Üniversitelerden haberler.. (09.11.2018)

KAYÜ Rektörü Karamustafa, Yahyalı, Yeşilhisar ve İncesu İlçelerindeki MYO binalarını inceledi

Kayseri Üniversitesi (KAYÜ) Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, birim ziyaretleri kapsamında Yahyalı, Yeşilhisar ve İncesu Meslek Yüksekokullarını gezdi. İlçelerde belediye başkanlarını ziyaret eden Rektör Karamustafa, ayrıca kampüs yerleşkeleri içerisindeki binalarda da incelemelerde bulundu.

KAYÜ Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, ilçe ziyaretleri kapsamında ilk olarak Yahyalı’ya geçti ve burada Belediye Başkanı Esat Öztürk’ü makamında ziyaret etti.

Belediye Başkanı Esat Öztürk ile bir süre görüşen Rektör Prof. Dr. Karamustafa, Yahyalı Meslek Yüksekokulunu faaliyete geçirmek için belediye ile işbirliği halinde olacaklarını söyledi.

Yahyalı Belediye Başkanı Esat Öztürk de, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, belediye olarak her zaman Kayseri Üniversitesi’nin çalışmalarına destek vereceklerini kaydetti.

Ziyaretin ardından Yahyalı Meslek Yüksekokulu binası inşaatında incelemelerde bulunan Rektör Karamustafa’ya, Yahyalı Belediye Başkanı Esat Öztürk ile binanın yapımını üstlenen hayırseverler bilgi verdi.

Yahyalı Kaymakamı Yunus Emre Altıner’in de eşlik ettiği bina inşaatı gezisinde Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, “Yerel yönetimlerle hep beraber el ele vereceğiz ve Allah’ın izniyle bu kadar harcanmış emeğin daha da iyiye gitmesi için çaba sarf edeceğiz. Buranın bir eğitim merkezine, ilim merkezine, bilim ve bilgi merkezine dönüşmesi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Elbette bu kolay olmayacak. Harcayacağımız zamana, emeğe ve finansal kaynaklara ihtiyacımız var. Ama bugün ben burada neyi gördüm. Burada emek var. Belediye Başkanımızın, Kaymakamımızın, hayırseverlerin, heyecan ve emeğini gördüm” dedi.

Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, ikinci ziyaretini Yeşilhisar’a gerçekleştirdi. Belediye Başkanı Abdulkadir Akdeniz makamında ziyaret eden Rektör Karamustafa, daha sonra Yeşilhisar Meslek Yüksekokulu binalarında incelemelerde bulundu.

Rektör Karamustafa, ilçe ziyaretlerinin sonuncusunu da İncesu’ya yaptı. Burada Belediye Başkanı Zekeriya Karayol’u makamında ziyaret eden Rektör Karamustafa, daha sonra Başkan Karayol ile birlikte, İncesu Meslek Yüksekokulunun inşaatı devam eden binalarını inceledi.

Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa’ya ilçe ziyaretlerinde, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Derviş Boztosun ile Genel Sekreter Doç. Dr. Semra Aksoylu da eşlik etti.

KAYÜ Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, ziyaretler sonrası yaptığı değerlendirmede, üç ilçeye gerçekleştirdiği ziyarette, başta yerel yönetimler olmak üzere, hayırseverler, iş dünyası ve yöre halkından gördükleri destek ve heyecanının kendilerini fazlasıyla mutlu ettiğini ve buralara yönelik çalışma azimlerini tetiklediğini kaydetti.

KAYSERİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ YAHYALI’YI ZİYARET ETTİ

Kayseri Üniversitesi (KAYÜ) Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, 2019 yılında açılacak olan Yahyalı Meslek Yüksekokulu binasında incelemelerde bulundu.

Kayseri Üniversitesi (KAYÜ) Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, ilk olarak Yahyalı Belediye Başkanı Esat Öztürk’e iadeyi ziyarette bulunarak ardından Yahyalı Meslek Yüksekokul binasında incelemelerde bulundu.

KAYÜ Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, “Yerel yönetim olarak bu ilçeye yapmış olduğunuz katkılar, Meslek Yüksek Okulu ile ilgili çalışmalarınız, gayretiniz ortadadır. Bizde sizin bu gayretinizi; ülkemiz, Kayserimiz ve Yahyalı’mız açısından iyi bir şekilde sonuçlandırabilmek için Yahyalı Meslek Yüksek Okulu’nun hızlıca, bölge ile entegre olacak bölümleri açmak istiyoruz. Açılacak bölümler arasında meyve- sebzecilik, tarıma yönelik, hayvancılığa yönelik, madencilik ile ilgili programları Kayseri Üniversitesi yönetimi olarak istişare ediyoruz. Bu kapsamda sizler elinizi taşın altına koymuşsunuz. Bu fiziksel mekânları hazırlamışsınız. Özellikle buradaki hayırseverleri harekete geçirerek bu imkânları sağlamışsınız. Hayırseverlerimiz sayesinde yapılan okulumuz artık milli servetimizdir. Milli servetimizin en uygun şekilde kullanılması için Kayseri Üniversitesi Rektörlüğü olarak en etkin ve verimli şekilde üzerimize düşeni yapacağız. Bu hizmet için başkanımıza ve hayırseverlerimize çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Yahyalı Belediye Başkanı Esat Öztürk de, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Çiçeği burnunda Kayseri Üniversitemizin rektörünü, ilçemiz Yahyalı’da görmekten dolayı mutluluğumu ifade etmek istiyorum. İlçemize hem iadeyi ziyaret hem de açılacak Meslek Yüksek Okulumuzu yerinde incelemek için zahmet edip geldikleri için rektörümüze teşekkür ediyorum. Allah nasip ederse okulumuzla ilgili biz inşaat bölünü tamamladık. Gerek sosyal donatılarla gerekse eğitim vereceğimiz binamızla hizmete hazır beklemekteyiz. Üniversitemizin, en kısa zamanda çevre düzenlemesini yaptıktan sonra inşallah 2019-2020  Eğitim ve Öğretim yılında sizlerin de uygun gördüğü bölümler ile başlamak istiyoruz.” İfadelerini kullandı.

