Yaşasın Demokrasi (Düşen ateş)(69)(Köşe yazısı 11.10.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Toplum olarak çoğu kişi halen bu işin tam bilincinde, ciddiyetinde değil.

Şehit haberlerini artık ‘sıradan’ bir olay gibi izliyor, dinliyor, geçiştiriyor.

Bazıları yine insaflı, şehitler için bir fatiha okuyor.

Bu acıyı fırsata çeviren şovmenlerde azımsanmayacak kadar çok.

‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ edebiyatı ile devam ettiriyor.

Çocukluğumuzdan beri büyüklerimizden ‘Ateş düştüğü yeri yakar’ diyerek büyüdük.

Son Şemdinli’deki el bombasının patlaması sonucu Furkan Hamamcı şehit düştü.

Şehit haberinin resmileştiği saatlerde daha acı şehit haberleri geldi. Çukurca’da kontrol noktasında 5 ton patlayıcı ile gerçekleştirilen hain saldırı da 10’u asker 18 kişi Şehit olurken, 11’i asker 27 kişide yaralanarak hastanelik oldu.

Daha öncede yazdım.

Kayseri, terörle mücadelede en fazla Şehit veren illerin neredeyse ilk sırasında.

Bende 500’e yakın Asker, polis, öğretmen, imam, şoför gibi kamu görevlisi Şehidin ailelerine görevli üst düzey komisyon tarafından ilk haber verilmesini haber yapanlardan biriyim.

Her biri ayrı bir kitap haline getirilecek ‘Dayanılmaz bir acı’ feryat.

Büyükler boşa demiyor.

‘Allah kimseyi evlat acısı ile imtihan etmesin’ diye.

Gerçi dinimize göre ‘Şehitlik mertebesi’ herkese nasip olmaz ama yine de büyük acı.

Her Şehit haberinde anne-babaların ‘Oğlum genç yaşta ölüm sana yakışmadı’ sözlerini yazdık.

Birde iktidardakilerin ‘Terörün kökü kazınacak’ sözlerini.

Ama her nedense bir türlü terörün kökü kazınmadı ve giderek terör genç yaşta Askerimizin, polisimizin canını almaya, kanını akıtmaya, gözü yaşlı eşlerini dul, evlatlarını yetim, anne-babalarını evlatsız bırakmaya devam ediyor.

Belki inanmayacaksınız ama yıllardır acılı haberlere tanıklık etmiş, haber yapmış biri olarak artık bu acılara ne yüreğim ne kalbim dayanmıyor.

Allah, bu Şehitlerin hayatta kime varsa hepsine büyük sabır versin.

Zaten, kıt-kanaat geçinen, evlatlarını yokluklar içinde büyüten anne-babalar yine ‘Şükrederek’ çoğu kötü şartlardaki evlerinde yaşamaya devam ederken ‘bu acı haberi’ almak istemiyor.

Klasik açıklamalar durmuyor.

 “Bıçak kemiğe dayandı”,
“Geniş çaplı operasyonlar başlatıldı.”,
“Yaptıkları yanlarına bırakılmayacak.”,
“Bölgede arama tarama faaliyetleri başlatıldı.”,
“Şiddetle kınıyorum.”,
“Hava harekatı başlatıldı.”

Kısaca hep laf kalabalığı, yatıştırma mavraları.
İyi de  nereye kadar?

Kayseri de son Şehidimizin cenazesinin kalktığı öğle saatinde hava oldukça soğuktu.

Şehit cenazesinde başta protokol herkes tedbirli gyimle gelmişti.

Ama o eli öpülesi şehit babası.

Buram buram fakirlik, yoksulluk kokan o Şehit babasının üzerinde ve o kalabalıkta sadece onun üzerinde tek gömleği vardı.

Bir yanda ‘Evlat acısı’ diğer yanda soğuktan titriyor, şaşkın ve çaresiz bakışları ile evladı ile fotoğrafında göz göze gelerek ağlıyordu.

Gerçi bu evlat acısının ateşi o soğuğa dayanırdı.

Zaten birileri de ‘Ciğerindeki yangın onu ısıtır’ diye mi düşündü acaba?

Şehit evladının cenaze namazı kılınırken ayakta bile birkaç kez sendeledi.

Düşmemek, ağlamamak, dik durmak, düşmana fırsat vermemek için mücadele etti.

Belki de oğluna ‘Ağlamayacağım’ sözü vermişti.

Bir arkadaşımın Askere, polise kurşun sıkan, bu Vatana, millete, devlete hainlik edenlere ettiği ‘Beni özle, ama çok özle. O kadar özle ki, senin de canın yansın, ocağına ateş düşsün’ bedduası gibiydi.

“Bazen aklına gelir, toprağa verdiklerin

Yüreğine tarifi güç bir ağrı oturur..

Dolup dolup taşarsın!!

Sonra ne mi olur?

Haykırmak istersin ama! Çığlığını yutar susarsın..

Hayat dediğin bir çay..

İnsan ise bir şeker.

Karıştırdıkça.

Hayattan bir tat aldığını.

Sanırsın..

Oysa ki…

Hayatın seni erittiğini.

Çay bitince anlarsın..

..Ustam…!! (Gülay Kahraman)

Sözü fazla uzatmaya gerek yok.

Bu Vatan, Millet, Devlet, Bayrak için canlarını, kanlarını ortaya koyan Şehitlerimiz, Gazilerimiz, eş, çocuk, anne-baba ve diğer yakınlarını unutmayın, unutturmayın.

Herkesin bu Topraklara olduğu gibi Şehit ve Gazilerimize  de ‘minnet ve vefa’ borcumuz var.