Teknoloji, kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri (05.06.2021)

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın CityAir Projesi’nden 5 Haziran Dünya Çevre Günü mesajı:

Hava kalitesi çalışmalarına yapılan yatırım, sağlık harcamalarında önemli tasarruf sağlıyor

Türkiye’deki 31 ilin temiz hava eylem planlarının güncellenmesi ve bireysel ve toplumsal farkındalığın artırılması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan “Şehirlerde Hava Kalitesinin İyileştirilmesi ve Kamuoyu Farkındalığının Artırılması (City Air) Projesi”, iki yılını geride bıraktı. Türkiye Cumhuriyeti ve AB tarafından finanse edilen CityAir Projesi Uzmanı İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Ünal, pandeminin hava kalitesinin önemini tüm insanlığa bir kez daha hatırlattığını söyledi ve ekledi: “Yerelde hava kalitesi anlaşılamazsa, küresel bir çözüm mümkün değil. Hava kalitesi çalışmalarına yapılan yatırım, hava kirliliğine bağlı sağlık harcamalarında önemli bir tasarruf sağlıyor”

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Avrupa Birliği ile 2018 yılı sonunda başlattığı CityAir Projesi, dünyada insan sağlığını tehdit eden çevresel sorunların başında gelen hava kirliliği ile mücadeleyi Türkiye’nin gündemine getiren ve ülkemizde hava kalitesi konusunda yürütülen en kapsamlı proje olma özelliğini taşıyor. Proje kapsamında Aydın, Denizli, İzmir, Manisa, Muğla, Uşak, Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Mersin, Osmaniye, Amasya, Çorum, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Sivas, Tokat, Afyonkarahisar, Aksaray, Antalya, Burdur, Isparta, Karaman, Kayseri, Konya, Nevşehir ve Niğde’nin yer aldığı 31 ilde, yerel yönetimlerin ve illerdeki konuyla ilgili paydaşların, hava kalitesi yönetiminde emisyon envanteri oluşturma ve modelleme bileşenleriyle, konuyu vatandaşlara nasıl anlatmaları gerektiğinin yöntemleri anlatılıyor.

Prof. Dr. Alper Ünal: “Pandemi nedeniyle hava kirliliğinin yüzde 32 azaldığını gördük”

Türkiye’de başlıca evsel ısınma, ulaşım ve sanayi kaynaklı kirleticilerin olumsuz olarak etkilediği hava kalitesinin, hem insan sağlığına hem de ekonomiye önemli oranda zarar verdiğini söyleyen CityAir Projesi Uzmanı , İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, İklim ve Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Ünal şunları vurguladı:

‘’İnsanlarda hava kirliliğinin tek sebebinin sanayi tesisleri olduğuna dair yanlış bir algı mevcut. Koronavirüs salgını döneminde araçların trafikten çekilmesi ile birlikte hava kalitesinde yaşanan iyileşme, soluduğumuz hava üzerindeki bireysel sorumluluğumuzu da net bir şekilde ortaya koydu. İki ay gibi kısa bir zaman diliminde bile özellikle taşıtlardan yayılan partikül madde kaynaklı hava kirliliğinin yüzde 32 azaldığını gördük. Bu nedenle 31 ilde hava kalitesine esas teşkil eden envanter ve modelleme çalışmalarımızı sürdürürken, soluduğumuz hava üzerindeki bireysel sorumluluğa yönelik kamuoyu farkındalığı oluşturuyoruz.”

Hava kirliliğine karşı alınacak önlemlerde; ekonomik durum, endüstri, nüfus, taşımacılık alanındaki talepler gibi pek çok parametrenin söz konusu olduğunun altını çizen Ünal, CityAir projesinde; elde edilen bilimsel verilerin ardından proje kapsamında yer alan şehirler için hangi kirletici kaynakların daha önemli olduğu, bu şehirler için çözüm önerilerinin neler olduğu gibi kapsamlı ve detaylı bilgileri de yerel yönetimler ile paylaşacaklarını söyledi.

“Hava kalitesi çalışmalarına yapılan yatırımlar, hava kirliliğine bağlı sağlık harcamalarında önemli bir tasarruf sağlıyor”

Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin herkes tarafından bilindiğine dikkat çeken Prof. Dr. Alper Ünal, hava kirliliğinin ekonomik etkileri ile ilgili yapılan araştırmalara da değindi. Ünal, ABD’de yapılan araştırmalarda, 1990’dan bu yana hava kirliliğinin azaltılmasına yönelik yapılan 40 milyar dolarlık yatırım ile sağlık harcamalarından 2 trilyon dolarlık tasarruf sağlandığını belirtti.

