Türkeş’ten, Ülkü Ocaklarına ‘Düştükleri durum üzücü’

Ülkü Ocakları’nın bugün içine düştüğü durumu ‘Son derece üzüntü verici’ olarak niteleyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, referandum öncesi sert eleştirdiği Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz’un ‘davayı satma’ suçlamasından sonra yazılı bir açıklama yaptı. Merhum Alpaslan Türkeş’in, Türk insanının ülkesini tanıması ve sevmesi esaslı başlattığı ülkücü hareketle ilgili açıklamasından önemli bölümler şöyle.

“Ülkücü hareket, Türk insanının ülkesini tanıması ve sevmesi esaslı başlatıldı. Yarının büyük ve müreffeh Türkiye’si idealine ulaşmak hedeflendi. Merhum Türkeş’in işaret ettiği bu ülkü doğrultusunda çalışan ve çabalayana da ülkücü denir. Bu hedefi şaşıran, bu doğrultuda çabalamayan insanların, içinde veya başında bulunduğu kurum ve kuruluşların adı ne olursa olsun orası merhum Alparslan Türkeş’in kurduğu ülkü ocakları değildir. Nefsini ve şahsi çıkarlarını her şeyin üstünde tutarak, Türkeş ailesine saldıracak kadar gözü dönenlere de ülkücü demek mümkün değildir. Çıkar odaklı çeteleşerek, bir kişi ya da bir kuruluşun güvenlik görevlisi gibi hareket etmek bir Bozkurt’un yapacağı iş değil, olsa olsa çakalların ya da başka mahlukatın işi olsa gerektir. Güzel Türkçemiz ile söylemeye çalıştıkları herzeleri kuş ciklemesinde (yani 160 karakter’de) dahi beceremeyen; ne imlası, ne de sözcükleri ile Türkçeyi kullanamayanların ülkücülükten bahsetmeleri söz konusu bile değildir. 15 Temmuz darbe girişiminde sessiz çoğunluklar, darbeye karşı bedenlerini siper ettikleri yerde; bir yere saklanıp sonuca göre şekil almak üzere sabahı bekleyenlerden ülkücü olmaz.

Türkiye ve Türk Dünyası ile ilgili meselelere ilgisiz onların önceliği yapamayanların gereksiz gürültüleri beyhudedir. Kırım’ın işgalinde sessiz, Tayland’daki Uygur Türklerine ilgisiz, Kerkük Türklerinin paçavraya karşı (bayrak) kavgasında hareketsiz duranların; koruma ve güvenlik sağlama iddia ettikleri firmalar nezdinde karizmalarının çizildiğini düşünüp, salyalı ağızlarıyla bağırmaları yakışıksız davranıştan öteye bir şey değildir. Ülkücü, ‘Türkiye’nin nerede olduğunu ve nereye doğru gittiğini bilen adam/adamlar demek’ tir. İngilizin önerdiği Cumhurbaşkanı adayını arz edenlerin, Okyanus ötesinin talimatlarıyla koalisyonların kurulmasına engel olunduğu safhada, Türkiye kaosa sürüklenirken yanlış tarafta duranların, kişisel korumasını öncelikleyen şahsiyetlerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetimi ve yöneticileri hakkında tek bir söz söyleme hakları bulunmamaktadır. Demokrasi ve hukuk içinde yarının büyük Türkiye’sini kurma gayretlerinde, sadece fren görevi görenlerin ne işe yaradıklarını artık görmeleri gerekir. Bir liderleri varsa onu dinlemeden hareket edenlerin veya (ihtimal vermemekle birlikte) liderlerinin talimatı ile yapıyorlar ise bu yaptıklarının yakışıksız olduğunu idrak etme zamanları gelmiş ve geçmektedir. Çakır keyf saatlerinde atılan tweetlerle hiçbir şey elde edilemeyeceğini en iyi bilmesi gerekenler Ülkücü Hareket olmalıdır. Ülke meselelerini iki adet çakaralmaz ile çözeceğini zanneden zavallıların Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin cesametini ve gücünü bilmedikleri veya azımsadıkları aşikardır. Kendilerine yapılan bir ağabey uyarısından ders almak yerine, havlamak bir Bozkurt’un yapacağı iş değildir. Liderim dedikleri şahsiyete eleştiriler yapıldığında aynı duyarlılığı göstermeyenlerin kendi nefisleri söz konusu olduğunda kurumları bu kadar hoyratça kullanmaları kabul edilemez. Merhum Türkeş’e bağlı olduğunu iddia edenlerin, Türkeş’in fikirleri, dünya görüşü ve ideolojisi doğrultusunda kendi oğlunu bile yetiştiremediğini söylemeleri ve bu beyanları ile ; kendilerinin sıfırlandığını idrak etmemeleri de zavallılıklarının ayrı bir göstergesidir. Son günlerde yapılan sorumsuz sözler ve açıklamalar nedeniyle yukarıda belirttiğim görüşlerimi 50 yıllık şanlı geçmişin her safhasında yer alan ülkücü camia ile, Türk milliyetçileri ile ve Türk milleti ile paylaşmayı uygun buldum.”