Yahyalı Kaymakamı Yunus Emre Altıner’in de eşlik ettiği bina inşaatı gezisinde, “Öncelikle Kayseri Üniversitesi rektörümüze ilçemize bulunduğu ziyaretten dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah bu okulumuz en kısa zamanda güzel bölümler ile açılmış olur. Biz, en güzel şekilde okulumuzu hizmete sunmuş olacağız. Üniversitemizin yapımında emeği geçen hayırseverlerimize, belediye başkanımıza ve sizlere çok teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.

 ERÜ Rektörü Prof. Dr. Çalış’tan KAYSO ’ya İade-i Ziyaret

 Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çalış Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci’ye iade-i ziyarette bulundu.

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren KAYSO Başkanı Mehmet Büyüksimitci, “Türkiye’nin 10 Araştırma Üniversitesi’nden birisi olan Erciyes Üniversitemizin değerli Rektörünü Odamızda görmek bizi memnun etti. Sayın hocamızın üniversitemizin başarı grafiğini daha yükseklere çıkaracağına yürekten inanıyoruz” dedi

Gerek ülkenin geleceği, gerekse üniversite sanayi işbirliği açısından üniversiteleri son derece önemsediklerinin altını çizen Başkan Büyüksimitci, “Üniversiteler ile sanayiyi ayrı düşünmemiz mümkün değil. Üniversite Sanayi İşbirliği Vakfımız aracılığı ile üniversitedeki bilimsel potansiyelin, sanayiye aktarılarak ekonomik değere dönüşmesi adına çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Daha önce Erciyes Üniversitemiz ile birçok ortak projeye imza attık. Gerek sanayimize kalifiye eleman yetiştirmek gerekse sanayicilerimizle ortak projeler üretmek adına kendileri ile sıkı diyalog halinde olacağız. Ben nazik ziyaretlerinden dolayı Sayın Rektörümüze teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çalış ise, sanayicilerin ihtiyaçlarına cevap verecek çalışmalara ve ortak projeler üreterek Kayseri sanayisine katkı sunmaya her zaman hazır olduklarını dile getirdi.

İŞKUR, Kayseri Üniversitesi’nde İş ve Meslek Semineri Düzenledi

 Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından Erciyes Üniversitesi ve Kayseri Üniversitesi öğrencilerine yönelik “İş Başı Eğitim Programı” düzenlendi.

Kayseri Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe, Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Derviş Boztosun, Kayseri Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Semra Aksoylu, Erciyes Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Fikret Kara, Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Ercan Karaköse İŞKUR İl Müdür Yardımcısı Ayşe Ak, İŞKUR İş ve Meslek Danışmanları Berna Yıldız Yetök ve Cumaali Yeşilyurt ile çok sayıda öğrenci katıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Ercan Karaköse, etkinliğin amacı hakkında bilgiler verdi.

Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa ise konuşmasında gençlere çeşitli tavsiyelerde bulundu.

Rektör Karamustafa, “Sevgili gençler kariyer aslında almış olduğumuz eğitimle doğrudan alakalı olmakla beraber, kariyer hayatta kendimizi nasıl yetiştirdiğimizle alakalıdır. Bu bağlamda ben kariyerin dört ana unsur üzerine oturduğunu düşünmekteyim. Bunlardan birincisi almış olduğumuz eğitim. Şuanda bu çatı altında öğrenim görüyorsunuz. Buradaki hocalarınız devletimizin sağladığı fiziksel ve teknik imkânlar, sizlerin mesleki becerilerinizin daha iyi gelişmesine, daha nitelikli meslek elemanı ve teknik elemanlar teknikerler olmanız açısından sonra derece önemlidir” diye konuştu.

İŞKUR İl Müdür Yardımcısı Ayşe Ak’da konuşmasında İŞKUR faaliyetleri hakkında katılımcılara bilgiler verdi.

Ak, “Türkiye İş Kurumu ulusal istihdam politikalarının belirlenmesi, korunması geliştirilmesi ve işsizliğin önlenmesinde rol alan işgücü piyasalarının önemli aktörlerinden biridir” şeklinde konuştu.

Açılış konuşmaların ardından İş ve Meslek Danışmanları Berna Yıldız Yetök ve Cumaali Yeşilyurt ise “İş Başı Eğitim Programı” hakkında bilgiler verdi. Etkinlik, plaket takdiminin ardından sona erdi.

Anadolu’nun Yüksek Teknolojileri Erciyes Teknopark’ta Yatırımcılarla Buluştu

Erciyes Teknopark – Erciyes Melek Yatırım Ağı (ERBAN) tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen “Technology Showcase/Yatırımcı Girişimci Buluşması” etkinliği ile girişimci ve yatırımcılar bir araya geldi.

Technology Showcase / Yatırımcı Girişimci Buluşması etkinliği kapsamında, teknoloji tabanlı iş fikirlerine sahip akademisyenler, Sera Kuluçka Merkezi’nde yer alan takımlar, Erciyes Teknopark firmaları ve teknoloji odaklı, ticari değer taşıyan projelerine yatırımcı bulabilmek için sunum yaptılar.

Technology Showcase 2018’de sağlık, yazılım, tarım ve diğer teknoloji alanlarına çoğunluğu yüksek teknoloji sınıfındaki projeler sunuldu

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Yatırımcı Girişimci Buluşması etkinliği ile ilgili açıklama yapan Erciyes Teknopark  Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Recai KILIÇ şunları söyledi: ” Erciyes Teknopark Erciyes Melek Yatırım Ağı (ERBAN) olarak düzenlediğimiz bu etkinlik ile ülke çapından 30’a yakın yatırımcı 15 teknoloji tabanlı projeyi ilk kez görmek için Erciyes Teknopark’a geldi. Technology Showcase 2018 ile çoğunluğunu Erciyes Teknopark’ta kurulmuş akademisyen girişimcilerimizin geliştirdiği sağlık, yazılım, tarım ve diğer teknoloji alanlarındaki yüksek teknoloji içeren projeler Türkiye’nin önde gelen teknoloji yatırımcıları ile buluştu.

