Cenaze evinde düğün gibi..(Köşe yazısı 02.03.2020 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Son olaylar bize garip geliyor.

Belki de biz yaşlandık, alınganlığa başladık.

Ama ortada 36 Şehit, 32 yaralı Mehmetçik varken günlük yaşam bir garip.

Daha birkaç yıl önce, bizi hiç ilgilendirmeyen Suudi kralı için yas bile ilan edildi.

36 Şehit varken, bazı etkinlikler iptal edildi ama her nedense ne Türkiye Büyük Millet meclisi olağanüstü toplandı ne de ‘Ulusal yas’ ilan edildi.

Ev ve işyerleri de, cadde, sokaklarda, şehirlerde bayraklarla süslenmedi.

Bu bana göre ‘Cenaze evinde düğün’ gibi oldu.

***

Geçtiğimiz Perşembe gecesi İdlib’de Askerlerimize yönelik bir hain saldırı oluyor.

Sosyal paylaşımda ve dış haber ajanslarında konu bangır bangır işleniyor.

Hatay Reyhanlı’dan canlı yayınlar yapılıyor, tahmini ölü, yaralı sayıları veriliyor.

Bizim ülkemizde ise internetin, sosyal paylaşımın fişi çekiliyor.

Ortada ne bir lider var ne de her olayda açıklama yapan ve ‘cak-cak’ konuşan biri.

Sadece ilk önce 9 sonra 33 Şehit diyen Hatay Valisi.

Cumartesi günü ilk kez Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor, salondakiler alkışlıyor, birlikte gülüyor.

Bu işte bir gariplik var.

***

Sosyal paylaşım sitelerine bakıyorsun, herkes güllük-gülistanlık yaşıyor.

Genellikle oradan-buradan fotoğraf paylaşıyor.

Olur-olmaz yorumlar, algılar yapıyor.

Ama eski komutanlar, bilim adamları ve terör uzmanlarının yorumları, kaygılı, endişeli.

Dış politikadaki yanlışlıkları, doğruları, Suriye konusunu, geleceği değerlendiriyor.

Televizyonlar yine evlere şenlik açık oturumlarla güldürüyor, düşündürüyor.

36 Şehidi olan bir ülkede böyle mi yayıncılık olmalı?

***

Günlük yaşam devam ediyor derken, televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde sorumluluk yok.

Tek ses ve havuz medyası anlayışı ile tüm gelişmeleri ‘normal’ kabul eder gibi.

‘Ulusal yas’ ilan edilmeyince, gazetelerde siyah-beyaz değil, renkli yayınlarını sürdürüyor.

Televizyonlarda ha ha ha, ki ki ki proğramlara ara verilmiyor.

Varsa yoksa reyting. Batsın sizin bu reytinginiz.

Vatan, millet, Devlet, bayrak, kimlikte ne zaman sorumlu davranacaksınız?

Ondan sonra basına güven ayaklar altında.

***

36 Şehit toprağa verilirken, yeni tertip askerlerde birliklerine uğurlanıyor.

‘En büyük asker bizim asker’ denilerek, konvoylarla.

Allah tez zamanda yeniden sağ-salim sevdiklerine kavuştursun.

Diğer yanda ise İdlib Şehitleri için konvoy yaparak cadde-sokaklarda Askerine, polisine destek için çıkıp sağduyulu davrananlar.

Ama içlerinde trafiği tehlikeye düşürenler, araçlardan sarkanlar, üzerine çıkanlarda dikkat çekiyor.

Keşke böyle günlerde parti rozetlerini, tarafımızı bir kenara bırakıp, ‘tek vücut, tek yumruk’ olabilsek.

***

Normal yaşam derken sorunlar unutuldu.

Ekonomi, işsizlik, hayat pahalılığı, emeklilik, emeklilikte yaşa takılanlar, kamu hizmetlerinden yeterince pay alamama gibi.

Kayseri’nin beklediği, istediği savunma sanayi ve yerli otomobil ile diğer konuları da.

Şu son olayda bile Savunma sanayinin ne kadar önemli olduğu, Kayseri’nin de bu yatırımlar için önemi, geçmiş tecrübesi, alt yapısının olması da.

Ama hiç gündemde yok.

***

Belki de en çok eleştirdiğimiz konulardan biri Suriyeliler konusu.

Şehitlerimiz ve Avrupa’nın duyarsızlığı sonrası sınır kapısı açıldı.

Türkiye’deki bazı Suriyeliler Avrupa’ya gitmek için Trakya’ya akın etti.

Artık insan ve göçmen kaçakçıları açık açık ticaret yapıyor, kendilerini gizlemiyor.

Bir insan olarak, bugüne kadar tepki gösterdiğim o Suriyelilerin hali içimi acıttı. Özellikle çocukları, yaşlıları, kadınları.

Ama ülkelerini savunmak yerine Avrupa umuduna çıkan o gençleri ise çok düşündürdü.

Kimliğin, vatanın, milletin, devletin, toprağın ne olduğunu öğrenememişler.

Biz en kötü günlerimizde bile ülkemizden kaçmayı düşünmedik.

***

Allah birliğimizi, dirliğimizi, toprak bütünlüğümüzü, dayanışmamızı bozmasın.

Siyasetçiler, politikacılar, kişiler gelir geçer ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalsın.

‘Ben olmazsam bu ülke batar’ diyenlerin çoğu öldü de ne oldu.

Türkiye Cumhuriyeti dimdik ayakta.

Zaten, bu sınırları çizen büyük önder ve liderin, Türkiye için en uygun rejimin neden Cumhuriyet, parlamenter sistem olduğuna ilişkin sözleri de halen tazeliğini koruyor.

Tüm Şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anarken, yakınlarına sabırlar diliyorum.

Bu ülke hepimizin. Bizim gidecek bir başka ülkemiz ve kimliğimiz yok.

Bu nedenle, 36 Şehidimizin toprağa verildiği günlerin son olmasını dilerken,  bu ülke ‘yas’ tutarken, cenaze evlerinde düğün ve şenlikleri de bıraksak  ‘cek-cak, lay lay lom’ ları da bir kenara bıraksak çok iyi olacak.

Bir yanıt yazın