Ünlü Kuaför Ömer Sarıoğlu,”Kuaförlük de Bir Sanattır”

Sanat denilince akla, önce ve sadece, sinema, tiyatro, roman gibi dallar gelir. Lakin saç tasarımı en önemli eserlerdendir. Çünkü, onu tasarlayan bir tasarımcısı vardır. Sizin sessiz ifadenizi, içinizdeki kişiliğinizi yansıtır. Milyarlarca sanat eserini üreten tek canlı sektör bu sektördür sanırım.

Bu sefer sizlere, bir Kuaförden bahsedeceğim. Onu ilk tanıdığımda, gözündeki ışıltıdan mesleğine aşık birisi olduğunu anladım. Mesleğimiz gereği yüzlerce insanla muhattap oluyoruz. Hani derler ya; “Bir kaş hareketinden seceresini çıkartırım.” diye. İşte o hesap bende mesleğini seven adamı şıp diye gözünden tanırım. Sonraki ziyaretlerimde işini nasıl yaptığına şahit oldum. Bütün müşterilerine ayrı ve eşit ilgiyle bakışını gördüm. Dahası salonunda herşeye nasıl hakim olduğunu gördüm ve işte o zaman dedim ki kendi kendime, başarının sırrı burada gizli. Kimileri bakar; ama görmez. Kimisi ise görebildiğinden daha fazlasını anlamaya çalışır. Zamanlada gözünden birşey kaçmaz bir hale bürünür. İşte Ömer Sarıoğlu böyle bir insan, böyle bir sanatçı, böyle bir kuaför.

Şehrin bir diğer ucundan müşterilerinin geldiğini duyunca da inanın hiç şaşırmadım. Zaten bu iş de bir sanatsa, sanat duygusuz ve ilgisiz yapılmaz. Sanatınızın malzemesi olan müşterilerinize, en nadide bir çiçek gibi yaklaşıldığı taktirde, o kişi değil şehrin öbür ucunda, Fizan’da olsa yine çıkar gelir. Bundan dolayı da Ömer Beyi, tebrik etmek lazım. Başkentte, bir çok önemli müşterisi olan, dizi oyuncularının ve diğer sanat camiasından da müdavimlerinin olduğunu bildiğimiz Ömer Sarıoğlu’nu bir de farklı bir açıdan tanıyalım…

İçnizdeki bu meslek aşkı nereden geliyor? Bunu yanınızda çalışan arkadaşlarınıza bile nasıl aşılıyorsunuz?

Bu güneş, her gün doğudan doğup, batıtan batmakta. Tüm enerjimizi aldığımız Güneşimiz bile bıkmadan usanmadan, ilahi bir emirle doğmakta ise bize ne oluyor da hayattan zevk almıyoruz. Her gün aldığımız nefesi, neden, “yok başım ağrıyor, yok dermanım yok” vs gibi mazeretlerle kirletiyoruz ki? Bıkmadan usanmadan yeni güne hazırlanmak lazım. Ben böyle düşünüyorum ve yaşadığım günün hakkını vermeye çalışıyorum. İşte o zamanda gün size sonucunu çok güzel bir şekilde veriyor. Yanımdaki arkadaşlarıma da bunu aşılamaya çalışıyorum. Hayat, bu aynısallıklardan uzaklaşmak ve günü farklılaştırmak sizin elinizde diyorum. Sanıyorum ki onlarda bunu anlıyorlar…

İşiniz gereği birçok bayan müşteriniz var. Böyle bir kalabalıkla uğraşmak zor olmuyor mu?

Kadınlarla uğraşmak zordur derler. Aslında zor olan onları anlamak değil, onlarla inatlaşmaktır. Ben müşterilerime sorarım, “Ne istiyorsun?” o da bu soruma cevap verir. Eğer istediği şey benim onun için düşündüğüm şeyle eş değer ise onun dediğini yapıyorum. Şayet çok farklı şeyleri düşünüyorsak, o zamanda müdahale ediyorum ve şöyle yapmalıyız diyorum. Onu uyguluyoruz. Sonra kendisindeki değişimi gördüğünde hak veriyor bize. Kadınları anlamamdaki en önemli nedenlerden birisi de müstakbel eşimdir. Gülşah hanım benim en büyük şansım ve en büyük destekçimdir. Bunu da vurgulamak istiyorum.

Bu sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz?

1979 da doğdum ve yaklaşık olarak 20 senedir bu işi yapıyorum. Ustamdan çok dayak yedim. Ama bıkmadan usanmadan sabrettim ve mesleğimin tüm inceliklerini öğrendim kavradım. Şimdilerde pek dayaktan yana olmasam da yediğim o dayaklardan çok şeyler öğrendim. O zamanlar öyleydi. O zorlukları aşınca, şimdilerde karşılaştığımız meseleler pek de zor gelmiyor. Demek ki yaşanması gerekiyormuş yaşanmış. Her meslekte bu böyledir aslında. Başarı zorluklardan sonra gelir. Eğer şu an belirli bir başarım varsa, mesleğini seven ustalarımdan ve bazı meslektaşlarımdan öğrendiklerim sayesinde olmuştur.