Erciyes Teknopark olarak bölgemizdeki teknoloji tabanlı işletme sayısını artırmak için girişimciler ile yatırımcıları bir araya getireceğimiz bu tür etkinlikleri düzenlemeye oldukça önem veriyoruz. Düzenlenen bu etkinlikler girişimcilerimizin fon kaynaklarını edinmeleri açısından verimli sonuçlar sağlamaktadır.

Etkinliğimize bu sene kattığımız yenilik ile teknoloji sunumları sonrasında, Kayserili iş adamları ve öğrenciler için paneller düzenledik. İş adamları için düzenlenen panellerde, Türkiye’de teknoloji yatırımlarından para kazanma stratejileri aktarıldı. Öğrenciler için düzenlenen panellerde ise girişimciliğe nasıl başlanması gerektiği ve girişimcilikte kariyer planlamasının nasıl yapılması gerektiği anlatıldı.

Erciyes Teknopark olarak yeni teknolojileri ve girişimcilerini yatırımcılar ile buluşturacağımız bu tür etkinliklerimizi içine kattığımız yeniliklerle düzenlemeye devam edeceğimizi belirtmek isterim.”

İstanbul Arel Üniversitesi “Suriyeli Kadınları Güçlendirme Projesi

Suriyeli Göçmen Kadınları Güçlendirme projesinin açılış ve tanıtımı 31 Ekim 2018 tarihinde İstanbul Arel Üniversitesi Tepekent Yerleşkesi Aziz Sancar Amfisi’nde gerçekleştirildi.

İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler İngilizce Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Güneş Koç’un yürütücüsü olduğu proje açılış toplantısına Norveç Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Kristin Melsom, Norveç Büyükelçiliği Politik Danışmanı ve Proje Koordinatörü Timur Saydan ve projenin paydaşları olan HayatSür Derneği, İstanbul Arel Üniversitesi Radyo’su, Kadınlarla Dayanışma Vakfı, Mavi Hilal Vakfı, Mülteciler ve Sığınmacılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Sultanbeyli Belediyesi, Şişli Belediyesi ve Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği ile Sistem Matbaacılık katılım sağladı.

Proje paydaşlarının yanı sıra bu alanda çalışan uluslararası örgütlerden UNFPA (United Nations Population Fund) ve Küçükçekmece Belediyesi’nin de katılımının gerçekleştiği etkinliğe,  akademisyenler ve öğrenciler tarafından da yoğun ilgi ve katılım gösterdi.

Norveç Büyükelçiliği’nin desteklediği projenin kapsamında sivil toplum örgütleri ve belediyeler arasında bir pilot proje olarak İstanbul’un Fatih, Küçükçekmece, Sefaköy, Sultanbeyli, Şişli semtleri ve çevresinde yaşayan Suriyeli göçmen kadınlara eğitimler ve çalıştaylar gerçekleştirilecek.

Bu bağlamda Suriyeli göçmen kadınların kadın hakları, mülteci kadın hakları, toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, kadın sağlığı başlıklarında düzenlenecek çalıştaylarla toplumsal farkındalığın artırılarak bilinçlenmenin sağlanması ve bu alanlardaki eğitimlerin yanı sıra psikososyal destek, Türkçe dil kursu ve meslek edindirme kursu ile de güçlendirilmeleri hedefleniyor.

Suriyeli Kadınları Güçlendirme Projesi açılış konuşmasında Dr. Öğretim Üyesi Güneş Koç, göçün bir cinsiyeti olduğunu ve Suriye’den 3.5 Milyon göç alan Türkiye’nin, bu nüfusun 1.7 Milyonu kadın olan göçmen kadınlara yönelik göç politikalarının geliştirilmesinin öneminden bahsetti.

Norveç Maslahatgüzarı Melsom: “GELİRİMİZ BENZİNDEN DEĞİL, KADIN İŞ GÜCÜNDEN!“

Melsom, Norveç Büyükelçiliği’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne mültecileri kabul ettiği ve bu konudaki cömertliğinden ötürü de teşekkür ettiğini söyleyerek şu şekilde devam etti: ‘Norveç kadın hakları ve kadın erkek eşitliğinin sağlanması konusunda güçlü bir geleneğe sahip… Norveç’in eski Başbakanının Norveç ekonomisine ve gayrisafi yurtiçi milli hasılasına en büyük katkının benzin ya da gazdan kaynaklı olmadığını, kadınların işgücüne katılımından kaynaklı olduğunu söyledi. Bu da istihdamda kadınların önünün açılması ve çocuk bakımı gibi ilerici politikalar sayesinde mümkün oldu’ dedi.

Melsom ayrıca kadına karşı şiddetin tüm ülkelerin ajandasında önemli bir yer teşkil etmesi gerektiğini sözlerine ekleyerek Norveç’in kadına karşı şiddetin önlenmesine verdiği önemin altını çizdi.

Proje kapsamında HayatSür Derneği Psikososyal Danışmanlık eğitimleri, İstanbul Arel Üniversitesi Radyo’su Radyo Program Yapımcılığı Sertifka programı eğitimleri, KADAV (Kadın Dayanışması Vakfı) toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet çalıştayları, Mavi Hilal Vakfı Hukuki Danışmanlık Çalıştayları, Sultanbeyli Belediyesi paydaşlığıyla Mülteciler ve Sığınmacılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Türkçe Dil Kursları, Şişli Belediyesi paydaşlığıyla Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği Kadın Sağlığı Eğitimleri vermektedir. Sistem Matbaacılık’ın ise projenin çıktılarını kitaplaştırarak projeye katkı sağlayacağı belirtildi.

Proje 1 Kasım 2018 ve 1 Mayıs 2019 tarihleri arasında devam edecek ve İstanbul Arel Üniversitesi Tepekent Kampüsü’nde gerçekleştirilecek olan çalıştayların ve eğitimlerin paydaşlar tarafından kamuya açık bir şekilde değerlendirilmesi çalıştayının ardından sonlandırılacaktır.

