YRP’den taziye, erken seçim açıklaması ve güneş enerjisi

Yeniden Refah Partisi Kayseri İl Başkanı Önder Narin den taziye mesajı

İlk dava hayalimdi “Büyüyünce Erbakan olacağım”. Onun hayaliyle koşa koşa geldim İTÜ’ye. Soranlara “Erbakan’ın okulunda okuyorum” diyorum. Çünkü bu okuldaki gayemiz uçak mühendisi, makine mühendisi olma gayesi değil aksine Erbakan olma gayesidir. İslam’a böyle hizmet edilir diye gösteren zat-ı muhteremin gösterdiği yoldan yürümek için buralardayız. Parası, malı, mülkü, makamı batsın. Vatanımıza, milletimize, dinimize hem mühendis hem lider hem de savunan adam olan olan Erbakan gibi hizmet edebilmek duası ile.”

Bu mesaj 27 şubat 2016 yılında,Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolu Selçukgazi tüneli yakınlarında meydana gelen trafik kazasında önündeki kamyona çarpan bir otomobilde bulunan dört arkadaştan biri olan Tarık Kesekçi kardeşimize ait.

Kazada hayatını kaybeden İHA ve SİHA’ların yapımında performans ve analiz takım lideri olarak görev yapan Baykar’ın uçak mühendisi Tarık Kesekçi nin vatansever ve Erbakan aşığı olması bu ülkeye hayırlı işler yapanların hangi düsturda yetiştiğinin göstergesidir. Olay trafik kazası olunca ve kazada vefat eden bir önemli bir mühendis olunca aklımıza soru işaretleri geliyor. Kaza heryönü ile incelenmeli akıllarda soru işareti kalmammalıdır. Aselsan mühendislerinin geçirmiş olduğu kazalar hâlâ hafızalarımızdadır.

Gerçekleşen bu elim kazada vefat eden GENÇ İHH Başkanı Kaan Talip Tığlı, İstanbul Lisa Başkanı  Murat Can Kaya , Baykar Mühendisi Tarık Kesekçi ve Yedi Hilal Teknoloji Takımı Sorumlusu Yusuf Taha Göktaş a Allah tan rahmet yakınlarına ise sabr ı cemil diliyorum. Kabirleri nur mekanları cennet makamları âli olsun

Fatih Erbakan’dan çarpıcı ‘erken seçim’ açıklaması

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, her geçen gün oy kaybeden ve iktidardan gideceği belli olan Cumhur İttifakı’nın, erken seçime yanaşmayacağını ve dolayısıyla seçimlerin 2023’de zamanında yapılacağını söyledi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, Anadolu Buluşmaları kapsamında geldiği Elazığ’da basın mensupları ile kahvaltı programında önemli açıklamalarda bulundu.

Ekonomide çözümün adresi Milli Görüş iktidarı

Vatandaşın en önemli gündem konusunun ekonomideki gelişmeler ve döviz kurları olduğunu belirten Erbakan, çözüm için Milli Görüş iktidarını adres gösterdi:

Erbakan şunları söyledi:

“Türk lirasının değerinin korunması için öncelikli olarak üretim ve ihracatın artırılması gerekir. Bunu Milli Görüş daha 45 yıl önce ağır sanayi hamlesiyle zaten ortaya koydu. Yeniden Refah iktidarında, ilk kurulduğumuz günden beri ifade ediyoruz, borç, faiz, zam, vergi ekonomisi yerine üretim, istihdam ve ihracat odaklı bir ekonomiye geçiş yapacağız. Bu olmadan zenginleşmek, dış ticaret açığını kapatmak, milli geliri artırmak, Türk lirasının değerini korumak, işsizliğe çözüm üretmek mümkün olmaz. Bunun yanında borç ve faiz ekonomisinden kurtulmak için kaynak üretilecek. İşçiye, memura, emekliye geldiğimiz ilk sene yüzde 70 maaş zammı yapacağımızı, tarım ürünlerinin taban fiyatlarını en yüksek seviyeye artıracağımızı ifade ettik.”

