Seçme alıntılar..(Köşe yazısı 22.07.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bugün sizlere sosyal paylaşım sitelerinde ‘güncel’ olarak paylaşılan bazı ‘alıntı’ yaptığım paylaşımları iletmek istiyorum. Paylaşımları isim olarak kimlerin yaptığı açık olmadığı için ‘çakma ya da takma’ isimleri kullanmak istemedim. Eğer, sahipleri bana iletirse onları da buradan yazarım.

***

Erdoğan emeklilere seslenmiş;
”Lütfen gençlere eski Türkiye’yi anlatın” diyor…
Arnavut Selim de anlatıyor, buyrun okuyalım..

“Toplaşın anlatıyorum.

Yaşım 53. SGK emeklisiyim ve 14 yaşımdan beri çalışıyorum. Siyasal Bilgiler mezunu ikiz kızlarım var. Kredi kartımız yoktu. O yüzden bakkala falan borç yazdırırdık. Bakkallar süpermarket olmadığı için haciz falan gelmezdi.

Sendika vardı. Tamam korkutmasa da adamı öyle kapının önüne beş parasız koymaya patron potkası sıkmazdı!…

Devlet memuruna it muamelesi yapmaya g.. isterdi. 657 sıkı kanundu.

Öğretmen saygı görürdü. Ana baba gelip höt zöt edemezdi. Onlar da öğrencilere tecavüz etmezlerdi.

Öğretmenlerden gizli sigara içmek cesaretti ama, okul önünde uyuşturucu satmak akla hayale bile gelmezdi!…

Komşunun çocuklarını istediğin gibi öper koklar oynardın.. Kimse “ulan çocuğu taciz mi edecek” diye seni kollamazdı.

İnanan, inanmayan herkes çocuklara melek gözüyle bakardı. Mahallenin imamından dayak yemek işin şanındandı ama taciz edilmek akla bile gelmezdi.

Babana gidip Cemil Hoca sırtımda sopa kırdı dedin mi “vay piç kurusu delirttin mi hacı abiyi” diye bi arabada ondan yerdin ama “sana başka bir şey yaptı mı” diye sormazdı.

Baban emekli olmaya yaklaştı mı ananla beraber iki göz oda aramaya başlardın, çünkü ikramiyen ona yeterdi.

Ne kadarın varsa ev bark alırken “Allah kerim” deyip eşten dosttan yardım isterdin. Kimse %70 enflasyon var ben sana dolar veriyim dolar alırım demezdi.

Sana kuyruğuna, tüp kuyruğuna girerdin ama o kuyruklarda tanışıp evlenenlerin haberini alırdın.

Semtlere göre okul farkı yine vardı ama kimsenin anası babası “benim çocuğum onunla, bununla aynı sınıfta olamaz” diyemezdi.. Ayıptı, günahtı, gerçekten Allah’tan da kuldan da utanırdı insanlar.

Gırgır ve Hey’de bir milyon satardı ve bu mizah dergileri ne kadar siyasetçi varsa, yerin dibine sokup çıkarırdı ama hiçbir siyasetçi onlara ilişmezdi.. Çünkü bilirlerdi ki bu sefer Fırt ve Çarşaf da fena giydirecek.. Oğuz Aral’a laf edecek siyasetçi zaten silinirdi!.

Ulan Atatürk’e ayyaş demek ne demek! Evi işgal edilir, kolpası İstanbul’u dağıtırdı be!…

Bir siyasetçi “ananı da al git, affedersin Ermeni, kadın mıdır kız mıdır, Alevi” laflarını ağzına alamazdı.

Siyasetçilerin hepsinin diploması vardı. Ama mesela Ecevit benim üniversite diplomam var demezdi..

Hırsızlık olmaz mıydı tabi ki olurdu ama o adam çıkardı sahadan.. İster Başbakan’ın yeğeni, isterse İSKİ müdürü olsun.!!!