‘’Yerelde hava kalitesi belirlenemezse, küresel bir çözüm mümkün değil’’

Hava kalitesinin bölgesel kaynaklar ile bağlantılı olduğuna ancak; etkisinin sınırları aştığına dikkat çeken Ünal, şöyle devam etti:

“Türkiye’den örnek vermek gerekirse; elimizdeki veriler İstanbul’daki hava kirliliğinin bölge illerine de taşındığını gösteriyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan taşınan çöl tozlarının da ülkemizdeki hava kirliliği üzerinde önemli bir etkisi var. Şehirlerdeki hava kalitesi takip edilmezse o bölgedeki hava kalitesine dair doğru veriler elde edilemez; geleceğe dair önlemler de alınamaz. Araştırmalar gösteriyor ki hava kirliliği yakın gelecekte de insanlığın karşılaştığı en önemli sorunlardan birisi olacak.”

CityAir projesi kapsamında proje kapsamındaki illerde kirletici emisyonların değerlendirilmesini yaptıklarını ifade eden Ünal, yerel ve bölgesel ölçekte taşınım ve dağılıma göre kirleticilerin atmosferik koşullarda modellenmesiyle elde edilen haritaların, gelecekte, gerekli önlemlerin alındığı ve alınmadığı durum senaryolarında nasıl bir kirlilik ile karşılaşacağımızı ortaya koymanın aracı olduğunu vurguladı.

City Air Projesi hakkında

Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen CityAir Projesi, Türkiye’de 31 ilin hava kalitesinin korunması ve kamuoyu farkındalığı sağlanması amacıyla yürütülüyor. Bu amaçla düzenlenen eğitim ve iş birliği faaliyetleri, hava kalitesi çalıştayları ve saha ziyaretleri yerel personelin eğitiminde de büyük önem taşıyor.

Proje kapsamında, hava kalitesi yönetimine ilişkin konuların; karar vericiler, belediyeler, çocuklar, kadınlar ve toplumun farklı seviyelerinde anlaşılması ve bu konuda farkındalığın artırılması için çalışmalar yapılıyor.

Projede; Aydın, Denizli, İzmir, Manisa, Muğla, Uşak, Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Mersin, Osmaniye, Amasya, Çorum, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Sivas, Tokat, Afyon, Aksaray, Antalya, Burdur, Isparta, Karaman, Kayseri, Konya, Nevşehir ve Niğde illeri yer alıyor.

Projeden beklenenler:

Hava Emisyon Yönetim Sistemi (HEY) içinde envanter kapasitesinin “hava kalitesi” modellemeleri, GIS (Coğrafi Bilgi Sistemi) ve diğer tüm “Bilişim Teknolojileri” araçları ile geliştirilmesi.

Temiz Hava Bölgeleri dağılımına göre Güney İç Anadolu, Ege, Orta Karadeniz ve Akdeniz Bölgesi’nde yer alan 31 ilin Temiz Hava Eylem Planlarının güncellenmesi.

Şehir ölçeğinde emisyon azaltma stratejilerinin geliştirilmesi ve toplumdaki farkındalığı artırarak hava kalitesini yükseltmeye yardımcı olacak yol haritasının oluşturulmasıdır.

Kamuoyunu bilinçlendirmek için atılan adımlar:

Hava kalitesi konusunda kamuoyundaki farkındalık düzeyinin belirlenmesi için anket çalışmaları yapılıyor.

Hava kalitesi yönetimi üzerine çalıştaylar düzenleniyor. Emisyon envanteri eğitimleri gerçekleştiriliyor. Hava kalitesi değerlendirmesi ve modellemesi eğitimleri veriliyor.

Çocuklar ve yaşlılar gibi seçili hedef gruplara ve hamileler, hastalar gibi risk gruplarına yönelik özgün bilgilendirici içerikler geliştiriliyor; bu içeriklere yönelik broşürler basılıyor ve dağıtılıyor.

Genç kuşağa yönelik sosyal medya buluşmaları gerçekleştiriliyor. TV ve radyo spotları hazırlanarak hava kalitesinin geniş kitleler tarafından anlaşılmasını sağlayacak paylaşımlar gerçekleştiriliyor. Çevrimiçi seminerler düzenleniyor.

Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içerisinde çalışılıyor.

Kamuya açık alanlarda, okullarda, il ve ilçe belediyelerinde hava kalitesinin korunmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor. Özellikle ilköğretim ve ortaöğretim seviyelerine göre eğlenceli ve öğretici aktarımların sağlanmasıyla akılda kalıcı faaliyetler planlanıyor.

Arena ve APC by Schneider Electric’ten Dünya Çevre Günü’nde Afrika’ya “Hayat Veren Hediye”

Türkiye’nin lider teknoloji dağıtıcısı Arena, enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümü konusunda çalışmalar gerçekleştiren APC by Schneider Electric ile UNICEF’in Hayat Veren Hediyeler platformu kapsamında, Afrika’da suya ihtiyacı olan bölgelere su tulumbası hediye ediyor. Küreselleşen dünyada karşı karşıya kalınan en büyük tehditlerden birinin çevre kirliliği ve bu kirliliğin yol açtığı sorunlar olduğunun farkında olan Arena ve APC by Schneider Electric, bu bağış ile Afrika bölgesindeki yüzlerce aileye su ulaştırılmasına destek oluyor.