Bezirhane’de Dünya’nın Geleceği ve Çocukların Rolü Konuşuldu

 Kapadokya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serpil Oppermann’ın konuşmacı olarak katıldığı söyleşi Bezirhane’de düzenlendi.

Kapadokya Üniversitesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi ve Argos in Cappadocia tarafından ortaklaşa düzenlenen “Bezirhane Buluşmaları” kapsamında gerçekleştirilen söyleşinin konuğu olan Prof. Dr. Serpil Oppermann, “Antroposen Çağı’nda Çevreci Bilimler” başlığıyla gerçekleştirilen söyleşide, insanların doğaya verdiği zararlardan uzun uzun bahsederken, beşeri ve çevre bilimlerinde ekolojinin kötüye gittiğini de vurgulayarak buna dair çözüm önerilerini de katılımcılara sundu.

Toprak yapısındaki bozulmalar, buna dair yapılan ve yapılacak çalışmalar hakkında da katılımcıları bilgilendiren Prof. Dr. Oppermann, bu olumsuz tabloyu çocukların değiştirebileceğini bu yüzden de çocuklara atık ayrıştırma, geri dönüşüm ve çevre bilinci aşılanması için yapılacakları anlatarak katılımcılardan bu konuda katkı, destek ve proje fikirlerini paylaşmalarını istedi. Daha duyarlı ve bilinçli toplum için Prof. Dr. Oppermann’a fikirlerini aktaran katılımcılar soru-cevap kısmında da tüm sorularına cevap buldular.

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, Kapadokya Üniversitesi ile Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi akademisyenleri ve üniversite öğrencilerinin yanı sıra davetlilerin yoğun katılım gösterdiği söyleşi sonunda Prof. Dr. Serpil Oppermann’a Argos Kültür Sanat tarafından teşekkür çiçeği takdim edildi.

Nevşehir’de Çocuklara Matematiği Sevdirecek Proje

Kapadokya Üniversitesi ile Nevşehir Milli Eğitim Müdürlüğü arasında imzalanan protokol sonrasında kurulan ‘Matematik Atölyesi’ Nevşehir’de yaşayan çocuklara matematiği sevdirerek öğretmek için eğitimlere başladı.

Kapadokya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin düzenlediği ve Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından desteklenen sosyal sorumluluk projesi kapsamında Nevşehir’deki okullardan önerilen ve çeşitli sınavların yapılmasının ardından 50 öğrencinin ücretsiz kayıt yaptırdığı ‘Matematik Atölyesi’ Kapadokya Üniversitesi Mustafapaşa yerleşkesinde matematik eğitimlerine başladı.

Geçtiğimiz hafta sonu öğrenci velileri ile gerçekleştirilen toplantıda konuşan Kapadokya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve Proje Koordinatörü Prof. Dr. Rıfat Yıldız, “6. ve 7. Sınıf öğrencilerimizi kapsayan bu projeyle geleceğin yıldız matematikçilerinin yetiştirilmesini amaçlıyoruz. Atölye çalışmalarımızın dayandığı temel felsefe ezbercilik yerine öğrencilerimize sorgulama ve araştırma fikrini aşılamak, öğrenmeyi öğretmektir. Yenilikçi ve analitik yöntemlerle öğrencilerimizin eğitimlerini başarıyla sürdüreceğiz” dedi.

‘Matematik Atölyesi’ projesine önümüzdeki yıllarda 8. sınıf öğrencilerinin de dahil edilerek projenin genişlemesinin amaçlandığı belirtildi.

Çocuk Eğitiminde Disiplin

Okul öncesi dönemde kural koymak, hele ki bu kurallara uyulmasını sağlamak; kimi zaman ebeveynleri epeyce zorlamaktadır. Karşımızdaki bir çocuk olduğundan, her ne kadar “kolay inandırılabilir” diye düşünsek de; yaşına ve gelişim seviyesine göre ikna olmadığı takdirde, kurallara uymasını beklemek neredeyse imkânsız hale gelir. Günlük hayatta zaman zaman biz yetişkinleri çileden çıkarabilir bir hal bile alabilir. Çocukların da kendilerine göre düşünceleri, inanışları, bakış açıları, duyguları olduğunu unutmadan; onları “küçük insanlar” olarak düşünüp umursamamazlık yapmadan; sağlamaya ya da oluşturmaya çalıştığımız kuralları, belirlemeye çalışacağımız en doğru iletişim yöntemi/yöntemleri ile kuralları öğretmede başarılı olabiliriz.

Peki, Disiplin Nasıl Sağlanır? Ya Da Disiplini Sağlamak İçin Ne Yapmalıyız?

Çocuğa disiplin öğretmenin yolu, aile içinde genellikle ödüller ve cezaların uygulanması ile denenir. Anne ve baba, çocuk onların istediği gibi davranmadığı zaman ne yapmaları gerektiği konusunda çoğunlukla kararsızdırlar. Hatta bu kararsızlık çocuk ile ilişkileri olumsuz yönde bile etkileyebilir. Bazen şiddetli tepki gösterirler, cezalar birbirini izler, bazen de yapılan hata görmemezlikten gelinebilir. İşte, çocuğun kafasını karıştıran temel nokta da budur; kararsızlık yaşayan ebeveynlerin olması, çocuğun bir konu hakkında verilen kararı istediği şekilde kullanmasına sebep olabilir.

Bütün çocuklar kuralları öğrenirken açıklamalara gerek duyarlar. Ebeveynler kuralları çocuklarına öğretirken; öncelikle kendi aralarında disiplini nasıl sağlayacakları hakkında konuşmalı ve bir tutarlılık sağlamalıdırlar. Çocuk, anne ve babanın aynı olaya farklı tepkiler göstermesi karşısında nasıl davranacağını kestiremez. Bazen aile içinde annenin izin verdiği bir şeye baba hayır diyebilir. Bu sorunu aşmak; ancak anne ve babanın aynı dili konuşması ile mümkün olacaktır. Aksi takdirde çocuk hayır yanıtını aldığı babadan anneye gidecek ve istediğini elde edene kadar uğraşacaktır. Ya da bir kez yaptığı davranışa; “Peki, bu seferlik öyle olsun” yanıtı vermek, çocuğun sınırları tanımasında sorun oluşturacak ve çocuk her defasında sınırları genişletmek için uğraşacaktır.

