Yaşlanmanın geleceği (3)(Köşe yazısı 22.08.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bu araştırma eminim çok ilginizi çekmiştir. Bende devam ediyorum.
Alzheimer riskini artıran genetik mutasyon: ApoE4
Alzheimer riskinin bir göstergesi de genlerde yer alıyor. İnsanların yüzde 10 ilâ 15’inde ApoE4 olarak bilinen bir genetik mutasyon bulunuyor. ApoE4’ün bir kopyasının bulunması Alzheimer olma riskinizi iki veya üç misli artırıyor. Yan yana iki kopyanın olması ise bu riski on iki kat artırıyor. ApoE4 taşıyıcılarında Alzheimer büyük olasılıkla hayatın daha erken evrelerinde ortaya çıkıyor. Bazı araştırmacılar bu genetik yatkınlık karşısında ApoE4 taşıyıcılarına Alzheimer’in başlangıcını erteleyecek nasıl beslenme değişiklikleri ve başka tedaviler sağlanabileceğini bulmak için çalışıyor.
Yaşlılık değil ikinci ergenlik
1935’te ABD’de emeklilik yaşı 65 olarak belirlendiğinde ABD’de ortalama ömür beklentisi yalnızca 61 yıldı. O zamandan bu yana ortalama ömür beklentisi dünya genelinde onlarca yıl uzamış olmasına rağmen, bizler emeklilik ve sonraki yaşamdan bahsederken hâlâ 80 yıl önceki aynı sözleri kullanıyoruz. Oysa Illinois Üniversitesi’nden  Dr. Rick Gorvett, insanlar daha uzun yaşadıkça iş-yaşam döngüsüne olan yaklaşımımızın da değişebileceğini söylüyor. Gelecek planları yaparken kendinize şu soruyu sormanın zamanı gelmiş olabilir: Onlarca yıl uzayacak olan aktif yaşamınızda ne yapacaksınız?
Bu durumda bazı insanlar, kaçınılmaz olarak daha uzun çalışacaktır. ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu’na göre, ABD’de bu eğilim daha şimdiden başladı. Uzun yaşam araştırmacısı Dr. Alex Kalache’ye göre, bazı kişiler de yepyeni hobilerin ve kişisel ilgi alanlarının peşine düşecek ve 50 ile 75 yaşları arasında “ikinci ergenliğini” yaşayacak. Dr. Kalache, “Tıpkı savaştan sonraki neslin çocuklukla yetişkinlik arasında yeni bir alan yaratması gibi, insanlar “yaşlanmak” yerine, katkıda bulunmanın yeni yollarını bulacaklar. Hayatın ileri evreleri en az öncekiler kadar, hatta daha da verimli olabilir. Yaşlanma dünya genelinde herkesin ortak paydasıdır. Daha uzun ve sağlıklı yaşamak yaygınlaştıkça, hepimiz insanlık tarihinde kaydedilen bu en büyük ilerlemelerden birinin sağladığı sevinçleri, zorlukları ve dersleri paylaşmanın yollarını bulacağız.”
65 yaş üstü sağlıklı kişiler, gençlerden daha verimli çalışabilir
Veriler 65 yaş ve üstü kişilerin kendileri için çalışmaları olasılığının, gençlere oranla daha yüksek olduğunu göstermektedir. Günümüzde pek çok yaşlı daha şimdiden emeklilik sonrası çalışma seçenekleri bulmak üzere esnek istihdam olanaklarından yararlanmakta ve başarılı da olmaktadır. Esnek istihdam olanakları sunan popüler bir servis  platformunun verilerine göre, bu sektördeki en iyi çalışanlar 60 yaş üstü kadınlardan oluşuyor. Bir köpek bakım şirketinin verilerine göre ise, en iyi köpek bakıcılarının yüzde 25’i, 50 yaş üstü kişilerden oluşuyor. Dahası, örneğin serbest yazar olarak çalışan yaşlılar çoğu zaman iş ilanlarında aranan deneyim ve ustalığa sahiptir. İleri yaştakiler çoğu zaman zihinsel yavaşlamayla damgalansa da, bizler genelde ileri yaşlarda bu yeni işleri üstlenmek üzere donanımlıyızdır. Çalışmalar beynin yaşla gelişebildiğini gösterirken, sol ve sağ beyin fonksiyonlarının daha iyi senkronize olması duygusal kontrolü daha dengeli hale getiriyor. Bu da ergenlik ve erken yetişkinliğin eğitimle, orta yaşın evlenip çocuk sahibi olmakla ilişkilendirildiği ve 60’lı yaşlardan sonra çalışma hayatının bittiği temel sosyal şablonumuzun yeniden şekillendirilmesiyle sonuçlanabilir.
Emeklilik sonrasında günlük amaçlar bulmak yaşam kalitesini artırıyor
Tam zamanlı çalışan insanlar için hiçbir şey yapmamak harika bir fikir gibi görünebilir. Ancak emeklilik sonrasında ve yaşlandıkça, günlük bir amacın olması iyi yaşlanmanın temel bir unsurudur. 2017’de yayınlanan bir çalışmada kişinin fiziksel sağlığıyla bir amaç sahibi olması arasında doğrudan bir ilişki olduğu bulundu. Çalışmada 4.000’den fazla kişide fiziksel yaşlanmanın iki yaygın işareti ölçüldü. Zayıflayan kavrama ve daha yavaş yürüme hızı. Araştırmacılar bir amaç sahibi olanların kavramalarının zayıf olması olasılığının yüzde 13 ve daha yavaş yürüme olasılığının ise yüzde 14 azaldığını gördü. Bir amaç sahibi olma ve bununla bağlantılı pozitif etkiler kişiden kişiye büyük oranda değişiyor.
Southern California Üniversitesi’nden bilim adamı Paul Irving’in Milken Enstitüsü’ndeki ekibiyle  2016 yılında yayınladığı “Amaç Sahibi Olarak Yaşlanmanın Gücü” isimli raporda, amaç sahibi olmanın yararları vurgulanıyor ve yaşlılığı pozitif bir şekilde algılamanın (bir başka deyişle, iyi yaşlanacağına inanmanın) yaşamı en az yedi buçuk yıl uzatabileceği belirtiliyor. Araştırmacılar ayrıca belirli bir amacı olan kişilerin Alzheimer hastalığıyla daha etkin bir biçimde mücadele edebildiklerini görüyor.