Arena, Dünya Çevre Günü’ne Dikkat Çekiyor

Ekonomik ve sosyal alanda nitelikli ve sürdürülebilir gelişimi sağlama amacıyla projeler geliştiren Arena, dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi ile de daha da önem kazanan su ve temizliğine dikkat çekiyor. Arena, APC by Schneider Electric markasından sorumlu satış yöneticisi Enes Aydın “Dünyayı etkisi altına alan pandemi döneminde ihtiyaç sahiplerini her zamankinden daha çok düşünmek zorundayız. Bu zor döneme Arena olarak vurguladığımız ‘Birlikte Güçlüyüz’ mottomuz ile ihtiyaç sahibi bölgelere destek vermeyi hedefledik. Dünyadaki herhangi bir bölgenin susuz kalması veya temiz suya erişememesi hepimizin sorumluluğu olmalı. Tüm dünyada 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kutlanan bu dönemde, distribütörlük çalışmalarını yürüttüğümüz APC by Schneider Electric markası ile birlikte Afrika bölgesine su tulumbası bağışını yaparak, yüzlerce kadın ve çocuğun temiz, içilebilir su edinebilmek için kilometrelerce yol yürüme zorunluluğu ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz” ifadelerine yer verdi.

KOBİ’lere “nefes” aldıracak, 2021 Nefes Kredisi başvuruları başladı

KOBİ’ler, 2021 Nefes Kredisi ile “Nefes” alacak

Covid-19 salgınının ekonomi üzerindeki etkilerini azaltmak için alınan tedbirlere bir yenisi daha eklendi. KOBİ’lere “nefes” aldıracak, 2021 Nefes Kredisi başvuruları, 1 Haziran 2021 tarihi itibari ile başladı.

T.C. Hazine ve Maliye öncülüğünde 10 bankanın katılımı ve TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği), KGF (Kredi Garanti Fonu) işbirliği ile hayata geçirilen 2021 Nefes Kredisi paketine yoğun talep bekleniyor. KOBİ’ler, üyesi oldukları oda ve borsalardan çevrimiçi olarak alacakları e-üyelik belgesi ile birlikte, 10 bankanın ülke genelindeki şubelerine müracaat edebilirler.

2021 Nefes Kredisi paketinden kimler yararlanabilir?

Nefes Kredisi paketinden, 2020 yılında cirosu 1 milyon TL’yi geçmeyen KOBİ’ler 50 bin TL’ye kadar, 1 ile 10 milyon TL arasında cirosu olan KOBİ’ler ise 200 bin TL’ye kadar kredi kullanabilir. Kredi paketinden yararlanacak olan işletmelerin, 10 milyon TL’nin altında yıllık cirosunun olması ve 2020 yılında bir önceki yıla (2019) oranla cirosunda %25 kayıp yaşamış olması gerektiği açıklandı.

Yıllık %17,5 faiz oranı bulunan “Nefes Kredisi” geri ödemesi nasıl olacak?

2021 Nefes Kredisi’nin yıllık faiz oranı %17,5 olarak belirlendi. Kredi kullanan KOBİ’ler, ilk 6 ay, anapara ve faiz ödemeyecektir. 6.’ncı ayın sonunda, kredinin geri ödemesini 12 ay eşit taksit ile gerçekleşecektir. TOBB ve 365 oda ve borsa kendi kaynaklarını, nefes kredisi veren 10 bankada değerlendirerek, projeye katkı sağlayacaktır.

2021 Nefes Kredisine hangi bankalar katılıyor?

İşletmelere nefes aldıracak Nefes Kredisi paketine, 10 banka katılıyor. Katılım sağlayan bankalar arasında, T.C. Ziraat Bankası AŞ, Türkiye Vakıflar Bankası TAO, Türkiye İş Bankası AŞ, Türkiye Halk Bankası AŞ, Ziraat Katılım Bankası AŞ, Vakıf Katılım Bankası AŞ, Akbank T.A.Ş, Garanti Bankası AŞ, Denizbank AŞ, Yapı ve Kredi Bankası AŞ yer alıyor.

Teknoloji devi Uyumsoft, yeni kurulan işletmelere tam destek veriyor

Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, özel sektörden sektörünün lideri olan firmalar da, Covid-19’un etkilerinden biran önce kurtulmak için, ekonomiye can veriyorlar.

Türkiye’nin inovasyon lideri olan Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, bu yıl kurulan işletmeler için “ekoCari Girişimci Paketi Kampanyası”nı başlattı. Girişimcileri destekleyen kampanya kapsamında, ön muhasebe yazılımı olan ekoCari programını ilk 6 ay ücretsiz veriliyor ve her ay 50 adet e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv fatura) hediye ediliyor. 7’ci aydan itibaren ise, ayda sadece 55.50 TL ödeme yapılıyor. Kampanyaya 1 Ocak 2021 yılında kurulan işletmeler katılabiliyor. Nisan ayında başlayan kampanyanın, 31 Aralık 2021 tarihinde son ereceği açıklandı.

