Teknoloji ve sağlık haberleri..(06.07.2018)

Erciyes Teknopark’ta 2018 Yılı Yeni İstihdam Teşvikleri ve İşbaşı Eğitim Semineri Düzenlendi

Erciyes Teknopark ve İŞKUR işbirliği ile “2018 Yılı Yeni İstihdam Teşvikleri ve İşbaşı Eğitim Semineri“ düzenlendi.

 Çalışma Hayatında Milli Seferberlik kapsamında istihdam teşvikleri hakkında Kayseri Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından Erciyes Teknopark’ta bilgilendirme semineri gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen seminer ile ilgili açıklama yapan Erciyes Teknopark A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Sema Aslan şunları söyledi:  “Ülkemizde ara eleman ihtiyacının ve nitelikli iş gücünün önemi her geçen gün hızla artmaktadır. Teknoparklarda da Ar-Ge ve inovasyon projelerinin her birisi için nitelikli iş gücü oldukça önemlidir. Nitelikli iş gücü için iyi bir eğitimin yanında uygulama tecrübesi de gerekmektedir.  İşte biz de Erciyes Teknopark olarak tam bu noktada firmalarımıza yönelik istihdam teşvikleri tanıtımlarında etkin rol oynamaya çalışıyoruz.

Bu kapsamda düzenlenen seminer ile Milli İstihdam Seferberliğinin 2. fazıyla ilgili teşviklerin tanıtımı İŞKUR İş ve Meslek Danışmanlarınca Erciyes Teknopark’ta işverenlere anlatıldı. Seminere katılan işverenlere ilave istihdam teşviki, bir benden bir senden teşviki ve işbaşı eğitim programı hakkında detaylı bilgi verildi. Erciyes Teknopark’ta faaliyet gösteren firmaların çoğunluğu bilişim sektöründe yer aldığından anlatılan teşviklerde bilişim sektörüne sunulan teşviklerin üzerinde duruldu.”

KAYSERİ TABİP ODASI DERGİSİ’NİN YENİ SAYISI ÇIKTI
Kayseri Tabip Odası yayın organı olan “ Kayseri’de Sağlık” dergisinin yeni sayısı çıktı.

Sağlık alanındaki son gelişmeler ile Kayseri Tabip Odası faaliyetlerinin yer aldığı dergi de 2017 yılında vefat eden Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Hasan Basri Üstünbaş anısına da birçok yazı ve fotoğraf bulunuyor.

Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi ve Kayseri’de Sağlık Dergisi editörü Doç. Dr. Muzaffer Keklik, yaptığı açıklamada, oda olarak, sağlık çalışanlarına her yönden katkıda bulunmak için gayret gösterdiklerini ifade ederek, “ Üyelerimize ve sağlık çalışanlarına yönelik,  eğitim seminerleri, konferanslar, paneller ve kongreler gibi birçok etkinlik yapıyoruz.  Okuyucularımız, dergimizde bu yaptığımız faaliyetlerin bir özetini bulabilecekler. Ayrıca, sağlık alanındaki son gelişmeler, sorunlar ve çözüm önerileri ile ilgili uzmanların görüşleri, makaleleri yer alıyor. Bunların yanında aktüel konulara da yer vermeye çalıştık. Güzel bir dergi ortaya çıktı. Emeği geçen başta Başkanımız Prof. Dr. Hüseyin Per, Genel Sekreterimiz Dr. Hakan Karabulut, Yönetim Kurulu üyelerimiz Prof. Dr. Nurullah Günay, Dr. Gamze Saccı, Dr. Sait Şener ve Op.Dr. Rifat Özmen’e ve diğer arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Çok olumlu tepkiler aldık. Bizde Kayseri’de Sağlık Dergimizin yeni sayısının hazırlıklarına başladık. İçerik olarak daha da güzel bir çalışma ortaya koyacağız. Keyifli okumalar” dedi.

