Şehitlerimiz, Suriyeliler ve tepki…(Köşe yazısı 05.03.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Türkiye yıllardır ‘milli politikaları olmadığı’ için yanlış politikalar, politikacılar, kararlar, teskereler yüzünden terörle mücadele etmeye çalışıyor.

Daha öncede yazdığım gibi Suriye topraklarında devam eden ‘Zeytin Dalı Harekatı’ gecikmiş bir operasyon. Ben bu harekatta Türk Silahlı Kuvvetlerinin, tüm güvenlik güçlerinin, Devletimin ve Milletimin tam yanındayım ve tarafındayım.

Ama bu harekat devam ederken halen bizim içimize yerleştirilen sadece ‘damızlık’ gibi bol çocuk yaparak ülkelerine dönmeyi bile düşünmeyen, Türkiye topraklarını adeta tatil köyü zanneden Suriyeliler konusunda hem endişeliyim hem de halen ‘bunların ne özelliği varda tutuluyor. Onlar öz biz nasıl üvey evlat muamelesi görüyoruz’ diye sormaya devam ediyorum. Bizim evlatlarımız onların topraklarında, Suriyeli gönüllüler ile Dünyanın belli başlı devletlerinin yetiştirdikleri ve terörle mücadele ederken, bizim içimizdeki ‘uyuyan bu hücreler’in  parklarda, bahçelerde, hastanelerde, aile hekimlerinde, eczanelerde, alışveriş merkezlerindeki şımarıklıkları artık Türk insanının sabrını taşırma noktasına getiriyor.

Son olarak 8 askerimiz Şehit oldu, 20’ye yakın güvenlik gücümüzde yaralandı.

Bu ülkede ağzı olan konuşuyor. Üfürüyor ama serinlik vermiyor.

Neymiş efendim ‘Bu bir savaşmış.  Onlarda Devletin paralı silahlı gücüymüş.’

İyi de konuşanların çoğunun ya oğlu yok ya bedelli yapmış ya çürük raporu almış ya da halen kaçak ve askere gitmemek için tecilli.

Bu olay bu kadar basit ise, kim  birkaç bin lira için canını ortaya koyar, kanını, canını verir, çatışma ortasında bulunur? Oturduğunuz bölgede bir magandanın silah sesini ya da düğündeki havai fişeğe tahammülünüz yokken bunu nasıl dersiniz onu da bilemiyorum.

Resmi rakamlara ve siyasilerin dediğine göre kayıt altında Türkiye’de 4 milyon, Kayseri’de 70 bin Suriyeli var.  Daha kayıtsız ne kadar var o bilinmiyor.

Sadece Kayseri’deki resmi rakamlara göre, her 17 kişiden biri Suriyeli. Kayıtsızlarla birlikte bu rakam belki de 15 ve daha aşağılarda.  Kayseri nüfusunun yüzde 5’i onlar.

Onlar derken, gördüklerimin çoğu, Suriye’deki benim güvenlik güçlerimin yaşıtında. Onlar ise  iki kendi, iki hamile karısının elinde bebek-çocukları ile güle oynaya, lüks araçlarla, alışverişlerle şımarıkça yaşıyor.

Nasıl olsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti onları besliyor. Maaş veriyor, sağlık hizmetleri ve ilaç tamamen ücretsiz. İş kuruyorlar, vergiden muaflar. Kurdukları işyerlerinde Suriyeli dışında kimseyi de istemiyorlar. İş ve eğitim konusunda öncelikleri var. Kendileri de ayrıca çalışarak ceplerini doldurup, ülkeye hiçbir artı değerleri yok. Ama ülkeyi yönetenlerin yanlışlıklarının en tehlikesi birde onlara kimlik veriliyor. Nüfus müdürlükleri kimlik almak için onlarla dolu. İlk seçimde hepsi, birilerinin koltuklarına destek için karşılıklı çıkar anlayışı çerçevesinde oy için olsa gerek. Eğer böyle bir hesap varsa ve kim yapıyorsa hepsine lanet olsun.

Ahlaksızlık, dolandırıcılık, üç kağıt, uyuşturucu, bol çocuk yapma, yalancılık ne ararsan hepsi Suriyelilerde var. Ülkeye giderek daha çok zararda vermeye başladılar. Aldıkları ekmeği, kömürü, ilaçları bile satmaktan utanmıyorlar. Ama acındırma edebiyatları çok güzel. Resmi kurumlardaki tavır ve davranışlarına, adamlıklarına, herifliklerine, el-kol hareketlerine bakarsanız sanki hepsi ‘vatan kahramanı.’

Son Şehitlerimizden sonra çoğu insanın paylaşımlarında bile bu tepki o kadar açık ki?

Herkes ‘milli politikalar, kırmızı çizgiler’de tek yumruk olunmasını istiyor. Öyle Anayasa’nın ilk 5 maddesinin değiştirilmesi, büyük önder ve lider Atatürk ve silah arkadaşlarına çirkin saldırılar, hakaretlerle politikayı onaylamıyor. Ülkenin başkentinde hainleri ağırlayıp, bayraklarını çektirip sonra kırmızı bülten ayaklarını yemiyor.

Batıya koz olarak kullanıldığı iddia edilen bu Suriyelilerden ilk etapta eli silah tutan hepsinin aynı ücret verilerek Suriye’ye TSK’nın ve ÖSO’nun yanına gönderilmeleri artık kaçınılmaz. Onları bizim bu topraklarda beslemek artık ‘bir insanlık ayıbı ve suçu. ’Onları beslerken ve orada savaşırken ülkenin kalesi konumundaki fabrikaları özelleştirmek, satmak kanımıza dokunuyor.

Her biri bana göre ‘patlamaya hazır birer bomba’ olan ne idüğü belirsiz bu damızlık Suriyelileri artık bir an önce ülkelerine ya da isteyen ülkelere gönderin. Zaten onları bu topraklara getirirken, beslerken kimse bize sormadı. Ama oy için bizlere yalvaracaklar. Düşen oyları da bunlarla dolduracaklarsa tarih bunu kesinlikle affetmeyecek.

Verimli tarım arazilerinin, yeşil park, bahçelerin, meraların, sit alanlarının, ormanların hızla yok edildiği bu ülkede yabancılarla ticarete ‘evet’ ama beslemeye ‘hayır’ diyen vatandaş, Dünyanın dört bir yanından bu ülkeye insanların ‘biz bakarız’ diye doldurulmamasını öneriyor. Ama ‘insani yardım’ olarak  o ülkelere destek verilmesine sıcak bakıyor.

Belki bu yazdıklarım ve tüyolar, seçim ve seçilme hesabı yapan siyasilerin işine yarar. Artık hiç kimse Şehitlerimizin, gazilerimizin, bu topraklar için kanını, canını verenlerin kemiklerini sızlatmasın.