Terör ve şehit.. (Köşe yazısı 22.05.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Polis-adliye muhabirliğinde tam 41 yıl geride kaldı.
Bu süre içinde bu gözler, kulaklar neler duymadı, görmedi, koklamadı ki”
Cinayetler, trafik kazaları, intiharlar, şehitler ve aileleri, gaziler, kimsesizler, sahipsizler, yalnızlar, yaşlılar, engelliler, çaresizlikler, suçlar, suçlular, gariban aileleri ve son yıllarda terör.
Bu terör yüzünden yıkılan, dağılan yuvalar, şehitler, gaziler.
Buna karşı devlet ve millet için bir yanda can ve kanını verenler,
Diğer yanda bu kan ve can üzerine şov yapan, siyasette prim arayanlar.
Son olarak Adıyaman Kömür beldesi Kurk ve Derinsu bölgesinde Develili uzman onbaşı Müsellim Ünal şehit edildi. Uzman onbaşı Tanju Gülen ile Başçavuş Yunus Vatandaş ise yaralandı.
Acı haber Develi’nin Kulpak mahallesinde oturan baba Yusuf Ünal’ın ocağına tez ulaştı. Tek oğlu Müsellim’i şehit veren babanın ilk sözleri ‘Yaktın beni oğlum. Bu acıya nasıl dayanacağım’ oldu.
Ben bugüne kadar Kayseri’deki, asker, polis, imam, öğretmen yaklaşık 500 terör şehidinin neredeyse tamamında, acı haberin ailelerine heyetin giderek ilk haber vermesine tanıklık eden biri oldum.
Zaten televizyonları başında hep ‘Bugün kimin yuvası dağıldı. Kimin evine ateş düştü’ endişesiyle oturan aileler, acı haberin verilmesinde sakinleştirilemedi. Bazılarının kalbi dayanmadı. Bazıları aradan onca yıl geçmesine rağmen çocuklarının şehit olmasını kabullenemedi. Her kapı çalındığında, her bayram sanki onlar gelecek gibi bekledi, bekliyor.
Ocaklarına düşen o acıyı, şov yapanlar, kan ve can üzerine siyaset yaparak beslenenler anlayamaz.
Ben çok yutkundum, onlarla çok ağladım, kalbim onlarla çok sancıdı, belki de genç yaşta iki kez kalp krizi bu nedenle geçirdim. Şimdi bu gencecik şehitlere kalbim dayanmıyor.
Bu şehit haberinden öncede Şanlıurfa Suruç’ta 31 kişinin canlı bomba ile parçalanması, 100’ü aşkın kişinin hastanelik olması haberi tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdı.
Terörün her türlüsünü şiddetle lanetliyor, kınıyorum.
Bunlara destek verenleri de, işbirlikçilerini de, bu vatanı, milleti bölmek-parçalamak isteyen, ezanı susturmak, bayrağı indirip devlet kurmak isteyen alçak hainlere de ‘Tarihten biraz ders alın, utanın. Titreyip kendinize gelin. Agop’un, Hans’ın bilmem kimin torunu, işbirlikçisi olmayın’ diyorum.
Ey alınıp, satılabilen, takas edilen, madeni para bile etmeyecek kana sahip olan ruhsuzlar.
Bu devletin ve milletin sırtından geçinmeyi huy edinen asalaklar.. Size tekrar hatırlatayım.
Atatürk’ün gençliğe hitabı, “Ey Türk Gençliği!” diye başlıyor.
(…)Bütün bu ahval ve şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. İşte bu ahval ve şerait içinde dahi birinci vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini muhafaza ve müdafaa etmektir…”
Develili uzman onbaşı Müsellim Ünal’da birinci vazifesi uğruna şehit oldu. O da, Cumhuriyetin sadece kendisine değil Türk Gençliğine emanet edildiğine inanıyordu. Başımız sağ olsun. Arkadaşlar.
Uğruna şehit olunan “birinci vazife”yi hatırladınız herhalde, Atatürk altını çizmişti.
“Türkiye Cumhuriyeti’ni muhafaza ve müdafaa etmek.”
Kafanızı o kadar karıştırdılar ki, unutmuş olabilirsiniz..
Bir anaya, bir babaya, bir geline, bir nişanlıya “Şehit” haberi vermek…Hiç düşündünüz mü?
Komutanınız bu görevi size verdi, ne yapardınız?
“Emre itaatsızlıkta ısrardan mahkemeye verin komutanım!.. Rütbelerimi sökün komutanım! Beni tek başıma operasyona gönderin komutanım! Ama oraya beni göndermeyin komutanım!”
Komutan kararlı “Sen gideceksin!”
Çaresiz, askerlik bu. Gittiniz, babasına “Oğlunuz şehit oldu!” dediniz.
O ise yüzünüze bakıp “Oğluma sahip olamadınız ” dedi.
Hepsi bu kadar “Oğluma sahip olamadınız!”
Olamadık, olamadılar.
Bu topraklar zaten şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesinde ayakta.
“Türkiye Cumhuriyeti’ni muhafaza ve müdafaa etmek” için..
Şehidim sen rahat uyu. Şov yapanları, beceriksiz siyasileri, iktidarları geç. Senin gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ni muhafaza ve müdafaa etme’ uğruna çok canını, kanını verecek isimsiz kahramanlar var.
Bunu, çocuklarına çürük raporu alarak askere göndermeyen, bedellini ödeyerek askerlik yapmayan, yaptırmayan bankamatik Mehmetçikler anlamaz.
Onlar bu Dünyada para ile Cennette yaşayabilirler ama senin gibi gerçek Cenneti göremezler..