MELİKGAZİ HASTANESİNDEN ANNE VE BABALARA “SÜNNET” UYARISI

Kayseri Özel Melikgazi Hastanesi Üroloji Uzmanı Op.Dr. Yusuf Gençten, çocuklarda sünnetin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “ Sünnet ciddi bir cerrahi müdahale yani ameliyattır. Bu yüzden ileride büyük sorunlar yaşamamak için mutlaka ameliyathane ortamında sünnet yapılması gerekir” dedi.

En basit ifadeyle penis başını çevreleyen derinin kesilmesi olarak özetlenebilecek sünnetin, ortaya koyulmuş birçok yararı olduğunu ifade eden Yusuf Gençten, “  Üriner sistem enfeksiyonları ile sünnet arasındaki ilişki son yıllarda üzerinde durulan bir konudur. Bu konuda yapılmış bir araştırmada sünnetli çocuklarda üriner enfeksiyonların daha az olduğu gösterilmiştir. Penis kanseri çoğunlukla sünnet olmamış topluluklarda görülür. Sünnet olma yaşı küçüldükçe penis kanserinin görülme sıklığı azalmaktadır. Ayrıca sünnetli kişilerin eşlerinde rahim ağzı kanseri de çok daha az görülmektedir” dedi.

Sünnet ciddi bir cerrahi müdahaledir

Kayseri Özel Melikgazi Hastanesi Üroloji Uzmanı Op.Dr. Yusuf Gençten, “Bundan 10-15 yıl öncesine kadar çocuklarını sünnet ettirmeyi düşünen aileler çevrelerinden duydukları sünnetçi veya doktorlara muayenehane veya ev ortamlarında rahatlıkla sünnet yaptırabilmekteydiler. Fakat iletişimin artması ve yapılan hataların herkes tarafından duyulabilmesi, eğitim seviyesinin artarak halkımızın bilinçlenmesi ve gerekse sağlık bakanlığınca getirilen yeni düzenlemeler sonucunda aileler artık rastgele sünnet yaptırmamaktadırlar. Sünnet ciddi bir cerrahi müdahale yani ameliyattır. Bu yüzden ileride büyük sorunlar yaşamamak için mutlaka ameliyathane ortamında sünnet yapılması gerekir. Enfeksiyon riski, gerekli müdahalelerin yapılabilmesi açısından bu son derece önemlidir” dedi.
Sünnet Ne zaman Yapılmalıdır?

Sünnetin yapılamadığı durumlar ve sünnet yaşı hakkında da bilgiler veren Yusuf Gençten, “ Sünnet vücut ısısını koruyamayan, beslenmeye aktif katılamayan bebeklere veya hasta çocuklara yapılmaz. Hipospadias veya bir başka ürogenitalanomalisi olanlara, bu anomaliler için düzeltici ameliyat yapılmadan önce sünnet yapılmamalıdır. Kanama hastalığı olabilecek kişilere (aşırı kanaması veya ailesinde kanama hastalığı olan gibi) gerekli tetkikler yapılıp kesin teşhis konulmadan sünnet yapılmamalıdır. Öte yandan sünnete uygun yaş olarak psikiyatris ve psikologlar 2-6 yaş arası çocuklarda yapılmasını tavsiye etmemektedir. Bu konuda yeterli bir fikir birliği yoktur. Doğrusu sünnet, erken dönemde (tercihen doğumu takiben veya ilk iki yaşın içinde), ya da sağlıklı iletişim kurulabilecek çağa geldiğinde (6-7 yaşından sonra) yapılmalıdır.”
Hangi Sünnet Yöntemi Tercih Edilmeli?

Kayseri Özel Melikgazi Hastanesi Üroloji Uzmanı Op.Dr. Yusuf Gençten, sünnet için birçok yöntem olduğunu belirterek, “Cerrahi sirkumsizyon, Çan yöntemi, Plastik klemp yöntemi, Giyotin yöntemi. Bu sayılan sünnet metotlarını bizzat uygulamış bir cerrah olarak deneyimlerimize dayanarak uyguladığımız metod ameliyathane ortamı veya yeterli asepsi antisepsi şartlarının sağlandığı bir ortamda hafif sedasyon altında giyotin ve cerrahi sirkumsizyon karışımı bir yöntem olup yaklaşık 10 dakika sürmektedir. İşlem sonrasında kendinden eriyebilen vikril dikişler kullanılmakta,5 gün sonunda da çocuğumuz banyosunu yapabilmekte, pansumanlar evde rahatlıkla yapılabilmektedir”

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü

Prof.Dr.Hamit Hancı
Adli Bilimciler Derneği Başkanı

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (KSYÖ), şu an için dünyadaki 193 ülke tarafından kabul edilmiş Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin hükümlerini uygulamak amacıyla 1992 yılında kurulmuş Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan uluslararası bir organizasyondur.

