Şehitler ve düğünler..(Köşe yazısı 16.05.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Son yıllarda ülke tam bir yangın yeri.

Geçtiğimiz hafta sonu Kayseri, ikisi Tomarzalı, biri Kayseri’nin tanınmış eğitimce ve spor adamlarından birinin damadı üç şehidini, daha da kötüsü halen terörle mücadelede övündüğümüz Kayseri 1. Komando Tugayı’ndan 6 şehit verilmesi nedeniyle ayrı bir yangın yeri idi.

Bu vatan, millet, devlet için canlarını veren kimi gözyaşları ile uğurlandı.

Çocuklarına çürük raporu aldırıp, bedelli askerlik yaptıranlar ise güle oynaya çocuklarının düğünlerini, sanki ülkede hiçbir şey olmamış gibi tüm gösteriş, lüks, halka eziyet vererek yapmaktan kaçınmadı.

Daha da ilginç olanı ise bu düğünlere katılmak, orada gözükmek için lüks araçları ile bir dönem orta refujlardaki çiçekleri yolanlar gibi araçları ile geçerek yarışan taklacılardı.

Tarih kitaplarına, gelenek, göreneklerimize bakarsanız, ortada bırakın şehitleri, cenaze varsa düğünler saygıdan sessiz yapılırdı.

Şimdi hergün  birkaç şehidimiz var, oynayan oynayana.

Kayseri’de oğlunun tabutunu öpen annenin ‘Oğlum toprakta üşür. Toprak soğuk olur’ sözleri.

Ya da yıllar önce yazmıştım. Şehitlikte bir bayram günü konuştuğum şehit babasının, 12 yıl önce kaybettiği oğlunun mezar taşını silerken söylediği sözler.

‘Bayramda sen gelmedin ben sana geldim oğul’ gibi.

Ateş düştüğü yeri yakıyor.

Bir süreç saçmalığı ile ülkeyi kan gölüne çevirenler ise koltuk derdinde.

Allah kimseye evlat acısı vermesin, yaşatmasın.

Bu vatan ve millet için gecesini, gündüzüne katan isimsiz kahramanlar hainlere karşı mücadelesini devam ettirirken, anaları, babaları, kardeşleri, yakınları, nişanlısı, karısı, çocukları endişe içinde bekliyor.

Her kapı çalındığında, televizyon ve radyodaki her şehit haberinde ‘içleri cız’ ediyor.

Bu ülkede sadece 11 ayda 76 ilde 512 şehit verildi.

Trafik kazalarında bile belki de bu kadar insan kaybı vermedik.

Ama bu şehit ve gazilerin haberleri o kadar sıradanlaştı ki anlatamam.

Suni gündemler, makam, mevki, koltuk merakından insanlar şehitlerle ilgilenmez, yakınlarının acılarını duymaz, anlamaz hale geldi.

Hele hele Dünyanın kaçağını, İranlısı, Iraklısı, Suriyelisi bilmem nerelisini ülkeye doldurup, onlara her türlü imkanı verip beslerken, kendi insanımızı unutmamız, insanlarımızın da kendi söküklerini dikmeyi bırakıp başkalarının söküğünü dikmeye çalışmaları gelecek için beni kara kara düşündürüyor.

Son cinayetlere, her türlü kaçakçılığa, uyuşturucuya, ahlaksızlığa bir bakın.

Bunların içinde beslediklerimizin durumunu da inceleyin.

Ortada ciddi bir yanlışlık ve politika var.

Askerlikte, polislikte, terörle mücadele etmekte ‘yan gelip yatma yeri’ değil.

Ama, düşünün bir.

Bedelli askerlik için o kadar para verenlerin, bu devlet ve millete ne faydası olur.

Bu ülkenin sınırları Çanakkalede, Sarıkamışta, Kurtuluş savaşında  ve halende bedeller ödenerek çizilmiş ve korunmaya devam ediyor.

Ama bu bedeli ödeyenler bile, hainlere sanki destek verenler gibi bazı tutmalar tarafından, olmadık şekilde büyük önder Atatürk gibi eleştiriliyor.

Eleştirenlerin çoğunun kendisine de, çocuklarına da bakın hep ‘para saymayı’ öğrenmişler.

Çocuklarını okutmak yerine, hurafelerle doldurmuşlar.

Vergilerini, çalıştırdıkları işçilerin bile paralarını tam ödemeyip, hep ‘af’lar ile kazançlarına kazanç katarak, ‘lüks’ yaşamaya devam etmişler.

Lafa gelince ‘Müslüman’ ülkeyiz.

Son şehitlerden sonra, bizi yönetenlerin, sokakların, komşuluk, akrabalık ilişkilerimizdeki görülen uygulamaya bakınca gülünecek haldeyiz.

Şehitlerim, gazilerim, onların yakınları, bu vatan, millet, devlet için canlarını veren, ortaya koyan sizler adına artık insanlığımdan utanır haldeyim.

Görüyorum, duyuyorum, biliyorum ama yaşanan ahlaksızlıklara gücüm yetmiyor..

Ben hakkımı sizlere halel ettim sizlerde yine de bizlere hakkınızı helal edin.