Seçim sonucu ve seçmen mesajları (5)(Köşe yazısı 13.06.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Son seçimden çıkan sonuçlar, mesajlar, beklentiler üzerine değerlendirmelere devam ediyorum.
Son yıllarda Türkiye, Irak’tan, Suriye’den, İran’dan, Azerbaycan’dan, Doğu Türkistan’dan ve değişik ülkelerden kaçak yollarla ya da göçlerle gelen, çoğu soru işaretli insanlarla doldu. Bu hem ekonomik olarak ülkeyi sarstı hem de Türk aile yapısını bozdu, hastalıkları, dilencileri, kendi aralarında mafyalaşmayı, suçları ve çeşitlerini zirveye taşıdı. Artık, Türkiye’de yaşayan insanlar yeni göçleri istemiyor, önceden gelenlerinde Türk vatandaşı yapılmadan ülkelerine ya da istedikleri üçüncü ülkelere gönderilmesinde birleşiyor.
Özellikle şu günlerde, Kayseri’nin göbeği Suriyeli, İranlı, Iraklı dilenciler, ahlaksızlar ile doldu. Hele yerli ve yabancı turistlerin, insan hareketliliğinin ve ekonomik canlılığın yoğun olduğu Cumhuriyet mahallesi. Atatürk evinin çevresi, Ticaret Odasının karşısı, ara sokaklar Suriyeli çocuklu dilencilerden geçilmiyor.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bu konudaki bir soru önergesini yanıtlarken, Suriye’ye sınırı olan Gaziantep, Hatay, Mardin, Şanlıurfa, Şırnak ve Kilis illerinde sığınmacıların gelişinin ardından boşanma davalarının arttığını, erkeklerin eşlerinden ayrılarak Suriyeli kızlarla evlendiği gizlemedi.
Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 2 milyondan fazla göçmen yüzünden bu 6 ilde 2011’de 9 bin 702, 2012’de 8 bin 934, 2013’te de 9 bin 854 çift mahkemelik oldu. 2011’de bin 449, 2012’de bin 809 ve 2013’de ise bin 928 boşanma davası reddedildi. Boşanan erkekler özellikle Suriyeli genç kızlarla evlendi. İstatistiklere yansıyan sayılar dışında imam nikahıyla evlenen ya da kuma olarak getirilen çok sayıda Suriyeli kadın kayıt dışı. Eşleri kuma getirmesine rağmen boşanma davası açmayan birçok kadın da var.
Seçimden önce her türlü ayak oyunu ile Kayseri’nin ‘İşini bilir’ denilerek kamu yatırımlarından cezalandırılan bir şehir yapılması, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün aktif siyasette önünün kesilmesi kimsenin gözünden kaçmadı. Abdullah Gül ve Kayseri’ye tezgah yapanlar seçim sonrası adeta kazdıkları çukura düştü ve bu ikili kurtarıcı olması için girişimler başlatıldı.
Zaman zaman yürekli çıkışlar yapan Kayseri Baro Başkanı Fevzi Konaç, sosyal paylaşım sitesinde ‘Kimse kızmasın’ başlığı ile son yaptığı değerlendirmede, özeleştiri yaptı, eleştirdi, birlik çağrısında bulunurken şunları söyledi.
“Siyaset vicdan ve merhameti yok sayan bir anlayışla yapılmamalı… iyi ve kötüyü ayırabilmenin gerektiğini, taraftar anlayışı ile toptan kabul ve red mantığının yanlış olduğunu savunanlardanım… siyasete hep değer verdim içinde oldum, bu kurumun yıpratılmasının aslında ülkeye zarar verdiğini savundum… kendimi ait hissettiğim siyasi tercihiminde ara ara yanlışlar yaptığını söyleme cesaretimden dolayı (bazılarına göre hainlik olabilir) çok eleştirildim ve ötekileştirildim… razıyım yapacak çokta bir şey yok… Siyasetin eksik ve kusurlarından ayrışma çıkarma yerine, doğru ve faydalı tarafları görmeye çalışmak, tuzak kurmak yerine yapıcı eleştiriyi daha anlamlı buldum hep… elini taşın altına koyan tüm siyasilere, fikirlerine katılmasam bile saygı duymam gerektiğine inandım… elbette kırmızı çizgilerimi korumak şartıyla…
Bugün zor zaman, çok tartışılan ve suçlu aramanın cadı avına dönmeye başladığı zaman… kaygılarımızın ön plana çıkıp, endişelerin zirve yaptığı zaman… aslında cadı aramanın kimseye fayda vermeyeceği, ayrışmayı körüklemekten öte değer taşımadığı zaman… sevimsiz, kırıcı, kin ve nefreti körükleyen söylem ve dilin hakim olduğu zaman… tedirginiz.. mutsuzuz… kaygılıyız…
İçeride kendi kendimize sorunu çözmemiz gerekirken, uluslararası arenada çizilen senaryolara mahkum olarak, oynanan oyunları görmeden, siyasilerimize fatura kesmeye kalkarsak… kaybederiz… şuna varım; iktidar ve muhalefetin, Cumhurbaşkanının veya Başbakanın, siyasetin kuralları içinde yakasına yapışarak hesap sormak, demokratik kuralların çerçevesi içinde görevden almak veya göreve getirmek… zaten millet olarak en önemli görev ve yetkimizdir bu… gereğini yapalım.
Taraf olmak adına hataları görmek ayrı, aynı hatalara mahkum olarak, içeride deviremediğimiz rakiplerimizi dışarıdan medet umarak devrilmesini istemek ayrı karakter ister… kimse kızmasın bu işi bu hale getirenlere hesap soracaksak, mert olalım… başkalarının kuklası olmak veya bu rolü kabul etmek adamlık olamaz… böyle davrananlara karşı en AKP lisinden, daha AKP li olmak benim boynumun borcudur… bu demek değildir ki; Ak Parti bir özeleştiriye muhtaç değil… onun kararı da onların işidir… son söz; kimse kızmasın ama kimilerinin durduğu yer, doğru yer değil…”
Bugün için, ilk senaryo AKP-CHP, ikinci AKP-MHP, üçüncü AKP-HDP, dördüncü AKP’ye destekle azınlık hükümeti ve erken seçim, beşinci AKP’nin üçe bölünmesi ya da bazı milletvekillerinin transfer olması senaryoları var.
En büyük senaryo ise yine basın yolu ile hesaplaşma, ekonomik kriz çıkarma, iç karışıklık, Cumhurbaşkanının istifa ederek AKP’nin başına geçmesi ve yeniden Başbakanlık, Abdullah Gül’ün AKP’nin başına geçmesi ve Başbakanlık ile Ahmet Davutoğlu’nun Gül ile birlikte hareket etmesi senaryoları ağır basıyor.