Kimyasal Silahlar Sözleşmesi ise ülkemiz tarafından 1997 yılında kabul edilmiştir. Merkezi Lahey’de bulunan bu örgütün ana çalışma alanları;
Demilitarizasyon (askeri amaçlı kimyasal silah kullanımını engellemek, stokları ve üretim tesislerini bertaraf etmek ve bu konuda önlemler almak)
Non-proliferasyon (KS gelişimini doğrulama ve uygulama tedbirleri ile engellemek)
Yardım ve Korunma (Sözleşme hükümleri gereği kimyasal silahlardan korunmaya yönelik tedbirler almak ve yardımlarda bulunmak)
Uluslararası İşbirliği (Ülkelerin kimya alanında barışçıl uygulamalarda bulunmasına yönelik kapasite geliştirici uluslararası programları yürütmesi)
Ulusal Uygulamalar (Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin gereklerini üye devletlerin ulusal olarak yerine getirmesine destek vermek)
Bugüne kadar dünyada kimyasal silah kullanımında yönelik KSYÖ tarafından 2nci madde esasları çerçevesinde çeşitli yöntemlerle kimyasal silahın kullanıldığı ve bu maddenin ne olduğu doğrulama işlemleri ile yapılmaktaydı.
Ancak,  26-27 Haziran 2018 tarihinde KSYÖ Lahey’de yapılan ve üye ülkelerin katıldığı toplantıda, bundan sonra KSYÖ’nün sadece ajanın kullanımı ve türünü değil aynı zamanda kimler (ülke, terör örgütü, vs.) tarafından kullanılmış olduğunu da saptayacağı kararı alınmış olup, bu KSYÖ’nün yetkisine dahil edilmiştir. Yani bundan sonra oluşabilecek kimyasal silah saldırılarından kimin sorumlu olduğuna KSYÖ karar verecektir.

Klimalar, yaz griplerine sebep oluyor

Klimalar, yaz griplerine sebep oluyor. Sıcacık yaz günlerinde “grip mi olunur” demeyin. Üst solunum yolu enfeksiyonları, yaz aylarında da kapınızı çalmaya hazır.

Yaz sıcaklarından bunalmaya başladığımız bugünler, grip salgınlarının yoğun olduğu kış aylarına göre daha güvenli olsa da, vücut ısımızın çevre sıcaklığıyla dengesini kurmakta zorlanabileceğini bilmemiz gerekiyor.

Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, yazın iklimlendirme sistemleri ile buluşan yaz dönemi hastalıkları hakkında şunları anlattı.

Bilinçsiz şekilde, klima kullanımı hasta ediyor

 Sıcak ve nemli havaların, olumsuz hava koşulları arasında bulunduğunu kaydeden Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları anlattı:

“Klimalar, ortamın sıcaklığını azaltırken, nemini de beraberinde azaltıyor. Bu nedenle yoğun klima kullanıldığında, ortam mutlaka nemlenmelidir. Klimalar ilk çalıştırıldığında havalandırmada biriken mikroorganizmalar ilk üflemeyle hızlıca ortama yayılacağından, bir süre pencereler açılmalıdır. Klimanın ayarında ise, hemen en soğuk konuma getirilmemelidir ve ısı yavaş yavaş yükseltilmelidir. Bu şekilde vücudunuz, ısı değişimine uyum sağlayabilir. Çünkü yazın sıcak günlerde yapılan en büyük hatalardan birisi, çok sıcak ortamlardan hızlı bir şekilde çok soğuk ortamlara girilmesidir. Ani sıcak ve soğuk hava değişimleri, kalp krizi riskini dahi artırabilir ve ayrıca değişken hava akımları migren krizine neden olabilir. Ani sıcaklık değişimi nedeniyle, farenjit, sinüzit, orta kulak iltihabı, bademcik enfeksiyonu gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir” dedi.