Yeni binyılda yaşlanma modeli
1981 ile 1996 arasında doğan nesil savaş sonrası doğanlardan da, X kuşağından da çok farklıdır. Klişeler bir yana bu nesil, çocukluklarından beri internet kullanan ilk nesil olmasıyla önemli bir kültürel dönüm noktasını yansıtmaktadır. Sürekli bağlantıda olma ve bilgiye anında erişme özellikleri daha şimdiden yaşlılıktaki başarılarının zeminini hazırlayan, tanımlayıcı niteliklerdir. Bu nesildeki çoğu genç, aile ve dostlarıyla yakınlaşmak için teknolojiyi kullandıklarını bildirmektedir ve bu faaliyetler yaşlılıkta ortaya çıkabilen yalnızlık ve soyutlanma duygularıyla mücadelede yardımcı olabilecektir.
Ayrıca yeni binyılda gençlerin sağlık ve zindeliğe olan ilgisi yaşlanmayı hızlandırdığı bilinen yedi unsurdan ikisiyle mücadele etmekte, demanstan kaçınmaya yardımcı olduğu da bilinmektedir. Veriler yeni neslin gıda alışverişinde diğer nesillere oranla gıda maddelerinin sağlık üzerindeki etkilerine önem verdiğini ve bu nesildeki her beş kişiden dördünün haftada en az bir kez egzersiz yaptığını göstermektedir.
Yeni nesil ayrıca hayatlarının tümünü yeniden tasarlamak, daha uzun yaşama ve çalışma beklentisiyle erken yetişkinlikte kendilerine zaman ayırmak konusunda da öncülük etmiştir. 2016’da yapılan bir ankette 18-30 yaş arasındaki katılımcıların yüzde 26’sı okuldan sonra bir yıl tatil aldıklarını, almamış olanların yüzde 50’si ise bunu düşüneceklerini söylemişlerdir. Başka anketlere göre ise eğitimin farklı dönemlerinde bir yıl ara veren öğrencilerin sayısı hâlâ artmaktadır.
Bütün bunların anlamı yeni neslin çok iyi yaşlandığı değildir; onların da büyüklerinden öğrenecekleri çok şey vardır. Örneğin sabır, anında tatmine alışkın bir çağda büyüyen bir neslin zayıf noktasıdır. Yine de yeni nesil, yaşamın ileri evrelerindeki en iyi uygulamalar konusunda iyi bir bilgi kaynağıdır.
1990’larda doğan nesil yaşlılar sınıfına katılınca
2050 yılında 90’lar neslinin büyük bir bölümü yaşlılığa adım atacak. Bu insanlar daha uzun yaşadıkları için, X kuşağının çoğu üyesi ve hatta savaş sonrası doğan nesil de toplumun bu kocaman ve büyüyen “yaşlılar” sınıfında olacak. İşte gelecekte neler olabileceğine kısa bir bakış:

