Stratejik araştırma..(1) (Köşe yazısı 01.02.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Türkiye üzerine ilginç araştırmalar, sonuçlar peşpeşe açıklanıyor.

İnovatif Stratejik Araştırmalar Merkezi (İNOSAM)’da “2019’da değişen tehditler ve Türkiye’nin çıkış Stratejileri-2” başlıklı seminerde ilginç sonuçlar çıktı. Merkez Başkanı Gürkan Avcı bunları açıkladı.

Spor lisesi, Sağlık lisesi, Sosyal liseler yahut güzel sanatlar lisesi değil özellikle İmam Hatip okulları gerek yapısal ve nitelik gerekse insan kaynağı açısından dönüşüm için en stratejik uygunluğa sahiptir.

İmam Hatip okullarının Matematik, Ekonomi, Fen, Yazılım ve Kodlama, İleri teknoloji, Tarım ve Hayvancılık vb liselerine dönüştürülmesi yoksul ve eğitimsiz bırakılmış ezgin halk çocuklarına kaliteli eğitim fırsatı sunacak, onları dünyaya bağlayacak, potansiyellerini ortaya çıkaracak, onların önünü açacaktır.

Dönüşüm sırasında ihtiyaca göre İmam Hatip okullarının bir kısmı bırakılacaktır ki geçmiş yıllarda da İmam Hatip okulları zaten ülkemizin ihtiyacı gereği kurulmuştur. Artık bu ihtiyaç büyük oranda ortadan kalkmış ve her eğitim basamağında dini eğitim almanın önündeki engeller de kalmamıştır. 2012 yılından itibaren aileler çocukları İmam Hatip okulunda okumasalar dahi Kur’an-ı Kerim, Siyer ve Temel Dini Bilgiler gibi takviye dersleri seçerek çocuğuna aldırabiliyor, alternatif sistemlerde çok fazla.

Bugünün Türkiye’sinin ihtiyacı yüksek teknoloji ürünleri, katma değerli inovasyonları tasarlayabilen gençlerdir. Bugünün Türkiye’sinin ihtiyacı tam donanımlı mühendisler, formasyonu güçlü iktisatçılar, dünyanın en iyi yazılımcıları, en birikimli tarım ve hayvancılık girişimcileridir.

Türkiye sadece inşaat, turizm ve lojistikle kalkınamaz ve güçlü bir ekonomiye sahip olamaz. Türkiye düşük teknoloji ve katma değeri yetersiz üretim kapanından ancak böyle kurtulabilir.

Yeniçağın eğitimi inovasyona dayanıyor. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın çocuklarımıza daha reel yüksek hayaller ve gerçek hayata dokunan kısa ve orta vadeli hedefler sunması gerekiyor. Eğitim sistemimizin ortada olmayan bir şeyi tahayyül ettirmeye değil bir değer ortaya koymaya ihtiyacı var. Bu değerin katma değerler üreten bir değer taşıması da gerekiyor. Eğitim sistemimizin standart nitelikleri olması, bilgi ve sentezlere özgürce ulaştırması, icat, inovasyon ve patent üretmesi gerekiyor.

Bugün bilgi toplumu yüzyılında, dijital çağda yaşıyoruz. Türkiye’nin dijital çağda bilgi toplumu hedefini yakalayabilmesi için teknoloji ve yüksek katma değerli ürünler üretmesi gerekir. Aksi halde toplum olarak akıllı telefonlara, tablet ve bilgisayarlara günde 8 saat harcayarak, en yeni teknolojik ürünlerin müşterisi, tüketicisi olarak bilgi toplumunu yakaladık diyemeyiz. Bilim Türk toplumunda, toplumu ilgilendirmeyen salt bilim adamlarının ve batının işi olarak kabul ediliyor. Halk, yalnız bilimin ürünü olan teknoloji ve yenilikler ile ilgileniyor. Dünyanın en gelişmiş uçaklarıyla donatılmış Türk Hava Yolları’yla övünmek 21. Yüzyıla ortak olmak demek değildir. Her şeyiyle yerli üretimle yapılmış, son teknoloji ürünü bir Samsung cep telefonu yapmaktır. Biz bunu yapacak bir milletiz. Geçmişte defalarca yaptık.