Lejyoner hastalığına dikkat

 Lejyoner hastalığının; klima ve duşların havalandırma sistemleri bulaştığını ve tehlikeli olabildiğinin altını çizen Doç.Dr. Seçkin Ulusoy, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bakteriler, nemli ortamlarda ve akıntı halindeki sularda rahatlıkla barınıp, çoğalabilir. Lejyoner hastalığına neden olan bakteriler de, bakımı iyi yapılmayan klimalar, soğutma- havalandırma sistemleri, havuzlar ve akarsularda bulunabiliyor. Önlenmesi için havuzların bakım, ilaçlama, havalandırma ve zemin temizliği işlemleri ile su değişiminin zamanında ve özenle yapılması gereklidir. Lejyoner hastalığı belirtileri, ateş, halsizlik, kas ağrıları ile başlar ve daha sonraki süreçte de öksürük, balgam çıkarma ve nefes almada zorlanma gibi ciddi tablolara sebebiyet verebilir. Grip ile benzer belirtiler gösterse de, hastalığın sebep olduğu organizma, gribe göre çok farklıdır. Hastalığı yapan “Legionella pneumophila” adlı bir bakteri olup, insandan insana bulaşmaz” diye konuştu.

1-Klima kullanımında, uygulanması gerekenler;

*Klimaların sık sık açılıp, kapatılmaması,

*Hafif ama kesintisiz birkaç saat çalıştırılması,

*Sıcaklık ayarının çok düşürülmemesi,

*İdeal serinliği elde edecek derece ayarı yapılarak, çok sık değiştirilmemesi,

*Bakımlarının düzenli olarak yılda iki kez yaptırılması ve filtrelerinin zamanında yenilenmesi,

2-Mecburen klimayı açmak zorunda kaldığınız, sıcak yaz gecelerinde;

*Yaz mevsiminin bunaltıcı sıcaklarında, özellikle de yatak odalarının pencere yoluyla havalandırılması, klima ile serinletilmesinden çok daha sağlıklıdır. Ancak, havanın çok sıcak olduğu gecelerde, mecburen klima açık halde uyumak durumunda kalındığında, klima geceleyin 22 – 23 derece bir sıcaklığa ayarlanmalıdır.

*Üfleme ayarı, mümkün olduğunca en yavaşta olmalıdır.

*Üfleme yönü, mümkünse odanın tavanına doğru olmalıdır. Asla kişinin direk üzerine üfleme yapılmamalıdır.

*Klima ile birlikte, pencere açılmamalıdır.

*Gece üşümeyle uyanıldığında, klimayı kapatmak yerine 2-3 derece ısısı yükseltilmelidir.

 3-Otomobilinizde önleminizi alın;

*Araçların klima ile soğutulması (ev ve işyerlerinin aksine) daha güvenlidir. Araç içinde en ferah hissedilen ısı bulunmalı ve bu ayar sık değiştirilmemelidir.

*Genel klima bakımları, yılda 2 kez yapılmalı ve uygun zamanlarda filtreleri yenilenmelidir.

*Soğuk üfleme, hava çok sıcak olduğunda aşağıdan ayaklara doğru olabilmekle birlikte, ideali üflemenin aracın ön ve yan camlarına doğru olmasıdır.

*Pencere yoluyla havalandırma, düşük hızlarda ve tek pencereden sağlanmalıdır.

 Yaz aylarında sağlığınız için kulağınıza küpe yapacağınız 6 öneri:

 1-Deniz veya havuza girdiğimiz günlerde, daha fazla su tüketin.

2-Yazlık hava geçirgenliği fazla olan kıyafetleri tercih edin.

3-Deniz – havuz sonrası veya yoğun terlemenin ardından, duş alarak vücudunuzu temiz ve kuru tutun. Sonrasında saçlarınızı ve dış kulak yolunuzu kurulayın ve nemli kalmamasına özen gösterin.

