Sağlıkta şiddet.. (Köşe yazısı 05.04.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Meslek hayatımın büyük bölümü ‘polis-adliye’ muhabirliği ile, emniyet, jandarma, adliye, hastaneler, karakollar arasında mekik dokumakla geçti.

Bu süre içinde bu insanlardan neler öğrenmedim, görmedim, duymadım, haber yaparak bugünlere gelmedim ki: Hepsine bu nedenle minnettarım.

Tabi, 45 yıllık meslek hayatım boyunca bende çok sayıda ‘sağlıkta şiddet’ haberi yaptım. Elbette her mesleğin içinde bazı çürükler olabilir. Sağlıkta da vardır. Ama ‘yanlış algıların kurbanı’ bir meslek. Bence sağlıkta çalışan ya da kolluk kuvvetleri gerçekten ‘insan üstü gayretle’ çalışıyor.

Ülkedeki bir çok sorun gibi sağlıktaki şiddette çözümlenemeyen bir sorun. Son olaylardan sonra Kayseri’de, Tabip Odası, Eczacılar Odası, Diş Hekimleri Odası, Sağlık Sen, Türk Sağlık Sen, SES, Kayseri Aile Sağlığı Çalışanları Derneği ortak bir açıklama yaptı. Açıklamayı  Kayseri Aile Hekimleri Derneği başkanı Dr. Ümit Işıldak okudu. İşte o açıklamadan bazı bölümler.

Her geçen gün toplumun birçok alanında olduğu gibi sağlık sektöründe de şiddetin arttığı bilinmektedir. Sağlık sektöründe diğer meslek gruplarına göre şiddetin en yoğun olduğu ve her geçen gün artarak devam ettiğini görmekteyiz. En son İzmir Bornova 29 No’lu Yunus Emre Aile Sağlığı Merkezi doktorlarından Dr. Nuri Ersoy Yoğurtcuoglu, Dr. Ersoy Bey, Dr. Elif Hanım ve öğretmen eşi, aile sağlığı merkezi çalışanı hemşire hanımla birlikte onlara yardım eden vatandaşları, komşu esnafı, eczane kalfasını eli sopalı 11 kişi darp etmişler ve aile sağlığı merkezinde ciddi hasar yapmışlar, Kayseri AHED yönetim kurulu olarak bu menfur saldırıyı kınıyor yaralı arkadaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.

Sağlık Çalışanlarına yapılan darp olayında sessiz kalmamak, meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu göstermek için buradayız. Şiddet asla müsamaha gösterilecek bir olgu değildir. Şiddet karşısında hiç kimse sessiz kalma hakkına sahip değildir. Toplumun bütün kesimleri şiddeti engellemek için seferber olmalı ve tepkisiz kalmamalıdır.

 “Ülkemizde şiddet bir sosyal sorun haline gelmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Hemşireler Birliği (ICN)’nin birlikte yaptırdığı bir araştırmaya göre sağlık çalışanlarının %50’sinden fazlası mesleklerini uyguladıkları her hangi bir zamanda şiddete maruz kalmaktadırlar. Bu oran ülkemizde daha fazladır.

Şiddet çoğu zaman sözlü bazen de fiziksel olarak yapılmaktadır. Hastaların sağlık çalışanlarının yoğun iş temposunu görmezden gelerek sadece, muayene olacağı ve ilacını yazdırıp gideceği yer olarak görmekten vazgeçmemesi, geldiğinde anında işini gördürüp gitme istemi ile saldırganlaşması sıkça yaşanan sorunlardandır.

Sağlık alanında şiddetin pek çok türü ve nedeni vardır; örneğin okula gitmeyen öğrenci “rapor hakkını” kullanmak istemekte, hasta başkasının kimliği üzerinden “ilaç hakkını” gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Ehliyet raporları ve işe giriş raporu gibi, teknik bilgi ve ileri derecede görüş alışverişi gerektiren raporlarda hekim emin olmadığı  konuda hastaneye sevk ettiğinde, hastanenin ücret alması gibi durumlar vatandaşlarımız tarafından tepkiyle karşılanmakta ve bu tepkide rahatlıkla aile hekimine yöneltilebilmektedir. Mesela sınav zamanlarında öğretmenlerimizin öğrencileri ve velileri hekime rapor almaya göndermeleri iş yükünü artırmak bir yana, bu uygunsuz istem yerine getirilmediğinde şiddetin en önemli nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu tür talepler şiddetle sonuçlandıklarında bile talep nedeni ile değil şiddet nedeni ile işlem yapılmaktadır. Şikâyet kurumlarının doğru işletilememesi, nihayetinde kendisinin bir şiddet kaynağına dönüşmesine neden olmaktadır. Haksız bir talebi gerçekleşmeyen vatandaş, tek telefonla sağlık çalışanını şikâyet etmekte, sağlık çalışanı, ya çalışma yerinden ayrılıp ifade vermeye gitmekte ya da zaman ayırıp şikâyet eden şahsın suçunu belgelemek zorunda kalmaktadır.

