Zor şartlarda okumak.. (Köşe yazısı 19.10.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Çoğu zaman söylüyorum, iddia ediyorum.

Halen ‘Milli’ olmayan ve çağa uygun uygulamaya konamayan Eğitim sistemimizde, öğrenci, veli, öğretmen, yönetici olmak oldukça zor. Ve bu zorluklar her gün katlanarak artıyor.

Yapılan araştırmalar bile umut vermiyor.

Halen okullardaki sorunlar çözülemedi.

Televizyonlardaki, gazetelerdeki, internetteki haberleri izlemek bile yeter.

Ama halen ‘Okullarda para toplayanı yakarım’ edebiyatları da devam ediyor.

Milli Eğitimin, YÖK’ün, okulların, sınıfların, okutulan kitapların, eğitimcilerin, öğrencilerin, velilerin durumları ortada. Daha ne denir ki?

Halen tam gün eğitimde öğrencilerin çoğu ‘aç-susuz.’

Ulaşım sorunları çözülemedi.

Sırtlarından çantalar, kitaplar, yardımcıları eksik olmuyor.

Olaylar, ihbarlar, şikayetler, düşük başarı, tartışmalar, eğitimciler arasındaki sorunlar bıktırdı.

Zorunlu eğitimdeki sorunları, yaşananları tekrarlamak yerine Üniversite öğrencilerine bakalım.

Avantajix.com’um araştırmasına göre, her beş öğrenciden biri geçimini devletin verdiği 400 TL kredi ile sağlıyor.

‘Bu paraya nasıl geçiniyorsunuz?’ sorusuna verilen yanıtlarda öğrenciler kırık yumurta, kırık peynir, kırık pirinç gibi defolu gıda ürünlerini tercih ettiklerini belirtiyor.

Araştırmada, gençlerin limitlerini aşmamak için indirim mühendisliğinin tüm inceliklerini kullandıkları gözleniyor. Yemeklik için kırık ürünleri tercih eden gençler, “ziyafet” için fırsat sitelerini kullanıyor. Belediyelerin ücretsiz etkinliklerini kaçırmayan gençler, internet erişimi için “mümkünse” komşunun wifi’sini kullanıyor.

Araştırmaya göre, ailesinden ayrı bir kentte üniversite okuyan her beş öğrenciden biri, ihtiyaçlarını aylık 400 TL tutarındaki kredi ile karşılıyor.

Araştırmada, üniversite öğrencilerine aylık bütçelerini ve bu bütçe ile nasıl geçindikleri soruldu.

Gelen yanıtlar ışığında ailelerine mümkün olduğunca yük olmamaya çalışan öğrencilerin yüzde 21.5’i, Kredi ve Yurtlar Kurumu’nca ödenen aylık 400 TL tutarındaki krediyle geçiniyor.

Yüzde 48.5’inin geliri 400-750 TL, yüzde 18.7’sinin geliri de 750-1000 TL aralığında bulunuyor.

Yüzde 11.3’ü ise bin TL’nin üzerinde gelirle yaşamını sürdürüyor.

Öğrencilere şık sunulmadan “Bu parayla nasıl geçiniyorsunuz?” şeklinde soru yöneltilen araştırmada, özellikle 400 TL’lik kredi limitleri dahilinde geçimini sürdüren gençlerin, limitlerini aşmamak için indirim mühendisliğinin tüm inceliklerini kullandıkları gözlendi.

Yurtlarda kalanlar kahvaltı için 2.5 TL, akşam yemeği için de 8 TL’lik devlet yardımını aşmadan karınlarını doyururken; öğle yemeklerini de yine okullarındaki yemekhanelerden oldukça uygun fiyata karşılıyorlar.

Evde kalanlar ise kahvaltılık ve yemeklik malzemelerini ağırlıklı olarak memleketten tedarik ediyorlar.

Kırık yumurta, kırık peynir, kırık pirinç gibi defolu gıda ürünleri ucuzluklarından dolayı özellikle tercih edilirken, sulu yemeklere et yerine marketlerin kasap reyonunu süsleyen kemikler katılıyor. Pazar alışverişine ise fiyatların dip yaptığı akşam saatlerinde çıkılıyor.

Hem yurt hem de evde kalanlar dışarda kendilerine “ziyafet çekmek” istediklerinde ise mutlaka internetteki fırsat sitelerini kullanıyorlar.

Telefonlarda genellikle en düşük konuşma paketine abone olan öğrenciler, bu paketi de acil durumlarda kullanıyor. Telefon görüşmesini, mesajlaşmayı ağırlıklı olarak wifi bulunan alanlarda WhatsApp, Skype ve Messenger üzerinden yapan öğrenciler, evde kalıyorlarsa “mümkünse” komşunun wifi’sini tercih ediyorlar.

En ucuzunu bulmak kolay olduğu için ağırlıklı olarak internetten alışveriş yapan öğrenciler, fiyat karşılaştırma ve fırsat sitelerini sıklıkla kullanıyorlar. İnternet alışverişlerini mutlaka para iadesi veren alışveriş sitelerinden yapan öğrenciler, alışverişleri karşılığı kazandıkları para sayesinde 400 liralık bütçelerinin üzerinde harcama yapma imkanı buluyorlar.

Gazete, dergi, kitap okumak için kütüphaneleri kullanan öğrenciler, sinema için sabah ders yoksa fiyatının uygunluğundan dolayı hafta içi ilk seansı veya halk günlerini tercih ediyorlar. Tiyatro, konser için tercihler ise ağırlıklı olarak belediyelerin ücretsiz etkinlikleri oluyor.

Genellikle Orhan Veli’nin ünlü “Bedava Yaşıyoruz Bedava” şiirindeki gibi bir yaşam sürdüklerini belirten öğrenciler, gençliğin verdiği enerjiyle çeşitli indirim mühendisliği projelerini de hayata geçirerek kendilerini geleceğe hazırlıyorlar.

Bilmiyorum bu kadar eziyet çeken, fedakarlık yapan bu gençler mezun olduktan, diploma aldıktan sonra  boş gezmeyi, işsiz kalmayı sizce hak ediyor mu?

Ortada ciddi bir sorun var ve halen beceriksizler çözemedi.