4-Terli kıyafetleri sıklıkla değiştirin ve ıslak deniz kıyafetleriniz ile oturmayın.

5-Islak veya terli iken, klimaya veya rüzgara maruz kalmayın.

6-Soğuk gıda ve içecekleri, hızlı tüketmeyin.

Logo Yazılım’a Bilişim 500’den 5 ödül

Türkiye’nin en büyük bağımsız yazılım kuruluşu Logo Yazılım, BT Haber A.Ş’nin bu yıl 19. kez gerçekleştirdiği “Bilişim 500 – İlk Beşyüz Bilişim Şirketi Araştırması”nda 5 birincilik birden elde etti. Yazılım kategorisinde “Yılın ERP Yazılımı” ve “Yılın e-Defter, e-Arşiv, e-Fatura Uygulamaları” birinciliklerin yanı sıra, Türkiye Ekonomisine Katkı Özel Ödülleri’nde “Yılın Ar-Ge Yatırımı”, “Türkiye Merkezli Üretici Hizmet” ve “Kocaeli Şirketleri” kategorilerinde de birincilik ödülünün sahibi oldu.

Logo Yazılım olarak 5 kategoride elde ettikleri birinciliğin kendileri için çok önemli olduğunu belirten İcra Kurulu Başkanı M. Buğra Koyuncu, “Sektördeki 34 yıllık deneyimimiz, müşteri odaklı yaklaşımımız ve Ar-Ge’ye verdiğimiz önem, bu başarımızın altında yatan önemli faktörlerdir. Bizi Türkiye’nin en değerli firmalarından biri yapan tüm kullanıcılarımıza, çalışanlarımıza, iş ortaklarımıza ve yatırımcılarımıza teşekkür ederiz.” dedi.

Türk bilişim sektöründe ciroları bakımından en büyük 500 şirketin, genel ve faaliyet gösterdiği alt kategoriler itibarıyla sıralayan, pazar hakkında öngörü ve özellikleri belirleyen detaylı bir çalışmayı içeren Bilişim 500 Araştırması, bilişim şirketlerinin yanı sıra kamu ve özel sektör alımlarında bir referans olarak kullanılıyor.