Türkiye’nin gelişmesi, zenginleşmesi, refah ve barış üretebilmesi için çok çok acilen sayıları 5 bine dayanan, bir buçuk milyona yakın öğrencinin eğitim gördüğü İmam Hatip Ortaokulu ve Lisesinin yüzde doksanını Matematik, Ekonomi, Fen, Yazılım ve Kodlama, İleri teknoloji okullarına/liselerine dönüştürmesi gerektiğine inanıyorum. Hükümetin teknokent ve teknopark sayısını ve buralara verdiği destekleri artırarak bir gelişme ve teknolojik bir ilerleme yakalayamayacağını düşünüyorum ki sonuçlara bakarsak ne kadar haklı olduğum ortadadır. Böylesi yanıltıcı yatırımlar yerine uzun vadeli ve derinlikli çözümler üretmeliyiz. Türkiye’nin ileri teknoloji, tarım – hayvancılık, yazılım vb ürünleri tasarlayabilen gençlerin sayısını artırmaya, katma değeri olan ürün ihracatı oranını yükseltmeye ihtiyacı vardır.

Bu ülkenin dezavantajlı ailelerinin yavruları, fakir halk çocukları ulusal ve küresel iş piyasasında işsiz kalmayacak, ucuz iş gücü olmayacak, ara elemanlığa sıkışmayacak ve yenidünyanın yeni iş ve mesleklerinde kariyer ve terfi imkânı bulacak belki de bu topraklar yüzbinlerce başarılı müteşebbis çıkaracak ve hayatlar kurtaracaktır.

Bu liselerde Anadolu’muzun en ücra köylerinden, kentlerimizin yoksul semtlerinden çıkacak en zeki çocukların okuması sağlanacaktır. Bu liselerdeki müfredat ağırlıklı olarak uygulamaya dönük olacak ve tatillerde bulunduğu ilin üniversitesi ile işbirliği içinde, hocalarının dönüşümlü dersler vermesi sağlanarak, okul yöneticilerinin akademisyenlerden seçildiği, en gelişmiş yabancı dil öğrenme tekniklerinin uygulandığı 21.  Yüzyılın cesur, ahlaklı ve kendine güvenen necip gençlerimizin yetiştirildiği okullar haline gelecektir.

Yeniden büyük, güçlü, müreffeh olmak için huzur, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu Türkiye için İmam Hatip okullarının dönüştürülmesi gerekmektedir. Türkiye’nin yüzyılın kalanında nerde olacağı bu tür vizyoner açılımlar ve büyük reformlarla belli olacaktır.  Dezavantajlı halk çocuklarına; Çankaya’da, Şişli’de, Karşıyaka’da kolejlerde okuyan şanslı ve ayrıcalıklı çocuklar kadar; güzel bir gelecek hazırlama mecburiyetimiz vardır.

Sayıları 200’ü geçen üniversitelerimiz nitelikli eleman yetiştirmekte yetersiz kalıyor. Milyonlarca öğrencimizin ve ailelerinin oyalandıkları ve işsizlik kervanına katılmadan önce zaman kazandıkları üniversitelerimizce verilen milyonlarca diploma maalesef enternasyonal anlamda akreditasyon değeri taşımıyor. İşte bu durum eğitimdeki kalite sorunumuzun delillerinden birisidir.

Türkiye’de üniversite okumak işsizliği geçici anlamda askıya alıyor o kadar. Taşradaki çoğu üniversitenin kariyer günlerine yerel şirketler dahi rağbet göstermiyor. Çünkü Türkiye’de üniversiteden önceki eğitimde kalite çok düşük. Orta ve lise eğitiminde eğitim kalitesi yükseltilmedikçe üniversitelerimizden nitelikli ve formasyonu güçlü mezunlar vermemiz imkânsız. Taşradaki birçok üniversitede yüksek lisans ve doktora yapmış gençler üniversitelerde istihdam edilmeye devam ederse, bu üniversiteler liseden farksızlaşacak ve kamu kaynakları israf edilmiş olacaktır.

Ekonomi bölümünden mezun olup ekonomi bilmeyen, mühendis diplomasıyla mezun olup endüstri meslek lisesi mezunu düzeyinde teknisyenlik dahi yapamayacak milyonlarca üniversite mezunumuz bulunuyor. Özellikle bu yüzden İmam Hatiplerin çoğunu ileri teknoloji, matematik, tarım ve hayvancılık, ekonomi liselerine dönüştürmek zorundayız. Bu liseden mezun olanların tarım ve hayvancılık, yazılım, mühendislik, ekonomi okuması üniversitelerimizin eğitim kalitesini müthiş derecede artıracaktır. Eğitim sistemimiz, Batının taşeronu ve fason imalat yeri değildir ve olmamalıdır. Hiçbir bağımsız, onurlu ve özgür ülke, gençlerini bir başka ülkede iş bulması için, Avrupa’ya, Amerika’ya, Kanada’ya kapağı atsın diye eğitmez. Beyin göçüne zemin hazırlamaz.