Yaşlılık ve hastalık..(Köşe yazısı 23.03.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bugün sizlere ‘yaşlılık ve hastalık’ üzerine yapılan 4 araştırma sonuçlarını paylaşacağım.

Ülkelerin eğitim sistemi ve okullardan memnun olma oranı açıklanırken, 2016 yılında açıklanan son verilere göre; Türkiye’nin memnuniyet oranı yüzde 54 olarak saptandı. Önce, Ajans Press, PRNet, ITS Medya’nın araştırmaları. OECD ve medya yansımalarından derlenen bilgilere göre, araştırma 2016 yılı verilerini kapsarken, eğitim sisteminden memnun olanların en yüksek olduğu yer % 86 oranla Norveç, % 83 ile İrlanda, % 82 ile İsviçre. Türkiye’ye oran bakımından en yakın ülke % 55 memnun olan Yunanistan. 2016 yılından bu yana yapılan incelemede, eğitim başlığı altında 13 milyon 495 bin 65 haber çıktı. Türkiye’nin en önemli gündem başlıkları arasında eğitim en çok sistem tartışmalarıyla konuşuldu.

***

Dünyadaki birçok ülkenin ortalama yaşam süreleri belli olurken, Türkiye’de beklenen güncel yaşam süresi 78,1 yıl. OECD verileri ve medya yansımalarına göre, Türkiye’deki yaşam süresi 2000 yılından bu yana yüzde 12,46 artış gösterdi. Dünyada en uzun yaşam süresine sahip ülke ise 83,5 yaş ortalaması ile İspanya. İspanya’nın 19 yıl önce ki yaşam süresi ise 79,3 olarak belirlendi. 2000 yılından bu yana bakıldığında yaşam süresinin en çok artış gösterdiği Güney Afrika’da 2000 yılındaki ortalama yaşam yılı 56,3 olurken, güncel rakamlarla birlikte 63,6 yaş ortalamasına çıktı. Geçen yıl, demografik yapı başlığı altında 6 bin 697 haber çıkışı tespit edildi. Geçtiğimiz yıllara bakıldığında, 2017’de 7 bin 119, 2016’da 6 bin 369, 2015’te ise 5 bin 730 haber yansımasının yazılı mecralarda yer aldığı görüldü.

***

2014 yılında 6 milyon 192 bin 962 olan yaşlı nüfusu son 5 yılda yüzde 16 artış gösterirken, 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişiye ulaştı. TÜİK verileri ve medya yansımalarına göre, geçen yıl 65 yaş ve üstü olarak kabul edilen yaşlı nüfusu 2014’ten bu yana yüzde 16 artış gösterdi. Güncel yaşlı nüfusun yüzde 44,1’ini erkekler, yüzde 55,9’unu kadınlar oluşturdu. Türkiye’de doğuştan beklenen yaşam süresi ise genel için ortalama 78 oldu. Erkekler için 75,3 yıl, kadınlar için de 80,8 yıl. Araştırma dönemindedilimde “yaşlı nüfusu” ile ilgili 2 bin 371 haber yansıdı. Demografik yapıyla ilgili çıkan haber sayısı 11 bin 579.

***

Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan Yaşlanma ve Sağlık Dünya Raporu’na göre; yaşlı kişi, “doğduğu zaman mevcut olan ortalama yaşam beklentisini geçen kimse” olarak tanımlanıyor. Aynı raporda 60-74 yaş arası yaşlılık, 75-89 yaş arası ileri yaşlılık ve 90 yaş ve üzeri ihtiyarlık olarak tanımlanıyor. Geçen yıl yayınlanan diğer bir raporda ise 2050 yılında 60 yaş ve üstü nüfusun dünya nüfusunun %22’lerine ulaşacağı (2 milyar kişi) ve bunun %80’nin düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor olacağı öngörülüyor. Yaş ortalaması tüm dünya genelinde artıyor.İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Bilim Komisyonu ve Aşı Çalışma Grubu Üyesi Uzm. Dr. Ayşe Seda Demirel bu konuda şu bilgileri verdi.