Hava ve iklim riskleri şirketlerin yüzde 88’inin kârlılığını tehdit ediyor
Dünyanın her yerinde giderek artan ani hava değişimleri ülke ekonomilerinde milyarlarca dolarlık kayıplara neden olurken, sektörleri de olumsuz etkiliyor. İklim değişiklikleri şirketler için ciddi bir risk teşkil ederken, şirketlerin yüzde 90’a yakınının kârlılığı bu durumdan derinden etkiliyor.
Aniden değişen, yoğun miktarda yağmur ve dolu yağışı ile fırtına ve şiddetli rüzgâra sebep olan olumsuz hava koşulları iş dünyasındaki pek çok sektörü de derinden etkiliyor. Risk, emeklilik ve sağlık konularında profesyonel hizmetler sunan Aon’un Weather Risk Management Association’dan aldığı veriye göre şirketlerin yüzde 88’inin kârlılık oranları hava ve iklim değişikliklerinden doğrudan etkileniyor. Araştırmaya göre olumsuz ve değişken hava koşullarından kaynaklanan riskler en çok mevsim ve hava durumu değişikliklerine karşı hassasiyeti yüksek olan tarım, perakende, inşaat ve yenilenebilir enerji gibi sektörleri tehdit ediyor.
Milyar dolarlık ekonomik kayıp
Aktüeryal hizmetler ve afet riski modelleme konularında uzman olan Aon, 2017 Hava, İklim ve Doğal Afet Durum Raporu’na göre yalnızca şiddetli ve ani değişen hava şartları 2017 yılında global ölçekte yaklaşık 36 milyar dolarlık ekonomik kayba neden oldu. Türkiye’nin de içinde bulunduğu EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) ülkelerindeki kaybın tutarı ise 3,3 milyar dolar olarak kaydedildi. Ayrıca raporda, 2017’de Avrupa’da 2,5 milyar dolarlık kaybın sigortalandığı fırtına ve şiddetli rüzgâr vakaları arasında üçüncü sırada 2017 Temmuz ayında özellikle İstanbul’da etkili olan şiddetli fırtına dalgası yer alıyor.[1]
Hava ve iklim riskleri kaynaklı kayıplar için çözüm profesyonel uzmanlık
Bilimsel endeksler, teknolojik yenilikler ve anlık meteorolojik takip verileri ışığında büyük ölçüde öngörülebilir olan olumsuz hava şartları karşısında şirketlerin alabileceği en etkili önlem finansal görünüm ve yapılarına uygun profesyonel çözümlere başvurmaktan geçiyor. Aon Risk Yönetim Danışmanlığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Eryaman söz konusu çözümler ile ilgili olarak şunları söyledi: “Hemen hemen tüm sektörler operasyonlarının bir kısmında hava koşullarından etkileniyor. Örneğin, hava koşullarından en çok etkilenen sektörlerin başında gelen inşaat sektörünün hem aşırı sıcak hem de aşırı soğuk hava koşullarından, tarım sektörünün don, dolu, şiddetli yağış ve ani ısı değişimlerinden ve altyapı sektörünün aşırı yağış ve don olaylarından etkilendiğini söyleyebiliriz. Hatta perakende sektöründe faaliyet gösteren bir meşrubat ya da dondurma firması bile yazın hâkim olan aşırı yağışlardan etkilenebiliyor ve bunun sonucunda satış hacminde önemli kayıplar yaşayabiliyor. Bu sebeple, özel ve etkili hava şartları için şirketler profesyonel çözümlere ihtiyaç duyuyor. Bu çözümlerin kalbinde bilimsel veri ve bu verilerin yorumlanması için analitik uzmanlık yer almalı. Veriler ve analizler ışığında, şirketin gelirlerini ve karlılığını tehdit etmesi muhtemel iklim değişikliği, şiddetli hava olayları ve bunların yaratacağı muhtemel kayıplar hesaplanmalı. Böylece, şirketin finansal yapısına göre özelleştirilmiş parametrik çözümlerle etkin bir koruma sağlanabilir.”

TOYOTA GELECEĞE YELKEN AÇIYOR

Toyota, yakıt teknolojilerinde sıfır emisyon salımı olan hidrojeni yaygınlaştırmak adına kapsamlı çalışmalarına devam ediyor. Mirai modelini tanıtan, fabrikada hidrojenli forkliftler kullanan ve hidrojen yakıtlı kamyonlar üreten Toyota, şimdi ise dünyanın ilk hidrojenli gemisi Energy Observer’a sponsor oldu. Toyota’nın da desteklediği 2017 yılında Fransa’da suya indirilen ve bir tekneden çok daha fazlası olan Energy Observer, doğaya zarar vermeden enerji üretilmesini ve kullanılmasını destekliyor.

Energy Observer yarının enerji ağının daha yaygın ve verimli bir şekilde kullanılmasına katkı sağlıyor. Yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji depolama alanlarına sahip Energy Observer, dünya çapında dolaşarak tanıtım yapacak.

Energy Observer herhangi bir sera gazı veya partikül salımı olmayan ilk otonom hidrojen gemi olarak dikkat çekiyor. Geleceğin elektrik tahrikli gemisi, yenilenebilir enerji ve deniz duyundan hidrojen üreten karbonsuz bir sisteme sahip.

Hidrojen, Energy Observer’da çok önemli bir yere sahip ve Toyota da bu sebeple bu projenin içerisinde yer alıyor. Gemiye özel olarak üretilen batarya çözümüyle önemli bir ağırlık tasarrufu sağlandı. Enerji depolama imkanının olmasıyla karada ve denizde, enerji tedariki sorununun önüne geçiliyor.

2017’de Fransa’da yolculuğuna başlayan gemi, şu anda Akdeniz’de 2019’da Kuzey Avrupa’da olacak. Energy Observer, Olimpiyat Oyunları için 2020’de Tokyo’da olmayı hedefliyor.