Çocuklarda Disiplin Nasıl Sağlanmalıdır?

Anne ve babaların en sık şikâyetlerinden biri; “Defalarca söylediğim halde aynı şeyi yapıyor, her türlü cezayı denedik ama olmadı.” şeklindedir. Disiplin demek, ceza vermek demek değildir. Katı davranışlar sergilemek, her şeyi kurallı hale getirmek ve bu kurallar uygulanmadığında cezalandırmak; “istenilen davranışın yerleşmesini” sağlamaz. Aynı zamanda böylesi katı yaklaşımlar, çatışmanın büyümesine ve evdeki yaşantının keyifsiz bir hale dönüşmesine neden olacaktır. Çocuk ancak önündeki örneğe bakarak model alır ve öğrenir. Dikkat edilecek noktalardan biri de; çocuğa öğretmeye çalıştığımız disiplini, önce kendimizin uygulamasıdır. Örneğin; çocuğa arkadaşlarına kötü davranmasının ne kadar yanlış olduğunu söyleyip, bu nedenle onu cezalandırmadan önce; evde aile bireyleri olarak birbirimize nasıl davrandığımıza dikkat etmemiz, küfür etmenin kötü olduğunu söyleyip trafikte sinirlenip çocuğun yanında diğer sürücüye küfür etmemiz ne derece tutarlı olacaktır? Eğer ebeveynler olarak disiplinli, düzenli bir davranış sergilersek; çocuk da elbette bunu örnek alacaktır.

Bir diğer nokta da çocuğa evdeki kuralların ne olduğunu, kendisinden neler beklediğinizi ona anlatmaktır. Çocuk bilmediği konularda kurallara uyamaz. Çocuktan daha önce hiç uygulamadığımız bir kurala uymasını beklemek haksızlık olur. Çocuk önceden kendisinden neler beklendiğini bilirse; evdeki çatışmalar da, inatlaşmalar da ortadan kalkacaktır. Yapacağımız açıklamalar; beklentilerimizin ne olduğunu doğru ve açık bir dille anlatmak, ona doğru davranışı sergileme şansını sağlayacaktır. Bir önemli nokta da beklentilerimizin çocuğun yaşına ve yapısına uygun olmasıdır.

Her insanın yeni bir şey öğrenirken deneme ve yanılma yolu kullanması, denerken hatalar yapması doğaldır. Çocuk da yeni kurallar öğrenirken deneyecek, sonuçlarını görecek, belki bir-iki kez daha aynı hatayı yapacak ancak öğrenecektir. Önemli olan bu deneme yanılmalarda, ona gereken sabrı ve desteği göstermektir. Yaptığı ilk hatada kızmak ya da cezalandırmak, düşünmesine olanak tanımadan “yaptığın yanlış” diyerek kestirip atmak; davranışı öğrenmesini engellemekten başka bir işe yaramaz.

Olumlu davranış ancak olumlu bir tepki görürse pekişecektir. Kendimize ne kadar hata yapma fırsatı tanıyoruz, çocuğumuza ne kadar… Bazen bir süre için sadece yapılan olumlu davranışları görüp, onlara odaklanmak, hatalı davranışları sık sık hatırlatmamak gerekebilir. Takdir etmek ve ödüllendirmek, istenilen davranışın hemen ardından yapılmalıdır. Aksi takdirde çocuk ne için ödüllendirildiğini ya da beğenildiğini unutacak, aynı olumlu davranışı sergilemeyi de hatırlamayacaktır.

Disiplin çok basit olarak eğitim, yani daha doğru anlamıyla öğretici, düzenli davranış ve yetkinlik kazandırıcı yetiştirme demektir. Çocuk eğitiminde amaç, bir yetişkin olduğunda zorluklar karşısında mücadele edebilen, mutlu olan ve etrafına da mutluluk verebilen, üretken bir birey yetiştirmektir.

Disiplin Etmek Ne Demektir?

Disiplin, kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerdir. Her isteği anında yerine getirilen çocuklar, her şeyin istedikleri an olabileceğine inanırlar ve zorluklarla baş edebilmeyi öğrenemezler. İstedikleri her şeye kolayca sahip oldukları için, sahip oldukları şeylerin değerini bilemezler. İleride de çevresindeki insanlardan alıştıkları şekilde her isteklerini yerine getirmesini beklerler. Evinde eşiyle, işyerinde iş arkadaşlarıyla sağlıklı ilişkiler geliştiremez.

Çocuklar kuralları öğrenirken açıklamalara gerek duyarlar, bu bütün çocuklar için geçerlidir. Anne ve babalar kuralları çocuklarına öğretmeden önce, kendi aralarında disiplini nasıl sağlayacakları hakkında konuşmalı ve davranışlarında tutarlı olmalıdırlar. Bir gün evet dedikleri bir konuya ertesi gün hayır demeleri ya da annenin evet dediğine babanın hayır demesi çocuğun kafasını karıştıracaktır. Çünkü çocuk‚ anne ve babanın aynı olaya farklı tepkiler göstermesi karşısında önce nasıl davranacağını bilemez. Ancak sonra istediğini elde etmek için, hayır yanıtını aldığı babadan anneye gidecektir. Ayrıca bir kez yaptığı davranışa “peki, bu seferlik öyle olsun” yanıtı vermek çocuğun sınırları tanımasında sorun oluşturacaktır. Bu nedenle çocuk daha sonra ki olaylarda sınırları genişletmek için uğraşacaktır.

