Tarım ve FAO (1) (Köşe yazısı 05.11.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Dün ki yazımda, tarımın ve kadın çiftçilerin önemini anlatmıştım.

2020 yılında FAO’nun 75. kuruluş yıldönümü. Dünya Gıda Günü kadın çiftçilerin katılımıyla, belirlenecek temaya uygun olarak düzenlenecek.

İlginç olan ise, Türk ve Suriyeli çiftçilere yönelik tarımsal eğitim projesinde FAO ve TZOB birlikte hareket edecek. Suriyeli ve Türk çiftçilere yönelik tarımsal eğitim projesi dokümanları tamamlandı. Çalışma ofisi tutuldu. Projede görev alacaklar işe alındı. Avrupa Birliği’nden imza bekleniyor.

‘Eylemlerimiz geleceğimizdir. Sağlıklı beslenme ile açlığa son verilmiş bir Dünya” üzerine konuşan TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu bu konuda konuştu.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar’dan..

“21. yüzyılda, Türkiye’nin 10 katı bir nüfusun açlık çektiğini görmek, ulaştığımız uygarlık ve gelişmiş düzeyi açısından utanç verici bir durumdur. Üretilen gıdayı dengeli dağıtır ve israfı en aza indirirsek açlığa son veririz. Ülkemizin gıda güvencesini sağlayan sektörümüzün başta yapısal sorunlar olmak üzere çözüm bekleyen önemli sorunları bulunmaktadır. Çitçilerimiz dört gözle borç erteleme kararını kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasını beklemektedir. Acilen çiftçilerimizin borçları faizsiz olarak ertelenmeli ve yeniden yapılandırılmalıdır. Dünyada 820 milyon insan açlık çekerken, 1,9 milyar insanın aşırı kilolu, bunlardan 790 milyonun ise obez insan olması içinde bulunduğumuz durumun ne kadar adaletsiz olduğunu da göstermektedir. Temennimiz aç insanın kalmadığı bir dünyadır, sağlıklı beslenmedir. Bu eylem çerçevesinde bir araya gelelim, ortak hareket edelim, ortak çalışalım.

Gıda dağılımında olağanüstü bir dengesizlik var. Hem açlığı hem de obeziteyi bir arada yaşıyoruz. Dünyada yüzmilyonlarca insan açlık çekerken, ondan çok daha fazla insan ise ihtiyacının çok üzerinde gıda tüketiyor. Ayrıca, dünyada üretilen yaklaşık 4 milyar ton gıdanın üçte birini israf ediyoruz. FAO, 820 milyon insanın açlık çektiğini ortaya koyuyor. 21. yüzyılda Türkiye’nin 10 katı bir nüfusun açlık çektiğini görmek, ulaştığımız uygarlık ve gelişmiş düzeyi açısından utanç verici bir durumdur. Güvenilir, besleyici ve yeterli gıdaya erişemeyen insan sayısı ise 2 milyarı geçmektedir. İşin acı tarafı, 5 yaşından küçük 150 milyon çocuk, yaşıtlarına göre daha kısa ve gelişim geriliği yaşıyor. Üstelik dünyada açlığı azaltma konusunda iyiye gitmiyoruz.

Birleşmiş Milletler’e (BM) üye 193 ülke 2030’a kadar açlığı tamamen ortadan kaldırma hedefi üzerinde kenetlenmeli. Özellikle yoksullar ve çocuklar başta olmak üzere herkesin bütün yıl boyunca güvenli, besleyici, yeterli miktarda besine erişimi güvence altına alınmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için çok daha gayretli bir çalışma yürütmek zorundayız.

Gıda arzını ve gıda fiyatlarını etkileyen bazı etkenler de açlığı azaltma politikalarına yardım etmiyor. Küresel ısınma gittikçe daha önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Buna bağlı olarak, iklim koşullarında yaşanan değişim, gıda arzını doğrudan etkiliyor. Gelişmiş ülkelerin tarımsal ürünlerdeki ithalat-ihracat ve korumacı politikaları, gelişmekte olan ülkelerin tarım gıda ihracatlarını kısıtlıyor ve daha fazla tarımsal üretim yapmasına da engel oluyor. Hızlı nüfus artışına ve beslenme rejimindeki değişime bağlı olarak gıdaya olan talep, arzın üzerinde artıyor. Bu durum da gıdaya erişimi gittikçe daha zor hale getiriyor. Tarım sektörüne yeterli yatırımın yapılmaması verimlilik artışlarını önlüyor. Girdi fiyatlarının artması tarımda maliyetleri yükseltiyor. Tarım ürünlerinin biyoyakıt üretiminde kullanılması da özellikle gelir seviyesi düşük ülke ve insanların gıdaya erişimini olumsuz etkiliyor.