Uyumsoft AŞ, 25’inci yılında 40 bin ve üzerindeki yerli ve global müşterisinin uçtan uca dijital dönüşümünü sağlıyor. Ürün ailesinde; Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (bulut, mobil), Müşteri İlişkileri Yönetimi uyumCRM (bulut, mobil), İnsan Kaynakları Yönetimi uyumHRM (bulut, mobil), e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-Defter, e-İrsaliye ve diğer tüm e-Belgeler) uygulamaları, Ticari Paket Yazılımlar, ekoTicari (Kobi’lerin ERP’si), ekoCari (Ön Muhasebe Ticari Paket Programı), ekoHR, ekoSMMM (Mali Müşavir Yazılımı), Banka Bakiyem, uyumYEDEK, uyumİYS dahil 30’u aşkın yazılım ürünü bulunuyor.  

ÇEVRE KORUMA HAFTASI’NDA SMART ENERGY’DEN DOĞA DOSTU BİR HAMLE

 Karbonsuz elektrik üretimini tescilledi

 Dünyanın önde gelen kuruluşlarından Verra tarafından temiz enerji üretimine ilişkin standardı doğrulanan Smart Energy, karbonsuz elektrik üretimini tescillediğini Çevre Haftası’nda duyurdu. Smart Energy, mevcut santrallerindeki karbonsuz elektrik üretimi ile sadece son 2 yılda 37 bin ton karbonun doğaya salınmasını engelledi. İlk elektrik üretiminin üzerinden geçen 10 yıl gibi kısa bir sürede ise imza attığı 500’den fazla GES projesi ile 500 milyon ağaçlık bir orman kadar karbon emisyonu azalttı.

Türkiye’de ve Avrupa’daki yatırımları ile temiz enerji konusunda önemli çalışmalar yürüten Smart Energy, her yılın 05-11 Haziran tarihleri arasında kutlanan Çevre koruma Haftası’nda bir açıklama yaptı. Smart Energy, çevre odaklı yaklaşımlarına bir yenisini daha eklediğini ve çevreye olan katkısını tescillediğini belirtti. Karbon salımında elde ettiği başarılı sonuçlar, dünyanın önde gelen kuruluşlarından Verra tarafından onaylanan Smart Energy bu doğrultuda, edindiği karbon sertifikaları ile faaliyetlerindeki karbondioksit emisyonunun sıfırlanmasını sağlayacak.

Enerjide yeşil dönüşümün kaçınılmaz olduğunu belirten Smart Energy Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ, konuyla ilgili şu bilgileri verdi. “Dünyada pek çok şirket ve kurum, karbon nötr olma hedeflerini açıklıyor. Yenilenebilir enerji şirketleri de bu hedeflerin gerçeğe dönüşmesi için bilimsel gelişmeleri takip edip yeni teknolojiler geliştirmek gibi bir sorumluluk taşıyor. Biz güneş enerjisi sektörünün, endüstrilerin karbon nötr olma hedeflerini daha uygun maliyetlerle gerçekleştirmeleri için bayrak taşıyıcısı olacağına inanıyoruz.”

İKLİM KRİZİ HEPİMİZİN SORUMLULUĞU

İklim kriziyle mücadelede yenilenebilir enerji şirketlerinin sorumluluğunu hatırlatan Demirdağ, “Yaklaşık 14 aydır içinde bulunduğumuz Covid-19 pandemisi, doğanın ve ekosistemin korunmasının önemini açık şekilde gösterdi. Artık ciddi bir yol ayrımındayız. Ya konvansiyonel üretime devam ederek ekosistemin zarar görmesine tanık olacak ve bunun sonucu olarak iklim felaketleri ve salgın hastalıklarla mücadele edeceğiz ya da hızla harekete geçerek tüm üretim ve iş süreçlerimizi çevre dostu politikalara göre dönüştürecek, karbon nötr olmak adına hedefler ortaya koyacağız. Temiz enerji şirketleri olarak biz bu dönüşümde şirketlerin ve ülkemizin yanında olacağız.”

YILDA 20 MW KARBONSUZ ELEKTRİK

Demirdağ, tescilli karbonsuz elektrik üretimi hakkında ise şu bilgileri verdi: “Smart Energy olarak gelecekte sanayinin çarklarının yeşil enerjiyle dönmesi için yatırımlarımıza hızla devam ediyoruz.  Son iki yılda 37 bin ton karbonun salımını engelledik. Bu doğaya 216 bin ağacın sağladığı katkıya eş değer bir miktarı ifade ediyor. Yıllık 20 MW karbonsuz elektrik üretimimizle tesislerimizi 10 yıllığına sertifikalandırdık. Bunu da sürdürülebilir kalkınma ve iklim eylem hedefleri doğrultusunda standartları geliştirip yöneten, alanında uluslararası bir lider olan Verra ile tescilledik.”

