Su kaybı ve maliyeti.. (Köşe yazısı 10.09.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Yıllardır Dünyada ve Türkiye’de içmesuyu ya da içilebilir-kullanılabilir su yüzünden ne savaşlar olduğunu, ne kanlar-canların gittiğini bilmeyen, duymayan yoktur.
Üçüncü bin yılda Dünyada asıl savaşların su yüzünden çıkacağı söylenir.
Türkiye’nin önemli ırmakları konusunda da bazı ülkelerin, oynanan oyunların şekli ortada.
Mezralar, meralar, mahalleler, şehirler arasındaki çatışmaların çoğu da su yüzünden.
Bugün terör örgütü eğer barajlara, ırmaklara saldırıyorsa bunun en büyük nedeni de bu.
Bu topraklarda yaşayan insanların çoğu halen çeşmelerden temiz, içilebilir su istiyor.
Zaman zaman çeşmelerden akan sular yüzünden hastaneler dolup taşıyor.
Yaz aylarında susuzluk, kıtlık yağışların az olmasından su yüzünden gündeme geliyor.
Tüm Dünyada gelişmiş ülkeler yağmur sularını değerlendirirken bizde kanala akıp gidiyor.
Bundan 30-40 yıl önce şehir merkezinde 1-2 metreden çıkan su şimdi 10 metreye, belki de daha derinlere inmiş durumda. Yani çekiliyor, giderek tükeniyor.
Türkiye’de yıllık 2 milyar metreküp su, yani barajdan çıkan suyun yüzde 43’ü henüz musluğa ulaşmadan kaybolup gidiyor.
Su kaybının ülke ekonomisine maliyeti yılda 5 milyar TL.
İklim değişikliği ve eskiyen altyapılar nedeniyle yaşanan su sıkıntılarına dikkati çekmek, kayıp ve kaçak su konusunda çözüm üretmek amacıyla 28-29 Eylül 2015 tarihlerinde İstanbul’da Su Kayıp ve Kaçakları Türkiye Forumu düzenleniyor
Nüfus ve gelir düzeyinin yükselmesiyle birlikte her geçen gün suya olan talep artıyor; ancak su kayıp ve kaçakları nedeniyle suyumuzun yüzde 43’ünü daha görmeden kaybediyoruz. Gerek eskiyen altyapılardan gerekse iklim değişikliğinden kaynaklanan su kayıp ve kaçakları, su tüketiminin en yoğun olduğu Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında 2 katına çıkıyor.
Altyapı ve Kazısız Teknolojiler Derneği (AKATED) Başkanı Yasin Torun Türkiye’deki su kaybının vehametine işaret ederek, şunları anlattı.
“Yeni su kaynakları bulmak, kaynaktan alınan suyun içilebilir su kalitesinde arıtılmasını sağlamak ve bu işlemlerin ardından bu su kaynağını yerleşim yerine getirebilmek hem ekonomik açıdan hem de teknik açıdan maliyetli bir işlem. Bu nedenle de yeni su kaynağı arayışına başlamadan önce, mevcut şebekedeki su kayıplarının azaltılmasıyla ilgili çalışmalara öncelik verilmeli. Ülkemizde suyumuzun yüzde 43 gibi büyük bir oranını daha musluğa ulaşmadan kaybediyoruz. Bu da her yıl ülke ekonomisinden 5 milyar TL’nin boşa gitmesine neden oluyor. Gelişmiş ülkelerde su kayıp oranları yüzde 10 ila 20 arasında. İstanbul’da düzenleyeceğimiz Su Kayıp ve Kaçakları Türkiye Forumu’nda, Türkiye’de su kayıp ve kaçakları ile nasıl mücadele edileceğini ve ülkemizdeki kayıp ve kaçaklarını gelişmiş ülkeler seviyesine nasıl getireceğimizi tartışacağız.”
Resmi Gazete’de 2014 tarihinde yayınlanan ‘İçme Suyu ve Dağıtım Sistemlerinde Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği’ndeki değişiklikten bahseden Yasin Torun, belediyeler ve su kanalizasyon idarelerinin mevcut kayıp ve kaçak oranlarını 5+4 yıl içinde yüzde 25 seviyesine çekmek durumunda kalacaklarını vurguladı. AKATED Başkanı, AB üyelik normlarının şartlarından birinin de su kayıp ve kaçakları konusunda mücadele olduğunu değinerek AB’ye adaylık süreci devam eden Türkiye için bu konunun son derece önemli olduğunun altını çizdi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın himayelerinde Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle AKATED tarafından MCI’ın organizasyonuyla düzenlenen Su Kayıp ve Kaçakları Türkiye Forumu, 30 büyükşehir belediyesine bağlı su ve kanalizasyon idarelerinin genel müdürlerini de bir araya getirecek.
Su savaşları halen gündemde iken o zaman biz ülke olarak suyumuzun kıymetini bilmeliyiz.
Çocuklarımıza su tasarrufunu iyi öğretmeliyiz.
Kayıp-kaçak su tüketimine karşı ciddi önlem almalıyız.
İçmesuyu ile bahçe sulama, araba, halı yıkama gibi huylardan vazgeçmeli ve göz yummamalıyız.
İçmesuyu’nde kaliteyi artırmalı, klorun azaltılması içinde yeni teknolojilerden yararlanılmalı.
Belediyeler, ikide bir altyapı ile oynamamalı, bu konuda ‘nankörde’ olsa yatırım yapmalı.
Aksi halde, değişik ülke ve şehirlerde yaşanan susuzluk, su kıtlığı ve su sorunları önümüzdeki günlerde ya da yıllarda sizlerinde kapılarını çalabilir. Haberiniz olsun..