Çocuk Eğitiminde Disiplinin Yeri ve Önemi

Öğr. Gör. Nagehan Avcı

Kapadokya Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Önlisans Programı

Çocuklarının kişiliklerini olumlu yönde geliştirerek mutlu ve kendileriyle barışık bireyler haline getirmek için anne ve babalar, onlara istenilen ve doğru olan davranışları öğretmek ve yol göstermek isterler. Bu yüzden disiplin, çocuk eğitiminin vazgeçilmez bir parçasıdır. Çocuğun davranışlarını etkili bir biçimde ele alarak çocuğun benlik değerlerinin temelini atmak ve kişilik gelişiminde yol almasını sağlamak için aileler olumlu bir disiplin anlayışını etkili bir yöntem olarak kullanırlar. Ayrıca disiplin sağlamak, aile içinde saygı, sevgi ve güvene dayalı, denge ve düzen içerisinde giden bir aile dinamiği oluşturulmasında büyük önem taşır. Ancak toplumumuzdaki yanlış değerlendirmenin aksine bir eğitim aracı olan disiplin sağlanırken fiziksel davranışlara yansıtma, korkutma, baskı oluşturma ve bağırma gibi olumsuz disiplin yöntemleri kullanılmaktadır. Disiplin denilince çoğu zaman akıllara sıkı sıkıya bir denetim gelir. Aslında disiplin verilmesinde hedef işlevsel olarak çocuğa güvenli bir ortam sunularak istenilen tutumları sergilemesini ve kendi kendini yönlendirecek bir iç denetim kazanmasını sağlamaktır. Çocuğun yalnız başına ve denetimden uzak olduğu zamanlarda da içsel bir sorumluluk duygusunun oluşması önemlidir. Anne ve babası yanında olduğu süreçte kurallara uyan, ancak kendi kendine kaldığında uygunsuz davranan çocuk henüz içsel denetimini kazanmamış demektir. Evde sadece otorite ve güç kullanarak disiplin sağlanmamalıdır. Bu konuda bilgili olmak, bilinçli hareket etmek, tutarlı davranmak, aynı zamanda da sabırlı ve hoşgörülü olarak çocuğu desteklemek yeterlidir. Bu tür bir yaklaşım daha sağlıklı ve çocuk tarafından özümseyici olacaktır.

Olumsuz Disiplin Yöntemleri Nelerdir?

Disiplin için en önemli kavramlardan birisi ebeveynlerin ortak tutum sergilemesidir. Bazen anne ve babalar içinde bulundukları ruhsal, fiziksel ve çevresel koşullar yüzünden çocuklarına karşı farklı tutumlar sergileyebilirler. Çocuğun yaptığı bir davranış bir gün ceza görüyor, ertesi gün ebeveynlerinden biri ya da ikisi görmezden geliyorsa, anne ve baba çocuğun bulunduğu ortamda birbirlerinin vermiş olduğu yaptırım ve uyarıları eleştiriyorlarsa tutarsızlık söz konusudur. Bu durumda çocuk kurallar bütününü anlayamayacak ve iç denetimi gerçekleştiremeyecektir.

Yetişkinlerin kullanmış olduğu olumsuz disiplin yöntemlerinin başında küsme davranışı gelir. Yaptıklarından dolayı çocukla iletişim kanallarını kapamak, yanına yaklaştırmamak ve bunu uzun süre sürdürmek çocuğun küsme davranışını öğrenmesine neden olacaktır. Ebeveynin de kendisine küs olmasına dayanamayıp tekrar barışması ve çocukla öncesine göre daha yakın olunması da küsme davranışını pekiştirir ve eninde sonunda ebeveynleri ile ilişkisinin eskisine döneceğini öğrenen çocuğun üzerinde etkili bir yöntem olmaz.

Günümüzün disiplin anlayışı içinde olmaması gereken bir diğer olumsuz disiplin anlayışı ise fiziksel olarak şiddet uygulamaktır. Anne ve babaların öfkelerine engel olamayıp bazen bu yola başvurdukları görülmektedir. Hiçbir öğretici etkisi olmadığı gibi çocuğa bir açıklama yapılmaksızın gerçekleşen bir eylem olduğundan dolayı çoğu zaman çocuk kendisine vurulmasının sebebini anlayamamaktadır. Geriye aklında kalan tek şey ise şiddet olgusudur.

Çocuğa, bağırarak, azarlayarak, aşağılayıcı ve tehdit edici tarzda konuşmak ya da korkutarak disipline etmeye çalışmak da olumsuz örneklerdendir. Örneğim; dokunursan ellerin yanar, yemeğini yemezsen seni polise veririm, öğretmenine söylerim gibi… Korktuğu şeylere inanması onun için sarsıcı olacaktır. Ancak büyüdükçe korkutulduğu şeylerin anlamsızlığını fark ettiğinde artık tehditlere kulak asmayacak hale gelir. Hor gören sözlerle bağırmak ve aşağılama içeren cümleler kurmak anne ve babanın içini boşaltıp onları rahatlatırken uzun vadede bir çözüm sağlamaz. Bağırılan, azarlanan ya da hor görülen çocuğun içinde anne ve babaya karşı öfke doğması kaçınılmazdır. Olumsuz lafları işiten çocuk bir süre sonra bu sözlerin gerçekliğine inanacak ve kendi gözünde benlik değeri zarar görecektir.

Yaptığı davranışlardan ötürü anne ve babanın sevgi esirgeyerek çocuğa onu sevmediklerini söylemesi, onu görmezden gelerek aldırmamaları çocuklar için oldukça örseleyicidir. Çünkü anne ve babasının sevgisi onun için vazgeçilmezdir. Çocukların yanlış davranmaması ya da yaramazlık yapmaması mümkün değildir. Eğer çocuğa yanlış davranışlar yaptığında sevilmediği hissettiriliyorsa çocuk, anne ve babasının sevgisine layık olmadığını düşünerek sevgiyi bulmak için her yolu deneyecek ya da daha çok davranış problemi sergileyecektir.

Düz tabanlık (Pes Planus) Nedir? Çocuklarda Nasıl Fark Edilir?

Öğr. Gör. Kadirhan Doğan

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Lisans Programı Sağlık Bilimleri Yüksekokulu

Çocukluk çağında birçok ebeveyn çocuğunun ayak tabanında çökme olduğundan şikayet eder. Bu durum ne kadar doğrudur ve ne kadar dikkate alınmalıdır?