Genelde bizim sektörümüze “hizmet sektörü” diyorlar; ama ben katılmıyorum. Çünkü biz sadece hizmet etmiyoruz. Biz üretim yapıyoruz. Saç tasarımı da bir üretimdir. Saç boyamak da bir üretimdir. Saç boyasını hazırlamak bir formül hazırlama kabiliyeti gerektirir. Ham maddeler bir araya gelir ve saç boyasının uygulama hali üretilir. Sonra müşterimizin saçına uygulanır. O yüzden bizler üretici insanlarız derim her zaman. Her sektörde herkese ekmek var;ama işini iyi yapanlar kalıcı oluyor.

Bu sektörde çeşitli etkinlikler ve büyük organizasyonlar oluyor mu?

Elbette ki oluyor. Küçük etkinlikler de yapıyoruz, büyük organizasyonlarda. Derneğimizin etkinliklerinde tüm üyelerimiz kendisini gösteriyor. Ülkemiz çapındaki organizasyonlara katılıyoruz. Yarışmalar ve saç showlar oluyor, bunlara katılıyoruz. Yurt dışında, Amerika’dan tutun da Belçika’ya, Rusya’dan tutun da Fransa’ya kadar uluslararası organizasyonlara da katılımcı veya yarışmacı olarak gidiyoruz. Bazılarında birinciliklerimiz ve mansiyonlarımız da vardır. Eğitim etkinliklerimiz de oluyor. Her işte olduğu gibi bizim işimizde de eğitim şart.

Size göre müşterilerinizin en çok neye ihtiyacı var?

Bana göre, kadınlarımızın morale ihtiyacı var. Gülmeye ihtiyacı var. Sevinçten ağlamaya ihtiyacı var. Dahası sohbet etmeye ihtiyacı var. Bizler saç tasarımımızı yaparken, müşteri ile ilgilenmeyen bir zihniyeti asla benimsemedik. Onlarla konuşarak eğlenceli bir zaman geçirmesini sağlamaya çalışıyoruz. Eğer o mutluysa bizde mutluyuz. Dahası ben bilmem kuaförüm bilir dediği zaman, işte biz üzerimize düşeni yapmış oluyoruz. Sonrasında da bu hep böyle devam ediyor. Ayrıca müşteri, gayet tabiki hijyenik bir ortam istiyor. Kaliteli bir üretim, iyi iş, iyi hizmet çok önemli…

Saç Modelini nasıl belirliyorsunuz?

En önemlisi, önce müşterimizi tanıyoruz. Bize iç dünyası ile ilgili bilgiler vermesi gerekiyor. Sohbetimizle bu ipuçlarına ulaşıyoruz. Sonra, yüz hatlarına, çizgilere dikkatlice bakıp ona göre modeli tasarlıyoruz. Özetle bu şekilde açıklayabilirim. Buna ek olarak tabiki tecrübe de hayli önemlidir, saç tasarımı yaparken.

Hiç yanlışınız oldu mu meslek hayatınızda?

Üzerinizde müthiş bir elbise olduğu halde saçınız kötüyse olmaz. Lakin saçı tanımışsanız, postişlere, boya ya da röfle rengine karar vermişseniz ve neyi, neden, nasıl yapacağınızı müşteriye anlatmışsanız, hata yapma risk yüzdeniz tek haneli rakamlara düşer. Bu sözleşme yapmaya benzer. Söylediğinizle yaptığınız tutuyorsa işte o zaman sorun yok demektir. Mesela “Gelin Başı” yaparken sorunlar yaşadınız mı ? Yani şöyle söyliyeyim; mesela en meşhur modacıda gelinlik yaptırıyorsun, belki 1000 kişilik bir davet veriyorsun 5 yıldızlı bir otelde, tekneyle ya da helikopterle davetlileri getiriyorsun, sonra Kuaför’e gelince, bizim sokaktaki Cemil Amca saçımı yapsın diyorsun. Ee sonra da o saçla, tüm fotoğraflarda kötü saçla çıkarsın. En güzel gününü böyle hatırlar olursun. İşte buradan yola çıkarsak, genelde sorun bizlerde değil diyebilirim… Zaten bu zihniyet bizim işimize sanat gözüyle bakmıyor. O zaman da onlara oh oluyor diyorum.

Saç Modası nasıl belirlenir?

Genelde ellerinde bir fotoğrafla, benim saçım da bunun saçı gibi olsun gibisinden geliyorlar. Çok kilolu bayanlar, fit bir ünlüye benzemek istiyorlar. Bizlerde onu kırmadan olamayacağını anlatıyoruz. Kendisine en iyi gidebilecek saçı yapıyoruz. Haliyle sokakta ya da çevresinde alay konusu olmasından kurtarıyoruz. İşte mesleğimizin önemini de burada vurgulamış oluyorum aslında. Bunlara dikkat etmek lazım… Müşterinin kişiliğine göre uygun olabilecek saçları öneriyoruz. Yüz hatlarına göre uygun olabilecek bir modeli anlatıyoruz. Dolayısıyla kişiye özel bir trendi yakalamaya çalışıyoruz. Bize göre moda, sezonun alışıla gelmiş tasarımlarının yanı sıra, aynı zamanda kişiye has olan bir tasarımdır, diyebilirim.

Son olarak ne söylemek istersiniz Ömer Bey?

Her saç sahibinin sessiz ifadesidir. Saç tasarımınız, sadece yüzünüzün etrafını kaplayan bir yele değildir. Kusursuz görünüşünüzün yansımasıdır. Saç, sahibesini tamamlayan ve onu tanımlayan müthiş bir unsurdur. Teşekkür ediyorum…

Bir cevap yazın