Yaşasın Demokrasi…(26) (Köşe yazısı 16.08.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

‘Demokrasi nöbeti’ üzerine sosyal paylaşımdan ilginç seçmelerimle devam ediyorum.

*15 Temmuz darbe girişimi de gösterdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk dünya lideridir. Anlayana, bilene.

*15 Temmuz bize gösterdi ki bir şer de bin hayır vardır. Bu hayırlara sahip çıkalım. Birbirimizi sevelim
bir birimize merhamet gösterelim. Allah’ın ve milletin düşmanlarını da sakın affetmeyelim.

*Çocuklarınızı Fettullah Gülen’in okullarına gönderirseniz Yahudi’ye asker yetiştirmiş olursunuz. Korkarım ki beni anladığınız gün dövecek diziniz de kalmayacak! (Necmettin Erbakan)

*Bağımlılıkların seni tutmuyor, sen onları tutuyorsun, bırak gitsin. Kendini değiştirmeli insan. Yaşananlara bakış açısını değiştirmeli. Özeleştiri yapabilmeli kendine. Önce kendini yargılayabilmeli..
Sonrasını bırak gitsin.

*Teröristbaşı Gülen, darbe girişimi gecesi ve sonrasında demokrasi nöbeti için sokaklara çıkan vatandaşlara para verildiğini iddia etti. Zihniyete bak! Kendisine ve efendileri ABD-İngiltere ile İsrail’e köle yaptığı aklı yetmez toplulukla, Türk Milletini karıştırmış. Yapacak bir şey yok. Temizliğe devam.

*Birlikte yola çıktıkları. Yağmurda ıslandıkları ikili arası açılmasaydı ne olurdu? Darbe silahla mı olurdu yoksa araç olduğunu söyledikleri Demokrasi ile mi?
*Dini okullar, vakıflar, tarikatlar varlıklarını sürdürüyorlar. Ve; Atatürk, laiklik, özgürlük, hukuk, insan hakları, eşitlik. Demokrasi mitinglerinde, konuşmalarda bu sözcükleri duyan var mı?. Bu sözcükler dillerde ve gönüllerde yoksa laik demokratik hukukun üstün olduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti için, tehlike devam ediyor demektir.

*Başkan ve bir kısım yöneticilerinin Fetö soruşturmaları nedeni ile Ticaret odasına ve Sanayi odasına kayyum atanması için Kayseri Valisine açık mektup yazılmış. Bende Hükümete açık çağrıda bulunuyorum. Üyelerinin hiç bir işine yaramayan aidat toplamanın dışında üyesi ile de işi olmayan bu soygun kurumlarının kapatılması.

*Tüccarlar ayağı, tefecilerle ve tefeci. Bankalarla çalışan avukatlar ayağı, şehrin göbeğinde bir gecede birden fazla dükkanı milyonlarca dolar ödeyerek satın alan zeka katsayısı düşük olanları, binalarına ruhsatsız eklemeler yapıp yine milyonlarca dolar kira alanları kamuoyunun bilmesi lazım. Feto terör örgütü, sadece Hakim, Savcı ve diğer devlet memurları ile sınırlı değil. Milletin hayatıyla oynayan, Vatanı şahsi ihtirasları için satmaya hazır olacak kadar şerefsiz olan mahlukları bu Aziz Milletin öğrenmesinin tam zamanıdır.

*Sosyal Medyanın sanal ortamıyla sınırlı kalmak bireyleri sistemden gelebilecek tehlikelerden uzak tuttuğu gibi örgütlü bir mücadelenin zorluklarından, disiplininden de muaf tutmaktadır. İstediğinize istediğinizi söyleyebilir, istediğiniz kişilerle sanal ittifaklar yapabilir, istediğinizde ayrışabilirsiniz. Örgütlülüğün, yoldaşlığın bağlayıcılığı yoktur. Kimse hatâlarınızdan dolayı sizi eleştirmez, gönül koyamaz. Yazılarınızı yazmak için ayırdığınız zaman dışında herhangi bir fedakarlık göstermeniz gerekmez. Hele bir de, bir vakitler bu fedakarlığı göstermiş iseniz 2 aylık bedelli askerliğin 20 yıl boyunca ballandıra ballandıra anlatılması gibi askerlik anılarından oluşan sohbet grupları kendinizi örgütlü hissetmenize de yol açabilir. Artık sayfanızdan tüm örgütlü mücadele yürütenleri istediğiniz perdeden eleştirmeye hakkınız vardır, hainlikle bile suçlayabilirsiniz onları. Programlarında yazdıkları bir maddeden dolayı ya da beğenmediğiniz bir makaleyi yerden yere vurabilirsiniz. Siyasi gazetede yazı yazan bir yazarını dilinize dolayıp aylarca malzeme haline getirebilirsiniz, örgütsüzlerin örgütlendiği küçük köşelerinizde. Ha daha sonrada face’ye “uyarı” gönderebilirsiniz valla başıma bişey gelirse sen sorumlusun diye.