Toyota, son 20 yıldır hidrojen teknolojisine öncülük ediyor. Kapsamlı testlerle birlikte hidrojenin pratik bir yakıt alternatifi olması için çalışıyor. Hidrojen, hızlı yakıt dolumuna, yüksek menzile ve emisyonsuz sürüşe imkan veriyor.

Energy Observer ekibinin çalışmaları da sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlarken, yapılan çalışmalar da sonbahardan itibaren 8 bölüm halinde TV kanalı Planète+ yayınlanacak, ayrıca internette de bu seriden bölümler de paylaşılacak.

Sponsorluk anlaşması yapılmadan önce, Toyota 2017 yılında teknenin yanaştığı limanlarda ekip tarafından kullanılmak üzere 6 hibrit otomobil ve hidrojen yakıt hücreli 2 adet Mirai’yi tahsis ederek projeye ilk günden beri desteğini sürdürüyordu.

Pfizer Koşu Takımı başarılarıyla sivil toplum kuruluşlarına destek olmaya devam ediyor

 Kurulduğu tarihten itibaren sadece birinci olmak için değil, koşarken ihtiyaç sahiplerine destek de sağlamak için çeşitli yürüyüş ve koşu yarışmalarında yer alan Pfizer Koşu Takımı bugüne kadar 50’den fazla organizasyonda yer aldı ve 5 sivil toplum kuruluşuna destek oldu.
Sağlık için çalışan bir şirket olarak, sporla iç içe olmayı her zaman önemseyen Pfizer bünyesinde kurulan Pfizer Koşu Takımı 2017 boyunca birçok farklı koşuya katıldı, koşarken onlarca hayata destek oldu. Takım, Runanatolia koşusunda 13 gönüllüsüyle KAÇUV için koştu.
Her yıl İstanbul Maratonu’na da yüksek bir katılım gösteren Pfizer Koşu Takımı’nın maratonda topladığı bağış kadar bir meblağ Pfizer Türkiye tarafından kurumsal bağış olarak ekleniyor ve böylece Pfizerliler her yıl “iki kat iyilik” için koşuyor.
Pfizer Koşu Takımı’nın bu seneki takvimde Efes Ultra Maratonu, İstanbul Yarı Maratonu, Runfire Salt Lake Ultra Trail, Sapanca Ultra Maratonu, Frig Ultra Maratonu, İstanbul Maratonu ve Bodrum Ultra Maraton’ları var.
Pfizer Koşu Takımı üyesi Halil Aktan şunları söyledi: “Bizler Pfizer’de sağlık için çalışırken, sporun sağlık için vazgeçilmez olduğunu da hiçbir zaman unutmuyoruz. Hem sporun önemine dikkat çekmek hem de koşarken yaşamlara iyilik katmak amacıyla kurduğumuz koşu takımımızla bugüne yakaladığımız başarılar hepimiz için çok sevindirici. Tabii ki koşmanın sağladığı en güzel değerlerden bir tanesi de kurduğumuz arkadaşlıklar. Hedefe koşmanın ve sonrasında başarmanın, başarırken de başka hayatlara dokunmanın güzelliği hepimiz için en büyük motivasyon kaynağı.”

Panasonic dünyanın ilk dörtlü 4K çok sensörlü kamerasını tanıttı
Panasonic Business 33MP görüntü çözünürlüğü sunan dünyanın ilk dörtlü 4K güvenlik kamerasını tanıttı.
i-Pro EXTREME Çok Sensörlü kameralarda her biri 4K çözünürlük sunan ve yeniden konumlandırılabilen dört lens bulunuyor. Bu sayede kameralar, hızla ilerleyen araçların keskin ve net görüntülerini kaydedebiliyor.
Hem 30 fps’de Full HD hem de 15 fps’de 4K (3840×2160) görüntü seçenekleri sunan kameralar iA (intelligent Auto) ve Temiz Görüş Kaplaması özelliklerine de sahip. Böylece şehir gözetimi ve trafik uygulamaları gibi en zorlu şartlarda bile yüksek kalitede görüntü yakalayabiliyor.
i-PRO Extreme Çok Sensörlü kamera yelpazesi, H.265 sıkıştırma, akıllı kodlama ve kendi kendine öğrenen ROI (Odak Bölgesi) teknolojileri sayesinde ağ gereksinimlerini en aza indirirken olağanüstü görüntü performansı sağlıyor.
Panasonic Güvenlik Çözümleri Avrupa Kategori Yöneticisi Gerard Figols, konuyla ilgili “Akıllı kodlama ve H.265 teknolojileri sayesinde dört adet kamerayla bile H.264 kullanan standart bir 4K kameradan daha düşük bit hızı elde edebiliyoruz. Üstelik, yeniden konumlandırılabilen dört lensi sayesinde kör noktaları en aza indiriyor, çeşitli biçimlerdeki kavşakları ve şehir merkezlerindeki alanları izleyebiliyoruz. Güvenlik sektörünün 4K’ya geçişi bakımından bu teknoloji ezber bozacak nitelikte” dedi.