İnsan ayak tabanının iç kısmında uzunlamasına seyreden doğal bir oyuk bulunmaktadır. Buna medial longitudinal ark denir. Bu oyukluğu, ayağa şeklini veren kemiklerin dizilimi ve bacaktan başlayıp ayak tabanından geçen kaslar meydana getirir. Doğumdan itibaren 3-4 yaşlarına kadar bu oyuğun görülmemesi veya var olan oyuğun, üzerine ağırlık verildiğinde kaybolması normal kabul edilmektedir. Bu durumun sebebi bebeklerde ayağın oyukluğunu dolduran bir yağ dokusunun bulunmasıdır. Kemiklerin gelişmesi, eklemlerin ve bağların stabil çalışması ve kasların kuvvetinin artmasıyla beraber oyuk normal görüntüsünü alır ve üzerine yük bindirilse bile kaybolmaz. Bu süreç ilk 7-10 yılı bulabilir.

Ayak iç-uzun oyukluğunun insan anatomi ve fizyolojisinin dışına çıkarak görülmeme durumuna düz tabanlık (pes planus) denir. Düz tabanlığın belirtileri ayak tabanında ve/veya bacağın (ayak bileği ile diz eklemi arasındaki bölgeye bacak denir) arkasında ağrı, uzun süre yürümelerde çabuk yorulma ve yalnızca tabanın düzleşmesi şeklindedir. Düz tabanlık görülen bireyler içe basarlar. Bu bireylerin ayaklarına arkadan bakınca topukların dışa dönük olduğu görülür. Düz tabanlık esnek (fizyolojik) veya rijit (patolojik) olabilir. Esnek düz tabanlık görülen ayağın üzerine basılınca tabanda çökme meydana gelir ve taban düzleşir, üzerinden ağırlık kaldırılınca ayak normal şeklini tekrar alır. Rijit düz tabanlıkta ise ayak taban yüksekliği her durumda normal seviyelerin altındadır. Ağırlık bindirip bindirmemek bu durumu değiştirmez.

Halk arasındaki inanışa göre düz taban olan çocuklar spor yaparken zorlanır hatta beden eğitim derslerinden muaf tutulurlar, asker veya polis olamazlar.

Obezite, ailede düz taban öyküsü, eklem iltihaplanması ve kas zayıflıkları düz tabanlığa sebep olarak gösterilebilir ancak hangi etkenin daha fazla olduğu henüz bilinmemektedir. Yapılan çalışmalar ayakkabı giymenin düz tabanlığı arttırdığını kanıtlamıştır. 2300 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada erken çocukluk döneminde terlik, sandalet, bot giyenlerde düz taban görülme sıklığının giymeyenlere göre daha yüksek olduğu sonucu bulunmuştur. Başka bir çalışmada şehir merkezinde yaşayan çocuklar ile taşrada yaşayan çocuklar kıyaslanmış ve şehirde yaşayanlar çocuklarda düz taban görülme sıklığının daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Çocuğunuzun düz taban olup olmadığını ev ortamında öğrenmek için aşağıdaki yöntemleri deneyebilirsiniz.

  1. Çocuğunuzun ayaklarının altını boyayın ve bir kağıda bastırın. Oyuk olması gereken yer kağıt üzerinde iz bırakmamalıdır.
  2. Çocuğunuz ayakta iken başparmağını kaldırın. Bu pozisyonda oyukluk oluşmalıdır.

Yöntemlerin kesin sonuç vermeyeceğini, kesin tanının hekim tarafından konması gerektiğini unutmayın.

Düz taban tedavisinde hastanın yaşı, cinsiyeti (erkeklerde oran biraz daha fazladır), düz tabanlığın çeşidi, düz tabanlığın sebebi ve semptomların görülüp görülmemesi önemlidir. Herhangi bir belirti vermeyen esnek düz taban görülen vakalarda tedavi uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalıdır. Böyle bir durumda paniğe kapılmamalı, çocuğun yaşı göz önünde bulundurulmalı ve evde uygulanacak basit egzersizlerle ilerleme kontrollü bir şekilde yürütülmelidir. Ortopedik ayakkabı önerileri ise bu dönemde uzak durulması gereken bir seçenektir. Yapılan çalışmalar ortopedik ayakkabıların esnek düz tabanlığa faydasının olmadığını göstermektedir. Yalın ayak farklı zeminlerde (örneğin deniz kenarında kumda veya arazide toprak üzerinde) yürüme çok daha etkili bir yöntemdir.

7-10 yaşında, yürürken ağrıları olan ve rijit düz tabana sahip çocuklarda ise kesinlikle doktor kontrolüne ihtiyaç duyulmaktadır. Özel üretim topuk destekli tabanlık kullanımı bu dönemde tercih edilebilir ancak sonuçlar tartışmalıdır. Bu dönemde fizyoterapist eşliğinde ayak egzersizleri uygulanabilir. Parmak ucunda, topuklarda, ayağın iç ve yan kısımlarında yürüme, çıplak ayakla farklı zeminlerde yürüme, ayak altına konan bir topu yuvarlama, ayak altına konan bir çarşafı toplayıp düzeltme vb egzersizler ayak tabanındaki kasları kuvvetlendirebileceği gibi tabanın normal görüntüsüne kavuşmasına da yardımcı olabilir.

İlerlemiş vakalarda ise ameliyat tercih edilebilir. Genellikle 10 yaşın altındaki çocuklarda ameliyat tercih edilmez ancak altta yatan sebep bu durumu değiştirebilir. Ameliyat ayak tabanını oluşturan yumuşak doku, kaslar, kemikler ve eklemlere yönelik yapılabilmektedir.