Smart Energy’nin bu sayede karbon piyasasına girdiğini ve artık karbon kredilerini kullanabileceğini belirten Demirdağ şunları söyledi: “Çevre ve sürdürülebilirlik konuları, Smart Energy’nin işinin ayrılmaz bir parçası. Düşük karbon ekonomisine geçişte, güneş enerjisinin yeri çok önemli. Bir yandan kendi faaliyetlerimizle karbonsuz elektrik üretimi sağlarken, şimdi emisyon azaltım sertifikalarımızla, kendi üretimimizden kaynaklanan karbon emisyonlarımızı sıfırlayacağız.”

KARBON PİYASASI BÜYÜYOR

Demirdağ, karbon kredisinin işleyişine ilişkin olarak da şu bilgileri verdi: “Sera gazı emisyonlarını azaltmanın önemini artık herkes biliyor. Pek çok üretici, sanayici enerji verimliliği ve diğer önlemlerle karbon ayak izlerini azalmaya çalışıyor. Ancak çoğu zaman bu konudaki hedeflere ulaşmak, karbon ayak izlerini en azından kısa vadede azaltmak mümkün olamayabiliyor. Kuruluşları bu hedeflere ulaştırmak karbon piyasalarını kullanarak, başka yerlerde sera gazı emisyonlarını azaltan bizim gibi firmaların ürettiği karbon kredilerini kullanarak emisyonlarını dengeleyebiliyor. Buna da ‘karbon piyasası’ deniyor. Karbon piyasasında Avrupa’da olduğu gibi ‘zorunlu’ ya da Türkiye’de olduğu gibi ‘gönüllü’ sistemler bulunuyor. Refinitiv’in yıllık Karbon Piyasası Yılı İncelemesi’ne göre; küresel karbon piyasası 2020 yılında yüzde 20 artarak yaklaşık 230 milyar Euro’ya ulaştı.”

 İHRACATÇIYA BÜYÜK DESTEK

Avrupa Birliği‘nin (AB) “Green Deal – Yeşil Anlaşma” politikası doğrultusunda Türkiye’de karbon ticaretinin öneminin giderek artacağına ve AB’nin üyelerine yapılacak ihracatta “karbon vergisi” uygulamaya başlayacağına dikkat çeken Demirdağ, “Smart Energy olarak bir yandan sanayicimizin ayak izini güneş enerjisi ile azaltmaya çalışırken diğer yandan karbon kredilerimiz ile de bunu destekleyeceğiz” diye konuştu.

EN ÇEVRECİ SÜRÜCÜLER LPG’Lİ ARAÇ SAHİPLERİ İNSAN SAĞLIĞI VE ÇEVRE İÇİN LPG KULLANIMI YAYGINLAŞMALI

Hayat kaybına neden olan kronik hastalıkların kapısı kirli hava soluyarak açılıyor. Covid-19 salgınında ise kirli hava soluyan hastalardaki ölüm oranı daha yüksek. Çevreye duyarlı yakıt türlerinin başında gelen LPG kullanımı, artan çevre bilinciyle yükselirken, 5 Haziran Dünya Çevre Günü için konuşan BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü artan ekonomik tasarruf tedbirleri ve temiz bir dünyada yaşama arzusuyla beraber LPG kullanımının her geçen gün arttığını söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, gezegende her 10 kişiden 9’u kirli hava soluyor. Her 400 bin ölümden 50 bini salgın bir hastalık olmaksızın kirli havanın yarattığı hastalıklar nedeniyle gerçekleşiyor. Covid-19 salgını sürecinde dünya genelinde yapılan bilimsel araştırmalara göre ise, kirli hava ile Covid-19’dan ölüm arasında doğru orantı bulunuyor. Kirli hava soluyan astım, diyabet ve kalp damar hastalıkları, Covid-19’a yakalandıklarında temiz hava soluyan ve aynı kronik hastalıklara sahip kişilere oranla daha kolay hayatını kaybediyor. Hava kirliliği ile sayısı 2 milyarı aşan fosil yakıtlı motorlu taşıtlar arasında da doğrudan ilişki bulunuyor. Bu araçların egzozlarından çıkan katı parçacıklar (PM) ve karbon salımı, hava kirliliği yaratıyor. Devletler ve devletlerarası kurumlar her yıl hedefleri yükselten ve gerçekçi önlemler alıyor.

KATI PARÇACIK SALINIMI BENZİN VE DİZELDEN AZ

Avrupa Birliği’nde bir araç için bu yıl uygulanmaya başlanan kilometre başına havaya 95 gram karbondioksit salınması kuralı başladı. Buna karşın kıtada benzin ve dizel yakıtlı araçlar çevreyi kirletmeye devam ediyor. Yapılan tüm bilimsel araştırmalar ise geleceği korumak için çevreye duyarlı yakıt türü LPG kullanılması öneriliyor. Buna göre LPG’nin katı parçacık salımı dizelden 10, benzinden ise 30 kat daha az. Özellikleriyle karbon ayakizinin azaltılması noktasında da en etkili çözüm olan LPG, Türkiye’de ve dünyada yükselişini sürdürüyor. Türkiye’deki araçların yüzde 40’dan fazlası LPG’ye geçerken; satılan her üç araçtan biri de LPG yakıt sistemine sahip. Türkiye’de LPG’ye olan talebin artmasında hem yükselen çevre bilincinin hem de LPG’nin benzin ve dizele oranla yüzde 40’ı aşan tasarruf sağlaması etkili oluyor.

