Seçim sonucu ve seçmen mesajları (3) (Köşe yazısı 11.06.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Son seçimden çıkan sonuçlar, mesajlar, beklentiler üzerine değerlendirmelere devam ediyorum.
Çok sevdiğim bir gazeteci sosyolog arkadaşım seçimler üzerine şu değerlendirmeyi yaptı.
-Araştırma şirketlerinden yüzde 5lik sapmayı aşanlar bir daha ortaya çıkmamalı.
-Seçim sonuçlarını TV kanallarından izlerken her kafadan bir ses çıkıyordu. Herkes bir hükümet kurma peşinde gidiyordu. Kimin ne oy aldığı veya kimin kime hizmet ettiği tartışmalarına girmem. Milletin tercihidir saygı duyulması gerekir. Siyasilerin ne söylüyorsa onlara da saygı duymak gerekir:
-Alınan sonuçlara değil seçmen sayısı ve sandık sayısına baktığımız zaman;
2011 seçimlerinde 50.189.930 seçmen 199.207 sandık sayısı
2015 seçimlerinde 55.649.551 seçmen 174.063 sandık sayısı ortaya çıkıyor. 2011 seçimlerinde sandık başına düşen seçmen sayısı 252 iken 2015 de bu sayı 319 kişi olarak çıkıyor. Sandık sayısının oranı seçmene göre yüzde 21 azalırken seçmenin sandığa göre oranı yüzde 26.5 artıyor.
-Çünkü göç ve kentteki değişim kendisini gösterdi. Demografik değerler aynı değil. Türkiye genelinde sandık sayısı azaltılırken İstanbul’da 32 bin 212 olan sandık sayısı 27 bin 902 ye düştü. Sandıklarda 297 olan seçmen sayısı ortalaması yüzde 21 artarak 367yi buldu.
-TV kanallarında sosyal paylaşım sitelerinde karşıt görüşlüler birbirine soruyor “Neyin kafasını yaşıyorsun?” diye. Fazla söze hacet yok sanırım; ‘Seçimler büyük sürpriz oldu’ diyenlere Samsa’nın kafasını yaşamıyor muyuz? Türkiye’de dönüşümün verileri partilerin aldıkları oyda değil sandıklara düşen seçmen sayısında ve sandıklara düşen artışlardaki aradaki farktadır. Bu farklılıklar da elbette böyle sonuçlar doğuracaktır.
-En büyük görev üniversitelerin sosyoloji bölümlerine buradan mezun olmuş sosyologlara düşüyor. Siyasilerin aldıkları oy konusunda sözüm olamaz herkese saygı duymak gerekir. Sonuçta herkes kendi metotlarını kullandı, emek verdi. Kimse birbirini kırmasın. Ortaya çıkarılan bir kaç avane sözüm ona Entellektüellerden hiç birisi bu konuya değinmedi ya da fark edemedi. Türkiye’nin toplumsal sorunları duygusal ifadelerle çözülmüyor. Şimdi sorunun çözülmesinde herkes elini taşın altına koyacaktır buna inanıyorum. İnşallah ben burada boşa konuşmuş olurum. Söylediklerimi birileri söylemiş bu tespiti yapmış olsun. Ve ben bu konuşmaları kaçırmış olayım.
-Ekranlarda görülen aydınlarımız maalesef bu tespiti yapamadı. Herkes güvendiği insana oy verdi. Öyle veya böyle kabul ediyorum. Objektifliği şimdi bir kenara bırakıyorum.
Türkiye’nin lokomotifi olacak aydınlarımız neredesiniz?
Gelinen noktada, CHP-MHP ve HDP anlaşıp büyük bir arınmanın kapılarını açmalıdır.
-Cumhurbaşkanına tanınan örtülü ödenek iptal edilmelidir.
-Dört eski bakan hakkında kapatılan soruşturma açılmalı, herkes hesap vermeli.
-Gezi, Soma, Ermenek dahil hiç bir faili meçhul olay kalmamalı, sorumluları ortaya çıkarılmalı.
-Ergenekon, Balyoz, Ay ışığı, Casusluk gibi davalarla onursuzlaştırılmak istenen TSK mensuplarına, kamu görevlilerine hakları iade edilmeli, suçlayan ve yargılayanlar hakkında yasal süreç başlatılmalı.
-Komşu ülkelerimizde rejim yıkan, can alan, kan döken yasal örgütlerle ilişki kurarak ülkemizi dostsuz hale getiren dinamikler yargılanmalı.
-İç güvenlik paketi başta olmak üzere, antidemokratik tüm düzenlemeler yeniden değiştirilmeli.
-Cumhurbaşkanlığı makamı Çankaya’ya yeniden taşınmalı, Ak saray’daki lüks ve görkem halkın ziyaretine açılarak ibret-i alem için ziyaretlere açık tutulmalı.
-Valiler ve kaymakamlardan başlamak üzere, ‘benim valim, benim kaymakamım’ anlayışı değiştirilmeli, kamu yöneticilerinin partinin değil devletin adamı olması sağlanmalı.
-HSYK’nın konumu gözden geçirilerek katledilen hukukun yaraları onarılmalı, rejimin yeniden hukuk devleti olması sağlanmalı.
-Seçmen AKP Kayseri milletvekili listesine baktığında partiye oy kazandırma potansiyeli olarak Mehmet Özhaseki’yi gördü. Ahmet Doğan’a, Furkan üzerine siyaset yapmasından kızdı. Yaşar Karayel’i ‘Partiyi oy kaybettirmekle’ suçladı. Kemal Tekden’i sevenler BBP’de kalırken, Sare Davutoğlu’nun sınıf arkadaşı Havva Talay Çalış ‘yeterince tanınmıyor’ denildi. Hatta ‘Özhaseki olmasa AKP’nin hali ne olurdu’ diye ekleyende çok oldu.