Son bir şey söyleyeyim..
Aynı ceket aynı pantolonla yıllarca okula gittim de gelecekten korkmadım..
Hep gülecek sevinecek bir şeyler oldu ama 16 senedir çocuklarımız için korkuyorum”…

***

Sen kalk; Osmanlı Ordusu’nu Libya’da yönet,
Tobruk’u kazan.. Derne’yi, Libya’yı İtalyanlar’dan koru,
Çanakkale’ye geç, 4 Alay’ı birden yönet, akılalmaz taarruzlarla savaşı kazan,
Padişah sana şeref madalyaları versin,
Oradan Diyarbakır’a geç, Muş’u, Bitlis’i Ruslar’dan kurtar,
Filistin’de; komutanı bile olmadığın; aç, susuz ve cephanesiz askerleri Toroslar’a çekip kurtar,

Sonra; Samsun’a çık,
-Milli Mücadeleyi başlat,
Amasya’da, Erzurum’da, Sivas’ta Kongreler yap, “Manda kabul edilemez, yaşasın bağımsızlık” de,
İzmir ve Eskişehir’den Yunanlıları, Konya’dan İtalyanları, İstanbul’dan İngilizleri, Antep’ten Fransızları topraklarından defet,
Yeni bir devlet kur,
Başına geç, yönet, kalkındır,
Çobandan mühendis, bataklıktan fidan çıkart,
Saygın bir vatan yarat,

90 küsur yıl sonra…
bir kaç kendini bilmez çıkıp sana;
Namusuna laf etsin.. “Atatürk kim” desin.

***

Darbeyi önceden haber vermeyen ve önlemeyen, havadaki uçakları bastonuyla düşürmeyen, bütün şeyhler ve evliyalar istifa etsin. Rütbeleri sökülüp düz mürid seviyesine inip tövbe etsinler. Sorsan dünyayı saniyede bilmem kaç defa dolaşırlar. Sayr-ü süluk ile manevi alemleri teftiş ederler. Gelecekten ve geçmişten haber verirler. Sahabeyle, peygamberle oturup kalkarlar, ama darbelerin birinde bile görmedik bunların haber verdiklerini. Enteresan.

***

Atatürk zamanında konan ‘Yabancılar Türkiye’de maden arayamaz ‘ yasasının 2004’te iptal edildiğini biliyor musunuz?

***

1987’de kol, ayak ve gözünü kaybeden Gazi, biyonik kol ve protez aldı. Parasını ödeyemeyince Suriyelilere tüp bebek yaptıran devlet icra gönderdi.

***

Erbakan’ın kızı Amerika’ya yerleşti. Bari Suudi Arabistan’a, İran’a ve Pakistan’a yerleşseydin.

Ülkesinden kaçan din tacirleri başka bir Müslüman ülkeye gitmiyor, Amerika ve Avrupa’yı tercih ediyor.

Humeyni Fransa’ya, Cemalettin Kaplan Almanya’ya, Fetö ABD’ye sığınıyor. Hristiyan ülkelerin adaletine güveniyorlar. Ama kendi ülkelerine şeriat getirmeye çalışıyorlar, farkında mısınız?

***

Ordu belediyesi tarafından asılan bir afiş. Kurtuluş savaşında Yunan’ı denize döken Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına hitap ederek ‘Biz denize insan dökmedik, biz denize taş dökerek Avrupa’nın tek havalimanını inşa ettik’ yazdırıp astırmış. Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi İstiklal harbini böyle aşağılayacak bir adam bulamazsınız.

***

…“Seçilmiş” bir belediye başkanı demiş ki; “30 Ağustos herkesi ilgilendiren bir bayram değil!”

Yetmemiş orman haftasıyla bir tutmuş, o da yetmemiş ben törenlere katılıyorum, halkı ilgilendirmez demiş.

Ve tüm bunları söyleyen bir Belediye başkanı.

Ben de buradan kendisine sormak isterim:

Başkan bey hiç Nazım Hikmet’in “Kuvva-i Milliye” şiirini okumuş mu?

Hasan Tahsin’i tanır mı?

Daha bıyıkları terlememiş Yörük Ali Efe’yi duymuş mu?

Kara Fatma’nın, Kılavuz Hatice’nin, Halide Edip’in kim olduğu hakkında bir fikri var mıdır?

“Yoluna kurban olam, oğlumun kemiklerini gavura çiğnetmedin” diye Mustafa Kemal Atatürk’e seslenen anaların hikâyelerini hiç duymuş mudur?

Bu kadar talihsiz bir açıklama yaptığına göre ya duymamış ya da tüm öğrenim hayatında tarih derslerinden muaf tutulmuş.

O vakit en basitinden, tüm bilmeyenlere 30 Ağustos’u anlatalım!

30 Ağustos Atatürk’tür. Özgürlüktür. Düşman postalı altında ezilmemektir. Emperyalizme karşı direnişin zaferidir!