2050’de dünyada 9,7 milyar insan olacak

2050’de hayatta olan her 6 kişiden 1’i 60 yaş veya üstünde olacak

Önümüzdeki 50 yılda daha uzun ve daha sağlıklı yaşamların topluma olan tahmini yararı 7 trilyon $ olacak

Pfizer Türkiye Medikal Direktörü Dr. Egemen Özbilgili, araştırma sonuçlarının ışığında şu yorumlarda bulundu:“Global bir toplum olarak bir dönüm noktasına geldik: 2030’da 65 yaş ve üstü insanların sayısı 15 yaş ve altında olanları geçecek. İster bugünün, ister yakın geleceğin yaşlısı olun, ya da yaşlılık henüz çok uzağınızda olsun, bu demografik kaymanın etkisini hepimiz hissetmeye başlayacağız. Artan yaşlı nüfusu desteklemek için ilerlemenin hızı büyük önem taşıyacak. Gen tedavisinden kişisel bakım robotlarına, tıpta ve teknolojide kaydedilen yenilikler ileri yaşlara kadar bağımsız yaşayabilir hale gelmemiz konusunda şimdiden umut veriyor. Öte yandan, bu erken evre fikirlerin pek çoğunu gerçeğe dönüştürmek için daha hâlâ yapılacak çok iş var.”
“Bazı sektörler şimdiden harekete geçti. Yaşlandıkça ağrıyan eklemlere ve bozulan hafızaya mahkum olmak yerine, hareketliliğimizi ve işlevselliğimizi korumamıza yardımcı olacak yeni teknolojiler ve tedaviler üretiliyor. Örneğin yapay zeka bir yandan genetiğin yaşlanmayı nasıl etkilediğini daha iyi anlamamıza yardımcı olurken, diğer yandan ileri yaşta tek başına yaşayanların daha güvenli ve rahat olmaları için evde bakım hizmetlerinin iyileştirilmesini sağlıyor. Ömürler onlarca yıl uzarken, tıp dünyası da yaşam kalitemizi arttırmak için kişiye özel, veriye dayalı stratejiler araştırmaya devam ediyor.”
“Birer birey olarak büyüklerimizinkinden onlarca yıl daha uzun bir ömür için hazırlık yapmamız çok önemli. İleri yaşlara kadar sağlıklı ve hareketli kalmak için hangi önlemleri alabiliriz? Yaşamımızın evrelerini nasıl yeniden düşünmemiz gerekiyor? Emeklilikten sonra hayattaki amacımız ne olacak? Bu sorular ve daha pek çoğu bizim yanıtlarımızı bekliyor. Yaşlanmayla ilgili hâlâ pek çok belirsizlik olsa da, yaşlılığın yalnızca uzun yaşamak değil, iyi yaşamak anlamına gelmesini sağlamak için şimdiden bazı adımlar atabiliriz.”