Yaşasın Demokrasi ve 30 Ağustos…(38)(Köşe yazısı 30.08.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Son yıllarda bu ülkedeki en büyük hainlik ve ihanetlerden biri, tarihin ve geçmişin inkar edilmesi, tarihi yazanlara hakaretler edilmesiydi.

Umarım, bugünden itibaren ‘fabrika ayarları’na yeniden dönülür.

Büyük önder Atatürk ve Türk büyüklerinin fotoğrafları, öğütleri, hitabeleri çöplerden toplanmaz.

Ben bu nedenle, benimde doğduğum güne gelen 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri nedir, onu kısaca anlatayım.

30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Dumlupınar Savaşı, Türk ulusunun yeniden dirilişi.
Malazgirt Savaşı’yla (1071) 26 Ağustos’ta Anadolu’nun Türklere kapıların açan kahraman ordumuz; Başkomutanlık Meydan Muharebesi’yle de Anadolu topraklarının Türk Vatanı” olduğunu, önünde durulmaz bir iradeyle düşmana ispatladı. Sonrasında Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Atatürk, ünlü “Nutuk”unda Kurtuluş Savaşı’nı anlatır. O’ndan öğrendiğimize göre: Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Komutanı ve İnönü Savaşları kahramanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa büyük bir gizlilik içinde taarruz planlarını hazırlar.
1922 Ağustos ayında Türk Ordusu taarruza geçmek için, Kurmay heyeti’nce karar verilir. Mustafa Kemal, paşalar ile kurmaylar; savaşı yönetmek üzere Kocatepe’ye gelir.
26 Ağustos sabah, saat 05.30’da Türk topçu birlikleri Afyon’un güneyinden düşman siperlerini ateşle vurmaya başlar. Ardından piyadeler hücuma geçer. Planlandığı gibi Büyük Taarruz devam eder ve düşman gerilemeye başlar, bozguna uğrayarak ikiye ayrılır.
30 Ağustos’a kadar düşman ordusu çembere alınır. 30 Ağustos sabahı, 1. Ordu ve avcı hatlarını ile 4. Kolordu’yu denetleyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; saat 14.00’da Aslıhanlar yakınındaki “Komuta Karargâhından taarruz emrini verir.
Dumlupanır’da ordumuz düşmana son darbeyi vurur. Düşman askerleri kaçmaya başlar. Mustafa Kemal Paşa; kaçan düşman askerlerini kovalamak için, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” komutunu verir. Yunan Başkomutanı General Tikopıs dâhil çok sayıda esir alınır.
Şahlanan Türk Ordusu düşman güçlerini İzmir’e kadar kovalar. 9 Eylül 1922 günü Türk Ordusu İzmir’e girer. Batı Anadolu’yu yakan yıkan düşman kuvvetleri canlarını zor kurtararak, geldikleri gibi gemilere binerek gider.
*30 Ağustos 1922, Türk ulusunu esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı; kadını, çocuğu, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve ulusal benliğini kurtardığı ve Zafer Destanı’nın yazıldığı bir gündür.

*Tarihin altın sayfalarındaki yerini alan ve bağımsız yaşamak isteyen birçok ulusa da yol gösteren  Kurtuluş Savaşı, Türk Milleti’nin, ordusu ile birlikte Yüce Atatürk’ün önderliğinde yazdığı kahramanlık destanıdır. O dönem, sayı ve silah olarak kendisinden çok üstün olan düşman karşısında, yüreğindeki vatan sevgisi ve üstün cesaretiyle milletini ve ülkesini kanının son damlasına kadar koruyan Türk askerinin kazandığı bu zafer, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasında ki en önemli etkendir.

*26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Savaşı ile vatan topraklarımız düşman işgalinden kurtarılmış, milletimiz hürriyet ve bağımsızlık içinde yaşama onuruna kavuştu. Birlik ve beraberlik anlayışı içerisinde; Kendisini tarih sahnesinden silmek isteyenlere, 30 Ağustos Zaferi ile tüm mazlum halklara da örnek teşkil edecek biçimde unutulmayacak bir ders vermiş olan milletimiz, hiçbir şekilde bağımsızlık ve hürriyetinden ödün vermeyeceğini, sonsuza kadar var olacağını tüm dünyaya kabul ettirdi. Bu toprakları kanlarıyla sulayan vatan evlatlarına layık olmanın inancı ve gayreti ile 15 Temmuz’da da tankların önüne durmasını bildi.

*Tarih sahnesinde görüldüğü andan itibaren bağımsızlığı ile tüm dünyaya örnek olan Türk ulusu, vatanının işgal edildiği bir dönemde bu güçlere karşı verdiği onurlu mücadeleyi zafer ile taçlandırdığı günün yıl dönümünü coşkuyla kutluyor. Türk ulusunun bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz bir anıtı olan bu zafer, Türk ulusunun kudret ve kahramanlığının bir göstergesi olmakla kalmamış birlik ve beraberliğin ne kadar büyük ve sarsılmaz olduğunu da ortaya koymuştur.

*Türk ulusunun doğuştan taşıdığı kabiliyet ve kudret ile şekillenen 30 Ağustos ruhu; büyük Önder Atatürk’ün İlke ve Devrimleri ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni, sonsuza kadar yaşatacak dinamik gücün temeli olmaya devam edecek.

*Aziz milletimizin milli mücadele sürecindeki en büyük adımı olan Büyük Taarruz, tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olmasının yanında, yalnızca bizim değil; tüm mazlum ulusların, hatta tüm insanlığın, özgürlüğe, kurtuluşa, başı dik ve onuruyla yaşama kararlılığına yönelişinin ve bu doğrultuda atılmış tarihi bir adımın bayramı.

*Türk Ulusu, 30 Ağustos Büyük Zaferi ile, insanlığa, insanca yaşamanın ancak özgür, bağımsız ve egemen bir ulus olmakla gerçekleşebileceğinin en güzel örneğini verirken, bu uğurda her türlü özveriye katlanmaya daima hazır olduğunu da gösterdi. Onurla, kıvançla yıl dönümünü kutladığımız bu zaferin kazanılmasında en önemli etken Türk Ulusu’nun kendisine olan güveni ve inancıdır.

*Bağımsızlığımızı ve bir devlet olmamızı sağlayan 30 Ağustos Zafer’ini bize armağan eden eşsiz Önder Atatürk’e, silah arkadaşlarına, Kahraman Ordumuza, şehitlerimize, gazilerimize borçluyuz.

Bugün birileri tarafından yıpratılmaya, sindirilmeye, güçsüzleştirilmeye,  değişik oyunları ile hedef yapılmak istenen Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kahraman mensuplarının ve bütün vatandaşlarımızın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı yürekten kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarını rahmet ve şükranla anıyorum.

Şartlar, ihanetler ve hainlikler nasıl olursa olsun,  artık milli ve dini bayramlarımız bir bütün dolarak daha  etkin, gür sesle, birlik, beraberlik, dayanışma içinde tüm Dünyaya ‘örnek-model’ olarak kutlanmalı.

Ulusumuza Zafer Bayramı kutlu olsun…