Seçimler 2023 yılında yapılacak

Mevcut ekonomik şartlarda iktidarın erken seçime yanaşmayacağını dile getiren Erbakan, seçimlerin 2023 yapılacağını düşündüklerini söyledi:

“Erken seçim ihtimalini düşük olduğunu düşünüyorum. Çünkü Cumhur ittifakı her geçen gün oy kaybediyor. En güvenilir ve kendi yaptıkları anketlerde dahi bu tabloyu gördükleri için iktidarı kaybedeceklerini gördükleri için apar topar erken seçime gideceklerini düşünmüyorum. En azından normal süremiz dolana kadar devam edelim demeleri normal karşılanabilir.  Tabii 2023’e kadar bu ekonomik sıkıntılarda çarkı döndürebilirler mi zor görünüyor. Olağanüstü bir durum olmazsa seçimler 2023’de yapılacak gibi görünüyor.

  1. ittifak için resmi bir çalışmamız yok

Kamuoyunda gündem olan 3. İttifak çıkışını da değerlendiren Erbakanş sözlerine şöyle devam etti:

“Bir kere Cumhur ittifakının ekonomik anlamdaki hatalarına ortak olmamız söz konusu değil. Onların da Milli Görüş’ün ekonomi politikalarına uymaları zor görünüyor. Bu yüzden tabiri caizse batan gemide olmamız mümkün değil. Millet ittifakı deseniz İktidarın yıllardır işlediği olumsuz algılardan dolayı HDP ve CHP ile olmamız seçmende kabul görmez. Dolayısıyla biz de İktidarın bu argümanlarını elinden alacak  3. İttifak fikrini ortaya attık. İYİ Parti, BBP, Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan bir  3. İttifak bir alternatif oluşturabilir daha faydalı olabilir diye ortaya attık. Ancak bununla alakalı bir resmi çalışma yok. Tabii bizim gönlümüzden geçen tek başımıza seçime girebilmek. Çünkü her ittifakın kendine göre dezavantajları var.”

Seçim barajı ne olursa olsun biz seçime hazırız

Bir gazetecinin seçim barajı sorusunda da yanıt veren Erbakan, “Seçim barajının hiç olmamasından yanayız. Artık parlamenter sistem de olmadığı için istikrarsızlık tehlikesi de ortadan kalktı. Ancak seçim barajı ister 7 olsun ister 5 olsun biz her durumda genç ve dinamik teşkilatlarımızla sandık başmüşahitlerimizle seçime hazırız.” Şeklinde konuştu.

Gençlere konforlu bir hayat vadediyoruz

Genç nüfusa sahip olmamızın büyük bir nimet olduğunun altını çizen Erbakan, gençlere yönelik parti politikalarının hazır olduğunu ve gençlere konforlu bir hayat vadettiklerini söyledi:

“Gençlere ulaşabilmemizin yolu onlarla aynı şekilde düşünebilmek onlarla aynı şekilde hissedebilen bir teşkilata sahip olmak. Biz de bu konuda diğer partilere göre gerek Genel başkan düzeyinden gerek MKYK düzeyinde genç ve dinamik kadromuzla en avantajlı parti konumundayız. Genç nüfus oranına baktığımızda Ülke olarak da çok büyük bir avanataja sahip olduğumuzu da söylemeliyim. Tabii bu avantajı değerlendirmemiz için bir defa gençlerimize kaliteli bir eğitim ezbere dayalı değil gerçekten meslek sahibi yapacak bir eğitim vermemiz lazım. Bu eğitimle birlikte istihdam da oluşturmanız lazım. Bu istihdam da yetmiyor gençlerimizin konforlu yaşayabilmesi için elde edeceği gelirin de iyi olması son derece önemli. Gençler iş beğenmiyor diyorlar ancak mevcut asgari ücret ile dolar kuru ile gelir olarak Afrika ülkerinin seviyesinde düştüğünüzde gençler çalışmak istemiyor. Bu sorunun da çözülmesi lazım. Biz parti programımızda bu adımları atacağımızı taahhüt ettik ve gençlerimize kendi ülkesinde de konforlu yaşamı sağlamayı başarırız inşallah.”

