Şu koşullu salıverme (1) (Köşe yazısı 14.07.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Yıllardır polis-adliye haberleri takip eden gazeteci olarak ilginç konuları da ele almaya çalışıyorum.

Cezaevlerinin dolması ve yetersizliği, suç ve suçluların artarak çeşitlenmesi ise ister istemez yeni düzenlemeleri beraberinde getiriyor.

Her işlenen suçtan sonra ‘aflar, koşullu salıvermelerde’ tartışılıyor.

Yeni cezaevleri yerine okulların açılması ve eğitime önem verilmesi de.

Ancak gençler arasında, suç ve uyuşturucu yaşının küçülmesi endişelendiriyor.

Cezaevlerinde uygulanan ‘yeniden topluma kazandırma’ çabaları da bazen takdir görüyor.

Ama cezaevlerinin ‘caydırıcı’ olmaktan çok ‘kamp’ gibi olduğu sık gündeme getiriliyor.

Bunlar arasında ‘koşullu salıverme kararının geri alımının haksızlık olduğu ve en azından yeni işlenen suçun mahkûmiyet süresi kadar infaz cezasının geri alınması” gibi.

Ama asıl tartışılan örnek ise, bir yıllık bir ceza için 24 yıllık suçtan koşullu salıvermenin geri alınması.

Bu konuyu Türkiye’nin ve Kayseri’nin sayılı ceza avukatlarından biri olan Ş. Sümer Erol ile avukat Osman Nuri Alkan’a sordum. Belki okurken biraz hukuk dili olduğundan sıkılacaksınız ama bu önemli bir konu. İşte bu konudaki hukukçularımızın görüşü.

Ceza hukukunda, günümüz sorunlarından biri de ceza infazı hakkında.

Kişilerin mahkûm oldukları suçlar nedeniyle cezalarının infaz edilmesi kişi hak ve hürriyetlerinin gereği.

Ceza infazı esnasında temel olarak amaç caydırıcılık ve suçu işleyen kişilerin ıslahı ile topluma kazandırılması. Bu noktada, şahıslara verilen cezaların infazı noktasında, hapis ve para cezalarının caydırıcı nitelikte olması ile verilen mahkûmiyet kararının infaz edildikten sonra şahsın topluma geri kazandırılması büyük önem taşıyor.

Verilen mahkûmiyet kararlarının ertelenmesi veya şartlarının gerçekleşmesi halinde koşullu salıverme uygulanması da ıslah müessesesinin bir gereği.

Türkiye’de suçların caydırıcılığında tartışmalara neden olan, 2000’li yılların başında, halk arasında ‘af’ olarak nitelendirilen düzenlemeler yapılarak birçok kez, cezaevindeki mahkûmların tahliye edilmesi.

İlgili düzenlemelerden en önemlisi 21.12.2000 Kabul Tarihli 4616 Sayılı  “23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye, dava ve cezaların ertelenmesine dair kanun.”

Söz konusu kanunda, 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı verilen mahkûmiyet sebebi ile cezası infaz edilen şahsın koşullu salıverilmesi, henüz ceza almamış veya ceza verilmemiş ya da cezası kesinleşmemiş kişiler için diğer şartların da varlığı halinde cezasının veya kovuşturmasının ertelenmesi ve hangi hallerde ertelemenin geri alınabileceği hususları düzenlenmiş.

4616 Sayılı Kanunun 1. Maddesinin birinci fıkrasında 765 Sayılı TCK’ya göre idam cezasına çarptırılan kişilerin cezasının idam ile infaz edilmeyeceği, infaz hükümlerine göre hapis cezası ile infaz edileceği belirtilmiş. Yine kanunun 1. Maddesinin ikinci fıkrasında müebbet hapis cezası ile cezalandırılanlardan ;a) Ağır hapis cezası ile cezalandırılmış olanlardan yarısı,

  1. b) Hapis veya hafif hapiste üçte biri hesaplanarak çekmeleri gereken ceza üzerinden 10 yıl indirilmesi öngörülmüş. Eğer kanunun yürürlüğü girdiği tarihte şahsın çekmesi gereken ceza 10 yıldan aşağı ise derhal, 10 yıllık ceza düşürüldükten sonra kalan süre infaz ettirildikten sonra koşullu salıverme hükümlerine göre tahliye edildi.

Ancak, kanunda şartlı salıvermenin hangi şartlarda geri alınacağı düzenlenmemiş.

Bu yüzden şartlı tahliye ile salıverilenlerin genel kanunlara göre, geri alınması mümkün hale gelecek. 765 Sayılı TCK 17. Maddesi ve CGTİHK 107. Maddesi düzenlemelerine göre, şartlı salıverilen bir kişi kasten suç işlemiş olması halinde mahkûmiyet süresine bakılmaksızın, tahliye kararının geri alınması gerektiği düzenlenmiş.

Yine 4616 Sayılı Kanunun 1. Maddesinin üçüncü fıkrasına göre, 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenmiş ve ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı on yılı geçmeyen suçlardan henüz mahkûmiyet kararı kesinleşmemişse, cezanın takibatı ertelenir veya hükme bağlanmışsa hükmün infazı ertelenmesi öngörülmüş.

Eğer şahıs erteleme dönemi içinde kasten bir suç işlerse durumu ne olacak?

Bunun yanıtı yarın.