Süt Dişlerinin Korunması ve Önemi

Öğr. Gör. Pembe Sayın Nazem

Kapadokya Meslek Yüksekokulu Ağız ve Diş Sağlığı Programı

Gelişmeye anne karnında başlayan süt dişleri, bebek doğduktan yaklaşık 6 ay sonra sürmeye başlar. 6 aylık bebekte ilk sürmeye başlayan dişler alt santral kesici dişlerdir. Toplam 20 adet süt dişi vardır. Yaklaşık 3 – 3,5 yaşlarında süt dişlerinin sürmesi tamamlanır. Bebek ve çocuk ağzında, erişkin küçük azı dişleri, süt dişi evresinde yokturlar. Ama bunların yerinde süt azı dişleri mevcuttur. Yaklaşık 8 – 9 yaş civarında bu süt dişleri düşer ve yerine kalıcı küçük azı dişleri çıkar. Çocuk dişlerinde en çok önem taşıyan diş sürmesi, birinci daimi azı dişiyle ilgilidir. Çünkü bu diş 6 yaş civarında direkt olarak süt azı dişlerinin arkasından çıkar. Aileler bunu süt dişi zannederek çürümesini önemsemeyebiliyorlar. Ama bu birinci kalıcı azı dişimizdir ve ömür boyu ağzımızda kalacak olan diştir. Bu yüzden çocukların 1 yaşından itibaren düzenli olarak 6 ayda bir ya da gerek duyulması halinde daha sık olarak diş hekimine götürülmesi ve düzenli kontrollerinin yapılması gerekmektedir.

İlk dişlerin sürmesiyle birlikte bebeklerde diş fırçalama ve dişeti masajı şeklinde günlük bakım uygulamasına başlamak gerekir. Bu dönemde diş fırçası uygulaması zordur. Bu nedenle diş temizliği, beslenme sonrası, temiz nemli bir tülbent ya da gazlı bezle yapılmalıdır. Bebeklerde biberon içindeki süte bal, pekmez gibi tatlandırıcı gıdaların eklenmesi, bebekleri gece biberonla yatırmak ve anne sütünün bir yaşından uzun süre verilmesi ‘biberon çürüğü ‘denilen bir duruma neden olur. Çocuklarda bu yaşlarda tedavi oldukça zordur. Özellikle gece beslenmelerinden sonra dişlerin temizlenmesi, biberon sonrası su içirmek, alınacak basit tedbirlerdir. Aileler bu yaşta diş temizliğinin zor ve gereksiz olduğunu düşünebilirler. Oysaki diş çürüğüne neden olan mikroorganizmalar ilk dişlerin sürmesiyle beraber ağıza yerleşirler.1-1,5 yaş civarında yumuşak ve küçük başlı diş fırçası ile fırçalama yapılmalıdır. 3 yaşına kadar macunsuz fırçalanmalıdır. Bunun nedeni de çocukların macunu yutması sonucu vücutta flor birikimine yol açmasıdır. Eğer çok yaygın çürükler varsa bir mercimek büyüklüğünde olmak şartıyla 1 – 1,5 yaşından itibaren florürlü macunlar kullanılabilir. Anne babaların çocukla beraber diş fırçalaması ve onlara örnek olması gerekmektedir. Fırçalar hem deforme olmaları hem de hijyen açısından 3-4 ayda bir değiştirilmelidir.

Özellikle süt azıların çürümesi, çocukta beslenme bozukluğuna yol açar. Çünkü çiğneme sırasında ağrı hissederler. Bu durum çocuğun genel sağlığını bozar ve gelişme geriliğine neden olabilir. Bu nedenle süt dişlerinin bakımı ve korunması çok önem taşımaktadır. Aşırı çürümüş süt dişleri, ateşli ve ağrılı dişeti apsesine neden olabilir. Süt dişlerinin 10-12 yaşlarına kadar işlev görmesi beklenir. Erken kaybedilen süt dişleri, daimi dişlerin gömülü kalmasına ya da dişlerde çapraşıklıklara neden olabilmektedir.

Ebeveynleri olarak çocuğunuzun şeker ihtiyacını doğal yollardan (örneğin meyvelerden) karşılamasını sağlayabilirsiniz. Özellikle elma havuç gibi meyveleri kabuğunu soymadan verebilirsiniz. Okul çağındaki çocuklarda rastlanan problemlerden biri de travmalardır. Çarpma ve kaza nedeni dişlere gelen travmalar diş kırıklarına ya da enfeksiyonlarına neden olmaktadır. Bu durumda vakit geçirmeden bir diş hekimine başvurulmalıdır. Bütün bunların yanı sıra unutmayın ki çocuğunuz sizi örnek alır. Kendi dişlerinizi günde 2 kez (Sabah ve gece yatmadan önce) düzenli olarak fırçalamanız gerekir. Siz dişlerinizi fırçalarken çocuğunuzun sizi izlemesi sağlanmalıdır. Fırçalamayı sizin ona tanıtmanız çok önemlidir.

Özellikle çocuklarda diş fırçalama ve diş ipinin kullanılmasını öğretmek çok önemlidir. Süt dişlerinin sağlığı ilerde çıkacak olan dişlerin sağlığını etkilediği gibi, çocuğun genel sağlığını da etkilemektedir. Bu yüzden bir takım koruyucu önlemler alınmalıdır. Bunlardan bir tanesi flor uygulamalarıdır. Flor, diş minesini kuvvetlendirerek, dişi asit ataklarına karşı korur ve dolayısıyla diş çürüklerinin oluşmasını önlemeye yardımcı olur. Yüzeysel flor uygulaması, sadece diş hekimleri tarafından uygulanabilen koruyucu bir yöntemdir. Çocuklar için, jel, gargara, vernik gibi çeşitli formları ve çilekli kayısılı, portakallı gibi çeşitli tatları mevcuttur. Flor, çocuk hastanın çürük risk grubuna uygun olarak 3 veya 6 aylık aralar ile düzenli bir şekilde uygulanmalıdır. Düşük ve orta risk grubundaki çocuklar 6 ayda bir defa, yüksek risk grubundaki çocuklarda ise 3 ay ara ile uygulanmalıdır. Tedavi edilemeyecek derecede çürümüş dişler çekilerek, çocuğun genel sağlığına zarar vermesi engellenmelidir. Ağızdan uzaklaştırılan süt dişlerinin yerine bir süre sonra kalıcı dişler geleceği için o boşluğun kapanmaması gereklidir. Bu amaçla çekilen süt dişlerinin yerine, yer tutucu denilen apareyler yapılmalıdır.