Milli Görüş’ün tek temsilcisi Yeniden Refah Partisi’dir

Bir gazetecinin Milli Görüş’ü kim temsil ediyor sorusunu yanıtlayan Erbakan, “Senede 240 milyar TL faiz ödeyecek olan Mevcut iktidar Milli Görüşe en uzak partidir. Bununla birlikte imtiyazlılara kaynak aktarılması 12 buçuk milyarlık hastaneleri 54 milyara yaptıran bir iktidar nasıl kendine Milli Görüşçüyüm diyebilir? Diğer taraftan kendini Milli Görüşçü olarak tanımlayan diğer parti ise Erbakan hocamızın en önemli prensibini çiğnedi: o da nedir davaya hizmet etmek isteyen insanların sırf Fatih Erbakan’ı seviyor diye üyeliklerinin kongre üyelerinin delegeliklerinin düşürülmesi bizim görüşümüze uymaz. Diğer bir konuda bir önceki genel başkanın Erbakan Hocamızın ‘Siyonistlere asker yetiştiriyorlar, bunlar dış güçlerin maşasıdır’ dediği bir örgüte FETÖ’ye dünyanın en hayırlı hareketidir diyeceksiniz. Diğer bir şey de şu anki Genel Başkanın CHP ile inatla entegre olmuş bir şekilde hareket etmesi. Halkımız da bunu görüyor ve tepki gösteriyor. Tüm bu gerçekler ortada iken Milli Görüş’ün tek temsilcisi olarak ortaya koyduğumuz projelerimizle uygulamalarımız ve söylemlerimizle Yeniden Refah Partisi olarak gördüğümüzü gönülden inanıyoruz.” İfadelerini kullandı.

Prof. Aydal: Güneş enerjisinde kendi ayağımıza sıkıyoruz!

Yeniden Refah Genel Başkan Yardımcısı Prof. Aydal, ülkemizi dış enerji bağımlılığından kurtaracak Güneş enerjisi santrallerinin,  malum müteahhitler tarafından işletilen elektrik dağıtım şirketleri tarafından engellendiğini belirtti.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal, Türkiye’nin enerji açığını kapatacak büyük potansiyele sahip olduğumuz Güneş Enerjisi’nden faydalanmamızın nasıl engellendiğine ilişkin yazılı açıklamada bulundu.

‘Kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz’ Aydal konu ile ilgili şunları kaydetti:

“Ülkemizi, dış enerji kaynaklarına bağımlılıktan kurtaracak en önemli yurtiçi kaynaklarımızdan biri, Güneş enerjisine dayalı santrallerin yapılmasıdır. Bu konuda “Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü” kurulmuş olması da büyük bir avantajdır. Ancak Güneş Enerji Santralleri kurulumu ile ilgili gelişmeler beklenen sonuca ulaşmayı çok geciktirmektedir. EPDK’da bu konuda alınan bütün kararlar kendi ayaklarımıza sıktığımız kurşuna dönmüştür. Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü (YEGM), 2 Kasım 2011 tarihinde 662 sayılı Kanun hükmünde kararname ile kuruldu. Hükümet kurulduğundan itibaren geçen 20 yıl içinde Güneş enerjisi ve Santralleri üzerine doktora-master yapmış yüzlerce kişi yetiştirilebilirdi.”

Malum müteahhitler yine işbaşında!