Üretilen gıdayı dengeli dağıtır ve israfı en aza indirirsek açlığa son veririz. Beslenme ve yeme alışkanlıklarımızı sağlıklı hale getirirsek aşırı gıda tüketimimizi azaltır, açlığa son verir, dünyamızın dengelerini de bozmayız. Dünyada 820 milyon insan açlık çekerken, 1,9 milyar insanın aşırı kilolu, bunlardan 790 milyonun ise obez insan olması içinde bulunduğumuz durumun ne kadar adaletsiz olduğunu da göstermektedir. Üstelik obezlerin 120 milyonunun 5-12 yaş arası, 40 milyonunun 5 yaş altı çocuklardan oluşması geleceğimiz açısından hem üzücü hem de düşündürücü bir durumdur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre her yıl 2,8 milyon kişi obeziteden hayatını kaybediyor. Obezite ülkemizin ciddi bir sorunu. Nüfusumuzun yüzde 30’u obezite..

Dünyada gıda güvenliği ancak devletlerin, uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm diğer aktörlerin de aktif katılım ve diyaloğuyla mümkün olabilir. Öncelikle her insanın sağlıklı, sürdürülebilir ve ulaşılabilir gıda ihtiyacı karşılanmalıdır. Bunun için tüm ülkeler iş birliği içinde çalışmalı ve tarım sektörü güçlendirmelidir. Dünyadaki her ülke tarımını sürdürülebilir hale getirmeli, tarım ve ekonomilerini istikrarsız kılmaya yönelik dış etki, politika ve müdahalelere karşı üreticilerini ve tarım sektörlerini korumalıdır.

Açlık ve yetersiz beslenmeden en çok etkilenen az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, gıda üretiminde kendine yeterli düzeye gelmelidir. Öncelikle tarım toprakları, meralar, sulak alanlar, ormanlar korunmalıdır. Topraklar ile su kaynakları kirletilmemelidir. İnsan sağlığının önemi ve çevre bilinci giderek artıyor. Güvenli gıda tüketimi, diğer canlılara zarar vermeyen, daha kontrollü bir üretimi öngören organik tarımsal üretim ve iyi tarım uygulamaları ön plana çıkıyor. Ülkemizde de iyi tarım ve organik tarım uygulamaları önemli gelişmeler göstermiştir. İyi tarım uygulamaları ile çevre, hayvan ve insan sağlığına zarar vermeyen tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik, sürdürülebilirlik ile gıda güvenilirliğinin sağlanması amaçlamaktadır. İyi tarım uygulamaları bugün dünya ticaretinin de gündeminde yer almaktadır. Günümüzde kalite ve standartlar gelişmiş ülkeler tarafından uygulanan tarife dışı düzenlemelerin temel dayanağı olmaktadır. Ayrıca tüketiciler, gıdaların güvenli bir şekilde çevre dostu olarak, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyecek şekilde üretildiğinden emin olmak istemektedirler.

Gıda güvencesinin sağlanması, toplumun, gençlerimizin ve çocuklarımızın sağlıklı ve kaliteli beslenmesi için tarımımız uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmeli.

Ülkemizin gıda güvencesini sağlayan sektörümüzün başta yapısal sorunlar olmak üzere çözüm bekleyen önemli sorunları bulunmaktadır. Sektörümüzün; parçalanmış arazi yapısı, örgütlenme ve sulama gibi sorunları çözüm beklemektedir. Orta ve uzun vadede çözüm yolları bulmak ve yapısal sorunlarımızı çözmek zorundayız.

Gecesini gündüzüne katarak çalışan çiftçilerimiz tarlasından, bahçesinden alması gereken geliri elde edememektedir. Yeterli geliri elde edemeyen çiftçilerimiz özellikle bankalara olan borcunu ödeyememekte ve yeni üretim sezonunun masraflarını karşılamakta zorlanmaktadır. Çitçilerimiz dört gözle borç erteleme kararını kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasını beklemektedir. Acilen çiftçilerimizin borçları faizsiz olarak ertelenmeli ve yeniden yapılandırılmalıdır.

Artan girdi fiyatları sektörümüz için bir diğer önemli sorundur. Üretimin sürdürülebilirliği ve verimliliğin sağlanması için başta gübre, elektrik, ilaç, sulama, mazot, yem olmak üzere girdi maliyetleri acilen düşürülmelidir. Temennimiz aç insanın kalmadığı bir dünyadır, sağlıklı beslenmedir. Bu eylem çerçevesinde bir araya gelelim, ortak hareket edelim, ortak çalışalım.