Sümer’li olmak…(6) (Köşe yazısı 30.09.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Sümer ile ilgili ne kadar anlatsam, yazsam az.

Daha burada sadece ben anılarımı anlatıyorum. Düşünün benden önceki, benim dönemim ve sonraki kuşağın anlattıklarını dinleseniz eminim ansiklopediler almaz.

Bizim kuşağın çoğu Sümer ve çevresindeki evlerde ilkel şartlarda dünyaya geldi. Ya mahalle ebelerinin, komşuların ya da ehliyetsiz kişilerin yardımıyla, hastanede değil, oturduğumuz evlerde çoğumuz dünyaya geldik.

Sümer’in kazancı ile karnımızı doyurduk.

Okulunda okuduk.

Camisinde ‘Devlet, millet, bayrak, Atatürk sevgisini’ duyduk.

Çevresinde  ‘kazanmayı-kaybetmeyi’ kısaca ticareti öğrendik.

Ekmeğini yedik.

Suyunu içtik.

Havasını soluduk.

İlk sinemayı, tiyatroyu, sirkle burada tanıştık.

Tenis, boks, futbol, basketbol, voleybol, yüzme gibi sporları burada yaptık.

Toplu sünnetimizi havuzunda, eğlenceli olduk.

İtfaiyesi ile mahallede dolaştık.

Birlik, beraberlik, dayanışma, kaynaşma, yardımlaşma, dostluk, arkadaşlık gibi kavramları uygulamalı öğrendik.

Deresini, sel baskınlarını, yangınları, çeşitli ölüm ve yaralanmalardaki dayanışmayı, kurtarmaları, önlemleri yaşadık.

Ağır kış şartlarını, hava saldırısına karşı evlerde siyah perde ile karartmalarla korktuk.

Kömürlü kara trenlerle eğlendik.

Sümer, Yenimahalle, Demiryolu, Gaziosman, Taş, Alemdar, Oğulcuklu, Büyük, Emek, Yavuzlar gibi sinemalarında neler izlemedik.

Demiryolu hattında, dökülen kömürleri toplayarak ısındık.

Çocukluğumuzda kendi oyuncağımızı, dallardan, tellerden kendimiz yaptık.

Dokuma karakolu yanına kurulan karavan ve çadırlardaki turistlerle ‘kuş dili’ konuştuk, futbol oynadık, eğlendik, oynadık.

Sümer ile Yenimahalle arasındaki çayırlıkta ilkbaharda kurulan harmanları, leylekleri, düvenleri, başakların saman ile buğdayının ayrılmasını yeri geldi biz yaptık.

Okul arkadaşlıklarını, bugünlere kadar taşıdık.

Büyük önder ve lider Atatürk’ün ilkeleri, Cumhuriyet, Vatan, Millet, Devlet, Bayrak, Ezan sevgisini içimizde hep yaşadık, uyguladık.

Sümer’de yaşarken ‘Hazır ve kolay yaşamı’ seçmek yerine, zor olan ‘çalışarak, alın teri ile başkasının hakkına göz dikmeden’ eve ekmek götürme ile emekli olduk.

Hep büyüklerimizin altın öğüdü ‘Her şeyinizi kaybedin ama itibarınızı kaybetmeyin’ öğüdünü aldık.

Büyük önder Atatürk’ün ‘Her fabrika bir kaledir’ öğüdünü unutmadık, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ileri ülkeler seviyesine, üreterek, kazanarak, kazandırarak, örnek ve model alınarak daha ileri götürülmesi için elimizden gelen gücü sarf ettik.

Şimdi kimimiz bürokrat, hakim, savcı, vali, politikacı, mühendis, gazeteci, bilim adamı, esnaf, işçi, şoför gibi çeşitli meslek sahibi olduk.

Büyüklere, yaşlılara, hamilelere, sakat ve engellilere saygımızı eksik etmedik.

Özellikle bize emeği geçen öğretmenlerimiz başta olmak üzere büyük-küçük herkese vefa ve minnet görevimizi, buluşarak, birbirimizi uyararak yerine getirdik.

Bu vatan, Millet, Devlet ve Bayrak, kimliğimiz için her zaman hazır olduk.

Okuduk, askerliğimizi yaptık, vergimizi ödedik, evlendik, emekli olduk, çocuk-torun sahibi olduk, bir kenara çekilip boş durmadık.

Bugün bunları sizlere ve gelecek kuşaklara anlatırken ‘Sümer’li farkı’nı da, Bu vatan, Millet, Devlet, Bayrak için canını ortaya koyan, kanı ile bu toprakları sulayan 15’likleri, Atatürk ve silah arkadaşlarını, sonrasındaki diğer ‘isimsiz kahramanları’ hiç mi hiç unutmadık, unutmayacağız ve ülkemizde çoğalmaya başlayan, ülkelerini bırakıp kaçan, burada bol çocuk yaparak bizler ‘üvey’ kendileri ’öz evlat’ gibi rahat hareket eden, bizim sırtımızdan asalak yaşayan hainlere de unutturmayacağız.

Biz Atatürk gençliği, Cumhuriyet ve Sümer çocukları, aradan yıllar geçse de  söz konusu ‘Vatan, Millet, Devlet, Bayrak, kimlik’ olunca değişmedik, değişmeyeceğiz.

Zaten Sümerbank’ın kurulmasını emreden büyük önder ve lider Mustafa Kemal Atatürk bu konuda son sözü net ve açık dille söylemiş, biz Sümer çocuklarının da neredeyse vazgeçilmezi.

‘Mevzu bahis Vatansa gerisi teferruattır.’

Hani bir Kerkük türküsü var ‘Baba bugün dağlar yeşile boyandı’ diye. Sözlerini okurken açın bir dinleyin. (baba bugün) Dağlar yeşil boyandı / Kim yattı kim uyandı / (gözlerim ağam) Kalbime ateş düştü / İçinde yar da yandı. / Su septim ateş sönsün / Septiğim su da yandı /Aman aman elinden / Di gel otur / O gözel boyuna ben de ölüm.

Ya da ‘Ah bir ataş ver cigaramı yakayım, sen salın gel ben boyuna bakayım’ı dinlerken öyküsünü de okuyun.

Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Sümerbank’lar böyle ucuz kurulmadı. Bunlar için ne bedeller ödendi, tarihleri ve yaşayan, yaşatan bizler yeteriz.