Suç kimin? (Köşe yazısı)

Mustafa TEMİZER         

Arkası kesilmeyen kadın cinayetleri ve aile faciaları artarak devam ediyor. Sorunu analiz eden bir dostumun suç kimin diye soruyor. Suçlu ben, sen, biz miyiz?.. Yazıyı aynen paylaşıyorum.

AİLE İLLA Kİ AİLE…AİLE…

Aile, millet bedeninin en küçük yapı taşı, en küçük hücresidir. Hücreler yani yapı taşları bir araya gelmezse asla bir bedenden bahsedemezsiniz. “Aile” değdiniz zaman bir milletin bütün özelliklerini özünde, benliğinde taşıyan birim, yapıtaşı aklınıza gelir.

Aileniz yoksa veya aile olma özelliğiniz kaybolmuşsa, bu özelliklerde bir birliği, topluluğu meydana getiren insanlara millet denemeyeceği gibi halk, ahali, kabile veya aşiret bile denemez. Çünkü onların bile ortak özellikleri vardır. Bu birliğin ahlaki, manevi, kültürel hiçbir şekilde birliğinden söz edilemez.

NEREDE YAŞAMAK İSTERDİNİZ?

“Sarı mikrofon” isminde bir internet kanalı sokaktaki insanlara soruyor.” Sizin Türkiye’nin dışında bir ülkeye gitme imkânınız olsa gider miydiniz?” Ne acı ki sorulan insanların nerede ise tamamı; “Evet!” cevabını veriyorlar. Tercihleri sorulduğunda ise birçoğu “ABD” cevabını verseler de pek çoğu “Türkiye’nin dışında neresi olursa olsun!” Cevabını veriyorlar.

İzlediğim videonun veya haberin içinde sadece bir kişi: ”Gitmem çünkü ailem burada!” diye cevap verdi. Ailesi Türkiye’de olmasa veya ailesi olmasa o kişide gidecek yani! Ne kadar acı, ne kadar hüzünlü bir olay! Bu ülkenin insanlarına ne oldu veya ülkemizi yönetenler bu ülkeye ne yaptılar ki, ülkenin gençleri, insanları ülkeden kaçıp; dini, ırkı, dili, kültürü başka bir ülkede mutlu olacaklarını düşünüyorlar?

BİZE CEHENNEM YABANCIYA CENNET!

Başkaları için cennet olan ülkemiz bize neden cehennem haline geldi? Alman, Rus, İngiliz bu ülkeye gelip yerleşiyor üstelik kendi ülkesi gibi gayet rahat huzurlu bir şekilde yaşayabiliyor; bizim insanımız kendisine gidecek yer arıyor? Hem de ailesine ve geride bıraktıklarına bakmadan, neden, sebep ne?

SUÇ KİMİN?

Eğer insanlarınız inanç, kültür, örf, adet, töre birliğini kaybetmişse suçu sadece insanlarda aramak yerine o ülkenin eğitim sistemindeki çarpıklıkta aramak gerekir. Eğitim evde başlar sokakta devam eder ve okulda olgunlaşır, hayatla pekişir. Bu birlik ailede başladığı gibi devam ederse insanlar millet olma yolunda üzerlerine düşeni yapmış olur. Millet olabilen toplumlardaki en sağlam şey aile ve ailenin inanç, eğitim, kültür hareket yani birlikte olaylara aynı tepkiyi verebilme birliğidir. Ali de bir kişiye batacak iğne nasıl bütün bir aileyi rahatsız ederse, aileye yapılacak saldırı da bütün bir milleti ve devletin organlarını rahatsız eder. Ederse o toplum millet olur aksi halde sorun var demektir.

Şimdi soralım ailemizde bir kişide meydana gelen rahatsızlık diğerlerini ne kadar rahatsız eder? O rahatsızlığı öğrenen aile bireyleri diğer aile bireyine; nasihat verme veya “şöyle şöyle yapsaydın!” suçlaması noktasında ise batan iğne ailenin bütün fertlerini rahatsız etmemiştir ki; bu birliğe aile birliği değil şartların bir araya getirdiği zorunlu birlik denir. Yok, aile bireyinin gördüğü zararı diğer aile bireyleri içselleştiriyor, bir bütün halinde tepki veriyor ve çözmek için çabalıyorsa o birlik ailenin özelliklerini taşır. O zaman bütün özellikleri aynı olan bu birliğin adı ailedir.

