu konuda Türkiye en başta etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor.
– GREENPEACE olarak enerji d(evrimi) konusunda bir senaryo çizdik. Öncelikle enerji verimliliğine sonra da yenilebilir enerjileri dengeli bir şekilde sisteme alarak 2050 yılına kadar kendi enerji sistemimizi nasıl dönüştüreceğini gösterdik. Türkiye’de henüz 2050 yılına kadar bir senaryo yazılmadı. Biz bunun içerisinde nüfus artışımızı koyduk, nüfus artışı olarak ekonomik büyüme var. Dolayısıyla ilk etapta düşünülen şey enerji ihtiyacımız artıyor. Onun enerji verimliliğiyle ne kadar ciddi olarak karşılanacağını gösterdik.

MARMARA RİSK ALTINDA
– TOKSİK kirlenmeden dolayı Marmara Bölgesi risk altında. O kadar çok tüketmek zorunda ki, bütün çevresi de kirleniyor. İzmit’te kirlilik çok fazla. Aynı durum Tekirdağ ve Çanakkale’ye de kaymış durumda. Türkiye, etkilenme anlamında bu ekolojik krizin en önemli parçalarından biri. 20. yüzyılda üretilen kalkınma modeliyle etkileme noktasında da önemli parçalarından birisi haline geldi. Bu model çok ciddi olarak ekolojik krize neden oluyor. Ekonomik büyüme için her türlü doğal varlık gözden çıkartılıyor.

Örgütün Lübnan, Mısır ve Ürdün’deki kampanyalarından da sorumlu olan Hilal Atıcı, şunları söyledi: Şu sıralar çok ciddi yerel mücadelelere tanık oluyoruz. Anadolu’da Hidro elektrik, termik ve nükleer santrallere karşı bir isyan var. Bunların nedeni sürdürebilir dengeli sistemin yerine koyulmaması…

Karbon emisyonuna enerji dönüşümüyle set
Çevre kirliliğine karşı enerji dönüşümü hamlesi… Türk Telekom, başlattığı enerji dönüşümü programıyla her yıl 5 bin 400 hektarlık bir ormanın azaltacağı kadar karbon emisyonunun önüne geçecek. Doğayla Dost İletişim projesi kapsamındaki çalışmaya, 24 bin çalışan destek veriyor.

HEDEF 2014
Proje çerçevesinde, güneş ve rüzgar gibi alternatif enerji kaynaklarından çevreci yazı karakterlerine kadar pek çok alanda çalışmalar yürütülüyor. Bir yıl önce hayata geçirilen ‘Doğayla Dost İletişim Projesi’yle birlikte karbon salınımının azaltılması ve yenilenebilir enerji kullanımı konularında oldukça önemli adımlar atıldı.
2014 yılında tamamlanması planlanan çalışmayla birlikte, her yıl 5 bin 400 hektarlık bir ormanın azaltacağı kadar karbon emisyonunun engellenmesi hedefleniyor.

‘Saydam’ hale gelen ilk şirket
Düşük karbon ekonomisine geçişi destekleyen, dünyanın en prestijli çevre projelerinden biri olarak kabul edilen Carbon Disclosure Project/Karbon Saydamlık Projesi’ne Türkiye’den raporlama yapan ilk telekomünikasyon şirketi Türk Telekom oldu.

Bir yanıt yazın