*FETÖ’den Mahmut Hiçyılmaz: KTO yön. krl. başkanı (gözaltında) Hamdi Kınaş: KTO yön. krl. bşk. yardımcısı (tutuklu) Mesut Haskahveci: KTO yön. krl. üyesi (gözaltında) Hüseyin Cindoruk: KTO yön. krl. üyesi (gözaltında) Ahmet Mercan: KTO yön. krl. üyesi (gözaltında) İlhan Miraboğlu: KTO yön. krl. bşk. yardımcısı (kaçak) Ferhat Akmermer: KTO yön. krl. bşk. yardımcısı (gözaltında) Mehmet Filiz: KTO eski meclis bşk. (denetimli serbest) Halit Suvar: KTO meclis bşk. yard. (gözaltında) Bahri Coşkun: KTO yön. krl. üyesi (gözaltında) Murat Yerlikhan: KTO Genel sekreteri(gözaltında) N.Mehmet Saçmacı: KTO meclis üyesi (gözaltında) Musa Birdal: M.Hiçyılmaz’ın dünürü eski KTO meclis üyesi (gözaltında) Nuray Birdal: M.Hiçyılmaz’ın gelini(gözaltında) İsmail Tuna: KTO yön. krl. üyesi (İstifa etti sebebi malum)
Fahri konsolos, gözaltına alındığı sırada neden gözaltına alındığını bilmediğini söylemişti. Şu listeye bir baksın belki zihninde bazı çağrışımlar yapabilir. Şu anda aynı çatı altında hiçbir şey olmamış gibi davranan kriptolar da andersenden masal anlatmaya devam etsinler. Bu liste başka bir ülkede olsaydı o STK’nın üyeleri ne yaparlardı?

*Parmaklarına takmış oynatıyorlar. Yönetici olmak. İhale almak. Ve hükümetle iş çevirmek için yargıç savcı müdür ve sıradan bir devlet memuru olmak için bile fetö referansı aranırdı. Şimdi aldatılan fetullahçı iyi. Aldanmayan fetullahçı kötü. Halkla dalga geçiyorlar. Bu iki kelimeyi söyleyip yollarına devam ediyorlar. Rabbim affetsin. Ne kolay. Köyü birinde caminin imamı yanlış bir iş yapmış. Cemaat tam üstüne gelmiş. Hoca ne yapıyorsun. Doğrumu bu yaptığın deyince. Hoca bir sağa bir sola bakmış. Ben ne yaptığımı biliyor muyum ki demiş, Rabbim affetsin diyerek duasını yapmış. Ve cemaate de sadece amin demek düşmüş. Birde şu yabancıları, devletleri kandırmanın yolunu bulsalar. O zaman tam dünya lideri olurlar. Aldatmayan ve aldanılmayan bir dünya özlemi ile.

*Koca koca adamların hiç utanmadan dün saydıkları bir dediğini iki etmedikleri için ağıza alınmayacak sözler söylemelerini anlayamıyorum. Allah her iki yada kaç tarafları varsa kahretsin. Utanmaz, düzenbaz, madrabaz kan emici sömürgeci asalaklardan büyük Türk milletinin bir an önce kurtulmasını yüce yaradan Allahım’dan dilerim. Uyan be milletim uyan artık. Tanı dost gibi görünen düşmanını gör artık. Cumhuriyet düşmanları bizim mabetlerimizde saklanıyor, orada cumhuriyet düşmanı olarak yetişiyor ve yetiştiriliyorlar. Ve seçilenler içinde siz hiç kundura boyacısından, fırıncıdan, şoförden, inşaat işçisinden, berberden, ahçıdan, çiftçiden ,ev hanımından vel hasılı halktan milletvekili gördünüz mü? İlk mecliste varmış sonra yok. Şimdi vekil olanlar; avukat, hakim, sendika başkanı, işadamı, doktor yani hepsinin işi başından aşkın insanlar. Hepsinin gayesi biraz daha nasıl zenginleşirim başkaca bir düşünce yok. Aynı işlem tüm parti örgütleri içinde geçerli. Halk sadece tercihe zorlanır. Onların gösterdiklerini seçer gel keyfim gel derseniz ki benim önerdiklerim yönetemez. Ona şiddetle karşıyım halk kendini yönetir zaten. Devletin bürokratları vardır halk önerir görüşür ve yasalaştırır. Devlet onu uygular seçim kanunu seçim şekli demokratik değil. Bütün bu çileler Atatürk’ün koyduğu ilkeler ön görüler çiğnendiği içindir. Sahi siz Atatürk’ün nutkunu okudunuz mu? Bence eğer bir kitap okumayı düşünüyorsanız önce onu okuyun şu cemaatler ne için kurulmuş bir araştırın. Hepsi aynı fetö gibi kendinde o gücü bulduğunda ayaklanacak ve aynen İran rejimi gibi bir yönetim getirecekler. Allah rızası için bir yetkili bana Milli Eğitim Bakanlığı bütçesiyle, Diyanet işleri başkanlığı bütçesini yazabilir mi? Bunları karşılaştırmak istemez misiniz? ben çok merak ediyorum ve her Cuma ve bayramlarda toplanan paraların hesabını kim ne yapar, kim sorar, nereye gider, neden gerek duyulur bu paralara? Hala camilerimizde Cumhuriyet ve demokrasi düşmanları yetiştirildiğini niye takip etmezler. Müslüman ama Allah’a ve Peygambere inanan bir Türk evladı olarak bu sorulara cevap isterim. (Recep Alemdar)