Zifiri karanlığa sürükleniyoruz, farkında mısınız? (Köşe yazısı 13.07.2016 Kayseri Star Haber)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Fırsat buldukça kitap, köşe yazıları, gazete, dergi okur, internette Türkiye’yi ve Dünyada ki gelişmeleri yakından izlerim. Bazen yazılanlara katılır, bazılarını eleştirdiğim bile olur. Son olarak okuduğum Levent Gültekin’in köşesi dikkatimi çekti. Bende sizlerle bir bölümünü onun izni ile paylaşıyorum.

“Eğitimin durumunu görünce dehşete kapıldım

Tek sorun ülkedeki bu atmosfer değil. Daha büyük bir sorunumuz var. Geçtiğimiz günlerde lise öğrencileriyle sohbet ederken fark ettim: Başarısız olunan dersten sınıfta kalma yok.

Mesela matematik ders notun yüz üzerinden 30, geçiyorsun. Edebiyat ders notun 40, geçiyorsun. Fizik, biyoloji, felsefe… tüm bu derslerden 100 üzerinden kaç alırsa al geçiyorsun. Yani ister öğren, ister öğrenme her şartta sınıfı geçiyorsun. Biraz araştırdım, eğitimin içinde bulunduğu durumu görünce dehşete kapıldım. Nasıl olur? Çocukları hiçbir şey öğretmeden mezun etmek… Bir ülkeyi yönetenler o ülkeye böyle bir kötülüğü niçin yaparlar? Ama yapıyorlar.

Hakikaten nedir amacınız? Başarısız olunan dersten kalmayı kaldırıyorsunuz. Yerine bu işlevi görecek farklı bir sistem de kurmuyorsunuz. Böyle yaparak nereye varmak istiyorsunuz?

Çocuklarımız; matematik, fizik, kimya, biyoloji, edebiyat, Türkçe, felsefe öğrenmeden okullardan mezun oluyor. Tüm bu dallarda eğitim almamış bir çocuk hayatta nereye varabilir? O çocukların gelecekte söz sahibi olacağı bir ülke, bu dünyada nasıl var olacak? Öğretmeden mezun ettiğiniz çocukların üniversite sınav sonuçlarına baktınız mı?

Geçen yıl mezun olan 912 bin öğrenci, üniversite sınavında resmen dökülmüş. Türkçede 40 sorudan ancak 19.31’ine, fen bilimlerinde 40 sorudan ancak üç soruya, matematikte ise 40 sorundan ancak 7.9 soruya doğru cevap verebilmişler. Görünen o ki çocuklar hiçbir şey öğrenmeden mezun oluyor.

Türkiye’nin en iyi üniversitelerindeki hocalarla konuşuyorum, ayrı bir felaket.

Hocalarda derin bir umutsuzluk var. “Öğrenci kalitesi o kadar düştü ki ders anlatamıyoruz, çünkü anlamıyorlar”, “Bırak herhangi bir bilgiyi Türkçe cümle kuramıyorlar” diye hocalar feveran ediyor.

Tekrar sorayım: Hakikaten eğitimi bütünüyle yok ederek nereye varmak istiyorsunuz?

Bir taraftan ‘Medeniyet’, ‘Büyük Türkiye’ gibi laflar ediyorsunuz, diğer taraftan ülkeyi bütünüyle çökertecek işler yapıyorsunuz.

Niçin yalan söylüyorsunuz? Niçin süslü laflarla halkı kandırırken gerçekte bir ülkeyi yaşanmaz kılacak işler yapıyorsunuz? Ağzınızı her açtığınızda “Milletimiz…” diyorsunuz. Fakat oyunu aldığınız, size gönül vermiş insanlarınkiler de dâhil hepimizin çocuklarının hayatını yok ediyorsunuz.

Yoksul insanlar sırf çocuklarını okutmak için bin bir zorluğa katlanıyorlar. Kendilerinin ulaşamadığı yaşam şartlarına çocukları ulaşsın diye yemiyorlar, içmiyorlar onları okutmaya çalışıyorlar.

Fakat siz onların bu çabasını, bu fedakârlığını, bu çilesini büyük bir vicdansızlıkla boşa çıkarıyorsunuz. O çocukları ailelerinden daha ileri bir cehalete ve bunun neticesinde gelecek yoksulluğa mahkûm ediyorsunuz. “İslamcılık, İslamcılar cehaletten beslenir” deniliyordu da inanmıyorduk. Hakikaten cehaletten mi medet umuyorsunuz? İktidarınızı ayakta tutmak, yıllarca bu ülkeyi kendi çiftliğiniz gibi yönetmek için çocuklarımızın hayatıyla mı oynuyorsunuz?

“Eğitimsiz, cahil, tartışmayan, itiraz etmeyen, aklını kullanamayan, soru sormayan insanları pespaye bir din anlayışı ile istediğimiz gibi yönetiriz” hesabı mı yapıyorsunuz? Amacınız bu değilse peki ne?

Eğitimi niçin gözden çıkardınız? Çocukların hiçbir şey öğrenmeden mezun olmalarını niçin dert etmiyorsunuz? Bu felaket tablosunu düzeltmek için neden bir şey yapmıyorsunuz? Derinlerden çürüyoruz

Yolsuzluğun, hırsızlığın, tecavüzün, çatışmanın, hakaretin, zevksizliğin, kişiliksizliğin, karaktersizliğin, ahlakı olmayan bir dindarlığın hızla yayıldığı bir ülkede şekil alan, büyüyen milyonlarca çocuk üstelik eğitim almadan hayata atılıyor. O ülke nasıl ayakta kalacak? Söyler misiniz, nasıl? Sadece bunlar değil. Doğu’da 500 bin çocuk bir yıldır okula gidemiyor.

Ülkemizdeki Suriyeli çocukların durumu zaten ayrı bir felaket. Söyler misiniz Allah aşkına gelecekte bu çocukların söz sahibi olduğu ülke nasıl bir ülke olacak? Muhalifiyle, iktidar mensuplarıyla bu sorun hepimizin sorunu. Bu, siyasi bir tartışma değil, geleceğimiz. Derinlerden çürüyoruz. Ülkemiz zifiri karanlığa teslim oluyor. Çocuklarınıza sahip çıkın

“Benim çocuğum kolejde okuyor nasıl olsa, ben bundan etkilenmem” diyerek kendimizi, çocuğumuzu kurtaramayız.

Çünkü ülkenin kaderini esaslı bir eğitim almadan hayata atılan çoğunluk belirleyecek. Ve onların belirleyeceği ülkede hepimiz yaşıyoruz.

Kaderimiz onların elinde. Bu da demektir ki sorun bizim sorunumuz.

Çocuklarınıza sahip çıkın. Çocuklarınızı kendi iktidarından başka hiçbir şey düşünmeyen bu vicdansızların insafına bırakmayın.(ALINTI)”