TZOB’den acı ama gerçekler.. (Köşe yazısı 03.04.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Ben şahsen bazı  kişi ve kurumların açıkladıkları, enflasyon rakamları, büyüme, ihracaat, işsizlik, istihdam rakamlarına kesinlikle inanmıyorum. Ama Türk parasının alım gücünün düştüğü, emekli maaşının muhtaç ettiği, mutlu azınlığın daha da mutlu olduğu, dolar, Euro, sterlin, altın, akaryakıt fiyatlarının katlanarak birilerine köşe döndürdüğüne fazlasıyla ‘mutsuz çoğunluk’ gibi inanıyorum.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, düzenlediği son basın toplantısında cesur, dik duruşlu, gerçek bazı rakamları yine anlattı. Kendileri için şeker pancarı üretiminin sürmesinin vazgeçilemeyecek bir konu olduğunu tekrarlayan Bayraktar “şeker pancarının alternatifi yoktur. Bu konudaki görüşlerimizi de hükümetimize ilettik. Hükümetimizden 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi kararının iptalini bekliyoruz. Bu özelleştirmeden vazgeçilmelidir. Biz, çiftçimiz, tüketicilerimizin sağlığı açısından endişeliyiz. Pancar şekerinin, diğer şeker kaynaklarına göre çok daha sağlıklı olduğunu bilim adamları, bütün uzmanlar dile getirmektedir” dedi.

Mart ayında, market fiyatlarındaki artıştan üreticinin yararlanamadığının görüldüğünü, fiyat alınan ürünler içinde Mart’ta üreticide sadece 9 üründe fiyatlar artarken, markette bu sayının 20’yi bulduğuna dikkati çeken ŞemsiBayraktar, “üreticide 12, markette 18 üründe fiyatlar geriledi. Markette 3, üreticide 12 üründe ise fiyatlar değişmedi” derken toplantıdaki bazı sözleri şöyle.

 “Şeker pancarının alternatifi yoktur. Hükümetimizden 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi kararının iptalini bekliyoruz.

Ziraat Odaları, çiftçi örgütleri, işçi örgütleri, tüketici dernekleri. Bunlar bu fabrikaların özelleşmesine karşılar. Görüşlerini de beyan ediyorlar.

İstihdam konusunda işçilerin, üretim konusunda da çiftçilerin kaygısı var. Çiftçi örgütleri, işçi örgütleri bu durumdan kaygılarını belirtiyorlar hadise bu. İnşallah dikkate alınır ve bundan vazgeçilir.

Hükümetimizden çiftçi ve işçileri memnun etmesini, Türkşeker bünyesinde bu fabrikaların üretime devam etmesini istiyoruz.

Glikoz kapsam dışına çıkarılırsa, nişasta bazlı şeker kotasının düşürülmesinin bir anlamı kalmaz. Firmalar bu yolu kullanarak nişasta bazlı şeker kotası dışında glikoz üretir ve kotayı anlamsız kılarlar. Cargill gibi firmalara da gün doğar.

Problem glikozun serbest bırakılmasıdır. Glikoz serbest olduğu zaman kotaların yüzde 5’e düşürülmesi bir anlam ifade etmiyor.

Merdiven altı ve kayıt dışı anormal bir üretim var. Devlet bunu önleyemiyor yani kontrol mekanizmaları çalışmıyor. Cezai müeyyideler yeterli değil.

Cezai müeyyideler artırılmadığı takdirde kota mota hepsi hikaye.

Şeker fabrikalarını alan işadamı, ben bu işten çekiliyorum, veya ben fabrikayı rantbal, verimli hale getirmek için işçiyi, pancar alımını azaltıyorum, ceza verseniz de ‘buna da yapabileceğim bir şey yok. Buna da razıyım’ derse ne olacak?

Son yaptığımız çağrıdan bu yana depolarda yaklaşık 50 bin tonluk azalma oldu. Yine de hali hazırda Niğde ve Nevşehir’de 300-350 bin ton patates alıcı beklemektedir. Bu patatesin yaklaşık yüzde 70’i üreticilerimize aittir.

Üretim alanları Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Üretim planlaması yapılamıyorsa bunun sorumlusu çiftçimiz değildir. Devletin sorunudur.

Zarar gören üreticilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan kredi borçları, vergi, SGK prim borçları ertelenmelidir.

Başbakanlık Afet Fonu’ndan bu üreticilerimize mali destek sağlanmalıdır.

Manidar olan bir şey var. Üreticimiz Nevşehir ve Niğde’de 15-20 kuruşa patatesi satıyor. Türkiye ortalaması 40 kuruş. Tüketici bunu 2 liradan yiyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Ve üretici açısından da sürdürülebilir değildir.

Bir miktar makas kabul edilebilir ama patates stoka müsait. Nasıl oluyor da bu kadar makas oluyor? Bunu anlamakta fevkalade güçlük çekiyorum. Bu manada da kontrol mekanizmalarının devrede olması lazım.

Bu üreticilerimizin, üretime devam edebilmeleri için patates tohumluğu yardımı yapılmalıdır. Patatesin sanayiye entegrasyonunu sağlamak suretiyle, patateste üretim ve işleme çeşitliliği sağlanmalıdır.

En son, Antalya’da Çarşamba gecesi gerçekleşen hortum nedeniyle  Aksu ve Muratpaşa ilçelerimizde seralarda ve buğday tarlalarında hasar meydana geldi. Bu alanlarda hasar tespitleri bir an önce yapılmalı ve çiftçimizin mağduriyeti giderilmelidir.

Zarar gören alanlarda çiftçilerimizin, primlerin yüksekliği veya tarım alanlarının çiftçi kayıt sistemi kapsamı dışında kalması nedeniyle sigorta yaptıramadıkları görülüyor. Başbakanlık Afet Fonu’ndan zarar gören çiftçilerimize yardım yapılmalıdır.

Yem maliyetlerini aşağı çekemediğimiz takdirde et fiyatlarını aşağı çekme şansımız yoktur. Burada bir şekilde üretici desteklenmelidir.

Mart ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı lahanada yüzde 446,22’yi buldu. Fiyat farkı lahanadan sonra patateste yüzde 358,33, karnabaharda yüzde 325,68, kuru kayısıda yüzde 297,78, portakalda yüzde 289,14 oldu.

Market fiyatlarındaki artıştan üreticinin yararlanamadığı görüldü. Fiyat alınan ürünler içinde Mart’ta üreticide sadece 9 üründe fiyatlar artarken, markette bu sayı 20’yi buldu. Üreticide 12, markette 18 üründe fiyatlar geriledi. Markette 3, üreticide 12 üründe ise fiyatlar değişmedi.”