“Son yıllarda bireyin sağlığını ve işlevselliğini tanımlarken kronolojik yaştan ziyade, ‘kırılganlık’ tanımı bizim için daha büyük bir önem kazanmıştır. Kırılganlık;kronik hastalıklara da bağlı sağlık riskleri, hareketin azlığı ve beslenme bozukluğu gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak gelişen, ilerleyici seyreden, günlük aktivitelerde ve strese yanıtta görev alan fizyolojik birikimlerde azalma olarak tanımlanabilir. Bütün bu azalmayla birlikte bizi hastalıklardan koruyan bağışıklık hücrelerimizin yapımında ve yenilenmesinde de kaçınılmaz bir azalma ve güçsüzlük yaşanmaya başlar. Bu azalma, maalesef birçok hastalığın riskinin artmasına ve bireyin de yenilenme ve işlev kapasitesinde düşüşe yol açar. Öte yandan, bireysel genetik ve yaşam tarzı farklılıkları, beslenme ve egzersiz alışkanlıkları da söz konusu olduğu için, 70 yaş üstü bazı bireylerin zihinsel ve fiziksel olarak çok iyi durumda bulunmalarına karşın, bazı yaşıtlarının ‘kırılganlık’ başta olmak üzere çeşitli nedenlerle en basit ihtiyaçlarını karşılamak için dahi başka bireylere bağımlı hale gelebildikleri görülmektedir.
Yaşlılık döneminde özellikle akciğerler dışarıdan alınabilecek bakteri ve/veya virüslere karşı çok daha savunmasız kalıyor. Halk arasında akciğer enfeksiyonlarına genel olarak zatürre ismi verilmektedir. Toplumda en sık zatürre yapan bakterinin ismi Streptococcus Pneumoniae‘dir(Pnömokok). Yakın temas ile kişiden kişiye bulaşabilir. Bu bakteri sağlıklı kişilerde burun-yutak bölgesinde yerleşip orta kulak enfeksiyonuna ve sinüzite yol açsa da başta yaşlılık gibi bazı durumlarda akciğer, beyin ve eklemleri de etkileyebilir, kana karışıp ölümcül olabilir.
Yaşlılık döneminde yaşanan zatürre vakalarının, bağışıklığın da düşük olması nedeniyle ilerleyerek hayatı tehdit edecek boyuta gelebiliyor. Dinç bir yaşlıda yaşanan tek bir enfeksiyon hastayı bir anda kırılgan-düşkün yaşlı sürecine sokabilir. Kısacası sağlıklı bir kişide basit bir orta kulak enfeksiyonu yapan bu bakteri; küçük çocuklarda, 65 yaşın üstendeki yaşlılarda ve kronik hastalığı olan kişilerde çok daha ağır ve ölümcül enfeksiyonlara neden olabilir. Örneğin halk arasında Kronik bronşit olarak bilinen KOAH hastalarında zatürre riski sağlıklı kişilere göre 10 kat artmaktadır. Şeker hastası olan yaşlılarda da riskin arttığı gösterilmiştir. Bu nedenle 65 yaş üzeri herkese ve 65 yaş altındaki astım ve KOAH hastalarına, şeker hastalarına, kronik iskemik kalp hastalarına ve kalp yetmezliği olanlara, bağışıklığı düşük hastalara, kronik böbrek yetmezliği hastalarına, uygun dönemdeki kanser hastalarına, organ nakli yapılan hastalara, sigara içenlere, alkolizm ve/veya madde bağımlılığı öyküsü olanlara, romatizmal hastalık öyküsü olanlara zatürre aşısı mutlaka uygulanmalıdır.
Ülkemizde her yıl yenilenen grip aşılarına ek olarak iki tip de zatürre aşısı vardır: polisakkarit pnömokok aşısı ve konjuge pnömokok aşısı. Konjuge pnömokok aşısı ömür boyu kalıcı bağışıklık sağlamaktayken polisakkarit aşı ile kazanılan bağışıklık daha kısa ömürlüdür. Sağlık Bakanlığımız tarafından Aile Sağlığı Merkezlerimizde yıllardır bebeklik dönemi itibarıyla dört doz konjuge pömokok aşısı ile zatürre bağışıklaması yapılmaktayken, 2016 yılı itibarı ile 65 yaş üstündeki bütün hastalara ve 65 yaş altında olup şeker hastalığı, KOAH, astım, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği ve bağışıklığı düşük olan erişkin hastaların da tek doz konjuge pnömokok aşı ile bağışıklanması tamamen ücretsiz ve reçetesiz olarak yapılmaya başlanmıştır. Konjuge aşılar Sağlık Bakanlığı tarafından temin edilmekte ve Aile Sağlığı Merkezlerine ve aşıya erişimin mümkün olduğu hastanelere dağıtılmaktadır. Eğer daha önce yapılan aşılar ile ilgili hiçbir kayıt veya bilgi yoksa aşılar tavsiye edilen dozlarda yapılır, tekrar yapılmalarında bir sakınca yoktur. Ekstra dozun hastaya zararı olmayacaktır. İki aşının da yan etkileri çok nadirdir ve bu iki aşı da oldukça güvenlidir.”