Tat ve kokunun dijital haritası ile AB genetik mühendisliği çalışmaları

Teknoloji firması Aromyx, insan tat ve koku alıcılarını bir biyoçipe yerleştirerek tat ve kokuyu dijital ortama aktardı. Bu teknoloji gıda formülasyonlarının kağıt üzerinde geliştirilmesine izin verecek.

Aromyx insan burnunda bulunan 402 koku alıcısını, EssenceChip adını verdikleri bir biyoçip prototipi üzerine başarıyla klonladıklarını iddia etti. Bulaşmayı önlemek için tek kullanımlık üretilen bu biyoçipten elde edilen bilgiler daha sonra allegory adı verilen bir bilgisayar programı yoluyla dijital ortama aktarılıyor.

Allegory tat ve koku verilerini merkezi bir bulut veritabanında depoluyor. Bu sayede Aromyx tat ve koku verilerini ampirik, ölçeklendirilebilir ve tekrarlanabilir şekilde ölçebiliyor. Merkezi Kaliforniya’da bulunan Aromyx bu teknolojiyi 80’lerde geliştirilen görsel tanımlama ve 90’larda geliştirilen ses tanımlama teknolojilerine benzetiyor.

Proje öncelikle Amerikan Savunma İleri Düzey Araştırma Projeleri Ajansı tarafından desteklemiş. Projenin amacı koku almak üzere eğitilmiş köpeklerin yerini tutacak bir güvenlik cihazı oluşturmak olmuş. Ancak Aromyx bu teknolojinin gıda endüstrisinin de yararına olacağını düşünüyor. Firma CEO’su Chris Hanson gıda ve içecek üreticilerinin son on yılda doğal gıda alternatifleri karşısında milyarlarca dolar kaybettiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:

“Bu durum tüketici tercihlerinin daha sağlıklı alternatiflere yönelmesi ile oluşan toplam pazar payı kaybının sadece küçük bir parçası. Aromyx gıda ve içecek üreticilerinin EssenceChip ve Allegory platformunu bir gıdanın içerik profilini çıkarmak, sonrasında da bu gıdanın tat ve koku özelliklerini sağlayan aroma bileşenleri yeni bileşenlerle değiştirmek için kullanmasını öngörüyor. Bu yeni bileşenler, tüketicinin sağlık ya da fiyat yönünden çekici bularak yeni formülasyonlu ürünü tercih etmesini sağlayacak.”

Aromyx’in son ürettiği teknolojinin insan tadım panellerinin de yerini alacağı, bu sayede tat ve kokuların daha objektif değerlendirilmesinin sağlanacağı düşünülüyor.

Avrupa Adalet Divanı Hukuk Sözcüsü; CRISPR gibi genetik mühendisliği yöntemlerinin GDO’ların düzenlenmesine ilişkin Avrupa regulasyonlarından muaf tutulması gerektiği yönünde bir görüş yayınladı.

Avrupa Komisyonu’na göre GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) şu şekilde tanımlanıyor:

“Genetik materyali, normalde sahip olmadığı genleri taşıyacak şekilde genetik mühendisliği yöntemleri ile değiştirilmiş bir organizma.”

Genetiği değiştirilmiş gıda ve yem hakkındaki 1829/2003 Numaralı AB Yasası’na göre; GDO’ların üretilebilmesi veya yetiştirilebilmesi için Avrupa Komisyonu’nun onayı gerekiyor. Komisyonun onayı ise Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) tarafından yapılacak bir güvenlik incelemesine ve Gıda Zinciri ve Hayvan Sağlığı Daimi Komitesi’nin değerlendirmesine bağlı.

Avrupa Birliği yasaları, %0,9’un (1000’de 9) üzerinde GDO bileşeni içeren ürünlerin “açıkça” etikette beyan edilmesini şart koşuyor. Avrupa Parlamentosu’na göre ambalajda “Bu ürün genetiği değiştirilmiş organizmalar içermektedir” veya “bu ürün genetiği değiştirilmiş [organizmanın ismi] içermektedir” ifadeleri açıkça yer almalı.

Bu hafta yayınlanan yasal görüşte, Avrupa Adalet Divanı Hukuk Sözcüsü  Michal Bobek; Yeni Bitki Yetiştirme Teknikleri olarak da bilinen genetik mühendisliği yöntemlerinin, genetik dizilime yabancı DNA eklenemeyeceğine ilişkin yasaların dışında tutulması gerektiğini söyledi.

Görüşte; “Mutajenez teknikleri, rekombinant nükleik asit molekülleri ve GDO’ların kullanımını içermemesi şartı ile, GDO Direktifi’nin yükümlülüklerinden muaf olacak” ifadeleri yer alıyor.

Görüş, Fransa’nın 2016 yılında yaptığı Yeni Bitki Yetiştirme Teknikleri’nin durumunun netleştirilmesi talebine karşılık olarak yayınlandı. Görüşe göre Üye Ülkeler, Avrupa yasalarıyla çelişmeyen ulusal düzenlemeleri uygulamaya koymakta serbest olacak.(Gıda Hattı)