BİLİNÇ ARTTI ÇEVRE DUYARLILIĞI YÜKSELDİ

Küresel salgın nedeniyle çevresel etkenlerin tüketiciler tarafından daha iyi algılandığını, akciğerleri vuran bu salgın hastalık nedeniyle rahat nefes almanın ve temiz havanın öneminin yükseldiğini kaydeden BRC’nin Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Şu anda en ulaşılabilir ve yaygın çevreci motorlu araç yakıt türü LPG’dir. Dünya çapında AB ülkeleri dışında Japonya, Güney Kore, Avustralya ve İngiltere’de LPG’li araçlara çevreci ve ekonomik olduğu için teşvik uygulanıyor. LPG’li araç kullanımında Avrupa’da birinci, dünyada ikinci olmamıza rağmen teşvik konusunda atılmış herhangi bir adım yok” ifadelerini kullandı.

YANLIŞ ALGI KALKTI KULLANIM YAYGINLAŞTI

LPG kullanımına ilişkin toplumdaki yanlış algıların zamanla yerini doğrulara bıraktığını da kaydeden Kadir Örücü, “Rakamlar da gösteriyor ki Türkiye’de LPG kullanımı yükseliyor. Çevresel ve ekonomik gerekçelerle, tüketiciler LPG’ye yöneliyor. LPG’li araçlar bakımları diğer araçlar gibi rutin yapıldığı sürece motoru korur, ekonomik bir seyahat yaşatır ve yüksek performans sağlar. LPG kullanılan araçlarda ek bakım ve tamir masrafları olmaz. Geliştirilen üstün teknolojili LPG otomobil sistemleri ile beraber, kullanıcılar uzun yıllar boyunca araçlarından tam performans alarak keyifli bir sürüş deneyimi yaşarlar. Aynı zamanda ve en önemlisi de çevreye en duyarlı yakıtı kullandıklarını bilerek, hem günümüz hem de gelecek için duyarlı bir adım atmış olurlar” şeklinde konuştu.

LPG TEŞVİK ALMAYI HAK EDİYOR

Çevreci ve ekonomik oluşuyla dünya çapında teşvik paketleriyle desteklenen LPG’nin ülkemizde de desteği hak ettiğini vurgulayan Kadir Örücü, “LPG hem çevreci hem de ekonomik bir ulaşım sağlıyor. Türkiye LPG’li otomobillerin kullanımı sıralamasında Avrupa’da birinci ve dünyada ikinci sırada yer alıyor. Otogazın bu denli yoğun olarak kullanıldığı ülkemizde hava kirliliğinin, küresel ısınmanın ve ekonomik kaybın engellenmesi için LPG’nin teşvik görmesi gerektiğine inanıyoruz”

EN GELİŞMİŞ LPG KİTİ İLE TANIŞIN: MAESTRO

LPG dönüşümü, otomotiv teknolojisinin gelişimine odaklanarak yenilendi. Dünyanın en büyük alternatif yakıt sistemleri üreticisi BRC, maestro kitiyle benzin ihtiyacını neredeyse sıfıra indirgiyor, yüzde 42’e varan yakıt tasarrufunu garanti ediyor ve araca özel yazılım, elektronik ünitesiyle uyum sorunlarının önüne geçiyor. Doğrudan enjeksiyonlu araçlara uygulanabilen Maestro kitiyle yüksek teknolojili araçların LPG’ye dönüşümünü gerçekleştirebilecek.

Otomotiv teknolojileri baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Karbon emisyonu değerleri her geçen gün daha da düşürülürken, motor hacimleri küçülüyor ve yakıt verimliliği artıyor. Performans geçmişten beri otomobil kullanıcıları için önemli bir kriter oluştursa da yakıt ekonomisi ve çevrecilik gibi yeni unsurlar tüketiciyi daha çok cezbediyor.

‘TÜRKİYE’NİN EN ÇOK SATAN MARKALARI BRC’Yİ TERCİH EDİYOR”

Lider otomotiv üreticilerin BRC Türkiye dönüşüm kitleriyle satış rekorları kırdığını belirten BRC Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Genci Prevazi, “BRC, Türkiye’de ve dünyada önemli otomotiv markalarıyla yaptığı işbirlikleriyle öne çıkıyor. Türkiye’de en çok satan markalara özel ürettiğimiz kitlerle otomobiller ‘sıfır kilometre’ LPG dönüşümüne kavuşuyor. Son bir yılda tüketicilerin satın alma davranışını incelediğimizde yakıt ekonomisinin en önemli seçim kriteri olduğunu görebilirsiniz. Bizler de BRC Türkiye olarak yakıt ekonomisini hedefleyen en gelişmiş LPG dönüşüm kiti Maestro’yu geliştirdik” dedi.

“YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ARAÇLARI HEDEFLEDİK”

Alternatif yakıt sistemleri devi BRC Türkiye’nin Yönetim Kurulu Üyesi Genci Prevazi, “Otomotiv teknolojileri hızla gelişirken alternatif yakıt sistemlerinin bu duruma seyirci kalması beklenemezdi. Maestro kitimizle doğrudan enjeksiyona sahip yüksek teknolojili araçları hedefledik. Yüksek teknolojili araçlar hem çevreci hem de yakıt ekonomisi açısından tüketicilerin beklentilerini büyük ölçüde karşılıyor. Yüksek teknolojili araçların Maestro kitiyle LPG dönüşümüne açılması, daha çevreci ve daha ekonomik olan LPG ile etkilerini ikiye katlayacak” ifadelerini kullandı.

“NEREDEYSE SIFIRA YAKIN BENZİN TÜKETİMİ VE YÜKSEK TASARRUF”

Eski teknolojiye sahip SDI kitlerle LPG’li araçların belli miktarda da olsa çalışmak için benzine ihtiyaç duyduğunu belirten Genci Prevazi, “Eski teknolojiye sahip SDI kitlerde LPG’li araçlar belli miktarda benzin tüketimine ihtiyaç duyar. Bu tüketim 100 kilometrede rahatlıkla 1 litrenin üzerine çıkabilir. Maestro kiti, 100 kilometre 150 gramdan az benzin tüketir. Çalışmada esnasında benzine ihtiyaç duymaz. Ayrıca Maestro kitiyle, dönüşüm sonrasında yüzde 42’ye varan yakıt tasarrufunu garanti ediyoruz. Dönüşüm maliyetini yaptığınız kilometrelerle kısa sürede karşılayabilirsiniz” şeklinde konuştu.

“ARACA ÖZEL YAZILIM”

AFC elektronik ünitesiyle Maestro kitinin yakıt kontrolünü kendisinin gerçekleştirdiğini vurgulayan Prevazi, “Devrim yaratan AFC elektronik ünitesiyle, Yeni BRC Maestro kitin yakıt kontrolünü, ayar gerektirmeden gerçekleştirdiğini vurgulayan Örücü, “Maestro kit, BRC Ar-Ge laboratuvarlarında uzun testler sonucu araca özel geliştirilen ve aracın sistemine kusursuz uyum sağlayan üstün bir mühendislik ürünü. İnsan müdahalesiyle herhangi bir ayarlama gerektirmeden kusursuz sürüş ve yakıt ekonomisini garanti edebiliyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Olcay Kutluca Mood Dergisi Tarafından Ödüllendirildi

Mood Dergisi Ve Burak Akan Medya tarafından bu yıl 7’ncisi düzenlenen törenle “7. Mood Ödülleri” sahiplerini buldu. Sanat, spor ve medya gibi birçok farklı mecradan önemli isimler yer aldı.

Sosyal mesafe kurallarına uygun olarak gerçekleştirilen ödül Törenine sanat, spor ve medya camiasından önemli isimler katılırken, birçok farklı kategoride ödül dağıtıldı. Çeşitli sahne gösterilerin de sergilendiği gecede , sma hastası bebekler için bağış toplandı.
Jüri tarafından ödüle layık görülen kişi ve kurumlara ödülleri verildi. Uğur Arslan ve Tuğba Büyüküstün’ün sunumu ile gerçekleşen törende Soner Sarıkabadayı, Hande Ünsal, Azra Akın, Yeşim Salkım , Olcay Kutluca , Berat Efe Parlar , Zehra Gülüç , Alp Pehlivan , Esra Sönmezer, Gökçe Kırgız şıklıkları ile göz doldurdu.

Yılın En İyi Sahne Performansı ödülünü alan Olcay Kutluca, ” Bu süreçte aldığımız ödüller bizlere moral oluyor. Aldığım bu ödülü pandemi döneminde işsiz kalan ve geleceği belirsiz olan tüm sanatçı dostlarımız adına alıyorum ” diyerek sanatçıların yaşadığı sıkıntıyı tekrar gündeme getirdi.