BİZİM İÇİN SU ONLAR İÇİN HAYAT!

Yeryüzü Doktorları muhtelif coğrafyalardaki temiz suya erişimdeki yetersizlikten ötürü uzun yıllardır yürüttüğü temiz suya erişim projeleri kapsamında “Bizim İçin Su Onlar İçin Hayat” diyor

 Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre; 2.1 milyar insan güvenilir su kaynaklarına erişememektedir ve her yıl kirli su kullanımına bağlı sebeplerle 502 bin ölüm gerçekleşmektedir. Bu ölümlerin 361 binini ise 5 yaş altındaki çocuklar oluşturmaktadır. Her 10 insandan 3’ünün evinde temiz su bulunmamaktadır.  Yine aynı rapora göre 263 milyon kişi evinden en az 30 dakika uzaklıktaki kaynaklardan suya erişmektedir.

Yeryüzü Doktorları kirli su kullanımından kaynaklı ishal, kolera vb. hastalıkların ve ölümlerin önüne geçmek için temiz suya erişim projeleri kapsamında ihtiyaç bölgelerinde su kuyuları açıyor, fiziksel kapasite iyileştirme çalışmaları yürütüyor, su arıtma tabletleri dağıtıyor. Bu bağlamda, 2013 yılından beri Çad, Kenya, Kongo DC, Nijer, Somali ve Afganistan’da 184 su kuyusu açarak yaklaşık 127 bin kişinin temiz suya erişimini sağladı. Uganda’da Gombe Bölge Hastanesi boru sistemini yeniledi ve kullanılabilir su sistemini hizmete sundu. Yemen’de artan kolera hastalığına bağlı ölümlerin önüne geçmek için su arıtma tabletleri dağıttı.

Temiz suya erişim projelerini özellikle sıcak iklim koşulları ve kuraklıkla mücadele eden düşük gelirli ülkelerde gerçekleştirdiklerini ve bu bölgelerde bu projeleri gerçekleştirmenin bir zorunluluk olduğunu dile getiren Yeryüzü Doktorları Program ve Operasyonlar Müdürü Safa Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü:

Su hayatımızın en temel parçası. Temiz suya ulaşamadığımız bir durumu düşünemiyoruz bile. Ancak dünyanın bazı bölgelerinde tam da bu durum yaşanıyor. Çalıştığımız bölgelerde, insanların suya ulaşamadığını ya da ulaşmak için saatlerce yürümek zorunda kaldığını gördük. Hastanelerde temiz su bulunmadığını gördük. Çocukların su taşıdığı için okula gidemediği bölgeler gördük. Kirli su kullanımına bağlı sebeplerle insanların hastalandığını ve hatta maalesef hayatını kaybettiğini dahi gördük. Örneğin çalışmalarımızı yürüttüğümüz ülkelerden biri olan Afganistan’da her gün 133 çocuk ishal vb. hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Biz de bu bağlamda temiz suya erişim projelerimizi devam ettiriyor, daha çok kişiyi temiz ve sağlıklı suyla buluşturmak için çalışıyoruz.”

Yeryüzü Doktorları su kuyusu maliyetleri bölge imkânlarına göre değişiklik gösteriyor. Afganistan’da 2.000 dolar, Çad’da 3.600 dolar, Somali’de ise 4.300 dolara bir su kuyusu açılabiliyor.