AİLENİZİ KAYBEDERSENİZ…

Ailenizi kaybettiğinizde her şeyinizi kaybedersiniz. Aileleriniz yoksa millette değilsiniz. Millet olamamışsanız veya millet olma özelliklerini kaybetmişseniz; sizin bir vatandan, ülkeden, tarihten ve hele gelecekten bahsetmeniz mümkün olmaz, olamaz. Öncelikle inanç ve kültür birliğiniz yoksa ortak tarihiniz de yok. Sizi millet yapan değerlerde yok. O zaman hangi düşünce ile vatan topraklarını, ahlak ve töreyi korumak için savaşacaksınız? Sizi bu topraklara, bu insanlara bağlayan ne olabilir? Vatan kavramını kaybedenlerin vatanı;” ru-i zemin” olur ki, yukarıda bahsi geçen insanların dediği gibi; dünyanın neresine gitseler fark etmez. Vatan ve millet mefhumunu kaybederseniz daha rahat yaşayacağınızı düşündüğünüz ülkelere göç edersiniz. Ülkemizdeki milyonlarca mülteciyi başka nasıl izah edebiliriz? Ülkesi için çalışmak veya gerekirse ölmek yerine mülteci olmayı terk etmeyi tercih eder.

KAYBOLAN AİLE VE SONUÇLARI

Basında her gün, her izlediğiniz haberlerde; “Filanca kişi karısını bıçaklamış, filanca karısını vurmuş, filanca eski karısı…, filanca sevgilisini…” sözlerini duyuyorsunuz. Sözün kısası, kadın cinayetleri toplumun kanayan yaralarından birisi! Peki, kocasını döven, öldüren kadınlar neden haber olmaz, hatta kadınların öldürmeye hakkı varmış veya nefsi müdafaa duygusu ile anlatılır. Yani soruna, yaraya neden tek taraflı ve pozitif ayrımcılıkla bakılır? Bu yara değil mi? Netice olarak ailede meydana gelen her şiddet toplumun yarasıdır ve aileyi ortadan kaldıran yanlışlardır.

Günümüzde aile içinde meydana gelen sorunların kökeni; inanç zayıflığı, eve giren gelirle yetinememek, insanların sosyal çevreden dolayı meydana gelen ihtiyaçlarını gelirlerinin yeterli olmaması bu sorunun ana kaynağı görünür. Bir ev düşünün ki; aile sosyal adaletten doğan haklarını alamıyor. Birileri bir eli yağda bir eli balda yaşarken birileri çocuklarının, eşinin zaruri ihtiyaçlarını bile karşılamaktan mahrum. Her Allah’ın günü evine gelirken boynu bükük geliyor. Birde evinde halden anlamayan eş varsa! Her fırsatta imkânsızlıkları eşin başına çakıyorsa, o aile içinde huzurun Kaf Dağına kaçmasından daha doğal bir hal yoktur. Eşlerden her iki tarafın sabrı bir yere kadar; sonrasında ailenin dağılması veya öfkenin olduğu yerde aklın gitmesi sebebi ile karşılıkla darp ve katil olayları.

SUÇ KİMİN?

Peki, ailenin ekonomik ve inanç sıkıntılarından doğan bu sorunlarında devleti idare edenlerin hiç mi suçu yok? Sosyal adaleti temin etmeyen, işsizlere iş bulamayan, iş imkânı meydana getirmeyen, hatta çalıştıkları halde bile yetersiz ücret alınmasına sebep olan; onları vicdani ve inanç anlamda eğitimle desteklemeyen devlet adamlarının hiç mi suçu yok? Suç işleyenleri yakalayıp cezalandırmanız sorunları çözüyor mu? Eşlerin yalnız, çocukların ana-babasız kalmasının arkasında ki sorunları çözmeyenlerin hiç mi suçu yok? Çarşaf, çarşaf basında ve televizyonlarda gösterilen katil olayları, devleti idare edenleri hiç mi rahatsız etmiyor Allah(CC) aşkına!

Aile önemli, aile varlık nedenimiz! O halde ailenin korunması için kültürel, inanç ve ekonomik tedbirleri almak gerekir. Devletin ve milletin bekası kim ne derse desin buna bağlıdır. Sizin hesapsız silahlarınız olsa bile onları kullanacak aile fertlerine, aile bireylerine yani millet evlatlarına ihtiyacımız vardır. Öyle ise insanımızın, aileyi meydana getiren bireylerin kültürel, inanç ve ekonomik ihtiyaçlarının gerektiği gibi ve gerektiği kadar karşılanması gerekir ki insanlar aile içinde, toplum içinde diri ve milletin parçası olarak durabilsinler.

Aileyi korumak için ona sabır tavsiye etmek, onun sadece ekonomik ihtiyaçlarını karşıladığınızı iddia etmek yetmez, karşılamış olsanız bile yetmez. Aileyi korumak için onu bütün kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak ve aileyi meydana getiren değerleri cam fanusta korur gibi titizlikle korumak gerekir. Aksi halde bütün kıymet verdiğiniz değerlerinize veda edebilirsiniz. Bizden söylemesi… (Mustafa Göktekin)

Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…