Yeterli personel yetiştirilmediğinden, Güneş Enerjisi Santralleri ile ilgili işlemler, her sene, “Geçici Yetki” ile Devletin bir başka kurumu olan TEDAŞ’a devredilmektedir. Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ), Özelleştirme yüksek kurulunun 2 Nisan 2004 tarih ve 2004/22 sayılı kararıyla özelleştirme programına alındı. TEDAŞ ise bu görevi özelleştirme adı altında son dört harfi  “…EDAŞ” ile biten 20 dağıtım şirketi olarak yeniden yapılandırdı. Yetkiler ve mal varlığı dahil bütün imkanlar, kasalardaki paralar da dahil olmak üzere bu özel kurumlara devredildi. Bu 20 bölgenin ekonomik olarak, güneş enerjisi olarak ve tüketim olarak  en canlı beş bölgesi MEDAŞ (Cengiz İnşaat), ÇAMLIBEL EDAŞ (Cengiz-Limak-Kolin), BOĞAZİÇİ EDAŞ (Cengiz-Limak-Kolin), AKDENİZ EDAŞ (Cengiz-Limak-Kolin),  ve ULUDAĞ EDAŞ (Cengiz-Limak-Kolin), gibi firmaların hepimizce bilinen meşhur inşaat firmaları olması da ayrıca manidardır.

Bu kurumlar Güneş enerjisi santrallerini gelişmesini hiç istemediler

‘Bu”..EDAŞ”ların temel görevlerinden biri, elektrik hatlarının yenilenmesi ve alt yapısının yapılmasıydı. Ancak bu kurumlar, Güneş Santrallerinin gelişmesini hiç istemediler.’ diyen Aydal, “Daha doğrusu, rekabete açık bir şekilde farklı firmalar tarafından yapılmasını hiç istemediler. Ya bu şirketlerin işlerini zorlaştırdılar veya kendileri yeni bir firma kurarak ihaleleri kendi firmalarının alacağı bir düzen kurdular. Sebep çok basittir. Başka firmalarca kurulan her Güneş Santralinden üretilen elektrik, kendi satacakları  elektriğin azalması anlamı taşımaktadır. Bu usul ve şekilde rekabet engellenmiş ve ihaleleri “..EDAŞ”ların kurduğu firmalar kazanmaya başlamıştır. Diğer firmalarca, bir MW’a kadar bir Güneş santralinin kurulumu 1-1,5 ay arasında değişirken, aynı santralin kurulum öncesi alınması gereken izinlerin bürokratik işleri en az dört ay sürmektedir.” ifadelerini kullandı.

Diğer bir usulsüzlük masrafları özel şirketlere yüklüyorlar

Aydal, “Bir başka usulsüz işlem de şudur; Özelleştirme İdaresinde yaptıkları sözleşmeye göre ‘..EDAŞ’ların elektrik hatları, trafolar, dağıtım merkezleri gibi işleri kendileri yapmaya mecburdur. Ancak bu masraflar da, bir şekilde Güneş Santral yapım ihalesini kazanan “diğer özel firmalara”, ..EDAŞ’lar tarafından bedelsiz olarak şart koşularak yaptırtılmaktadır.” dedi.

 Yatırımcıda güvensizlik oluşturuldu

Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun çok sık değiştirilmesinin yatırımcıda güvensizlik oluşturduğunu söyleyen Aydal, “İlgili kanun 2012’den beri 8 büyük değişikliğe uğramıştır. Bunun en güzel örneği Araziye güneş santrali kurulumu işlerinin hala askıda bırakılmış olmasıdır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), 2019 yılında Arazilere Güneş santralleri kurulumunu kapattı. Ocak 2021’de arazide GES için tekrar izin verilmiş olmasına rağmen, bugüne tek bir çağrı mektubu yayınlanmamıştır. Dokuz Mayıs 2021’de değiştirilen (5-1-h) kanun maddesine göre, GES kuran Firma tarafından enerji üretilen yer ile enerjinin tüketildiği yer farklı ise ne tür mahsuplaşma yapılacağı maalesef hala belli değildir. Sonuç olarak, Güneş Santrallerinin Çatılara kurulumu ile ilgili YAP-İŞLET-DEVRET veya “ÇATI KİRALANMASI “ modeli yasal hale getirilmedikçe ve EDAŞ’ların, aynı zamanda GES kurulumu yapan kendi yan Firmalarıyla organik bağları engellenmedikçe, Güneş Santrallerinin gelişmesi maalesef sınırlı ölçüde kalacaktır. Diğer firmaların rekabetini engelleyen  bu usul mutlaka kanun ile yasaklanmalıdır. ” şeklinde konuştu.