Vatandaş memnuniyeti adı altında “Sağlık çalışanları her istediğinizi yapacaktır” gibi ifadeler vatandaşın uygun olmayan isteklerinin de yapılacağı gibi bir algıya yol açmaktadır.

Usule aykırı isteklerin şiddete kolayca dönüşmesinin diğer nedeni uygulanan şiddetin cezasız kalmasıdır. Şiddeti, çoğunlukla uygulayan hasta-hasta yakını, mahkemelerce adeta mazlum olarak değerlendirilmekte, şahıs yaptığı şey için mazur görülmektedir. Aynı yaklaşım şiddete maruz kalan hemşirenin ya da hekimin insan olduğunu unutmakta, şiddeti mesleğin icrasının bir parçası gibi algılamaktadır.

Medya organlarında sağlık haberleri fütursuzca yayınlanmaktadır. Yayınlanan birçok haberde olumsuzlukla sonuçlanan doğal bir olay skandal olarak aktarılmaktadır. Mesleğimizin teknik bilgilerinden yoksun olduğu halde, sırf zekâ marifetiyle üretilen yorumlar bilerek veya bilmeyerek halkımızda, camiamıza karşı bir nefret oluşturmaktadır. Halkımızı sağlık hizmetleri konusunda bilgilendirmemize destek olun. Sağlık konusunda, sağlık profesyonellerinden onay almadan haber yapmayın, eksik ya da yanlı haberin medyada yer bulmaması için bizimle ortak mücadele verin.

Sonuç olarak; Sağlıkta Şiddet tüm diğer kurum ve yapılardaki şiddete paralel olarak, ama onlardan daha hızlı artmaktadır. Sağlık çalışma alanı insanla iletişim kurmayı, dokunmayı gerektiren bir alandır. Hastalar düşünsel ve bedensel mahremiyet alanlarını sağlık çalışanlarına açmak zorundadırlar. Çalışma koşulları özellik arz eden böyle bir meslek grubunun genel şiddet yasaları çerçevesinde değerlendirilmeleri doğru değildir. Bu yüzden sağlık çalışanına yönelik şiddetle ilgili yasa ve diğer mevzuat düzenlemeleri tekrar gözden geçirilmeli ve sağlık çalışanına şiddet uygulayanların, toplum sağlığına saldırmış gibi değerlendirilmesini sağlamalıdır. Fiziksel şiddet uygulayanlar mutlaka tutuklu yargılanmalıdır. Cezalar caydırıcı olmalıdır. Sağlık çalışanlarını tehdit edenler soruşturma tamamlanana kadar gözaltına alınmalı, sözel şiddet unsurlarında mahkeme haklılığı kabul ettikten sonra müşteki lehine yüksek manevi tazminatların yolu açılmalıdır. Acil hizmetler dışında şiddet uygulayan kişi karşısında o kişiden şiddet görmeyen sağlık çalışanları da hizmetten çekilme hakkına sahip olmalıdır. Sağlık sektörü koşulları itibariyle fiziksel engellerin tesis edilemeyeceği sektörlerdendir. Ancak Türk Ceza Kanununda yapılması gerekli düzenlemeler yapılarak caydırıcı cezalar getirilmelidir.

İnsana uygulanan şiddetin hiç bir haklı gerekçesi olamaz. Sizlere hizmet sunarken karşılaştıkları “şiddet dalgası”, ülkemizdeki tüm Sağlık Camiasının kalplerinde çok derin yaralar bırakmaktadır. Halkımızın derdini, acısını, sıkıntısını kendinde hisseden bir meslek grubunun mensupları olarak bizler, kamuoyunun sağlıkta şiddet konusunda duyarlılığını beklemekteyiz ve sağlık çalışanına karşı kötü davranışın ve şiddetin karşısında yer almanızı beklemekteyiz.

Sonuç olarak; Şiddet göstererek asla daha iyi sağlık hizmeti alınamaz. Yetkililer bu şiddeti kontrol altına almak için gerekenleri yapmazlarsa iyi bir sağlık hizmeti asla başarılamaz.