Dünyanın en büyük etki hızlandırma programı Accelerate2030 başvuruya açıldı
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda çözüm geliştiren, ileri aşama pozitif etki odaklı girişimlere yönelik hızlandırma programı Accelerate2030’a başvurular başladı. Türkiye Girişimcilik Vakfı, GIZ, Impact Hub Istanbul ve UNDP Türkiye iş birliğinde gerçekleşen program , yarattığı pozitif etkiyi farklı kitlelere ve coğrafyalara taşımak isteyen ileri aşama girişimcilerin başvurusuna açık.
GIZ, Türkiye Girişimcilik Vakfı, Impact Hub Istanbul ve UNDP Türkiye iş birliğinde Türkiye’de bu  yıl üçüncü kez hayata geçirilen Accelerate2030 programı  başvuruya açıldı. Program kapsamında en yenilikçi ve gerçekleştirilebilir çözümleri sunarak seçilen girişimciler, altı aylık yoğun bir hazırlık programına erişme şansını yakalayacaklar.
Bu yıl 20’den fazla ülkede gerçekleştirilen ve dünyanın en büyük etki ölçeklendirme programı olan Accelerate2030, girişimler için uzman eğitimleri ve kapasite güçlendirme etkinlikleri içeren  yaltı aylık bir hızlandırma yolculuğundan oluşuyor. Ayrıca Accelerate2030, katılımcılarına programa dahil olan kurumsal şirketler ve kamuyla iş ortaklıkları geliştirebilecekleri bir altyapı sunuyor. Bu yolculuğu tamamlayan beş girişim, İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleşecek programın finaline  katılmaya hak kazanıyor. Programın başvuruları 10 Haziran’a kadar devam edecek.
Programa kimler katılabilir?
Accelerate2030, fikir üretme aşamasının ötesine geçmiş ve toplumsal veya çevresel problemlerin çözümüne aracılık eden, halihazırda işleyen bir ürün veya hizmete sahip ileri aşama girişimleri hedefliyor. Program kapsamında, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları üzerinde azami seviyede etki yaratma potansiyeline sahip 15 girişim seçilecek ve bu girişimlere, sosyal etkilerini en üst seviyeye taşıyabilmeleri için içerikler sunulacak.
Başvuru süreci hakkında detaylı bilgi almak ve program kapsamında etki odaklı girişimleri bekleyen küresel fırsatlardan haberdar olmak isteyenler için 3 Haziran Perşembe günü çevrimiçi bilgilendirme buluşması gerçekleşiyor. Bunun yanında, daha güçlü ve etkili başvurular yapabilmek için program kapsamında 8-9 Haziran tarihlerinde gerçekleşen çevrimiçi “Etkili Başvuru Webinar’ı”  etkinliklerine katılabilirsiniz.

Bir Sıra Neferi Abdullah Aydın  NotaBene Yayınlarından çıktı
Nuri Günay’ın, Abdullah Aydın’ın anlatımıyla hazırladığı Bir Sıra Neferi Abdullah Aydın kitabı raflardaki yerini aldı. NotaBene Yayınları’ndan çıkan kitapta, Abdullah Aydın’ın hayatı üzerinden toplumsal tarihin de izi sürülüyor.
Nuri Günay’ın kaleme aldığı Bir Sıra Neferi Abdullah Aydın, Abdullah Aydın’ın 1944 yılında Artvin’in Yukarımaden köyünde başlayan yaşam öyküsünün yanı sıra Artvin’in 1945 sonrasına dair pek çok konuya ışık tutuyor. Demokrat Parti’nin yarattığı iklimin ve 27 Mart Darbesi’nin toplumsal hayattaki etkileri, bu kitapta bir de Abdullah Aydın’ın anlatımlarıyla okurlarla buluşuyor. Aydın, 1960’ların Ankara’sına, gençlik hareketinin mayalandığı yıllara, 68 devrimci hareketine, o yılların kültür-sanat, edebiyat dünyasına, 12 Mart ve sonrasına, yükselen devrimci harekete ve 12 Eylül yıllarına ilişkin pek çok şey anlatıyor. TÖS, TÖBDER, Eğit-Sen ve Eğitim Sen’le süren eğitim emekçilerinin mücadelesine dair de birinci derece kaynak niteliğinde anlatımlar kitapta yer alıyor. Halkevlerinin 1980 öncesine ve 1980 sonrasındaki yeniden kuruluş sürecine dair bilgiler, 90’lı yılların mücadeleleri, 2000’li yıllar ve günümüz de ele alınıyor.

Eyüpsultanlılar Çiftalan’da halk plajına kavuşuyor

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken’in müjdesini verdiği, Eyüpsultan’ın Karadeniz’e kıyısı bulunan Çiftalan Köyü sahilinde yapımına başlanan plaj için geri sayım başladı.

Plajla birlikte gençlerin eğitimden spora, teknolojiden el sanatlarına kadar onların kişisel gelişimine katkı sunacak yaz ve kış kamplarının da bulunacağı alanda çalışmalar aralıksız devam ediyor.

Çiftalan Köyü sahilinde 5 bin m²’lik kamp ve 5 bin m²’lik plaj alanı düzenlemesi ile aynı anda 200 kişiye kamp yapabilme imkanı sunan proje dahilinde halk plajı, karavan kamp alanı ve Belediye Sosyal Tesisleri de bulunacak.

Bu yaz açılması planlanan plajda yapılan çalışmalarla deniz içeri çekilerek yapay bir havuz oluşturuldu. Vatandaşların Karadeniz’de güvenli bir şekilde denize girebilmeleri için aynı zamanda doğal bir dalgakıran yapıldı. Plaj alanında dere düzenlemesi ve zemin sağlamlaştırma çalışmaları da gerçekleştirildi.

Bu yaz plajın bir kısmını açmak için çalışmalara aralıksız devam ettiklerini belirten Başkan Deniz Köken, “Bu yaz plaj bölümü yetişecek. 2022’de ise kamp merkezimiz hazır hale gelir İnşallah” dedi.